24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık Gebelikte yüksek tansiyon Gebeliğe bağlı hipertansif hastalıklardan gebelik zehirlenmesi ve gebelik zehirlenmesine bağlı havale geçirme, bebeği ve anneyi önemli derecede tehdit eden ve annede en fazla komplikasyonlara yol açan sorunlardır. Dr. Ebru Alper, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü H ipertansiyon erişkin bireylerin %20 30 unu etkileyen genel bir sağlık problemidir. Gebeliğe bağlı hipertansif hastalıklardan preeklempsi (gebelik zehirlenmesi) ve eklempsi (gebelik zehirlenmesine bağlı havale geçirme) bebeği ve anneyi önemli derecede tehdit eden ve annede en fazla komplikasyonlara yol açan sorunlardır. Rahme ve bebeğe gelen kan miktarında azalma (uteroplasental yetmezlik) nedeniyle fetal büyüme geriliği, erken doğum, bebeğin eşinin (plasenta dekolmanı) erken ayrılması gibi komplikasyonların bir sonucu olarak anne karnındaki bebek de risk altındadır. Tüm gebeliklerin yaklaşık % 710’unu etkileyen hipertansiyon gebelikte 4 şekilde görülebilir: • Preeklempsi, Eklempsi • Kronik hipertansiyon • Kronik hipertansiyona eklenen preeklempsi • Geçici hipertansiyon En sık rastlanan şekli preeklempsidir. Genel olarak genç ve daha önce doğum yapmamış kadınların hastalığı olarak bilinir. Bununla birlikte ikinci riskli dönemi 35 yaş üstü gebelerdir. Risk faktörleri: • Nulliparite (annenin ilk gebeliği olması) • Anne yaşının < 20 veya > 35 olması • Düşük sosyoekonomik düzey • Çoğul gebelikler, mol gebelik (üzüm gebeliği) • Birinci derece akrabalarda preeklempsi olması • Kronik hipertansiyon, şeker ve böbrek hastalığı • Artmış vücut kitle indeksidir. Klasik şikâyetleri, 20. gebelik haftasından sonra oluşan hipertansiyon, proteinüri (idrarda protein çıkması) ve ödemdir. Preeklemptik vakaların % 2 12’sinde kırmızı kan hücrelerinde hemoliz, karaciğer enzimlerinde yükselme ve trombosit sayısında azalma ile karakterize bir tablo (HELLP Sendromu) gelişebilir. Belirtileri sıra ile başağrısı, göz önünde noktalanmaların olması, bulantı kusma, midede ve sağ üst kadranda ağrı, karaciğer testlerinin bozulmasıdır. Karaciğerde iskemi, kanama olabilir ve bu durum tablonun en şiddetli formudur. Hipertansiyon: Kan basıncı hastalığın erken döneminde yükselir ve genellikle hastalığın ilk belirtisidir, bu nedenle hastalık proteinüri (idrarda protein çıkması) olmadan da teş his edilebilir. En az iki ölçümde kan basıncının 140/ 90 mmHg ve üzerinde olması ile tanı konulur. Kan basıncı ölçümü dikkatli bir şekilde yapılmalı. Irk, obesite, sigara içimi, hastanın ailesel yatkınlığı, anksiyetesi ve dinlenme durumları ile yakın ilişkilidir. Proteinüri: 6 saat ara ile yapılan en az iki idrar örneğinde 100 mg/L, ya da 24 saatlik toplanan idrarda 300 mg. protein olması. Ödem: Klinik olarak izlenebilen göz çevresi, yüz, ellerde hatta tüm vücutta yaygın görülen şişlik olmasıdır. Ani kilo artışı ödemin belirtisi olabilir. Patolojik ödem tüm gebeliklerin % 80’inde görülen fizyolojik ödemden ayırt edilmelidir. Patolojik ödem yüzde, ellerde ya da karında olan, 12 saatlik yatak istirahatine cevap vermeye, ya da bir haftada 1000 gramdan fazla kilo artışına neden olan ödemdir. Dr. Ebru Alper Anne ve bebeğe etkileri Bebekte görülebilecek sorunlar: • Plasentanın erken ayrılması • Anne karnında gelişme geriliği • Erken doğum • Bebeğin anne karnında kaybedilmesi • Düşük Apgar skorları (Bebeğin doğum sonrası 1. ve 5. dakikasında izlenen sağlık parametreleri) Annede görülebilecek sorunlar: • Gebeliğe bağlı şeker hastalığı • Plasentanın erken ayrılması • Doğumu başlatmak zorunda kalınması • Artmış sezaryen oranı • Akut böbrek yetmezliği • Kronik hipertansiyon • Akciğer ödemi • Beyin ödemi Kronik hipertansif yani gebelik öncesinde de hipertansiyon problemi olan gebelerde, fetal büyüme geriliği riski 2.42.9 kat fazlayken, perinatal kayıp ve erken doğum riskinde artış yoktur. Ancak kronik hipertansiyona preeklempsi eklendiğinde bebekte büyüme geriliği riski 3.8 kat, erken doğum riski ise 7.4 kat artar. Tedavi, önleme • Önleyici olarak düşük doz aspirin. Son yıllarda yapılan pek çok araştırma düşük doz aspirin tedavisinin( 60 80 mg/ gün) hastalık açısından riskli olan gebelerde preeklempsi riskini azalttığını ortaya koymaktadır. • Antioksidan E ve C vitamini kullanımı • Yatak istirahati Teorik olarak yatak istirahati rahime gelen kan akımının artmasına ve sempatik sistemin baskılanmasına neden olur. Fakat preeklempsiyi önlediği bilimsel olarak kanıtlanmış değildir. • Az tuzlu diyet. Alınan sodyum miktarı 6 gr’ı geçmemelidir. Öte yandan 2 gr’ın altında sodyum kısıtlaması kan miktarını düşürür ve plasental dolaşımı azaltır. Bununla birlikte eğer hasta tuza duyarlı kronik hipertansif ise ya da böbrek hastalığı varsa ve gebelikten önce tuzdan kısıtlı diyet alıyorsa gebeliğinde de bu diyete devam etmelidir. • Kalsiyum ve magnezyum eksikliğinin de hipertansiyonu tetiklediği bildirilmiştir. Buna göre gebelere bu iki mineral desteği önerilmektedir. • İdrarda protein kaybı olan gebelerde yüksek proteinli diyet önerilir. Bu tedbirlerle tansiyonun normal sınırlarda tutulamadığı, ya da tablonun ağırlaştığı durumlarda ilaç tedavisi hatta hastanede takip ve tedavi önerilebilir. Preeklempsinin tek kesin tedavisi gebeliğin sonlanmasıdır. Hastalığın yönetiminde temel amaç bebek olgunlaşıncaya kadar eklempsiyi ve diğer şiddetli komplikasyonları önlemektir. Tüm gebelerde özellikle de risk grubunda olan gebelerde titiz bir doğum öncesi bakım zorunludur. Hastaya konunun önemi anlatılmalı, tansiyon yükselmesi, başağrısı, bulantı, mide ağrısı, ani gelişen özellikle yüzde ve ellerde başlayan ödem varlığında mutlaka doktora başvurması konusunda uyarılmalıdır. D Ü NY A G Ö S T E R G E L E R İ Yöneliş’te bilim şenliği İzmir Yöneliş Koleji, her yıl düzenlediği ve gelenekselleştirdiği bilim şenliğinin dördüncüsünü gerçekleştirdi. Şenlik kapsamında Yönelişli öğrenciler çektikleri fotoğrafları “Fotoğraf Makinemden Doğa” ismiyle sergilediler. Ayrıca anasınıfından 8.sınıfa kadar bütün öğrenciler ikili gruplar halinde ayrılarak, fen ve teknoloji konularında hazırladıkları deneyleri gelen ziyaretçilere sundular. Teknoloji temalı ‘Bilim Şenliği’nin bu yılki konuğu ORAV Eğitim Vakfı Başkanı Kayhan Karlı, “Dijital Bilgelik Yolculuğu” adlı konferansta internet, internetin bilinçli kullanımı ve çocuklarımız üzerindeki etkilerine değindi. Kadın parlamenter sayısı InterParliamentary Union isimli uluslararası kuruluş, dünyanın tüm parlamentolarındaki koltukların %20’sinin kadınlar tarafından işgal edildiğini belirtiyor. Bu oran beş yıl önce %17.2 dolaylarındaydı. Kuzey Avrupa ülkeleri bu konuda başı çekiyor; meclislerindeki kadın parlamenter sayısı % 42’yi buluyor. Avrupa, Afrika ve Asya % 1920’lik kadın parlamenter oranı ile Kuzey Avrupa’yı izliyor. Arap ülkeleri % 12 ile hepsinin gerisinde. Aslında kota konulmadan önce5 yıl önce bu sayı % 9.5 dolaylarındaydı. Geçen yıl dünyada gerçekleştirilen 59 seçimde 17 ülke kadınlar için kota koymuştu. Kota koyan ülkelerde kadın parlamenter sayısı % 27’ye ulaşırken, kota koymayanlarda bu oran % 17’de kaldı. Kadın kotasını kaldıran Mısır, bugün % 2’lik oran ile (508 milletvekilinin 10’u kadın) kadın parlamenter sayısının en düşük olduğu ülke konumunda. Türkiye’de ise toplam 550 milletvekilinin 78’i kadın. %14.2’lik kadın oranı %20 civarındaki dünya ortalamasının altında. Suudi Arabistan’ın 150 milletvekilinin tümü erkek. CBT 1314/17 25 Mayıs 2012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle