Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
HUKUK POLİTİKASI Geleceğin bilim insanları projelerini sergiliyor İSTEK Belde Okulları’nın İstanbul’daki ilköğretim ve ortaöğretim okulları arasında düzenlediği 5. Fen Bilimleri Araştırma Projeleri Yarışması, 5 Mayıs 2012 tarihinde yapıldı. İSTEK Belde Okulları her yıl öğrencilerin fen konularına ilgi duymalarını, bağımsız ve eleştirel düşünme, bilimsel araştırma yapma alışkanlığı kazanmalarını sağlamak amacıyla, İstanbul’daki ilk ve ortaöğretim okulları arasında Fen Bilimleri Araştırma Projeleri Yarışması düzenliyor. Bu yıl beşincisi gerçekleşen yarışmaya 51 okuldan 87 proje katıldı. Ülkemizin önde gelen üniversitelerinin Fen Edebiyat Fakültesi Temel Bilimler Bölümü, MAM TÜBİTAK ve Eğitim Fakülteleri Fen Bilimleri Eğitimi öğretim üyeleri tarafından değerlendirilen projeler, Fizik, Kimya, Biyoloji, 45. sınıf Fen ve Teknoloji, 678. sınıf Fen ve Teknoloji olmak üzere 5 ayrı kategoride yarıştı. Öğrencilerin anlatımıyla yarışmaya katılan bazı projeler: PROJE: Duş Alırken Muslukla Uğraşmaya Son PROJE SAHİBİ: Sabri Artam Vakfı İlköğretim OkuluMehmet Batuhan Kurt “Duş alırken ellerimizle musluğu açmak zor olduğunu biliyoruz. Bu yüzden ayağın altındaki bir pedal yardımıyla suyun akmasını sağlayan bir sistem oluşturdum. Pedala basınca depoya su doluyor ve elleri hiç kullanmadan rahatça suyu kullanabiliyoruz.” PROJE: Filizimin Çay Saati PROJE SAHİBİ: İSTEK Kemal Atatürk OkullarıÇağla Yargıç, Aras Dalyan “Projemizde kafeinin bitki gelişimindeki etkisini inceledik. 15 gün boyunca üç farklı bitkiye aynı miktarlarda su, çay ve kafein verdik. Kafein bitkide uyarıcı etki yaparak kısa zamanda büyümesini sağladı. Hormon üretimine de katkısı olacağını düşündüğümüz bu projenin patentini almayı ve geliştirmeyi hedefliyoruz.” PROJE: Optik Kullanım İle Tümör Teşhisinde Yeni Bir Yöntem PROJE SAHİBİ: Avrupa KolejiKamile Öz Hayrettin Ökçesiz okcesizhayrettin@gmail.com http://okcesizhayrettin.blogspot.com 2012 seçim üniversitelerinin çok değerli rektör adayları, göreve atandığınızda yapabileceğinizi sandığınız iyi işleriniz için gericiliğe yalnızca bazı küçük ödünler vermenin yeterli olabileceği gibi bir safdilliğe asla düşmeyiniz, kimseyi düşürmeyiniz. Bir Kassandra Çağrısı Üniversitenin, bilimin yüce değerlerinin zorlu bir bedelinin bulunduğunu biliyor olmalısınız. Bu bedel elbette gericilere vereceğiniz o, şimdiden belli ödünler değildir. Ama onlar, hiç kuşkunuz olmasın ki, verdiklerinin karşılığını son kertesine dek sizden alacaklardır. Siz ise kukla bir makamdan başka hiçbir şey alamayacağınızı şimdiden bilmelisiniz. Size elbette başarı dilemek isterim. Başardığınızda, bu başarınız ülkenin ve üniversitenin uzun zamandan beri özlemle beklediği bir utku olmalıdır: “En çok oy” ölçütüne itibar etmeyiniz. Rastgele her sayı “en çok” olabilir, her gerici veya çıkarcı bu oyu alabilir. Ayrıca adaylar arasında çoğun birincinin atanmasını zorlayacak bir oy farkı bulunmayabilmektedir. Bu farkın takdiri çok öznel kalmaktadır. Bu yüzden “en çok oy” ölçütü de atayanların dilediğini seçmek yetkisini haklı gösterebilecek bir ortam yaratmaya uygun düşmektedir. Öte yandan bu keyfilik ortamında, birinci gelenin atanmamasından ötekiler gizli bir sevinç duyacak, arkalarında bir çoğunluk gücü bulunmayan birinciler de üzüntülerinde yalnız kalacaklardır. Bu manzaraya bölük pörçük kılınmış seçmen kitlesi de dahildir. Bencilliğin ve kıskançlığın bu denli kurnazca kullanılabileceği bir başka ölçüt bulamazsınız. “En çok oy” tartışması şu sorularla sürecektir: “En çok oy”u alamazsa, görevi reddedeceğine dair şeref sözü vermesini istediğimiz adaylar, bu sözü ne için vereceklerdir? Birkaç oy farkla birinci gelecek olan için mi? Birkaç oy farkla ikinci, üçüncü olabileceği için mi? Böyle bir sözü verdiğinde mimlenip, atanmayacağı için mi? Salt rektör olmak isteyen işgüzar aday demokratik hiçbir anlamı, değeri olmayan böyle keyfi bir kurala onay vererek niçin tatlı düşlerini çöpe atsın? Görülüyor ki, bir şeref sözü ancak “çoğunluk oyu”nu almış olmak koşulu için verildiğinde anlamlıdır, değerlidir. Yeterli olmasa da, ilk ve temel ölçüt demokraside “çoğunluk”tur. Bu ölçütün yetersiz kaldığı yer, onun daha üstün bir kamu yararının gerçekleşmesine engel oluşturduğu yerdir. Bu yüzden bu ölçüt “çoğulcu”luk ilkesiyle tamamlanmıştır. Azınlığın ve çoğunluğun tahakkümü bu yolla önlenmektedir. Demek ki, çoğunluk oyunu aldıktan sonra, çoğulcu demokratik bir yapılanmaya gitmek zorundasınız. İlkeleriniz buna uygun düşmelidir. Bu yola “en çok oy”la düşemezsiniz. “En çok oy”la ancak kötü bir yola düşersiniz. Bir oligarşinin tahakkümüne hizmet edersiniz. Bir oligarşiye kapıkulu olursunuz. Devşirme olursuçoğunluk oyu”nu almanızdır. nuz. Onurlu bir başarı için ilk koşul buna göre, “ç Ancak bu yeni dünya düzeninden medet uman, nemalanan her gerici ya da çıkarcı aday, bu oyu da bir biçimde alabilir. Bu yüzden sizden beklediğimiz ikinci ve çok önemli davranış, YÖK’ün (üstelik kanunda ve başka üstün hiçbir düzenleyici işlemde yar almayan) o aşağılayıcı “mülakat”ına gitmemek ve gitmeyeceğini seçimden önce duyurmaktır. Bu YÖK’le bir biçimde “konform” değilseniz, onun sinsi üniformasını giymeyiniz, üniversitenize giydirmeyiniz. “Mülakat”a gitmemek, Gandhi’nin “tuz yürüyüşü” eylemi gibidir. Atatürk’ün üniformasını çıkarması gibidir. İşte tüm bunları başardığınızda, üniversitenin ve ülkenin tüm yüce değerlerinin sizden istediği bedeli ödemeye gücünüz var demektir. Sizin bu duruşla seçildiğiniz yerde, hiçbir atama makamı itibarsız bir duruşu kendisine yakıştıramayacaktır. Ne de olsa, siyaset oportünisttir. Üniversitelerimizin çok değerli öğretim üyeleri, çoğunluk oyunu ve mülakata gitmeme ilkelerini benimsemeyen adayları ne uğruna seçeceğinizi bir kez daha düşününüz. Çökmekte olan zifiri karanlığın kibirli sesini hâlâ duyamıyor musunuz? Derim ki, tüm küçük hesaplarınızı bir kenara bırakınız; üniversitenizden bu karanlığa direnen bir aday çıkaramadığınızda bırakınız oyunuz beyaz kalsın, kirlenmesin! Sonuç ne olursa olsun, “Direnen üniversite” için bu uzun yürüyüşü başlatalım. Siz bu inancı ve coşkuyu yaşarken, önünde durulamayacak bir gücü oluşturduğunuzu tüm gericiler iliklerinde duyumsayacaktır. Gelin, üniversite seçimlerini bu direnişin taşıyıcısı kılalım. Burada uyardığım boyunduruğa girmeye hevesli adayların son kez Orhan Bursalı’nın 7.5.2012 tarihli yazısını okumalarını salık veririm. Not: Gazetemizde, gazetelerde pek çok öğretim üyesi köşe yazarımız var. Neredeler, sahi? Gözlerinden kaçmışsa, blogumdan “direnen üniversite” yazılarımı okuyabilirler. Direnme dayanışma ister! Direnen Cumhuriyet’e… bek, Ecem Selim “Kanserin tedavi aşamasından çok tanı aşaması önemli. Biz tanı aşamasına yönelik bir proje oluşturduk. Şu an tanı için kullanılan radyasyonlu maddelerin insan vücuduna zararları var. Bunun alternatif yönteminin doğal mineral bir taş olan wernerite minerali ve kinin maddesi kullanmak olduğunu düşünüyoruz. Wernerite minerali ve kinin maddesi ulraviyole ışınları altında parlıyor. Bunları insan vücudunun alacağı çözeltiler haline getirince kanserli hücreler tarafından emiliyor ve ışık tutulduğunda parlayarak tanıyı kolaylaştırıyor. Proje için İstanbul, Cerrahpaşa ve Yedikule Göz Hastaneleri işbirliğiyle çalıştık ve patent almayı hedefliyoruz.” PROJE: Otoper PROJE SAHİBİ: Darüşşafaka Eğitim KurumlaM rı ete Arslan, Özgü Kıranşa “Yaz aylarında içi ısınan arabayı zahmetsiz bir şekilde koruyabilmek için kendi kendine kapanan perde yaptık. Arabadan inerken anahtarı çevirdiğinde perde otomatik olarak kapanıyor.” Ayrıntılı bilgi: www.istek.k12.tr Yüksek katılımlı satranç buluşması Anaokulundan üniversiteye yüzlerce satranç tutkunu FMV Işık Okulları’nın 46 Mayıs 2012 tarihleri arasında düzenlediği Işık Okulları 7. Satranç Takım Yarışması’nda buluştu.Turnuvada 1.546 oyuncu yarıştı. Satranç sporunun anaokulundan başlayarak çocuklara sevdirmeyi amaçlayan Feyziye Mektepleri Vakfı (FMV) Işık Okulları’nın bu amaçla düzenlediği okullararası Satranç Takım Yarışması bu yıl 7. kez gerçekleştirildi. “Anaokul”, “Küçükler”, “Yıldızlar”, “Gençler” ve “Üniversiteliler” kategorile rinde, 43 anaokulu, 117 ilköğretim okulu, 52 lise ve 30 üniversiteden toplam 322 takımın katılımıyla gerçekleşti. Turnuva sonrasında Üniversiteliler kategorisinde National Sport Academy takımından Rosen Lazarov, Gençler kategorisinde Fatih Davutpaşa Lisesi’nden Esat Bağlan, Yıldızlar kategorisinde Özel Bilfen Çamlıca İlköğretim Okulu’ndan Melih Kaan Can, Küçükler kategorisinde ise İstek Kağan İlköğretim Okulu’ndan Yaren Duru Akkuş birinci oldular. CBT 1312/15 11 Mayıs 2012