Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör uston’da (Texas) sunulacak. Avrupa uzay ajansı ESA’yla ortak projeden NASA birkaç hafta önce ayrılmıştı. ExoMars misyonunu hedefi 2016 ve 2018 yıllarında Mars’a birer sonda gönderip, Dünyaya kayaç örnekleriyle dönmelerini sağlamaktı. Ancak 2013 yılındaki Mars araştırmasının bütçesi neredeyse yüzde kırk oranında kısıtlandı. mutfak ve banyolarda görülen bu kanatsız böcek en fazla yedi ila on santim kadar büyüyebiliyor. Bugüne kadar bilinmeyen bu pigmentsiz dev gümüşçünler biyolog Ana Sofia Reboleira tarafından Algarve bölgesindeki dört mağarada bulunmuş. Bilimsel adı Squamatinia algharbica olan böcek hiçbir zaman gün ışığına çıkmadığı için gözleri bulunmuyor. Mağaralar dışında hayatta kalamazlar. Biyolog, bu hayvanları, yeryüzünün üzerinde başka akrabaları bulunmayan, “biyocoğrafik kalıntılar” olarak tanımlıyor. Herhangi bir zamanda yeraltına sığınan bu böcekler bu sayede çok sayıda iklim evresini atlatmışlar. Bildik gümüşçünler un ve şekerle beslenir ama kumaş ve kağıt da yerler. Yeni bulunan böcek türünün tam olarak neyle beslendiği bilinmiyorsa da mide içeriğinde bitki hücreleri bulunmuş. Fakat yerin altında ışık ve fotosentez bulunmadığından hayvanların çok az yiyecek seçeneği var. Dolayısıyla da popülasyonun çok küçük olduğunu varsayabiliriz diyor Reboleira. Sevgili okuyucularım: Geçen hafta toplumda 4+4+4 olarak bilinen yeni eğitim yasasını onaylamakla Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül Bey’in ülkesine tamiri çok müşkül, büyük bir fenalık ettiğini yazmıştım. Yazımın geri kalanı, yasanın niçin fena olduğunu düşündüğümü açıklıyordu. Grip aşısı genelde üst kol kasına şırıngayla verilir. Fakat farelerle gerçekleştirilen son bir deney, mikroskobik boyda iğnelerle donatılı bir plasterin daha etkili olduğunu gösterdi. İğnelerin üzerine kaplanmış olan aşı maddesi, bandın bastırılması sırasında cilde işliyor. Bu şekilde aşılanan farelerde, bildik aşıya kıyasla daha güçlü ve daha uzun süre devam eden bir bağışıklık gelişmiş (Scientific Reports). Grip aşısı maddesinin mikro iğnelerle cilde işlemesinin, bağışıklık sisteminin iki kolunu birden etkinleştirerek, farelerde uzun vadede daha kuvvetli bir koruma etkisi yaptığını gördük diyor Emory Üniversitesi’nden Ionna Skountzou. Deneyler sırasında, H1N1 enflüenza virüsüne ait proteinlerden oluşan bir aşı maddesi kullanılmış. Tüm virüs partiküllerinin aksine bu tür aşı maddesinin etkisi daha düşüktür ama buna karşın daha iyi tolere edilir. Virüs proteinleri aşı bandıyla, 0,7mm uzunluğunda elli iğneyle cilde veriliyor. Bunlar özel bağışıklık hücreleri tarafından lenf düğümlerine taşındıktan sonra hem Thücrelerini hem de antikor üreten Bhücrelerini etkinleştiriyorlar. Birkaç karşılaştırma denemesinin ardından yeni aşı tekniğinin, bildik yönteme göre çok daha etkili olduğu görülmüş. Bantla aşılamadan sadece dört hafta sonra bile ölçülebilir seviyede virüs antikoru tespit edilmiş. Oysa iğneyle yapılan aşıda bu koruyucu seviyeye iki misli uzun bir sürede ulaşılıyor. Ayrıca aşılanan hayvanlara H1N1 virüsü bulaştırıldığında, virüs bildik yöntemle aşılanan farelerin akciğerlerinde daha hızlı bir şekilde ve kırk misli fazla çoğalmış. Aşılamadan on iki hafta sonra hangi teknik kullanılmış olursa olsun, fareler ölümcül bir enfeksiyondan korunur hale gelmişler. Fakat otuz altı hafta sonra, şırıngayla aşılanan farelerin yüzde kırkında enfeksiyon ölümcül hale gelirken, etki maddesini aşı bandıyla alan fareler hayatta kalmaya devam etmişler. Klinik deneylerle, yeni aşı yönteminin insanlarda da daha etkili olup olmadığına bakılacak. Aşı bandı, şırıngadan daha etkili Türkiye’de Siyasal Muhalefet ve Eğitim Politikası Muhalefet 4+4+4 yasasını eleştirirken, hemen yalnızca bu yasanın dinsel eğitimin önünü açacağından ve kızları eve hapsedeceğinden bahsetti. İktidar, cahil ve dindar olan toplumumuz önünde bu eleştiriyi kolay bertaraf etti: Sayın Başbakanımız artık alıştığımız külhanbeyi tavrıyla zaten niyetlerinin dindar nesil yetiştirmek olduğunu söyleyiverdi ve eminim kendisine oy verenlerin çoğunun gözünde de (anayasal bir suç işlemesine rağmen) tasvib edildi. Bir de sıkılmadan, dindar olmayanlar tinerci oluyor deyiverdi. Başbakanın bu sözleri üzerine, muhalefet onun kulvarına girerek kendini savunmaya çalıştı ve dinsiz nesil yetiştirilmesini kasdetmediğini ifade etti. Zaten bir tartışmada, kendi tezinizi ileri sürmek yerine, savunmada kalırsanız, dışarıdan bakanların gözünde tartışmayı kaybetmişsiniz demektir. Muhalefet de müstehak olduğu bir şekilde Tayyip Bey’in tamamen bilgisizliğe dayanan kabadayılığı karşısında mağlub olmuştur, çünkü, aslında, eğitimin ne olması gerektiği konusunda muhalefet de Başbakan gibi bilgisizdir, dünyadan haberi yoktur. Peki muhalefet ne yapabilirdi? Bir kere işe dünyanın en saygın eğitim bilimcilerinden birinin ülkemizde yaşadığını farketmekle başlayabilirdi. Belki duymuşsunuzdur (ama nasıl duyacaksınız ki? Hangi basın organımız bundan bir satır bile olsa bahsetti?), YÖK eski başkanlarından Prof. Dr. Kemâl Gürüz, 2009’da UNESCO’ya bağlı bir kuruluş olan CEPES’in (Avrupa Yüksek Öğretim Merkezi) yayımladığı bir on yıllık bilanço kitabında dünyada söyledikleri dinlenmesi gereken 100 eğitimciden biri olarak seçilmişti. (bkz. http://unesdoc.unesco.org/images/0018/001894/189471e.pdf). Gürüz’ün eğitim konusunda ABD’de yayımladığı Yüksek Eğitim ve Küresel Bilgi Ekonomisinde Uluslararası Öğrenci Hareketliliği (Higher Education and International Student Mobility in the Global Knowledge Economy) adlı eseri iki baskı yaptı ve iki baskısı da tanıtım yazılarında konuya «çok faydalı» ve «çok önemli bir katkı» denilerek bilim dünyasına bu işin üstadları tarafından tanıtıldı. Gürüz’ün hem Türkçe, hem de İngilizce Avrupa ve Amerika’da yayımlanmış bu konuda pek çok kitabı, ansiklopedi ve dergi makalesi bulunuyor. Üstelik kendisi benim de arasında bulunduğum bir grubun başkanı olarak yıllar önce TÜSİAD’a da bir yüksek öğretim planı raporu sunmuştu. Fakat en önemlisi, CHP’nin eski başkanı Deniz Baykal Bey, Gürüz’den eğitim konusunda bir rapor istemiş, Gürüz de gecesini gündüzüne, tecrübesini literatüre katarak güzel bir rapor yazıp vermişti. Daha sonra Deniz Bey bir daha kendisiyle görüşmemişti. CHP’nin Gürüz’den en küçük bir şey öğrendiğinin en ufak bir alâmetini ben göremedim 4+4+4 çarpışmalarında. AKP’nin eğitime saldırısı, «bunun temelinde dinin işin içine girmesi var» diye püskürtülemez, zira dünyada nice din temelli okul bilirim ki enfes bilimsel araştırma yapıp nice üstün kaliteli bilim adamı yetiştirmiştir. Gösterilmesi gereken, AKP’nin eğitim konusundaki bilgisizliği ve sunduğu eğitim görüşünün temelsizliği ve yetersizliğidir. Halkı ancak bu şekilde aklı başında bilimsel verilere ve çıkarımlara dayanan bir eleştiri ikna edebilir. Bu da ancak eğitim nedir, günümüzde nasıl olmalıdır bilinerek yapılır. Türkiye’de, başta kendi ülkesine hizmetten bir zır cahiller güruhu tarafından men edildiği için, dünya bilimine katkı yapmakla meşgul olan Kemâl Gürüz olmak üzere, bu işi bilen ve isteyene gönüllü hizmet verecek bilim insanlarımız, eğitimcilerimiz vardır. AKP’nin, CHP’nin ve MHP’nin bu konudaki akıllara durgunluk verecek bilgisizlikleri ise konunun Mecliste ve Meclis dışında bir kör döğüşüne dönmesine ve halkın şaşırarak, zaten dünyadan bîhaber çoğunluğun, Tayyip Bey’in külhanbeyliğine ve din bezirgânlığına hayran olarak ona destek çıkmasına neden olmuştur. 4+4+4, TÜRKİYE’Yİ ZAMAN İÇİNDE ÇÖKERTECEĞİ KESİN OLAN BİR PLANDIR. Bunun hayata geçmesinin sorumluluğunu AKP ve Cumhurbaşkanı ile muhalefet de aynı oranlarda paylaşmaktadır. HALK İSE TEPESİNE ÇÖKECEK OLAN DEHŞETİN FARKINDA BİLE DEĞİLDİR. Gece vardiyasında çalışanlar ve sık sık uçarak yolculuk yapanlarda diyabet riskinin daha yüksek olduğu görüldü. Uykusuzluk ve gündüz/gece ritminin yer değiştirmesi yüzünden iç saat altüst oluyor (Science Translational Medicine). Bu durum pankreasın daha az ensülin Uykusuzluk diyabeti doğurabiliyor Araştırmacılar Portekiz’in güneyinde dev bir gümüşçün buldu. Üç santim büyüklüğündeki hayvan, Aveiro Üniversitesi tarafından Avrupa’da toprak altında yaşayan en büyük böcek olarak açıklandı. Kafasındaki ve arkasındaki dokunaçlar da hesaba katıldığında bu ilkel hayvanın boyu on santimi buluyor. Daha çok CBT 1310/ 7 27 Nisan 2012 Portekiz’de dev gümüşçün bulundu üretmesine dolayısıyla da kanda daha fazla şeker birikmesine yol açıyor. Yüksek kan seviyesiyse diyabeti doğurabilmekte. ABD Brigham ve Kadın Hastanesi’nde Orfeu Buxton ile çalışan ekip, altı hafta kadar hastanede kalan yirmi bir katılımcının uyku ve kalkış saatlerini değiştirmişler. İlk önce gecede on saat uyuyan katılımcılar, daha sonra üç hafta boyu 24 saat içinde sadece 5,6 saat uyuyabilmişler. Katılımcılar bazen geceleri bazense gündüzleri uyumuşlar. Böylece uykusuzluk ve düzensiz dinlenme saatlerinin metabolizmayı yavaşlattığı görülmüş. Beden, dinlenme anlarında normalden daha az kalori “yakmış”. Araştırmacılara göre metabolizma o kadar yavaşlamış ki uyku düzensizliğinin bir yıl kadar sürmesi halinde katılımcılar neredeyse altı kilo alabilirlerdi. Ayrıca yemeklerden sonra kandaki glukoz seviyesinin daha yüksek olduğu da anlaşılmış. Bu durum pankreasta ensülin üreten hücrelerin daha az ensülin üretmeleriyle ilgili. Bazı katılımcıların kan şekeri değeri prediyabet evresindeki (diyabetin bir ön safhası) hastalarınki kadar yükselmiş. Uykusuzluk ve bozuk uyku ritmiyle ortaya çıkan belirtiler, katılımcıların dokuz gün boyu düzenli ve yeterince uyumalarından sonra kayboldu diyor bilim insanları. Araştırma, gece vardiyasında çalışanlarda diyabet riskinin daha yüksek olduğunu gösteren eski çalışmaları desteklemesi açısından da önemli. Nilgün Özbaşaran Dede