18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları İnsanın Sosyalleşme İçin Savaşlara İhtiyacı Olduğu Zırvalığı Üzerine Geçen haftaki dergimizin kapağındaki konu üzerine (Sosyalleşmenin bedeli) yazmak istiyordum, ama araya Mersin için güneş enerjisi projesi girdi (*).. Tarih öncesi dönemden bu yana insanların hep bir grup oluşturma ve grubun içinde kalma eğiliminde ve bu eğilimin de insanoğlunun içgüdüsel bir özelliği olduğu ileri sürülüyordu yazıda. “Grup üyeleri tüm grubun çıkarları ve iyiliği için kendi çıkarlarına bile ters düşebilir. Fedakârlık, işbirliği, rekabet, hakimiyet kurma, karşılıklılık, taraf değiştirme ve hilekârlık” da, bu gruplaşma oyununun dayandığı temel. Bizim çocukluğumuzda “mahalle” vardı (bazı yerlerde yine var). En büyük grup mahalle idi. Mahalle Baskısı, sonra sosyolojik bir terimden siyasal kavrama da evrildi! Mahalleler arası kavga bile yaptığımızı anımsıyorum. Bir mahalle bizim mahalleyi (genellikle kız yüzünden!) basmış, biz de o mahalleyi basmaya gitmiştik! Kavga edecek kimseyi bulamayınca kös kös geri dönmüştük! Takım taraftarlığı kavgası da böyle bir şey. Çeşitli çıkar gruplarından tutun, cemaatciliğin bu kadar hızlı yaygınlaşmasına varıncaya kadar. Sonuç olarak gruplaşmalar, çeşitli derecelerde şiddet uygulamalarına, “benimki seninkinden üstün” rekabetlerine ve savaşlara kadar uzanıyor. Araştırma, grup aidiyetinin insanı suçluluk duygusundan da arındırdığına işaret ediyor. İşin ilginci, gruplaşmanın, insanı insanı yapan temel dürtülerden biri olduğu, insanoğlunun bu sayede sosyalleştiği ileri sürülüyor! Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Türkiye’nin Haftalık Bilim Haberleri ve Kültürü Dergisi Sayı: 1310 27 Nisan 2012 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir “Sağlık” sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin, “Bilim Kültür ve Eğitim” sayfası İstanbul Kültür Üniversitesi’nin ve arka sayfa konuları ‘Atılım Üniversitesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır. YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212 343 72 74 Faks: 0212 343 72 64 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Şüphesiz ki insanoğlunun bir arada bulunarak, gruplaşarak varoluşunu güvenceye aldığı evrimsel bir gerçektir. Dayanışma, yeryüzünde tutunmanın ve dünya üzerinde yayılmanın, yerleşmenin ve uygarlık inşa etmenin şüphesiz ki temel taşıdır. Ama insanın ebedi olarak her zaman savaşarak, kandırarak, rekabet ederek, öldürerek.. ancak sosyalleşebileceğini söylemek de, bence eşekliğin daniskasıdır. Sanki, insanın sosyalleşeceği başka konumlar, durumlar, ortamlar, düzenler, mekanizmalar söz konusu olamayacakmış, olamazmış gibi! Bu Amerikan “sosyolojisinin” veya davranış biliminin dayandığı temel mi? Bilmiyorum, bilenler söylesin! *** : Bu bakış, günümüz rekabetçi Ama şunu biliyorum: ve birbirinin çukurunu kazan, emeğini sömüren ve birbirinin sırtına basarak türlü çeşitli zenginleşmenin, toplumda makam, güç, onur, itibar kazanmanın yollarını sunan yeni, eski yeni liberal kapitalist toplumun ve onların bilimcilerinin bakışıdır. Onlara göre bu düzen değişmez, verili, mutlak bir kalıptır. Bunu böyle kabul etmek zorundayız ve insanoğlunu da ancak bu mutlak geçerli düzende anlayabiliriz.. Bu “doğuştandır”. DOĞRULAR VE YANLIŞLAR İÇ İÇE BİR SAPTAMA! vaşlar avcı toplayıcı atalarımızın, ilkel tarım topluluklarının zamanındaki savaşların büyüklüğüne ve tipine benziyor. Uygar topluluklarda işkence, idam ve sivillerin öldürülmesi gibi uygulamalara son verilmek istense de. Bu küçük savaşlar ne yazık ki bu çabaları boşa çıkartıyor..” Değişen bir şey yok mu? Her birinin ayrı bir sosyolojik, varoluş, ekonomik temeli yok mu? Devamla: “Gruplararası rekabeti savaşmadan sürdürebilmek amacıyla gelişen uygarlık, iyilik ve güzellik yolundaki uzun erimli mücadeleyi başlattı. Uygar topluluklarda özveri, merhamet ve paylaşım ödüllendirilirken, bencillik eleştiri bombardımanına tutuldu. Bütün uygarlık yarışına karşın grup çatışmalarının son bulmaması, insanoğlunun içindeki iyiyi de kötüyü de ortaya çıkartması açısından hem en büyük hem de en kötü genetik mirasımızdır..” *** Hayır! İnsanlığın genetik mirası bu değil! Bu Amerikalıların veya kapitalist düzene mutlak inancın dışavurumu olabilir! Mutlak olan şudur: İnsan, içinde bulunduğu koşullara göre davranıyor. İçine sokulduğu düzen, insanı öyle davranmaya zorluyor.. Ortamı, düzeni değiştirdiğinizde, insan davranışı da ve sosyalleşme ilkeleri ve mekanizmaları da değişebilir.. Şüphesiz ki her insanı “mutlak iyi” yapamazsınız.. Ama büyük çoğunluğu, toplumsal davranışları, ülkelerarası ilişkileri doğainsanülke arasındaki dengeyi mutlak iyilik üzerinde kuran ve gören bir düzen öngörebilirsiniz.. (*) Dr. Sami Demir, bu projenin Mersin yerine Bodrum’a daha uygun olacağını yazıyor: “Geçen hafta sözünü ettiğiniz Mersin’in tüm enerji ihtiyacının petrol dışı kaynaklardan sağlanması, sürdürülebilir enerji kaynaklarından yararlanma, özellikle güneş enerjisinden yararlanma konusunda, en uygun bölgenin Bodrum olacağı kanısındayım. Bodrum’un imar planı nedeniyle tüm çatılarının güneş enerjisi panellerinin yerleştirilmesine uygun olması, öncelikli tercih nedeni olacaktır Ayrıca geçimini turizmle sağlayan bir bölgenin böylesi bir çevreci proje ile anılması, turizmin gelişmesine de katkı sağlar. Bu yüzden Bodrum için güneş enerjisinden yararlanma ile ilgili ulusal bir projeye öncülük etmeniz, ülkemizin enerji politikaları açısından gelecek ile ilgili yol gösterici olacaktır.” Sayın Demir, öncülüğü Bodrumlular, Mersinliler ve onlarla birlikte, yerel yönetimler ve merkezi yönetim elbirliği ile yapabilir. Biz yayın ve düşünce desteği olarak hep buradayız.. Bu konu daha çok yazı kaldırır! Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle... [email protected] http://orhanbursali.blogspot.com MERSIN YERINE BODRUM MU? CBT 1310/ 2 27 Nisan 2012 Yazıda deniyordu ki: “Savaşlar ve soykırım evrenseldir ve sonsuza dek devam edecektir. Herhangi bir kültürün veya dönemin tekelinde de değildir. Resme bütün olarak bakıldığında, büyük savaşların yerini küçük savaşların aldığını görüyoruz. Bugünkü küçük sa BİR ZAMANLAR, “TARİHİN SONU” TEORİLERİ GİBİ!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle