01 Haziran 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban [email protected] Başlık, özel televizyonlar kurulmaya başlandıktan sonra hava durumu programlarına ‘heyecan’ getirmek için ortaya çıkan “...havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız güzel olsun !” cıvıkdeyişini biraz hatırlatsada, yazının konusu hava durumu programları falan değil tabii. Orta Asya’nın göçebe kavimleri sanıldığı kadar ilkel değildi! Bugüne dek nomadlar (Avrasya steplerinde hayvancılıkla geçinen göçebeler) uygarlık yarışında yerleşik toplulukları hep geriden izlemiş ilkel topluluklar olarak görülüyordu. Avcıtoplayıcı insan topluluklarından bir basamak daha ilerde olmalarına karşın, sabit bir toprak parçasını ekip biçtikleri veya kentsel yaşama ayak uydurdukları hiç görülmemişti. Ancak Orta Asya steplerinde yapılan son mezar kazılarından elde edilen eşyalar, nomadların düşünülenden daha gelişmiş toplumsal bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor. İşçi Sınıfının da İklimi Değişir mi? Artık günlük gazetelerde ve magazin programlarında bile karşılaşır olduğumuz iklim değişikliği meselesi, iklim değişikliğinin fiziksel etkilerinin yanı sıra daha çok iş dünyasının tepkileri ve değişim talepleri üzerinden tartışılıyor bilindiği gibi. İklim değişikliğinin dünya ekonomisine etkileri, karbon kredileri, çeşitli sektörlerin etkilenme düzeyleri, stratejileri vs. vs. İş dünyasının genel olarak çevre ile ilgili düzenmelere ayak sürüdüğü, bu önlemlerin rekabeti olumsuz etkileyeceğini iddia ettiği, bazen hükümetleri üretimi ve istihdamı başka ülkelere kaydırmakla tehdit ettiği bilinir. 30 yıla yakın süren neoliberal dalganın cilasının dökülmeye başladığı krizsonrası dünyasında, örgütlü işçi sınıfının ve sendikaların küresel ölçekte iklim değişikliğine yaklaşımını konu edeceğiz. 20 yıl önce 1992’de Brezilya’nın Rio kentinde toplanan Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı (UN Conference on Environment and Development, UNCED) ekonomik büyüme ve kalkınmanın sonradan çok da moda olan ‘sürdürülebilirlik’ kavramlarına bağdaşır biçimde gerçekleştirilebilmesi için Gündem 21 ( 21. yüzyılı simgelemek üzere) olarak da bilinen bir eylem planı ortaya koymuştu. 1989’da başlayan ve 2 haftalık Rio Yeryüzü Zirvesinde 178 devlet tarafından onaylanarak yürürlüğe giren Gündem 21 Eylem Planı, yerel, ulusal ve küresel ölçekte tüm toplumu, çevre konusunda eylemliliğe çağırmaktaydı. İşçiler ve Sendikaları, ilk kez bu Eylem Planında yer alan “İşçilerin ve Sendikalarının Rollerinin Güçlendirilmesi” başlıklı doküman ile Birleşmiş Milletler sürecinde sahne aldı. Bu dokümanda, sendikalarla ilgili olarak üç başlık öne çıkmaktaydı; çevre konularının iş sağlığı ve güvenliği ile bağlantısı, devlet ve işverenlerle ortaklaşa olarak sürdürülebilir ekonomik büyüme politikalarının geliştirilmesine katkıda bulunmak üzere işçi örgütlerinin bu alandaki kapasitelerinin artırılması ve üretim ortamının ve süreçlerinin çevresel açıdan iyileştirilmesine sendikaların katkıda bulunması. 20 yıl önceki bu girişten sonra ancak 14 yıl sonra, 2006’daki Nairobi Uluslararası İşçi Sendikaları ve Çevre Konferansı’nda konu yeniden uluslararası işçi örgütlerinin gündemine yerleşti. Bu konferansla birlikte sendikalar, ‘sürdürülebilir kalkınma’ adı verilen, herkesin bir tarafa çektiği kavramın içinin işçi sınıfı tarafından nasıl doldurulacağını sorgulamaya başladı. İklim değişikliği ve iklim değişikliği ile mücadele konuları dünyanın gündemini giderek daha fazla girer, hükümetlerarası anlaşmalar yapılır ve devletlerüstü politikalar oluşturulurken, sendikaların bu alandaki ağırlığı hâlâ birkaç büyük uluslararası sivil toplum kuruluşu kadar bile değildi. 2009’da Uluslararası Metal İşçileri Federasyonu IMF, daha sonra da 2010 yılında Uluslararası Ulaşım İşçileri Federasyonu ITF, iklim değişikliğine ilişkin doğrudan politikalar geliştirmeye başladılar. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu ITUC, 2009 yılından bu yana ‘Taraflar Konferansı’ adı verilen (COP) iklim görüşmelerine etkin olarak katılıyor. Özellikle Batı’da, neoliberal dalganın işçi sınıfı kazanımlarını törpülemeye başladığı zamana kadar, ‘ücret sendikacılığının’ ya da genel anlamda ekonomik taleplerin, işyeri ortamı ve yaşam düzeylerine yönelik mücadelelerin ön plana çıktığı uzun ve parlak bir ‘altın çağ’ yaşandığı söylenebilir. Bu süre boyunca çevre ya da iklim değişikliği ile ilgili soruların sendikaları fazla meşgul etmediğini söyleyebiliriz. Hatta istihdam ve çevre ile ilgili düzenlemeler bahsinde, sendikaların başlangıçta bu iki kavramı birbirlerine zıt sonuçlar yaratan iki kavram ya da politika kümesi olarak algıladıkları bile söylenebilir, ya iş ya çevre koruma, ya da ya iş ya iklim değişikliği ile mücadele! İşçi sınıfı örgütleri iklim ile ilgili olarak bugün çok daha ayakları yere basan politikalar geliştiriyorlar, gelecek yazıya... E ski Yunanlılar, Karadeniz’den Çin sınırına dek uzanan Avrasya steplerinin vahşi ve çorak doğasında yaşayan insanlara “otlak aramak için dolaşanlar” anlamına gelen “nomad” adını takmışlardı. Bunlar MÖ, ilk bin yılda ortaya çıkan kırsal ve kentsel nüfusun dışında kalan “diğer” topluluklardı. Nomadlar geride yazılı belge bırakmadığı için kendilerini nasıl çağırdıklarını bilmiyoruz. Okuryazar komşularına göre bu dağınık ve gizemli insanlar İskitler veya Saka’lardı (Bu ikisinin aynı insanlar olduğu sanılıyor). Her koşulda nomadlar, çoğunlukla aşağılanmış ve kültürel evrimin geçiş dönemlerinin ürünü oldukları düşünülmüştü. Avcıtoplayıcı insan topluluklarından bir basamak daha ilerde olmalarına karşın sabit bir yerde yerleşip ekip biçtikleri veya kent yaşamının karmaşasına karıştıkları hiç görülmemişti. Göçebe kavimlerin yerleşik toplumlardan daha geri olduğuna ilişkin görüşü yalanlayan keşiflerin başında kurgan denilen mezar höyükleri gelir. Bu mezarlar daha çok Rusya ve Çin sınırına yakın Doğu Kazakistan’daki Altay Dağları üzerinde bulunur. luluğun seçkinlerine ait olduğunu düşünüyor. Hediye, hırsızlık veya değiş tokuş yoluyla bazı değerli eserleri ele geçiren nomadlar, daha sonra zaman içinde bu eserleri kendi sanatçılarına yaptırmışlar ve kendi topluluklarına mal etmişlerdir. Ancak son yıllarda arkeologlar, Orta Asya’nın 250 ESER SERGİLENİYOR geçmişiyle ilgili uzun süren sessizliklerini nihayet “Nomadlar ve Ağları: Kazakistan’ın Kültürü bozarak, yeni kazılardan elde ettikleri bilgilerin ışıve Eski Sanatları” isimli bir etkinlik çerçevesinğı altında, nomadların düşünülenden daha gelişde New York Üniversitesi Eski Dünya Araştırmiş toplumsal bir yapıya sahip olduğunu ortaya çımaları Enstitüsü’nde sergilenen eşyaların pek kardılar. çoğu Pazırık Kültürü olarak Bu kazılar nomadik bilinen bir topluluğun metoplulukların yerleşik topzarlarından çıkartımış. luluklara göre daha az geSergilenen eşyaların lişmiş olduğu görüşünü yerarasında altından yapılmış le bir etti. MÖ 8. yüzyıla ait takılar, tahtadan ve boymezar kazılarından elde nuzdan oyulmuş süs eşyalaedilen eşyalara göre norı, deriden yapılmış eyerler, madlar, sürekli olarak göç kumaş parçaları, seramikler halinde bulunmalarına karve bronz parçalar yer alıyor. şın gelişip zenginleşmişler. Arkeologlara göre mezarBu arada Persler ve Çinlilardan çıkan değerli eşyalar ler gibi güçlü komşularıynomad topluluğunda sosyal Eyerin kumaşına işlenmiş bir kanatlı la, her zaman barışçıl olbir sınıflandırmanın buboğa nakışı. MÖ 4.3.YY masa da kültür bazında lunduğunu gösteriyor. alışverişlerini de sürdürEski Dünya Araştırmamüşler. ları Enstitüsü küratörü Jennifer Y.Chi, sergi için Bu yeni görüş, Doğu Kazakistan’ın Çin ve Rushazırlanan katalogda göçerleri şöyle anlatıyor: ya sınırına yakın bölgesindeki Altay Dağarı’ndaki “Nomadik grupların dünyası gelişmemişlik yafkurgan denilen mezar tepeciklerinden (höyük) çıtasını katiyen hak etmiyor. Bu insanların son dekarılan eşyalara dayanıyor. Arkeologlar, eserlerin rece gelişmiş törenleri, doğayla olan yakın bağlarını işçiliğine ve kalitesine, ayrıca kurban edilen at sayansıtıyor. Özellikle cenaze merasimlerine ve yısına bakarak, bu mezarların MÖ 4. yüzyılın sondış dünya ile olan ilişkilerine baktığımızda hiç de larında ve 3. yüzyılın başlarında yaşamış olan topgeri kalmamış olduklarını anlıyoruz.” DÜŞÜNÜLENDEN DAHA GELİŞMİŞ BİR TOPLULUK KURGANLARDAN ÇIKARILAN CBT 1306/14 30 Mart 2012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle