23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJİPOLİTİK Baha Kuban baha.kuban@gmail.com Sağlık Neoliberalizmin 2011’deki son kurbanlarından biri mi? Danimarka hükümeti Teknoloji Kurulunu kapatmaya karar verdi! Ağız Fonksiyonları ve Dental İmplantlar Diş kayıplarının beynin bir kısmında hücre kaybına neden olduğunu biliyor musunuz? Diş çekimini takiben, beynimizle dişler arasındaki iletişimden sorumlu beyin kısmında (mezensefalik trigeminal nükleus) hücreler ölmeye başlar. Kaybolan oral fonksiyonların geri kazanılmasında dental implantların önemli bir yeri vardır. Doç. Dr. Zekai Yaman, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Uzmanı. Toplumsal Denetime Darbe Teknolojilerin toplumsal denetimi açısından dünya ölçeğinde en yaratıcı, en üretken örneklerden biri olan Teknologiradet ya da Danimarka Teknoloji Kurulu’nun (DTK), bütçe gerekçeleri nedeniyle yeni Danimarka hükümeti tarafından kapatılacağı açıklandı. Geçtiğimiz yılın Kasım ayının 23’ünde kurula yapılan bildirimde, hükümetin 2012 bütçesini denkleştirmekte zorlandığı ve ülkenin araştırma ve geliştirme bütçesinde yapılacak %3’lük bir tasarruf için Kurulu kapatmaya karar verdiği belirtilmiş! Henüz Danimarka Parlamentosu’ndan onay almamış olmakla birlikte (bu satırları okuduğunuz sırada Parlamento’dan geçmiş olabilir) karar, dünyada bu konuyla ilişkili küçük kamuoyunu ayağa kaldırdı. Topu topu 20 kişilik kadrosu ve yılda 6 milyon Danimarka kronu bütçesi ile ( 2011’de 1 milyon Euro, 2012 tahmini bütçesi 1.3 milyon Euro ) DTK’nın ortadan kaldırılmasının, yeni ortanın solu Danimarka hükümetinin bütçeyi denkleştirmesine çok önemli bir katkı yapması beklenmiyor! 2001’den beri iktidarda olan liberalmuhafazakâr koalisyonuna yeşilkırmızı seçenek olarak ve radikal bir ‘yeşil’ program ile seçilen yeni hükümetin bu kararı gerçekten şaşırtıcı oldu. Genel kanı, yeni hükümetin, 1986’da kurulan DTK’nın bu alandaki öncü rolüne ilişkin bilgisizlikle malul olduğu. Yeşil tonu ağır basan yeni sol koalisyonun iddialı iklim ve enerji hedefleri de var. Yeni hükümet; 2020 yılına kadar seragazı salımlarında %40 düşüş gerçekleştirmeyi, Toplam elektrik tüketiminin %50’sini rüzgâr ve biyoyakıtlardan sağlamayı, 2030’a kadar enerji tüketimini %40 azaltmayı ve 2050’ye kadar ulaşımda fosil yakıt kullanımını sıfırlamayı, Bütün bu yukarıdaki hedeflere ulaşabilmek için de enerji tedarik altyapıları, ulaştırma sistemi, kentsel inşaa edilmiş çevre konularından birbirinden radikal politikları hayata geçirmeyi hedefliyor. Peki, bu derece ‘ileri’ iklimdostu öngörüleri olan bir hükümet, dünyada bilim ve teknolojide toplumsal katılımcılık ve denetim konularında en yaratıcı örnekleri vererek pek çok ülkeye örnek olmuş bir kurumu neden kapatmayı düşünür? Bu köşede yeralan birkaç yazıda ele alınan Teknologiradet, genetik, ulaşım, nanoteknoloji, bilişim ve benzeri bir dizi tartışmalı konuda, başta ‘yurttaş forumları’ olmak üzere birçok yaratıcı yöntemi hayata geçirmişti. Uzmanların ve sıradan vatandaşların biraraya geldiği bu katılımcı yöntemler, Danimarka toplumunun birçok karmaşık konuda bilgi düzeyini artırmasını sağlamanın yanı sıra teknoloji kullanımının görünür ‘ilerlemeci’ yanını deşifre ederek toplumsal denetim mekanizmalarını harekete geçirecek öngörüleri yapabilmesine ve bütün bunların kamuoyunun gözünün önünde gerçekleşmesini sağlamıştı. Bu katılımcı yöntemler başta Avrupa Birliği olmak üzere dünyanın pek çok köşesine yayıldı. Birçok ülkede pek çok canalıcı konuda ‘yurttaş forumları’ ve senaryo çalıştayları düzenlendi. Danimarka Teknoloji Kurulu’nun son yıllarda yürüttüğü iki ilginç projeye göz atalım. PACITA, (www.pacitaproject.eu ) Avrupa Birliği’nin 5.4 milyon Euro ile desteklediği bir Yedinci Çerçeve Programı projesi. 15 farklı ülkeden üniversite, sivil toplum kuruluşları, araştırma kurumları ve kamu kurumlarının katıldığı 4 yıllık projede, yenilik ve teknoloji geliştirme politikalarının toplumsal denetiminin kurumsal temellerinin güçlendirilmesi hedefleniyor. Proje süresince kullanılan birçok teknik ve değerlendirme süreçlerinde, projenin lideri de olan DTK’nun damgasını görmek mümkün. DTK’nın 2009’da yürüttüğü diğer proje “Küresel Isınma Konusunda Dünya Kamuoyu” olarak ifade edilebilecek iklim değişikliği ile ilgili bir proje. Bu kez 38 ülkeden 4000 yurttaşın katıldığı bir karşılıklı iletişim süreci sonunda, iklim değişikliği ile ilgili doğru bilgi paylaşımının kamuoyunun yaygın tavrını nasıl değiştirdiği inceleniyor (www.wwviews.org). İşte, 2012 Ocak birinci haftası itibarıyla faaliyetlerinin sonlandırılması beklenen Danimarka Teknoloji Kurulu ya da Teknologiradet’in yaptıkları! Bu yazıyı okuduğunuz sırada işi bitmiş olabilir... A ğız boşluğu, dişler başta olmak üzere, çene kemikleri, dil, dudak, yanak, çiğneme kasları gibi organların oluşturduğu ve “stomatognatik sistem” olarak adlandırılan oldukça karmaşık bir yapı içerisinde yirmiden fazla fonksiyona hizmet eder. Sistemin ana öğesini oluşturan dişlerin, beyin ile iletişimi özel bir sinir ağı vasıtasıyla sağlanır. Diş çekimini takiben, dişlerin duyulanımından sorumlu beyin kısmında (mezensefalik trigeminal nükleus), hücre kaybı oluştuğu bilinmektedir. Çeşitli sebeplerle oluşan diş kayıplarını takiben, çiğneme, konuşma, yutma ve estetik başta olmak üzere birçok ağız fonksiyonu etkilenebilir. Bozulan ağız ve çene dinamiklerinin geri kazanılması için diş eksikliklerinin giderilmesi gereklidir. Eksik dişlerin yerine konulmasında klasik yaklaşım, boşluğa komşu dişlerin küçültülerek sabit bir köprü protezi yapılması veya çok sayıda diş eksikliğinde takıpçıkarmalı bir hareketli protez yapılmasıdır. Her iki yöntem de uzun yıllardır başarı ile uygulanmasına rağmen belirgin olumsuzluklar da taşıdığı bilinmektedir. İmplant hangi hastalara uygulanabilir Yazının devamı 18. sayfada CBT 1294/17 6 Ocak 2012 Günümüzde diş eksikliklerinin giderilmesinde, çene kemiklerine yerleştirilen dental implantlardan destek alarak yapılan diş protezi uygulamaları, geniş bir kabul görerek yaygınlık kazanmıştır. Dental implantlar titanyum metalinden yapılmış, diş köküne benzer, silindirik şekilli ve vida yivleri taşıyan yapılardır. İmplantlar, çene kemiklerine yerleştirilmelerini takiben, birkaç ay içerisinde kemik hücreleri tarafından sarılarak vücudun bir parçası haline gelirler. Kemik ile kaynaşma süreci “osseointegrasyon” olarak adlandırılır ve sistemin başarısı titanyum metalinin vücut hücreleri tarafından “dost” kabul edilmesine dayanmaktadır. Titanyum metali hava ile temas ettiğinde, yüzeyinde ince bir oksit tabakası oluşur ve bu koruyucu tabaka materyali “inerttepkisiz” hale getirir. Çene kemiğine sıkıca tutunan implant, adeta bir dişin kökü gibi fonksiyon görerek üzerine konulan sabit veya hareketli diş protezine destek veya taşıyıcılık sağlar. Dental implantoloji, diş hekimliğinin son 50 yılı içindeki en önemli gelişme olarak kabul edilmektedir ve gerekli eğitimleri almış diş hekimleri tarafından muayenehane ortamında başarıyla uygulanabilmektedir. İmplant tedavisinin başarısı, kemik içinde yer alan implantın ve üzerinde taşıdığı protezin, uzun yıllar sorunsuz fonksiyon görmesi olarak tanımlanır. Başarı oranları, ilk beş yıl için % 9095, ilk on yıl için % 8085 civarında bildirilmektedir. İmplant tedavisini etkileyen bazı faktörlerin önceden bilinmesi başarı şansını yükseltebilmesi açısından önemlidir. İmplant materyali olarak titanyum Dental implant uygulamalarında, hastanın genel sağlık durumu ve implant yerleştirilecek kemik bölgesinin durumu detaylı olarak incelenir. Genel sağlık durumu içerisinde şeker hastalığı, yüksek tansiyon veya romatizma gibi hastalıklar kontrol altında oldukları sürece, implant tedavisi için bir engel oluşturmazlar. Ancak, bisfosfonatlar olarak adlandırılan kemik erimesi (osteoporoz) ilaçlarının kullanımı implant tedavisini etkileyebilir ve bu ilaçları kullanan hastalar hekimlerini bilgilendirmelidir. İmplant yerleştirilmesi planlanan bölgedeki kemik kalitesi ve miktarının yeterli olması, implantın uzun yıllar ağızda kalarak fonksiyon görebilmesi için diğer önemli bir faktördür. Kemiğin incelenmesinde; klinik muayene, diş kalıpları, çene röntgenleri ve bazı durumlarda bilgisayarlı tomografi görüntülerinden yararlanılır. Tüm muayene bulguları bir Doç. Dr. Zekai Yaman bütün olarak değerlendirilir ve ağzın bir planı çıkarılarak ne tür bir protez yapılacağına karar verilir. Çok sayıda diş eksikliğinde veya kemik hacminin yetersiz olduğu durumlarda, bilgisayarlı tomografi görüntülerini işleyen özel bilgisayar programları vasıtasıyla üç boyutlu planlama yöntemlerine başvurulur. Cerrahi işlem, implant tedavisi içerisinde en kısa süreyi kapsamasına rağmen en çok korkulan aşamadır. Genel veya lokal anestezi altında, çene kemiği içerisine implantın oturacağı bir yuva hazırlanarak implant yerleştirilir. İşlem sonrası, cerrahi girişime bağlı ağrı ve şişlik gibi şikâyetlere nadiren rastlanılır. Hastalar, biriki gün içerisinde günlük aktivitelerine ve işlerine dönebilirler. Tek diş implantları sonrası hastaların ağrı kesici ihtiyacı genel olarak 12 tabletten ibarettir. Kurallara uygun olarak kemik içine yerleştirilen implantlar, kemikle kaynaşarak vücudun bir parçası haline gelir. Tam kaynaşma klasik bilgiler uyarınca, alt çenede 3 ay, üst çenede 6 ay içerisinde oluşur. Kemiğin sıkı olduğu durumlarda bu süreyi kısaltmak mümkün iken, kemiğin gevşek olduğu durumlarda uzatmak gerekebilir. İmplant uygulanış aşamaları
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle