Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu (tanolturkoglu@gmail.com) Diyanetin yükselişi Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet protokolü içerisindeki yerinin yükseltilmesinin bir anlamı yok mu? Osman Bahadır bahadirosman@fhotmail.com Mizah dergilerindeki karikatürlerde dijital olguların araç değil de ana konu olması ağırlık kazanmaya başladığında, bilgi toplumu olma yolunda önemli bir aşamayı geçmiş olduğumuzu teyid edebileceğiz. G Dijital Brütüs’ün Cevabı Internetin ivmelendirmesiyle birlikte dijital kültüre ait ögelerle ilgili mizahta da patlama yaşanıyor. Daha internet yokken, bilgisayarlara yüklenen Windows işletim sisteminin içinden otomatik olarak çıktığından olacak, kimsenin silmeye cesaret edemediği basit bilgisayar oyunlarından biri olan iskambil kâğıtlarıyla fal bakma programlarıyla ilgili şu kareyi hâlâ unutabilmiş değilim: Masasının üstünde iskambil kâğıtlarıyla fal bakmakta olan bir sekreter, telefonu açmış, arayan arkadaşına dert yanıyor: “Sistemler çöktü; bütün işleri elle yapıyoruz!” Amerika’da okullarda cüsseli gençlerin, çelimsizlere söz geçirip, onların harçlıklarına el koydukları herkesçe bilinen ama pek dillendirilmeyen bir olgu olsa gerek. Bu çelimsiz çocuklar tabii ki kabadayılara göre bilgisayar ve internet konularında daha bilgili. Dijital devrim artık onların lehine çalışıyor. İşte bu türden bir karikatür: Bu çelimsizlerin birisi koridorda iri kıyım bir öğrencinin yolunu kesmiş harçlığını vermesini istiyor. Vermezse ne mi yaparmış? Facebook hesabını hackleyip, onu herkese rezil edermiş! Dijitalleşme daha önce de belirttiğim üzere iki aşamalı bir süreçte evriliyor. Önce mevcut olgular dijitalleştiriliyor, daha sonra da bu olgularla ilgili yepyeni dijital modeller geliştiriliyor. Bizim mizah dergilerine baktığımızda da henüz birinci aşamada olduğumuzu görüyoruz. Karikatürlerimizde dijital kültür çoğunlukla mevcut olgulara, dertlere, konulara dahil edilmiş; asıl konuları destekleyici nitelikte. Mesela Twitter’da pek çok kişiyle polemiğe girmesiyle ünlü Erol Köse’yi bir Latif Demirci karikatüründe başbakanın huzurunda görüyoruz. Fransa’da sözde soykırım yasasının çıktığı dönem. Başbakan Köse’ye Sarkozy ile ilgili bir tweet işi olduğunu söylüyor, elinde bir cep telefonu. Köse de çocuk oyuncağı olduğunu ifade ediyor. Adam her zamanki gibi işine gelmiş ama bu durum da müdürünü şaşırtmış. Nedeni müdürün adama söylediği replikte: “Blogumdaki son yazıyı okumadın mı? Dün seni işten çıkardım”. İşte dijital göçmenlerin gözünde dijitalleşmenin asosyalleşmeye katkısına güzel bir örnek. Sanayi toplumu işten çıkarma işini şirket personeli olmayan, konuda uzmanlaşmış firmaların yetkilerine yaptırmaya kadar götürdü. Bilgi toplumu ise bunu internete, dijital kültüre, sosyal medyaya havale ediyor. Ara sıra amirin Facebook, Twitter ya da varsa blog sayfasına bakmakta fayda var yani! Peki Sezar ile Brütüs’ün o ünlü son konuşması dijitalleştirilseydi nasıl olurdu? Şuna ne dersiniz: (Sezar) Sen de mi Brütüs! (Brütüs) Aslında ben Brütüs değilim. Sadece onun avatarıyım! Facebook’u, Twitter’i, Youtube’u gündelik konularımızın içine kata kata birinci aşamayı geçeceğiz. Daha sonra sıra direkt bu dijital olguların kendisini ti’ye almaya gelecek. Bir başka deyişle mizah dergilerindeki karikatürlerde dijital olguların araç değil de ana konu olması ağırlık kazanmaya başladığında, bilgi toplumu olma yolunda önemli bir aşamayı geçmiş olduğumuzu teyid edebileceğiz. eçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın devlet protokolü içerisindeki yeri, 51. sıradan 10. sıraya yükseltildi. Bu büyük bir hiyerarşik sıçramadır. Bir hamlede 41 basamak atlandı. Ancak çok ilginçtir ki, ne bir hamlede 41 basamaklık yükselişin gerekçesi açıklanmış, ne de kamuoyunda bu yükseliş herhangi bir tepki yaratmıştır. Kamuoyunun tepkisiz kalmasının nedeni, behemehal “laikliğin ülkemizde tehdit altında olmaması”yla ilgili olmalıdır. Bu yeni kararın gerekçesi ise, muhtemelen dindar nesiller yetiştirme planının hazırlık aşamalarında Diyanet’in rolünün ve öneminin artmasıyla ilgilidir. Fakat gerçekte bu sıçrayış eksik kalmıştır. Çünkü Diyanet’in asıl bulunması gereken sıra, ikincilik sırasıdır. Osmanlı İmparatorluğu’nda bugünkü Diyanet İşleri Başkanlığı’na karşılık gelen şeyhülislamlık makamı, devlet protokolünde padişahtan sonra (sadrazamla birlikte) ikinci sırada yer alıyordu. Bu durumda Diyanet’in önünde çıkılması gereken 8 basamak daha var. Ancak sürecin tamamına baktığımızda, Diyanet’in gel mesi gereken yere olan uzaklığının altıda beşini bir tek sıçramayla aştığını görüyoruz. Bu, gerçekten olağanüstü bir yükseliştir. Geriye aşılması gereken uzaklığın sadece altıda biri kaldı. Öyle anlaşılıyor ki, 51. sıradan 2. sıraya doğrudan atlama hamlesinde belki bir düşme tehlikesi görülmüştür. (Oysa çekinmeye hiç gerek yoktu). Yine de temkini elden bırakmamakta her zaman fayda olabilir. Yalnız unutulmuş olan çok önemli başka bir şey var. Müneccimbaşılık kurumu. Müneccimbaşılık makamı, Osmanlılarda meşihat makamı gibi büyük önem taşıyan bir makamdı. Padişahlar, müneccimbaşına danışmadan hiçbir önemli resmi karar almazlardı. Hatta birçok durumda padişah özel işlerinde bile müneccimbaşına danışırdı. Osmanlılarda müneccim yetiştiren mektepler de vardı. Şimdi bizim önerimiz, ihmal edilmiş olan bu büyük sosyal, siyasi ve hatta teknik kurumun da bir an önce canlandırılması ve yükseltilmesidir. Belki böyle karışık bir zamanda ona ihtiyaç da olacak. Müneccimbaşının devlet protokolündeki yeri için beşinci sıra uygundur. İTÜ BİLİM MERKEZİ’NDE YAZ BİLİM ATÖLYELERİ BAŞLIYOR! şimleri ve liderliğiyle gerçekleştiriliyor. Etkinliğe, Avrupa’nın 12 ülkesinden bilim uzmanları ve çocuklar katılacak. Bu buluşmanın teması, buluşmanın gerçekleştirildiği Seferihisar’ın “Yavaş YaşamCittaslow!” akımına dâhil bir yerleşim yeri olmasından da yola çıkılarak “Şimdi İçin Yavaşla!”; simgesi de “salyangoz” olarak belirlendi. Yaratıcı drama yoluyla, danstan mime, mimden karikatüre, karikatürden sinemaya, sinemadan müziğe, müzikten tiyatroya kadar birçok sanatla iç içe bir süreç yaşayacak olan Türk ve dünya çocukları, süreç sonunda önemli bir kültür alışverişi gerçekleştirecekler. Çağdaş Drama Derneği eposta: bilgi@yaraticidrama.org Tel: 0312 425 00 89 Taşkışla’da bulunan İTÜ Bilim Merkezi’nde bu yaz tatilinde farklı temalarda bilim ve teknoloji atölyeleri 11 Haziran’da açılıyor. Bu çalışmalara katılan öğrenciler bilimin ve tekniğin ilginç ve zevkli yönlerini keşfedecek, bu sırada yapılacak pratik uygulamalar ve geziler ile hem tatillerini değerlendirmiş, hem de İTÜ’nün araştırmalarına ortak olmuş olacaklar. Her sınıfın kontenjanı 25 öğrenci ile sınırlıdır ve programlar hafta içi her gün 9:3016:00 arası düzenlenir. Atölyeler şöyle: 1) Çılgın Bilim Atölyesi (7 – 11 Yaş) 2) Okuldan Önce Bilim Atölyesi (46 Yaş) 3) Elektronik Atölyesi (7 – 11 Yaş) 4) Uçan Makineler: Model Uçak Atölyesi (7 – 10 ve 1114 Yaş) 5) Arkeoloji Yaz Okulu (7 – 11 Yaş) Öğlen yemekleri programa dahildir Öğrenci servisi hizmeti verilmektedir. Tel: 0.212.2516013 http://www.eglenbilim.com/ <http://www.bilimmerkezi.itu.edu.tr/> FULYA’DAKİ BİLİM MERKEZİ’NDE YAZ BİLİM OKULU Bilim Merkezi’nde 713 yaş arası çocuklara yönelik olarak düzenlenen Yaz Bilim Okulu programı, bu sene 11 Haziran – 31 Ağustos 2012 tarihleri arasında gerçekleşecek. Haftalık ya da iki haftalık olarak seçilebilecek, hafta içi her gün 10:0017:00 saatleri arasında devam edecek olan programda, çocuklar bilim ve sanat alanında pek çok uygulamalı atölye ve geziye katılma imkânı bulacaklar. Hazırlanan program dahilinde eğitmenler tarafından Bilim&Drama, Nanoteknoloji, Uzay, Enerji, Kimya, Bilimİllüzyon, Elektrik, Denizlerde Yaşam, Doğa, Biyoloji, Ekoloji, Tarih, Origami, Kil, Uzay, Karikatür, Dinozor ve Fosil, Küresel Isınma gibi çeşitli atölyeler düzenlenecek. Bunların yanı sıra atölye çalışmalarını desteklemeye yönelik Topkapı Sarayı, Arkeoloji Müzesi, İstanbul Modern, Atatürk Arboretumu, Rahmi Koç Müzesi Keşif Küresi gibi pek çok gezi de programda yer alacak. Atölye saatleri arasında da Deprem&Yangın Afete Hazırlık Eğitimi, Belgesel ve Film Gösterimleri, Deney Gösterileri, Zekâ Oyunları, Tiyatro Gösterileri gibi etkinliklere yer verilecek. İletişim bilgileri: Tel: 0212 266 0046 CBT 1315/ 12 1 Haziran 2012 EDERED, yani Avrupa Drama Buluşması’nın 15.’si, bu yıl 6–20 Temmuz tarihleri arasında, tam on beş gün boyunca Seferihisar’da Çağdaş Drama Derneği’nin giri İZMİRSEFERİHİSAR’DA AVRUPA DRAMA BULUŞMASI