22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Türkiye’de iyi bilim ve iyi bilim insanı var T ÜBA ile ilgili çıkan yazılarda iki noktaya karşı söz söylemek isterim. Birincisi “Türkiye’de bilim yok, akademi de olamaz, zaten şimdiye kadar yaşadığına şaşmak lazım. Nasıl olsa bir gün kapanacaktı” şeklindeki karamsar ve sonuçta teslimiyetçi görüş. Ben buna isyan ediyorum. Türkiye’de bilim var, ama yetmez. Bilim üzerine çok ciddi bir tehdit de var. Türkiye’de her nesilde artan sayıda ve kalitede bir iyi bilim insanları var ve bizim Türkiye de yaptığımız işler dünya bilim camiasında tanınıyor. Yetiştirdiğimiz gençlerden oluşan araştırma gruplarımız var. TÜBA’nın en değerli katkısı olan GEB P projeleri var. Bu nedenle TÜBA için mücadele etmek ve bu arada TÜBA ile ilgili sonuç ne olursa olsun, çok sayıda TÜBA üyesi olarak Akademi ilkelerine ve kriterlerine sahip çıkacağımız bir sivil toplum kuruluşu da kurmak kararındayız. kincisi, niye TÜBA üyeleri hemen istifa etmedi: çünkü TÜBA’yı hemen bırakarak bu KHK’nin uygulanma yolunu açmak istemiyoruz. Sonunda TÜBA’ya üye ve başkan atamaları yapıldığı anda ben istifa edeceğim ve birçok TÜBA üyesi de aynı fikirde. Şimdiye kadar üyelerin de destek ve gayreti ile TÜBA sitesinde (www.tuba.gov.tr) görülen duyurular yayımlandı, Dünya akademilerindeki meslektaşlarımız ve Akademilerin yönetimleri durumdan haberdar edildi. TÜBA sitesinde yabancı akademilerden ve akademiler arası ağlardan gelen Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakana’a yazılmış mektupların kopyaları da görülebilir. Olay, önde gelen uluslararası bilim basınında ve Türk kamuoyunda duyuldu, tepkiler geldi. Hepimiz hemen istifa etmiş olsa idik bunların hiçbiri bu düzeyde gerçekleşemezdi. TÜBA’yı destekleyen kamuoyundaki samimi tepkiyi anlıyoruz ve bunun için kamuoyuna teşekkür borçluyuz. Ama bu mücadelede, demokrasi için sivil toplumun yapacağı tüm girişimlerdeki gibi, sadece cesaret değil akıl yürütmek ve gayret de gerekiyor. Ali Alpar Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergün’e Mektup Prof. Dr. Bahattin Baysal, Türkiye Bilimler Akademisi, Şeref Üyesi B CBT 1279/8 23 Eylül 2011 Kanun hükmünde kararname sadece TÜBA ile değil TÜB TAK ile ilgili düzenlemeler de içeriyor. TÜB TAK yönetimini hükümete büsbütün bağlı kılan bu düzenlemelerin ötesinde çok ciddi bir bilim politikası hatası da gündemde. Sayın Bakanın açıklamalarına yansıyan bir husus, temel bilim desteklerinin TÜB TAK’tan alıp TÜB TAK’ı sadece uygulamalı konulara ve teknolojiye destek veren kurum olarak tanımlama eğilimidir. Temel bilimleri desteklemek enstitüler, projeler, burslar vs. çok yönlü olur. Kurluşundan beri TÜB TAK bu yöntemlerle ilgili pek çok deneyim ve yapı kazanmıştı. Oysa son TÜB TAK Yönetimi birkaç yıldır tercihini temel doğa bilimlerinden ve sosyal bilimlerden yana yapan üniversite öğrencilerinin en başarılı olanlarına burs verme uygulamasını durdurmuş durumda. Bilim ve teknoloji birbirini besler. Birinin olmadığı yerde diğeri de kök salmaz. Teknoloji fetişizmi ve bilim yapılmadan teknolojinin alınabileceği yanılgısı ta Osmanlı’dan beri var. Akademilerin kuracağı enstitüler en iyi şartlarda bile temel bilimleri desteklemekte çok yetersiz kalır; hele şimdiki düzenlemeyle bilimsel özerkliğini kaybeden bir TÜBA nasıl bir enstitü kuracağını bile konuşamaz. Ama TÜBA meselesinden ayrı olarak altını çizmek lazım, ülkenin tek bilim teknoloji ajansı olarak TÜB TAK’ın temel bilimlerden çekilmesi vahim bir hata olur. TEMEL B L MLER VE TÜB TAK KONUSU asında yayınlanan çeşitli kaynaklardan TÜB TAK ve TÜBA konularında özetle aşağıdaki görüşleri açıkladığınızı okudum. “TÜB TAK çok önemli bir merkez. Ama biz Bakanlık olarak TÜB TAK’ın ne yaptığından haberimiz bile olmuyordu çoğu zaman. Aramızda olması gereken bağ yoktu. Şimdi bizimle ilgili bir kuruluş haline geldi. Öte yandan teknolojinin yanında bilimsel gelişme var. TÜBA Bilimler Akademisi, yaşını başını almış ünlü bilim adamlarımızın bir araya geldiği, adeta fonksiyonsuz bir yer konumundaydı. Şimdi onu fonksiyonel hale getirmemiz lazım. O zaman TÜBA bağlı kuruluş haline geldi. Burayı bilim adamlarımızın özel olarak desteklendiği, yüksek nitelikteki bilim adamlarının yer aldığı, özel çalışmaların yapıldığı bir mekâna dönüştürmeyi hedefledik.” Sayın Bakan, 1963 yılında çıkarılan TÜB TAK’ın kuruluş yasasını, o yıllarda Milli Birlik Komitesi üyelerinden rahmetli Sami Küçük ile öneren ve hazırlayan ilk üç bilim adamından biriyim (1). Başbakanlığa bağlı özerk bir kuruluş olarak kurulan TÜB TAK yarım yüzyıla yakın bir süre içinde, çeşitli değişikliklere uğratıldı. 1987 yılından itibaren sürdürülen değişiklikleri eleştirdim (2). Son yıllarda hükümetlerin önemli desteğini sağlayan TÜB TAK’ın memleketin etkin bir kuruluşu olarak görevini sürdürdüğü kuşkusuzdur. TÜB TAK Başkanlığına bilimsel bir birikimden yoksun olarak görevini sürdüren bir başkanın yerine, son onbeş yılda ileri teknoloji konularında araştırmaları ile öne çıkan yeni bir başkanı atamanız olumlu bir gelişmedir. Ancak, TÜB TAK Bilim Kurulu’nun özerk yapısını niçin engelliyorsunuz? Açıklama olanağı yoktur. TÜB TAK’ın Bakanlığınıza bağlanmış olması sanayi ve teknolojinin sorunlarını nasıl çözer? Anlamak mümkün değil! Devletin öteki kurumlarının örneğin Milli Eğitim, Sağlık, Milli Savunma Bakanlıklarının ve de en önemlisi üniversitelerin TÜB TAK’dan beklentilerini kim nasıl karşılayacak? Bilimsel gelişme teknolojinin yanında değil, temelindedir. Ama bu ikisi ayrı etkinliklere dayanarak gelişirler. TÜB TAK’ın başlıca, teknolojik araştırmaları destekleyen bir kuruluş olarak çalışmasını istediğiniz anlaşılıyor. Tümü ile yanlış bir yaklaşım! Temel bilim araştırmaları gelişmeyen bir ülkede teknolojik araştırmaların sürdürülmesi olanağı yoktur. TÜB TAK, Türkiye’de temel ve teknolojik tüm araştırmaları desteklemek için kurulmuştur. Uygar ülkelerin kendilerine özgü ulusal araştırma kuruluşları var. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına bağlı bir ulusal araştırma kurumu olduğunu duymadım. Kuşkusuz Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının TÜB TAK ile işbirliği için bir araştırma enstitüsü olabilir. Ancak, TÜB TAK’ı Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlamak yanlış bir yaklaşımdır. Hiç olmazsa bu konuda TÜBA’nın görüşünü almış olsaydınız diyorum. Sayın Bakan, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) 1993 yılında kuruldu. Ancak TÜBA’nın işlevi ve fonksiyonu üzerinde yerleşmiş bir görüş bulunmadığı anlaşılıyor. Üstün düzeydeki bilimsel araştırmaların desteklenmesi ve başarılı çalışmaların ödüllendirilmesi yanında, Akademinin en önemli fonksiyonunun yetkililere ve hükümetlere, çeşitli akademik ve bilimsel konularda, gerekli incelemeleri yaparak, bilimsel bir görüş sunmak olduğu yeterince anlaşılmış değil. Türkiye Bilimler Akademisi ile ilgili olarak son yaptığınız açıklamalardan, oluşmasına karar verdiğiniz 300 kişilik akademi üyelerinin, çeşitli bilimsel konularda araştırmalar yaparak, ülkeyi bilimsel ve teknolojik bakımdan üstün bir düzeye yükselteceği beklentisinde olduğunuz anlaşılıyor. Dünyadaki hiçbir bilim akademisinden böyle bir beklenti ve etkinlik beklenmediği gibi, sizin oluşturmayı düşündüğünüz akademinin de böyle bir fonksiyonu yürütmesi beklenemez. Bilim akademilerine, bilim insanları tarafında seçilen, bilim adamlarının her biri kendi konularında çalışıp araştırma yapan bağımsız insanlardır. Bu akademisyenlere, haydi bir grup kurun, örneğin “bir robot projesinde” çalışmalar yapın veya “kanserli hücrelerin insan vücudunda yayılmalarını önleyecek bir yöntem geliştirin” gibi projeler öneremezsiniz. Öneremezsiniz, çünkü 300 kişilik bir gruptan böyle bir projede görev alacak ikiüç akademisyen bile bulmak güçtür. Bilim akademilerinin dünyada kuruluş ve işleyişleri, TÜBA’nın özerk bir kurum olarak varlığını sürdürmesi, üyelerinin bilimsel yeteneğini bilimsel yayınları ile kanıtlamış bilim adamları tarafından seçilmesi gerektiği ve de etkinlikleri konusunda TÜBA üyesi sayın Prof. Dr. Mehmet Ali Alpar’ın hazırladığı ayrıntılı incelemenin size ulaştığını biliyorum. Bu nedenle bu konuda daha fazla açıklama yapmıyorum. Akademilerin devlet ve hükümet yetkililerine önemli bir destek sağlayacakları Türkiye’de anlaşılmış bir kavram değil. Örneğin Sayın Cumhurbaşkanı yeni YÖK Başkanını atarken, “Bilimler Akademisinin” görüşünü almış olsa idi, belki de bu denli başarısız bir YÖK başkanını o göreve atamayabilir, ve üniversite giriş sınavlarında bu yıl yaşanan skandallar gerçekleşmeyebilirdi. Türkiye’de 2011 yılında kamuda geniş ölçüde tartışılan üç önemli konuyu kısaca özetlemek istiyorum: Japonya’daki büyük depremden sonra dünyada nükleer reaktörler konusunda önemli tartışmaların ortaya çıktığı biliniyor. Diğer taraftan Hükümetin bir fay hattı üzerindeki bölgede nükleer enerji santralı kurmak istediği anlaşılıyor. Türkiye’de nükleer enerji konularında yetişmiş yeterli bilim adamı bulunuyor. Bu konunun kurulacak bir uzmanlar komitesince incelenmesi ve ortaya çıkacak raporun hükümete iletilmesi kuşkusuz çok yararlı olur. Türkiye’de altın ve gümüş madeni üretimi ile ilgili olarak yurt sathında çeşitli yabancı şirketlerin ormanlara ve yerleşim merkezlerine verdikleri zararlar geniş tartışma konusudur. Bu önemli konunun TÜBA tarafından oluşturulacak bilimsel ve uzman bir grup tarafından incelenerek hükümete sunulması uygun olur. Üniversite giriş sınavlarında ortaya çıkan skandallar da yine konu ile ilgili akademisyen ve uzman bir gurup tarafından incelenebilir. Dünyada bilim akademileri bu tür bilimsel birikim ve uzmanlık isteyen ülke sorunlarını inceleyip hükümetlerine iletiyorlar. Bu etkinlikleri göstermeyen akademileri ise insanlar “adeta fonksiyonsuz bir yer” konumunda niteliyorlar! Dünya akademileri hakkında bir bilgi edinmek için aşağıda verilen (3) ve (4) sayılı kaynaklara bir göz atmanızı öneriyorum. Sayın Bakan, Türkiye’nin 2010 yılı toplam ihracatının 113.7 milyar dolar olduğu bildiriliyor. leri teknoloji materyali ihracatının % 5 dolaylarında kaldığını belirtiyorsunuz. 5.7 milyar dolar tutarındaki ileri teknoloji ihracatının ne tür materyali kapsadığını öğrenmeye çalıştım. Bir yanıt bulamadım. Türkiye’nin niçin ileri teknoloji materyali ihraç edemediğini bilimsel olarak açıklamaya çalıştığım bir incelemeyi Türkiye Bilimler Akademisi’nin bir yayınından (5) izlemenizi öneriyorum. Saygılarımla. Kaynaklar : Cumhuriyetin 75. Yılında ANILARLA TÜB TAK TÜB TAK Yayınları 63 sayfa (1998). Prof. Dr. Bahattin Baysal, TÜB TAK Nitelik Değiştirdi, Cumhuriyet Gazetesi, Olaylar ve Görüşler. 12 Nisan 1988. Prof. Dr. Bahattin Baysal, TÜB TAK Yasası Hazırlanırken Nerede Yanlış Yapıldı. CBT, Haziran 2005. Dünya Akademileri, Sorunlar, Gelişmeler Royal Society ve (ABD) Bilimler Akademisi Cumhuriyet Bilim Teknoloji Dergisi, 1225/19, 10 Eylül 2010. Bilim nsanı Olmak Hakkında (Araştırmada Sorumlu Davranış Biçimi Rehberi), Amerikan Ulusal Bilimler Akademisi, Amerikan Ulusal Mühendislik Akademisi, ve Amerikan Ulusal Akademiler Tıp Enstitüsü. Çeviri : Türkiye Bilimler Akademisi Bilim ve Düşün Dizisi Sayı 22.(2011). Bahattin Baysal, Türkiye Niçin leri Teknoloji Üretiminde Yetersiz? Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları, Akademi Forumu 66, Ankara Mayıs 2011.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle