Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Panik bozukluk Panik bozukluk, tekrarlayan ve beklenmedik anlarda ortaya çıkan panik ataklarıyla seyreden, hastanın sonraki ataklarla ilgili beklenti korkusu yaşayıp kaçınma davranışı sergilediği bir bozukluktur. Gerek kronik seyri gerekse diğer psikiyatrik bozukluklar ile yoğun komorbiditesi (eşlik eden bozukluklar) ile ciddi yeti yitimine neden olan panik bozukluk, eğer tedavi edilmezse yaşam kalitesini oldukça düşürür. Dr.Gülçin Arı Sarılgan, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Psikiyatri Bölümü Panik atak aşağıdaki belirtilerden en az dördünün birden başladığı ve 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaştığı yoğun korku ve rahatsızlık dönemidir: • Çarpıntı, kalp atımlarını duyumsama ya da kalp hızında artma olması • Terleme • Titreme ya da sarsılma • Nefes darlığı ya da boğuluyor gibi olma duyumları •Soluğun kesilmesi •Göğüs ağrısı ya da göğüste sıkışma hissi •Bulantı ya da karın ağrısı •Baş dönmesi, sersemlik hissi, düşecekmiş ya da bayılacakmış gibi olma •Derealizasyon ya da depersonalizasyon (Çevrenin veya bedenin değişiyormuş hissi) •Konrolünü kaybetme ya da çıldırma korkusu •Ölüm korkusu •Vücutta uyuşmalar (paresteziler) •Üşüme, ürperme ya da ateş basmaları Panik atak, herhangi bir gerçek tehdit ya da tehlike olmaksızın ortaya çıkar ve belirtiler birkaç dakikada doruğa ulaşır. Atak tipik olarak şiddetlidir ve hasta hastaneye acil servise gitmek ister. Panik atakları üç guruba ayrılır: A ) Beklenmeyen panik atakları: Panik bozukluk tanısı koyabilmek için gereklidir. B ) Durumla bağlantılı panik atakları: Özgül fobi ya da sosyal fobi gibi diğer anksiyete bozuklukları için daha tipiktir. C) Durumun öncülük ettiği panik atakları: Panik bozukluğunda sık görülmekle birlikte, fobilerde de sık olarak ortaya çıkabilir. Panik bozukluk agorafobili ya da agorafobisiz olabilir. Agorafobi “panik atağın ortaya çıkması durumunda kaçmanın zor olabileceği (ya da sıkıntı doğurabileceği) yerlerde bulunmaktan aşırı sıkıntı duyma” demektir. Kişi bu durumlardan ya kaçınır ya da eşlik eden birinin yardımı ile duruma katlanır. Panik bozukluk sık görülen bir psikiyatrik bozukluktur ve yaşam boyu yaygınlık oranı % 1.53 olarak bildirilmektedir. Panik bozukluk her yaşta ortaya çıkabilmekle beraber tipik olarak geç ergenlik döneminde ve otuzlu yaşların ortalarında görülmektedir. Kadınlarda erkeklere göre 23 kat daha fazla sıklıkta görülmektedir. Kadınlarda daha sık görülmesinin birkaç nedeni olabilir: Kadınlardaki hormonal değişikliklerin etkisi önemlidir; ayrıca kadınların aile ve toplum içinde görevlerinin daha fazla olması ve bu nedenle daha fazla stres altında olduğu bir gerçektir. Fakat kadınların sıkıntılarını erkeklere göre daha rahat ifade edebildikleri ve bu nedenle daha fazla psikiyatrik başvurularda bulundukları unutulmamalıdır. Çocukluğunda cinsel tacize uğramış kişilerde panik atak daha sık görülmektedir. Öyküsünde ergenlik dönemi öncesi ebeveyn kaybı yaşamış olmak, boşanmışdul olmak,düşük eğitim düzeyi, aile içi şiddet, genetik yüklülük, kentte yaşamak diğer risk faktörleridir. Dr. Gülçin Arı Sarılgan maddeler anksiyete (kaygı) bozukluğu oluşturabilir. Kardiovasküler hastalıklar, pulmoner hastalıklar, nörolojik hastalıklar ve tiroid bozuklukları gibi çeşitli endokrin hastalıklarında panik atak benzeri kaygı bozukluğu oluşabilir. Bu nedenle hastanın ilk başvurduğunda genel dahili bir muayeneden geçerek bu tıbbi durumların dışlanması zorunludur. Ayrıca kafein, kokain, marihuana ve nikotin entoksikasyonlarında ve alkol yoksunluğunda anksiyete atakları ortaya çıkabilir. Panik atak diyebilmemiz için genel tıbbi durumların ve madde kullanımının dışlanması zorunludur. Panik bozukluğunun erişkinlerde tedaviye iyi yanıt vermesine rağmen, süreğen ve tekrarlayıcı bir seyir izlediği bilinmektedir. Tedavisinde çeşitli antidepresan ilaç tedavilerinin yanında bilişseldavranışçı tedaviler yer alır. Eğitimin (psychoeducation) önemi büyüktür. Hastaya panik atakla ilgili bilgi verilir, içgörü kazandırılması hedeflenir. Solunumun yeniden eğitimi verilir ve hastaya çeşitli gevşeme egzersizleri öğretilir. Yanlış yorumların düzeltilmesi amaçlanır. Hastaların günlük tutarak panik ataklarını ve ataklara ilişkin duyumları kayıt etmeleri istenir. Psikodinamik psikoterapinin önemi büyüktür. Panik atak destek gruplarının da tedavide yeri vardır. KADINLARDA DAHA SIK TEDAVİ YÖNTEMLERİ HASTALIĞA NEDEN OLAN TIBBİ DURUMLAR Çeşitli tıbbi durumlar ya da kullanılan bazı psikoaktif Tıp Bu Değil “Tıp Bu Değil”, İthaki Yayınları, Haziran, 2012, İstanbul. Her kitap, her yapıt ve her ürün gibi bu da eleştirilecektir, eksiklikleri olduğu söylenecektir. Ki öyledir! Sonda söyleneceği başta söyleyelim! Bu kitap mutlaka edinilmeli ve okunmalıdır! Yazarların biri dışında tümü hekimdir. Kendilerinin de altını çizdiği gibi düşünsel eğilimleri farklı olan kişiliklerdir. Bu farklılıkların böylesine önemli bir paydada buluşmaya engel olmayışı da önemsenmelidir. Hekimler mutsuz, umutsuz ve daha da kötüsü ürkü içinde. Pek çoğunun ideali olan hekimlik nasıl olup da bu denli kısa zaman aralığında mutsuzluk kaynağı haline geldi? Yanıt kısa ve öz : “Tıp bu değil!” Hekimler, hekimlik dışında birşeylere zorlandıkları için mutsuzlar! Şimdilik çok mutlu ve hoşnut oldukları ileri sürülen yurttaşların bu tatlı düşten uyanmalarına çok da zaman kalmadığının altı çizilmeli! Hekimliğin özellikle son çeyrek yüzyılda “bilim” kisveli uygulamalar aracılığı ile hekimlikten çıkartıldığı; insana dokunan, insana insani yollarla ulaşan yapısı yozlaştırıldı. Yozlaştırma sözü hafif kalır! Hekimliğin “sanat” ve “zanaat” yanı bilerek köreltilmiştir demek yanlış olmaz. Günümüz hekimliğinin temel sorunu kitaba katkı koyan yazarların yazılarından kolaylıkla anlaşılabileceği gibi aracılık ve esnaflık hizmetine dönüştürülmüş olmasıdır. Sistemli ve bilinçli bir kurgunun ürünü olan bugünkü durum rastlantı değildir. Erkenden ölmeyen, uzun yaşayan insanlar gerçek anlamda sağlıklı bir yaşam sürüyorlar mı? Böyle bir olasılık yok ne yazık ki! Yaşamınız boyunca sayısız dert sahibi olmalısınız ki; ilaç tekelleri, tıbbi aygıt kartelleri ve 7 yıldızlı oteli andıran dev sağlık işletmeleri küplerini doldurdukça doldurabilsinler! Biz hekimlerin ve elbette saygıdeğer bulduğumuz mesleğimizin kurtuluşu “hekimlik” yapmaktan geçmektedir. Her ne kadar egemenler hekimlik yapılmasının önünü bir yandan “performans” diğer yandan da “medikolegal tuzaklar” aracılığıyla kesme çabalarını yoğunlaştırsalar da hastaya dokunmak, pek çoğumuza fakültede anlatıldığı gibi onunla insani ilişki kurmak tek seçenektir. Başka deyişle biz hekimleri kurtaracak olan yine hekimlik olacaktır. Bugün boğazımıza kadar gömüldüğümüz tanımlanması güç hekimlik dışı anlayış bizlerin kurtuluşuna değil daha da fazla tutsaklığına yol açacaktır! “Tıp Bu Değil” saptama yapmada son derece başarılı! Her ne kadar önerilerin tümünü hekimlik uygulamasına taşımak kolay olmasa da kafa yormaya değer çözümler de önerilmiyor değil. Öncelikle biz hekimler bu önemli başlıklardan haberdar olma göreviyle karşı karşıyayız. Sorunu bilmezsek, çözüm de üretemeyiz! Nedensellik ilişkisi kurma zorunluluğu tıp sanatının temel ilkelerinden birisine ne kadar çok benziyor değil mi? “Tıp Bu Değil” okunmalıdır... Okunmakla kalınmamalı! Eleştirilmeli, geliştirilmeli ve katkıda bulunulması esirgenmemelidir. Ceyhun Balcı CBT 1320/17 6 Temmuz 2012