24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Beyin tümöründe “Nöronavigasyon” ile sağlıklı dokular korunuyor Bilgisayar teknolojisinin üst düzey tasarımı olan “Nöronavigasyon” ile beyin cerrahisinde hedeflenen lezyona büyük bir doğrulukla yaklaşılıyor ve operasyon sırasında sağlıklı dokuda oluşabilecek zarar en aza düşürülüyor. E rciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroşirürji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Bülent Tucer, gelişen teknolojiyle birlikte birçok yeni sistemin tıbbın hizmetine girdiğini, hizmet kalitesinin arttığını ve ölüm oranlarının azaldığını söyledi. Tedavide elde edilen başarı sonucunda yaşam süresinin uzadığını, Türkiye’de cumhuriyetin ilk yıllarında ortalama 40 yıl olan ömrün son verilere göre erkeklerde ortalama 72, kadınlarda 76 yıl olduğunu ifade eden Tucer, uzun yaşamla birlikte kalp ve damar ile kanser hastalığının görülme oranının arttığını belirtti. Tucer, kanserin herhangi bir dokuda kontrolsüz ve o dokunun fonksiyonlarından bağımsız hücre çoğalmalarından kaynaklandığını ve vücudun herhangi bir yerinden çıkmış kanserli tümörün vücudun farklı yerlerine yayılabildiğini dile getirdi. Beynin, tüm vücutla sürekli iletişim halinde olan ve vücudun kontrolünü sağlayan en önemli organlarından biri olduğunu anlatan Tucer, beyinin kendisinden kaynaklanan tümörlerin dışında vücudun farklı bölgelerinden çıkan tümörlerin de beyne yayılabildiğini anlattı. Tucer, tümörler dışında doğuştan var olan anormal dokuların da olabildiğini belirterek, bunların epilepsiye yol açabildiğini söyledi. Damarsal patolojiler içerisinde de damarsal yumaklar, düşük akınlı toplar ve damar yapıları bulunabildiğini ifa‘ de eden Tucer, ‘‘Bu yapılar zaman zaman değişik nedenler nedeniyle kanayabileceği gibi sara hastalığına yol açabilir’’ dedi. Tucer, bu lezyonların tedavi amacıyla çıkarılması gerektiğini belirterek, cerrahi işlemlerin beynin özelliklerinden dolayı ciddi riskler taşıdığını, ancak cerrahi işlemlerin bu hastalıkların tedavisinde en etkin yöntemler arasında yer aldığını vurguladı. Bu cerrahiler sonucu ortaya çıkabilecek risklerden korunmak için teknolojik gelişimlerden sonuna kadar yararlanılması gerektiğinin altını çizen Tucer, yüksek teknolojinin hem tanı konulmasını kolaylaştırdığını hem de tedavi aşamasında büyük kolaylıklar getirdiğini söyledi. Tucer, bilgisayar teknolojisinin üst düzey tasarımı olan “Nöronavigasyon sistemi” ile beyin cerrahisinde önemli bir adım atıldığını belirterek, “Nöronavigasyon, hedeflenen lezyona büyük doğruluk derecesiyle yaklaşım sağlıyor ve operasyon sırasında sağlıklı dokuda oluşabilecek zararı en aza düşürüyor” dedi. Sistemin, cerrahi işlemlerden kaynaklanan riskleri azaltmak ve minimize etmek amacıyla kullanıldığını ve hem cerrah hem de hasta açısından cerrahinin daha güvenli yapılabilmesine katkı sağladığını dile getiren Tucer, günümüzde nöronavigasyonla birlikte kimi testlerin ve çeşitli uygulamaların yapılması ile ölüm ve sakatlık oranlarında önemli düşüşler sağlandığını söyledi. Tucer’in verdiği bilgiye göre, nöronavigasyonun çalışma sistemi şu şekilde ilerliyor: “Ameliyat sabahı veya öncesinde hastanın BT veya MR ile 2 mm’lik volumetrik çekimleri gerçekleştiriliyor. Bir veya daha fazla görüntüleme yöntemi ihtiyaca göre aynı anda kullanılabiliyor. Bu çekimler, ameliyatta kullanılacak tanımlama yöntemine göre, cilt belirleyicilerle veya bunlar olmaksızın çekimler yapılıyor. Çekilen bu görüntüler, optik flopi, network veya zip disket yoluyla nöronavigasyonun bilgisayar ünitesine transfer ediliyor. Navigasyon planlama bilgisayarında görüntüler işlendikten sonra yine zip disket veya HEDEFTE M N MAL SAPMA HAZIRLIK 15 DAK KA SÜRÜYOR flash bellekler vasıtasıyla ameliyathanedeki üniteye aktarılıyor. Bu görüntüler, sisteme 3 farklı yöntemle tanımlanabiliyor. Yüzeysel belirleyicilerle, anatomik landmarkerlarla veya Ztouch dediğimiz cihazla yüz taraması uygulanarak yapılıyor. Cilt insizyonu ve lezyona uygun merkezli kraniyotomi planlanıyor, nöronavigasyona cerrahi mikroskop ve ultrasound da tanımlanarak cerrahiye başlanıyor. Nöronavigasyon hazırlığı ve planlanması ortalama 15 dakika sürüyor. 2– TÜB TAK Ulusal Gözlemevi tarafından organize edilen uluslararası “Summer School and Workshop on Astrometry” başlıklı yaz okulu ve hemen arkasından gelen “Workshop on Astrometry Now and in the Future” isimli bir çalıştay, 5–13 Eylül 2011 tarihlerinde Antalya’da Akde CBT 1280/15 30 Eylül 2011 limcilerin ortak havuzuna baş sağlığı iletileri yağdı: Sevgili Tümay Tümer’in iletisinden çok kısa bir alıntı ”...beraber çalıştığımız yıllarda (19701980), bence, Hakkı Türkiye’nin en üstün deneysel fizikçisiydi...”. Hocamızın Türk ve dünya gökbilimine katkısı çok büyük: TUG’un bugünkü Bakırlıtepe’ye kurulması önerisi ilk hocamızdan gelmiş ve öncülüğünü yaptığı bir NASA projesi ile de (bu konudaki ilk düşüncesini TÜB TAK Feza Gür sey Enstitüsü’ndeki bir birlikteliğimizde seslendirmişti) TUG’da konuşlandırılan robot teleskopun önünde çalışma arkadaşları ile birlikte anı resmi bu sayfada verildi (T. Özışık’ın iletisinden alıntı). Bir şekilde dolay(sız)lı yardım elinin uzanmadığı bilimcimiz yok gibi: bana da 1990 yılında talya’daki bir toplantıda doktora konusu vermesi için Prof. Dr. Antonio Bianchini ile konuşmuştu... bir yıl boyunca orada verilen problemin çözümüne yönelik gözlemlerini yaptım, ülkemde de doktora tezimi tamamlamış oldum... Yine bir şekilde yolu hocamızla örtüşmeyenimiz de yok gibidir: bilimcilerimizin hocamızla olan anıları “http://astro.cu.edu.tr/ogelman” adresinden okunabilir... “Bir memleket bu kadar mı sevilir?” in somut ifadesi: ülkemizin bilim merkezi olmasına yönelik hocamızın üstün çabaları Devletimizin ilgisinden kaçmayacaktır... niz Üniversitesi Yerleşkesi’nde gerçekleştirildi. Bu yaz okulunun, genç astronomları son yıllarda yeniden canlanan astrometri alanında çalışmak için teşvik etmesi beklenmektedir. Bilindiği gibi astrometri, gökcisimlerin konumlarını ve konumlarındaki değişimleri öğrenmemize olanak sağlar. 2013 yılında fırlatılması planlanan Avrupa Uzay Ajansı’na ait GAIA isimli uydu, tüm gökyüzünü sistematik olarak tarayıp oldukça sönük yıldızlara kadar astrometrik gözlemler yaparken çok sayıda Güneş sistemi nesnesini de (asteroidler, kuyruklu yıldızlar, gezegen uyduları) keşfetmesi bekleniyor. Çalıştayın çıktısı olarak yabancı ve Türk ekipler arasında “çift asteroidler” alanında ortak işbirliği sağlandı. Bir hatıra resmi aşağıda görülüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle