26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör “vıraklıyor”, diyor Carl Gerhardt. Doğu kurbağa türünün sesindeki yavaş tempo, daha yüksek kromozom sayısından etkilenmekte. Doğu gri ağaç kurbağasındaki her hücre iki misli kalıtım malzemesi taşımak zorunda olduğu için tüm hücreleri daha büyüktür ki bu da vıraklamanın mekanizmasını değiştirdiği gibi ritmini de yavaşlatmakta. Dişi kurbağanın kromozom sayısı yapay olarak değiştirildiği zaman yavaş veya hızlı tempolu ses tercihi de değişiyor. Bu da dişinin olası eşini sadece vıraklama sesiyle öğrendiği kromozom sayısına göre tanıdığını kanıtlamakta. Bu bilgiler, bu ve diğer kurbağa türlerinin ne şekilde geliştikleriyle ilgili bir bakış açısı da sunuyor. Yeni hayvan türleri genelde iki popülasyonun bir nehir veya sıradağ ile birbirinden ayrılması sonucunda oluşur. Gerhardt’ın görüşüne göre gri ağaç kurbağası, türlerin uzun ayrılık olmadan sadece kromozomlarının kendiliğinden ikiye katlanmasıyla oluştuğu ender vakalardan biri. Bu gelişme iki türün davranışlarını, birbirleriyle çiftleşmeyecek kadar değiştiriyor diyor araştırmacı. mıyor. Model önümüzdeki yıllardaki ölçüm verileriyle doğrulanabilir. Çünkü uzay sondası Messenger, Merkür’ün manyetik alanını daha kesin bir şekilde ölçecek. Ayrıca 2020’den itibaren, Avrupa ve Japonya’nın BepiColombo misyonuyla 2014’te uzaya gönderilecek uydularından da ölçüm verileri alınabilir. İrtica ile mücadele, her Türkice Cumhuriyeti vatandaşının hayır, hayır, kendine «insan» sıfatını yakıştıran her bireyin görevidir. Güneş sistemimizin en içteki gezegeninin zayıf bir manyetik alana sahip olmasından kuvvetli Güneş rüzgârları sorumlu tutulmakta. Çünkü yoğun enerji yüklü parçacıklardan oluşan muazzam akım, Merkür’ün içindeki elektromanyetik etkileşimi bozuyor. Bu şekilde gezegenin içinde manyetik alanların oluşması ve bunları dışarı taşıyan süreçler yavaşlamakta. Merkür’ün içindeki dinamo süreci etkileşimle neredeyse çekirdekte boğulmakta diyor KarlHeinz Glaßmeier (Braunschweig Teknik Üniversitesi) Science dergisinde. Gezegenlerin manyetik alanları dinamo ilkesine göre oluşur. Metalik elektrik ileten bir malzeme bu durumda sıvı demir diğer bir iletkenin aksi yönünde hareket ederse, sadece Merkür’ün manyetik alanı Güneş rüzgârları yüzünden zayıflamış Öğrenme ve davranış süreçleri beyindeki sinir hücre ağını etkiliyor ve değiştiriyor. Bu süreci meydana getiren mekanizmalardan birini İsviçreli bilim insanları açıkladı. Bu mekanizma, sinirsel etkinliğin sinir sisteminin gelişimi veya öğrenme süreçleri sırasında sinir sistemindeki bağlantı türleri üzerinde ne şekilde etkili olduğunu gösteriyor. Cell dergisinde yayımlanan sonuçların, sinirsel ağ oluşumunun temel süreçleri olduğu kadar otizm veya şizofreni gibi sinirsel hastalıklar hakkında da bilgi vermesi beklenebilir. Sinir sistemi, sinaps olarak isimlendirilen bağlantı yerleriyle birbirine bağlanan çok sayıda sinirle oluşan bir ağdır. Sinapslarda, sinir uyarımları bir sinirden diğerine aktarıldığı için, bilgi iletiminde sinapsların yapısı, sayısı Davranışlarımız beynimizde ne şekilde izler bırakıyor? elektronlar akmaz aynı zamanda bir manyetik alan da meydana gelir. Dünya’nın manyetik alanı uzaydan gelen ölümcül ışınları ve parçacık rüzgârlarını gezegenin yüzeyinden uzak tutacak kadar kuvvetlidir. NASA’nın uzay sondası Messenger, son yıllarda Merkür’ün manyetik alanının, yaklaşık olarak 150 misli daha zayıf olduğunu kanıtladı. Zayıflayan manyetik alanın nedeni belki de Merkür’ün konumu olabilirdi. Merkür Güneş sistemimizin en içteki gezegeni olarak Güneş’in etrafında ortalama olarak 58 milyon kilometre mesafede dönüyor ki bu Dünya ve Güneş arasındaki mesafenin sadece üçte biri kadardır. Bu nedenle sürekli Güneş rüzgârlarının yoğun enerji yüklü parçacıklarının etkisinde kalmakta. Araştırmacılar bir bilgisayar modelinin yardımıyla bu etkileşimin olası sonuçlarını tasarlayarak, Güneş rüzgârlarının gerçekten de dinamoların geri tepmesine neden olabileceğini buldu. Yüklü parçacıkların etkisi manyetik alanı gezegenin iyice içlerine doğru ittiği için, Merkür’ün yüzeyine neredeyse hiç ulaşa ve türü önemlidir. Sinapsların oluşumunda, nöroksin proteinine büyük bir görev düşüyor. Bu protein komşu nöronla temasa geçerek iki nöron arasındaki bağlantıyı kurar. Nöroksinin bir özelliği, komşu hücrelerin belli başlı reseptörleriyle bağlanan 3000’i aşkın varyantı bulunmasıdır. Farklı bağlantı özelliklerine sahip farklı nöroksinlerin oluşumu RNA’nın alternatif bir şekilde eklenmesi sayesinde gerçekleşiyor. Bu süreçte nöroksin varyantları koşullara göre farklı bağlantı özelliklerine göre üretilmekte. Nöronların uygun nöroksin varyantını üretebilmek için bu eklenme sürecini ne şekilde çalıştırdıkları bilinmiyordu. Basel Üniversitesi araştırmacısı Peter Scheiffele kısa bir süre önce nöronların etkinleştirilmesiyle, alternatif RNA eklentisinin belli başlı bağlantıproteininden etkilendiğini buldu. Bu bağlantı proteini, hangi nöroksin varyantının üretilmesi gerektiğine karar veriyor. Sinir hücreleri bu şekilde sinirsel sinyale tepki olarak komşu hücreyle ilişki kurabiliyor ve sinirsel bağlantı böylece değiştirilen etkinlikle modifiye edilebilmekte. Söz konusu ayar mekanizması, sinirsel ağın, hislerimiz ve davranışlarımızla doğrudan doğruya ne şekilde değiştiğini gösteriyor. Mesela bir müzik aleti çalmayı öğrendiğimizde, beynimiz bu bilgiyi buna uygun sinir bağlantılarıyla kaydediyor. Otizm veya şizofreni hastalıkları daha iyi anlaşılabilir. Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1295/ 5 13 Ocak 2012 İrtica, yani gericilik, ric’at kelimesiyle akrabadır, yani geri çekilmekle. Gericiliği kendine yol tutana da mürteci, yani gerici denir. Gericilik, insanoğlunun ulaşmış bulunduğu belirli bir uygarlık düzeyinden geri gitmeyi istemek, bunu temin için çalışmak demektir. Yükselen uygarlık düzeyi insana hem çevresindeki doğa ile, hem diğer insanlarla ve hatta hem de kendisiyle uyum içinde yaşamayı öğretir ve ona böyle bir yaşamın imkânlarını sunar. Şimdi, gerici niçin böyle bir ilerlemeyi istemez, böyle nimetlerden yararlanmayı reddeder? Bu sorunun cevabını verebilmek için üç tür gerici Basit gerici» diyebileceğimiz bibulunduğunu tesbit etmemiz lazımdır: «B rinci tür, aptallardan oluşur. Bunlar her aptal gibi değişimden korkan, yenilikleri öğrenemeyen, eskiye saplanıp kalmayı kendisi için en kolay davranış tarzı olarak gören kişilerdir. Bunlara aslında «samimi» yani «içten gericiler» de diyebiliriz. Bunlar arasında bazıları kendilerine «muhafazakâr» sıfatını uygun görmüşlerse de, bu, bu aptallar tarafından muhafazakârlığın yanlış anlaşılmasının bir sonucudur. İnsan bu tip gericilere ancak acıyabilir. Aptal oldukları için dünya ve toplum için büyük bir tehlike de arzetmezler. Ancak büyük matematikçi Hepatia’yı öldürten ve İmparator Theodosius‘a bile yaka silktiren, kendisine «İmanın Direği» denilen İskenderiye Psikoposu Aziz Kiril (MS 376444) veya öğretmen Kubilay‘ın 23 Aralık 1930’da Menemen’de başını kesen yobazlar bu tip gericilere örnektir ve tehlikelerinin önemsenmeyecek olmadığını gösterir. İkinci tip gerici toplum için tehlike arzeden bir tiptir: Gericiliği samimi değildir, ama gerici görüşlerinin ve uygulamalarının yayılmasından kendisine kişisel çıkar ümid eden bu tip, insanların çoğunu belli inanç saplantıları altında inletip, onların inançlarıından kendisi için haksız kazanç elde etmeye çalışır. Mesela Ortaçağ’daki Katolik kilisesinin pek çok papası bu tip gericiliğe örnektir. Bir taraftan Pazar günleri halka din satan Borgia papazı, diğer taraftan seks âlemlerinde hattâ kendi kızı Lucretia‘yı iğfal ediyordu. Rusya’da Çar II. Nikola’nın başını yiyen yobaz Rasputin başka bir örnektir. Korkunç etkisi ancak Prens Yusupof’un onu çekip vurmasıyla (ne yazık ki çok geç olarak) önlenebilmiştir. Kendi tarihimizde, zavallı meczup Sultan İbrahim‘in başını yiyen Cinci Hoca çarpıcı bir örnektir. Bunlara «çıkarcı gerici» diyebiliriz. Bunların tehlikeleri bireysel olduğu gibi, etkileri de bireyşsel güçlerinin ulaşabileceği yere kadardır. Üçüncü tip gerici en tehlikeli tiptir. Bu tip yukarıdaki her iki tipten de türeyen; kendisini, uygun gördüğü bir kişi veya gruba satarak onun adına inandığı veya inanmadığı gericilik fikirlerini yayıp uygulamalarını yapan kişidir. Bu tipe «satılmış gerici» diyebiliriz. Bunun tehlikesi, arkasındaki kişi veya grubun gücü kadardır. Kendilerini güçlü grup, hatta devletlere satan satılmış gericiler içinde bulundukları toplum için çok büyük bir tehlike arz edebilirler. Fransa’nın Nazi Almanyası karşısındaki çöküşünde Katolik kılisesinin oynadığı korkunç rol artık tarihe mal olmuştur. Daha sonra 8. Urban olarak papa olan Maffeo Barberini’nin (15681644)doğruyu bildiği halde Galile‘yi Engizisyona teslim etmesi, insanlık adına yapılmış en büyük hainliklerden biridir. Bizde de Atatürk ve arkadaşlarını eşkıya ilân edip idamlarına fetva çıkaran Şeyhulislâm Dürrüzâde, aynı sınıftan gerici hainler arasındadır. Gericilik, yani irtica, dolayısıyla yalnız belirli toplumlar için değil, tüm insanlık için korkunç bir tehlikedir. Gericilikle mücadelede tek rehber bilimdir, halk oylaması sonuçları değil, zira çoğunluk her zaman gerçeği bulmaz. Bulsaydı, Galile yanılmış olurdu, Avusturyalıların %95’i Nazilere hoş geldin demezlerdi 1938’de ve kölelik ve onu izleyen ayırımcılık Amerika’da bu kadar uzun yaşamazdı. İrtica’ya karşı mücadele bir insanlık görevi olduğu kadar, eldeki tüm imkânlar kullanılarak yürütülmesi gereken bir mücadeledir. Yalnız şiddet, kabul edilemez, tâ ki kendini savunma için elzem olmasın. İrtica ile mücadeleyi yürüten insanlar, Galile gibi, insanlık kahramanlarıdır. İrtica İle Mücadele1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle