24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“Üniversite” bitti! tık göz ardı edilemeyecek noktaya gelmeleri ile ortaya çıkan bunalım döneminde birçok paradigma adayı yarışmaya başlar. Bunlardan hangisinin Aydınlanmaya giden yolun başında, Ortaçağ’da insanlığın yarattığı en bir sonraki paradigma olacaönemli kurum olan Üniversite, o günden bu yana yapısını en az değişti ğının büyük ölçüde sosyalpsiren kurumlardan da biridir. “Üniversite demek, gelenek demektir” sözü kolojik bir süreç olduğunu savunan Kuhn, bunun nedeniboşuna söylenmemiştir. Prof. Dr. N. Yasemin Yalım, Ankara Üniversitesi, Tıp Fa nin geçerli paradigmanın çökkültesi Tıp Etiği Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Rektör Yardımcısı, Yasemin.Yalim@ankara.edu.tr mesiyle ortadan kaybolan gerçeklik zemini olduğu kanısındadır. lk kurulduğu dönemde değerlerini akademik özgürlük Kuhn’un tarih okumasına göre, Ortaçağ bir “bunalım dökavramı üzerine temellendiren üniversite, kısıtlı sayıdaki nemi”dir; bunun en önemli kanıtlarından biri ise, artan anokaynakların korunduğu ve çoğaltıldığı, bilginin bir sonraki malilerin geçerli paradigmayı işlevsiz kılmasına karşın, tekkuşağa aktarıldığı ve düşüncenin paylaşıldığı bir ortamdı. Tüm nolojideki büyük gelişmelerdir. Bu önemli gelişmeler, aynı zabu etkinlik az sayıdaki insan arasında sürüp gitmekteydi. Bu manda, yeni paradigmanın ortaya çıkmasında da belirleyici rol seçkin ve seçkinci grubun laboratuarlara girmesi, halkın araoynamıştır. Kuhn’un açıklamaları ışığında günümüze baktısına karışması ve bilimsel bilgi üretme konusunda sistemli çağımızda, 21. yüzyılın da bir “bunalım dönemi” olduğunu saba göstermesi içinse sonraki birkaç yüzyılı beklemek gerekmişti. vunabiliriz. Günümüz bilimi bir dizi “anomali” ile boğuşur ve Yaklaşık 200 yıl önce kurulan Humboldt Üniversitesi, modern giderek kesinlik iddiasından uzaklaşırken, irili ufaklı paradigüniversitenin özünü oluşturdu. Bu yeni üniversitenin yapısında ma adayları da boy göstermeye başladı. Yaşanan teknoloji patSanayi Devrimi’nin ve ulus devletin yarattığı dönüşümün etlaması, bunalımı bir ölçüde gözlerden ırak tutmayı sağlıyorsa kisini görmek mümkün. Üniversite artık yalnız bilgiyi koruda, bunun geçici olduğunu itiraf etmenin zamanı geldi. makla kalmayacak; sistematik araştırmalarla yeni bilgi üreteÜniversite tüm bu süreci oldukça geriden izlemektedir. Örcek, bu bilgileri yalnız kendi toplumunun değil, insanlığın yaneğin pek çok üniversitede hâlâ sanki Ortaçağ’daki kaynak kırarına sunacaktır. Aydınlanmanın yarattığı dinamizm ve bisıtlılığı sürüyormuş gibi; öğretim elemanlarının anlatmalarılimsel bilgiye duyulan güvenle beslenen modern üniversite; inna dayanan bir eğitim yöntemi sürmektedir. Bu yöntemin tesanlığı aydınlık bir geleceğe taşıyacak en önemli kurum olamelinde kısıtlı kaynağa ulaşmış öğreticinin, öğrenciye bilgirak, toplum tarafından benimsendi ve desteklendi. Laborayi, kimi zaman sözcük sözcük, yazdırması vardır. Bu nedenle tuarlarında bilgi peşinde koşan bilim insanlarını bünyesinde dersler hemen her yerde 4550 dakika standardındadır. Oysa toplayan üniversite onlara yalnız güvenli bir çalışma ortamı bugün öğrenci, o derste anlatılan konuyu, kolaylıkla ulaşılan değil; emeklerini koruyacak değerler evrenini ve bilimsel bilve sayısız kaynaktan çok daha kısa okuyup anlayabilir. gi üretme yöntemine dayanan gelenek yapısını da sundu. Teknoloji çağında doğan, hızla tüketmeye alışkın genç kuHumboldvari üniversitenin yapısı, değerleri ve gelenekşak, görselliğin ön planda olduğu bir dünyaya gözlerini açmıştır. leri, onun temel aldığı bilimsel bilginin özellikleri ve yönBu nedenle öğrenmede de görselliğe ihtiyaç duymaktadır. Vartembilgisi ile doğrudan bağlantılıdır. Ancak modern üniverlığına alışkın olduğu tüm olanaklar, bu yaş grubunu “bilmek site, ortaçağdaki öncüllerinin kimi özelliklerini de korumuşiçin öğrenmeye gerek olmayan” bir dünyada yaşamanın mümtur. Akademik özgürlüğe yapılan vurgu, bilgilerin belirli bir akakün olduğu kanısına ulaştırmaktadır. demik unvan hiyerarşisi içinde aktarılması, kaynakların küBilginin gelişen, ucuzlayan, herkes tarafından erişilebilir tüphanelerde toplanması gibi özellikler bu bağlamda sayılabilir. hale gelen bilişim teknolojileri aracılığıyla, çok daha demoÜniversitenin fakülteler bazında yapılanması, bu yapılanmakratik bir biçimde paylaşıldığı bir dünyada, aristokrasinin üninın bilimsel bilgi alanlarına ayrılması; ileri araştırmalar için versitesi ve üniversite aristokrasisi bilginin aktarım süreçleri ayrı yapılar ve eğitim düzeyleri oluşturulması; eğitim aşamakonusunda kendini temellendirmekte güçlük çekmektedir. Çölarının ayrı ayrı sertifikalandırılması ise modern üniversite anzüm uzaktan eğitimde, öğrenci odaklı yaklaşımlarda aranlayışı ile gündeme geldi. Modern üniversite bilimsel bilgi üremaktadır. Bu noktada unutulmaması gereken bir başka özeltiminde görev üstlenirken, bu bilginin teknolojiye dönüşümünü lik de, 20. yüzyılın son çeyreğinde doğan bu yeni kuşağın bir büyük ölçüde, pazarlanmasını ise tümüyle üçüncü kişilere bısanal dünyada oyun kuşağı olduğudur. Temel özelliklerinden raktı. biri anında tatmin olan sanal oyunlarla büyüyen bu kuşağın yaparak öğrenme temelli bir eğitime daha yatkın olması do İ ğaldır. Öte yandan öğrencinin üniversitede öğrendiği bilimsel bilgi, “normal bilim” düzeyini de aşamamaktadır. Bilimsel bilgiye ulaşmak açısından sayısız olanağa ve yüksek bilişim teknolojilerine sahip öğrencilerin, oldukça uzun bir süreyi bu bilgileri aktarma yoluyla öğrenmeye harcamak durumunda kalmaları, onların eğitime ve bilgiye olan ilgilerini söndürmektedir. “Normal bilim” düzeyini aşan tek bilgi kümesi belirli bir mesleğe özgü, teknik bilgi olduğu için, üniversiteler giderek birer meslek okulu görünümü almaktadırlar. Dahası Üniversite artık bilimsel bilginin üretildiği yer olma özelliğini de kaybetmektedir. Bugün pek çok üniversitede bırakınız öğrencileri, öğretenlerin bildikleri bile “normal bilim”le sınırlıdır. İleri araştırmalar kapalı kapılar arkasında ve büyük gizlilik içinde sürdürülmektedir. Bu çalışmalarda görev alan bilim insanları çoğunlukla hangi büyük projenin, hangi parçasında çalıştıklarını bilmeksizin ve finansör kurumlar tarafından denetlenen sıkı bir gizlilik anlaşmasına tabi olarak, genellikle teknoloji yönelimli bilgi üretmektedirler. Bu durumda paradigmanın koruyucuları olan akademisyenler, yalnız bilimsel ilerlemelerin bilgisinden değil; “anomali”lerin varlığından da habersizdirler. Sonuç olarak 21. yüzyılda üniversiteye Ortaçağ’da duyulan gereksinimin, Aydınlanma döneminde verilen değerin ve koşulsuz sağlanan desteğin temel payandaları önemli ölçüde zayıflamıştır. Toplum üniversitelere sağlanan kaynağın etkin ve verimli biçimde kullanılıp kullanılmadığını sorgulamakta; üniversiteleri kendilerini finanse etmek yönünde zorlamaktadır. Üniversiteyi yalnız üretmeye değil; ürettiğini pazarlamaya iten bu eğilim karşısında tüm dünya üniversiteleri pozisyon belirlemek durumunda kalmaktadırlar. Bunun en güncel örneklerinden biri Avrupa Üniversiteler Birliği’nin (EUA) Genel Kurul Toplantısının, 2124 Mart 2012 tarihleri arasında İngiltere’de “Avrupa Üniversitelerinin Sürdürülebilirliği” başlığı altında yapılmasıdır. Toplumdan gelen zorlamanın altında yatan motiv ekonomik değil; felsefidir. Toplum Üniversiteden işlevini yeniden tanımlamasını, kendisini bilimsel bilgide meydana gelen değişikliklere ve bunalım döneminin dayatmalarına uyumlu biçimde yapılandırmasını beklemektedir. Bu talebin haklı bulunsun bulunmasın anlaşılması, değerlendirilmesi ve yanıtlanması gerekmektedir. Üniversite biriktirdiği deneyimler ışığında paradigma adaylarını yalnız teori düzeyinde değil; uygulama düzeyinde de ortaya koymalıdır. Bu nedenle tüm tek tipleştirme çabalarına son verilmeli; hibrid yapılar desteklenmeli; üniversiteler yapı, içerik ve nitelik açısından çeşitlenmelidir. Bilimsel bilgi alanındaki bunalım çözülmeden üniversiter sistemdeki bunalımın aşılamayacağının bilinciyle, bu çeşitliliği koruyacak ve yaşatacak mekanizmalar üretilmeli, tartışmalar için uygun ortak platformlar oluşturulmalıdır. AVRUPA ÜNİVERSİTELERİ, NEREYE? CBT 1306/ 18 30 Mart 2012 Bugün Humbold türü üniversitenin de aşıldığı bir noktadayız. Üniversitedeki Ortaçağ artığı geleneklerin neredeyse tümü işlevsiz, hatta engelleyici hale geldi. Humbold benzeri üniversitenin pek çok özelliği de devrimsel bir dönüşüme uğramak durumundadır. Son zamanlarda “Üçüncü Kuşak Üniversite” olarak tanımlanmaya çalışılan, ancak henüz nitelikleri üzerinde uzlaşılamamış yeni üniversite paradigması ya da paradigma adayları, bu bağlamda yeni bir olanak sunmaktadır. Üniversitenin evrimi ile bilimsel bilginin evrimi arasında, özellikle Thomas S. Kuhn’un vurguladığı ilişki, Üniversitenin bir kurum olarak giderek işlevsizleşmekte olduğu savını kavramak açısından yararlıdır. Kuhn “Bilimsel Devrimlerin Yapısı” adlı eserinde bilimsel bilgideki devrimsel dönüşümün, kendinden önceki yapının tümden reddedilmesi; olgulara tümüyle farklı açıklamaların getirilmesi ve neredeyse varoluşun farklı bir tasarımının ortaya konması anlamına geldiğini belirtir. Bu süreci “normal bilim”, “bunalım dönemi” ve “paradigma değişikliği” olarak sınıflandırır. Ona göre incelediği dönemde “normal bilim” liselerde öğretilen bilimsel bilgilerden oluşmuştur ve toplumun varoluşa ilişkin temel kabullerini gösterir. Geçerli paradigmanın, yeni ortaya konulan olguların bir bölümünün (anomaliler) zorlaması ile sarsılması sonucunda “bunalım dönemi” ortaya çıkar. “Anomali” paradigmanın açıklayamadığı değil; eğer paradigma geçerliyse var olmaması gereken olgulardır. Zaman içinde anomalilerin birikmesi ve ar ÜÇÜNCÜ KUŞAĞA EVRİLME Çözümlemeli düşünmeyi öğretebilmek EĞİTİMDE TEMEL SORUN: Bir ruh hekimi olarak ülkemizde ilköğretimin en önemli sorunu nedir diye kendime sorduğumda “analitik düşünmeyi öğretememek” olduğunu görüyorum. Prof. Dr. Nevzat Yüksel, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psi U kiyatri Anabilim Dalı, nyuksel@isbank.net.tr zun süreli meslek hayatım boyunca hep tıp öğrencileri ile birlikte oldum. Bu öğrenciler üniversiteye giriş sınavında yüksek başarı gösteren, ilk % 1’e giren öğrencilerdir. Yani bu öğrencilerde bir zekâ kusuru yoktur. Buna karşın analitik düşünme becerisinin pek azında var olduğunu görüyorum. Önemli bir bölümü, bir sorunu parçalarına bölerek, aralarındaki bağları, benzerlikleri ve farklılıkları fark ederek, karşılaştırarak, düşüncelerini doğrulayan veya yanlışlayan gerçekçi ve somut kanıtları görerek düşünemiyorlar. Eğitimleri boyunca kazandıkları temel niteliklere bağlı olarak da ezberliyorlar. Bunun eğitim sistemimizden kaynaklanan nedenlerini tartışmak isterim. Wikipedi çözümlemeli düşünmeyi “Bir konuyu, sorunu ya da problemi alt başlıklarına ayrıştırıp tümdengelimle, her bir başlığı ayrı ayrı irdeleyip eleştirerek, her biri arasındaki bağlantıları gerçekçi kanıtlarıyla ortaya koyarak, yani tümevarımla düşünmek ve değerlendirmektir” biçiminde tanımlamaktadır. Gözlemlerden sonuç çıkarmayı, yeni durumlarda sorgulamayı da gerektirir. Bilginin hızla yenilendiği bir çağda yaşıyoruz. 1930 yılına dek tüm bilgiler kadar bilgi bunu izleyen 30 yılda birikmiştir. Zamanımızda bilginin ikiye katlanma hızı 12 yıla inmiştir. Süre hızla kısalmaktadır. Hızlı bilgi birikimine karşın ulaşabildiğimiz bilgilerin hangisinin güvenilir ve doğru, hangisinin güvenilmez veya yanlış olduğu konusunda yeterli bilgilere sahip değiliz. Bunları ayırabilmek için en önemli kaynak, aldığımız eğitime dayalı kendi kay
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle