Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Anadolu’nun son göçerleri Sarıkeçili Yörükleri’ne yolculuk Ali Rıza Bilginer arbilginer@gmail.com Şu yüce dağların karı eridi sel oldu gidelim de bizim ellere yaylamızı lale sümbül bürüdü gel oldu gidelim de bizim ellere Karacaoğlan O rta Asya’dan Anadolu’ya asırlar boyunca göçle gelen Türk boyları Anadolu topraklarının değişik bölgelerinde günümüze gelinceye değin yerleşik düzene geçtiler. Bu boylardan birisi olan Sarıkeçililer’in çoğunluğu Anadolu’da çel, Aydın, Konya, Antalya, Isparta, Burdur, Denizli, Kütahya, Uşak, Afyonkarahisar yörelerinde yerleştiler. Yaşayan sarıkeçili boyundan gelen yaklaşık 200 kadar aile ise yerleşik düzene geçemeyip toprak sahibi olmadan Anadolu’nun son göçebeleri olarak yaşamlarını günümüzde de sürdürmekteler. Sarıkeçili göçebeler günümüzde kışları çel, Anamur, Gülnar, Aydıncık yörelerinin sahile yakın alanlarında kıl çadırlarında geçirmekteler. Mayıs, haziran aylarında Toros yaylalarına göçederler. Çadır ve içindeki eşyalar toplanır deve, at ve eşeklere yüklenir. Keçiler önlerine katılarak Konya’nın Toros dağlarındaki Taşkent, Hadim, Bozkır, Seydişehir ve Beyşehir’in yüksek yaylalarına günlerce süren yolculukla göçe kalka topluca göç edilir. Yaylalarda kondukları alanda çadırlarını tek tek kurarlar. ki aile arasında en az 500 m.den fazla bir uzaklık bulunur. Her ailenin sahip olduğu en az yüzü aşkın sayıdaki keçinin birbirine karışmaması açısından her ailenin tek başına konaklaması önemlidir. Konak yerleri su başları ya da suya yakın yerlerdir. Sarıkeçililer’in evleri keçi kılından yapılmış kıl çadırlardır. Kıl çadırlar kışın soğuğa yazın sıcağa dayanıklıdır. Uygun eğimle kurulduğunda su geçirmez. Çadır dikdörtgen biçiminde, yaklaşık 2m. boyunda bir orta direk ve karşılıklı ikişer yan direkle 5 direklidir. 56 m2 hacimlidir. Çadırın içinde ocak, kenarlarında ise yatak ve yiyecekleri içeren rengarenk desenli çuvallar bulunur. Sarıkeçili göçerlerin en önemli geçim kaynağı keçileridir. Keçi sütünden yaptıkları yoğurt, peynir, tereyağını yerler; fazlasını yörük pazarlarında satarlar. Keçi kılı keçe yapımında kullanıldığı için yörükler için çok önemlidir. Keçilerine isim takmayı çok severler. Yörüklerin geçim kaynaklarından birisi de dokumacılıktır. Istar denilen tezgâhlarda dokudukları kilim, heybe, seccade, çuval, azık torbası gibi ürünlerinin fazlasını yörük pazarlarında satarak değerlendirirler. Keçe, Sarıkeçili yörüklerde çadırlarda yer döşemesi, yaygı, yolluk, seccade, yastık, kepenek, çizme, çorap, patik vb. giyim eşyası, hayvanları için eyer örtüleri yapımında kullanılır. Keçe; hayvansal liflerden yünün ısı, nem ve basınç altında sabun, yağ, asit vb. yardımıyla birbirlerine kenetlenmelerini sağlayarak üretilen bir kumaştır. Soğuğu içeri geçirmez, kışın bedeni sıcak tutar. Sarıkeçili adı, aslında sarı keçiden değil sarı keçeden gelir. Başka bir deyişle, sarıkeçili yörüklerinin simgesi kendi keçelerinin renginin portakal rengine yakın, sarıyla turuncu arası bir renk olmasıdır. Zaman içinde keçinin keçeden daha güncel ve önemli olması nedeniyle sarıkeçe adı, sarıkeçi olarak değişmiştir. Sarıkeçili yörüklerin kültüründe halk oyunları ve kendilerine özgü müziğin de önemli bir yeri vardır. Teke zortlatması, zeybeği, kendilerine özgü boğaz havaları, varsak boğazı, çubuk havası, yayla yolu bunların önde gelenlerindendir. Göçerler keçileri ve kıl çadırlarından başka mülkü olmayan, toprağa bağlı ama toprağı olmayan özgür ruhlu insanlardır. Dünya malında gözleri yoktur. Dünya onlara göre dünyadaki tüm canlı ve cansız varlıkların ortak evidir. Yaylalar, kırlar, çağıldayan ak sular, meleşen keçiler, dağların güneşli, saf, temiz havası onların vazgeçemedikleridir. Sarıkeçililer’in yaşam felsefelerinden mala mülke, şan ve şerefe bir türlü gözü doymayan kent yerleşimli insanların alabilecekleri dersler vardır. TOPRAKSIZ, ÖZGÜR RUHLU CBT 1280/8 30 Eylül 2011 Sarıkeçililerin çadırlarıda üstte kundakları da keçi kılından yapılıyor Bilindiği üzere 2011 yılının Haziran ayında Anadolu’nun dört bir yanından Anadolu doğasını korumak amacıyla, “Anadolu’yu vermiyoruz” adı altında düzenlenen yürüyüşe Sarıkeçili göçerler de Pervin Çoban Savran başkanlığında katılmışlardı. Ankara, Gölbaşı’ndan öteye geçmelerine izin verilmeyen bu yürüyüş kendilerini Anadolu doğasının bir parçası olarak gören, Anadolu’ya tutkun, duyarlı insanların bir çığlığıydı. Ülkelerine, ülkelerinin eşsiz doğasına sahip çıkan bu insanların yürüyüşü Ankara merkezine ulaşamasa da, tarihe önemli bir belge olarak geçmiştir. Uzun zamandan beri göçer bir anlayışla Anadolu’nun değişik yörelerinde bulunarak hekimlikle ekmeğini kazanan, bir Anadolu tutkunu olarak Amerika’da bir kolejde öğretmenlik yapan arkeolog ve antropolog kuzenimle birlikte, Konya’nın yüksek yaylalarında konaklayan Sarıkeçililer’e birkaç günlüğüne de olsa konuk olduk. Amacımız onları tanımak, yurtiçinde ve yurtdışında (Amerika’da) tanıtmak, onlar için, yaşamlarını ve göçlerini özgürce sürdürebilmeleri için neler yapabileceğimizi görebilmekti. Niyetimizi söylediysek de önce biraz kuşkuyla karşılandık. Sonradan tanışıp dostluk kurduğumuzda bu kuşkularının asıl nedenini öğrendik. Şimdiye değin onlarla temas eden birçok kişi ve kuruluşun, fotoğraf ya da film çekerek, görsel basın ve yayın kuruluşlarında kendilerini tanıtmak gibi kendi özel amaçları uğruna Sarıkeçililer’den yararlanmaya çalıştıklarını Başkanın ağzından öğrendik. Pervin Çoban Savran son derecede kültürlü, kendini yetiştirmiş, çok iyi konuşan, yurduna doğasına, Ata ANADOLU’YU VERMEYECEĞ Z