Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Şiddet çözüm mü değil mi? Tınaz Titiz, www.tinaztitiz.com H asta yakınlarının doktorlara, öğrenci veya velilerinin öğretmenlere, öğretmenlerin öğrencilere, erkeklerin eşlerine şiddet uygulama olayları gündemde giderek daha çok yer alıyor. Sorunun, “öğretmenlerin öğrencilere, şiddetin bir çözüm aracı olmadığını öğretmeleri” yoluyla çözülmesi gerektiği yolunda görüşler basında yer aldı. Hemen her sorunun çözümünün okul müfredatına katılarak çözülmesi, ayrıca da dünyanın “öğrenme” yönündeki yürüyüşünün aksine “öğretme” yolundaki geleneksel eğilim burada da görüldüğü için, şiddetin ne ölçüde bir sorun çözme aracı olduğunun ve bu yolla çözülüp çözülemeyeceğinin sorgulanması yarar sağlayabilir. Bir ortak özellik! İster futbol, ister sağlık, ister okul, isterse aile ortamındaki şiddetin ortak özelliği “hınç alma”, “intikam alma”, “öç alma” gibi duygular olup, hepsi de kısa süre içinde gerçekleştirilmek istenir. Eğer bu mümkün olamaz ise bu takdirde kin gibi zamana dayanıklı bir forma dönüşürler. Daha da ilkel düzeydeki amaç, yaralanan benliğin tamir edilmesi için, yaralayanda eşit (kısas) acıtıcılıkta mümkünse daha derin (misilleme) bir yara açılmasıdır. Hukuk “karşı yara açma”nın medeni yöntemidir! Yaralanan benlik çeşitli şekillerde rahatlatılabilir. Medeni yol, yaranın büyüklüğü, dengeleme yolları vb. konulardaki insanlık birikiminin (evrensel hukuk) ya da yerel kanunların öngördüğü yara açma yollarıdır. Bu yollar yeterince hızlı ve etkili ise “normal” insanlar daha hızlı ve derin yaralar açma peşinde olmazlar. “Normal dışı” insanlar ise yaranın büyüklüğüne aldırmaksızınhatta yara olup olmadığına bakmaksızın mi silleyici yaralar açmak için yanıp tutuşurlar. Yaralanma ve karşı yara açma konularında dikkate alınması gereken önemli birkaç başlık vardır: Açılan yaraların nedenleri: Birisi rasyonel nedenlerdir. Arabasına arkadan çarpılan, evi soyulan, aldığı mal ayıplı çıkan, eşi tarafından aldatılan, bir yakını görevini yaparken öldürülen ve daha onlarca kişi haklı olarak, benliklerinin uğradığı zararların dengelenmesini beklerler. Diğer bir neden türü ise edinilmiş değer yargılarına saygı gösterilmeyişidir. Yakını olduğu hastanın herkesinkinden daha önemli olduğu, milletvekili olduğu için herkesten daha öncelikli hizmet alması gerektiği, çocuğunun yüksek not alması gerektiği, başka çocuklara şiddet uygulamaya hakkı olduğu, aldattığı eşinin şikâyete hakkı olmadığı ya da dini inancının herkesçe benimsenmesi gerektiği yolunda bir değere sahip bir kişi, bu değer yargısının yanlış bir yargılamanın sonucu olduğuna bakmaksızın, benliğinde açıldığını varsaydığı yarayı dengelemek isteyebilir. Nihayet bir diğer neden türü ise psikopat nitelikli kişilerin durumudur. Onlar benliklerinin sürekli olarak yaralı olduğuna inandıkları için herkese karşı yara açma isteği taşırlar. Döner bıçağı ile maça giden kişiler bu türün tipik örneğidirler. Yaralanmayı kolaylaştırıcı / özendirici ortamlar: Pasteur’ün son sözlerindeki “mikroplar hiçbir şey, ortam ise her şeydir” deyişindeki “ortam” sadece biyolojik anlamda değil toplumsal anlamda da geçerlidir. Örneğin, hemen tüm TV dizilerinin başat sahnesi çoğunlukla erkeğin karşısındakine şiddet uygulamasıdır. Ortalama insanın en önemli eğlence aracının TV olduğu düşünüldüğünde, evlerin içinde sürekli olarak dövüşen, birbirini öldüren insanların ne kadar çok olduğu görülecektir. Bilgisayar oyunlarındaki temel element yine öldürme üzerinedir. TV ve internetin yaşamımızdaki yeri karşısında “şiddet ortamı”nın önemli kaynaklarından birisi ortaya çıkmıyor mu? TV haberleri keza şiddet özendirici sahnelerle doludur. Denilebilir ki, şiddetin oluşması için tüm faktörler elbirliği içinde bir “şiddet sinerjisi” yaratmaktadır. Karşı yara açma yollarının etkililiği: Bu denli “uygun” bir şiddet ortamı ve nedenleri bileşimine karşı hukuk yeterince hızlı ve eşit etkinlikte bir “benlik yaralanmasını dengeleyici karşı yara” açamıyorsa, bu takdirde yaralı kişiler işe bizzat girişmekte ve şiddet yoluyla dengeyi sağlamaktadırlar. Bu insani açıdan kabul edilebilir olmasa da analitik olarak çok anlaşılabilir bir dengelemedir. Şiddet etkili bir çözümdür. Amaç kısa sürede hıncını, intikamını, öcünü almak olduğuna göre; hukuk da bunu süratli ve etkili biçimde yerine getiremez ise şiddet kaçınılmazdır. En önemli faktör: En sona bırakılmakla birlikte en önemli faktör, yukarıda sıralananların düşünülüp gereğinin yapılması yerine, öğretmenlerin öğrencilerine “şiddetin çözüm olmadığını öğretmeleri”nin beklenmesidir. Şiddet, şiddeti özendiren / kolaylaştıran uygun ortam öğelerinin anlaşılıp, sonra da o öğelerin ortadan kaldırılması yoluyla giderilebilir. Bunun dışındaki önlemlerin tamamı sadece zaman kaybettirir ve yeni şiddet türlerinin ortaya çıkmasına, mevcutların ise tırmanmasına yol açar. koplarla Bilim Sempozyumu” geniş katılımla 14–15 Mayıs 2012 tarihlerinde İstanbul Üniversitesi’nin görkemli mekânlarında gerçekleştirildi. Toplantı kitapçığı yayımlandığında buradan duyuracağız. 4– “Workshop on Mechanisms of Cataclysmic Variables” isimli çalıştay 23–24 Mayıs 2012 tarihleri arasında Anadolu Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü ve Uydu ve Uzay Bilimleri Enstitüsü’nce Eskişehir’de gerçekleştirildi. İtalya’da Galileo’nun da eğitim gördüğü ünlü Padova Üniversitesi’nden gökbilimci Prof. Dr. Antonio Bianchini’nin uzun söyleşisi, teori ve uygulama yoğunluklu çalıştay, Eskişehir’in Kent ve Bilim Parkı ve Uzay evi gezisi ile tamamlandı. Kaynakça: The Astronomical Almanac 2012. gün 1 3 4 5 6 6 10 11 12 13 15 16 17 18 19 21 21 21 26 26 27 27 28 29 Şiddet hedefinden kaynaklanmaz, hedefine yönelir! Şehir insanı, yalnızlaşmış, bir kenara itilmiş, gücü elinden alınmış ve haksızlığa uğramış hisseden bir bireydir. Şeiddet hedefi ile doğmaz, hedefine sonradan yönelir. Ka hirlerde üretimden uzak, adil olmayan bir ekonomik payladına yönelik şiddet, hekime yönelik şiddet, futbol fa şım ortamında, anlamsızlığın pençesine düşmüş, travmatize natizmi şiddeti, siyasi şiddet gibi şiddet biçimleri, ortak edilmiş ve yenilmişlik duygusu içinde yaşayan insanların, kenbir kökene sahip şiddet kaynağının sonradan be dilerini güçlü hissedebilmek amacıyla şiddeti paylaşma zelirlediği bir hedefe yönelmesiyle ortaya çıkarlar. Şiddeti do mininde bir araya gelme ve topluca şiddet gösterme eğilimğuran etken ne kadındır, ne hekimdir ne de Aziz Nesin’in söy leri yüksektir. Toplumsal koşullar şiddet potansiyelini emelemidir. Şiddet, bu gibi hedeflerinden çok daha önce oluşur bilir ya da arttırabilir. Yenik, ezik, hakları elinden alınmış, travve birikir. Bu nedenle, şiddeti uygulayan kişinin, neden bel matize olmuş toplumların bireyleri şiddete daha yatkındır, çünli bir hedefi seçtiğinin yanıtı, kendisi için de çok açık değil kü bu tür toplumlar, toplumu oluşturan bireylerin şiddet podir. Birikmiş olan şiddet, en kolay gördüğü biçimde ve hedefe tansiyelini emme yetisini yitirmişlerdir. Bu yapıdaki topdoğru yönelir ve boşaltılır. O hedef ortada olmasa da şiddet lumlarda, eğer bireyleri kışkırtacak söylemler de ön planda ise vardır ve başka bir hedefe yönelerek mutlaka boşalacaktır. şiddet had safhada artabilir. Sartre’ın belirttiği gibi, insan gerçekliği olarak insan biBu durumun en belirgin örnekleri Nazi Almanyası’nda ve linci, mutsuz bilinçtir ve bu mutsuzluk halinin ötesine geç Yugoslavya’nın Slav kökenli topluluklarının birbirlerine dümesi olanaksızdır. İnsan bilinci neden mutsuzdur? Çünkü adil şürüldükleri iç savaş sürecinde gözlenmiştir. Ekonomik denolmayan ve eşitsizliğin hüküm sürdüğü bir dünyaya doğar in gesizliklerin yoğun olduğu, toplumsal sınıflar arasındaki aysan bilinci. Çünkü insan, her şeye sahip olması gerektiğine rımların arttığı, bireylerinin gelecekle ilgili umutsuzluklar ve inandığı bir dünyada, aslında hiçbir şeye sahip olmadığını an yaşamlarını kontrol edemedikleri hissi içinde oldukları toplayacaktır. Kendisinden daha çok sevilen, daha güzel, daha lum yapıları, bireysel şiddeti besleyen toplum yapılarıdır. çok olanaklara sahip, daha rahat, daha zengin insanlarla doModern bir devlet, bireylerinin şiddet eğilimini azaltacak lu bir dünyaya uyanır insan bilinci. ekonomik ve toplumsal dengesizlikleri ortadan kaldırmaya yönelik etkenleri devreye sokan, bireyleri kışkırtmayan, onlaŞEHİRLER VE İNSAN rı kışkırtmaya çalışan odakları etkisiz hale getiren bir yapılanma Bu algı, insanın kıskançlık ve öfke duygularının çok er içinde olmalıdır. Hazır bulunan şiddeti körüklemek, mutsuz ken yaşlarda ortaya çıkışına neden olacaktır. Ancak, bireyin bilinçlere mutsuzluklarının nedeni olarak kadınları, aydınları, içinde bulunduğu toplumsal koşulların, şiddetin derecesini be hekimleri, öğretmenleri, farklı dini inançları, farklı yaşam bilirlemede ve şiddetin kontrol edilmesini sağlamakta kişisel et çimlerini hedef göstermek, yangına körükle gitmektir. kenlerden daha önemli olduklarını belirtmek gerekir. Bu duEkonomik ve toplumsal dengesizliklerin giderilmesine yörum özellikle şehirleşmenin yoğun olduğu toplumlar için da nelik önlemler, bireylerin yenilmişlik duygularından kurtuha da belirgindir. Çünkü büyük şehirlerde yaşayan insanlar, larak güçlü hissetmelerini sağlayacak önlemler, aydınlık ziartık kendilerini ait hissettikleri bir topluluğun kabul edilmiş hinler yetiştirecek eğitim seferberlikleri şiddetin toplumda göbireyleri değillerdir. rülmesi sıklığını azaltacaktır. Mutluhan İzmir, Psikiyatrist Ş HAZİRAN’DA GÖK OLAYLARI GÜNLÜĞÜ CBT 1315/15 1 Haziran 2012 saat 08 Satürn Ay’ın 7 derece kuzeyinde 16 Ay Yer’e en yakın 14 DOLUNAY ve Ay tutulması 09 Neptün sabit görünümde 04 Yer–Venüs–Güneş dizilişi ve Venüs geçişi 06 Plüto Ay’ın 1 derece kuzeyinde ve örtülüyor 08 Neptün Ay’ın 6 derece güneyinde 14 SON DÖRDÜN 20 Küçük gezegen Pallas Ay’ın 0.8 derece güneyinde ve örtülüyor 04 Uranüs Ay’ın 5 derece güneyinde (sanal resmi verildi) 09 Venüs Aldebaran’ın 4 derece kuzeyinde 04 Ay Yer’e en uzak 11 Jüpiter Ay’ın 1.1 derece güneyinde ve örtülüyor 04 Venüs Ay’ın 2 derece güneyinde 18 YENİ AY 02 Yaz gündönümü 21 Merkür Pollux’un 5 derece güneyinde 22 Merkür Ay’ın 6 derece kuzeyinde 12 Satürn sabit görünümde 18 Mars Ay’ın 6 derece kuzeyinde 07 İLKDÖRDÜN 07 Venüs sabit görünümde 15 Satürn Ay’ın 6 derece kuzeyinde 18 Plüto–Yer–Güneş dizilişi ile karşı konumda