24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KT SAT PENCEREMDEN Oktay Yenal yenal9@gmail.com Batı ülkeleri yavaş büyümeğe alışmalı, toplumsal düzen yavaş büyümeye ve artan işsizliğe çare bulmalı, mesela çalışma haftasını 45 güne indirmek, aşırı kazançları önlemek ve kamu hizmetlerini artırmak lazım.. Kök hücre umutları, medya ve Türkiye’de ilk kongre Prof Dr.Coşkun Özdemir Ortak Maliyesi Olmadan Avrupa Birliği Olur mu? Geçen hafta Avrupa’da yapılan toplantılar Yunanistan hakkında gibi görülürse de, aslında, Avrupa Birliği’nde tek sesin hakim olduğu bir ortak maliyesi olmamasından doğuyor. Avrupa Birliği’nin gerçi ortak bir Merkez Bankası var, fakat ortak bir maliyesi yok. Öyle olunca da borç sıkıntısına düşen Yunanistan’a karşı takınacağı durum havada kalıyor. Bir tek Yunanistan olsa neyse, kurtarılmak isteyen ülkeler sırasında İrlanda, İzlanda, Portekiz, İspanya hatta İtalya gibi ülkeler de bekliyor. Sorulacak sorular çok: Bu ülkelerin büyük çapta borç sarmalları içine girmelerinde Avrupa Birliği ve Avro ortak para birimi anlaşması içinde bulunmalarının etkisi var mı? Bu duruma hangi nedenle düştülerse düşsünler, para birliği içinde olmasalardı durumları daha mi iyi olurdu? Bu iyilik acaba kolay devalüasyona gitmelerinden mi, yoksa alacaklılarla daha etkin pazarlık yapmalarından mı doğardı? Osmanlı devletine vaktiyle empoze edilen Düyunu Umumiye sistemi, borçlu ülkeler arasında daha mı tercih edilirdi? Gerçi Polonya’daki bu toplantılar için Amerika Maliye Bakanı kalktı ve Avrupa’ya geldi. Uluslararası Para Fonu’nun yeni başkanı önemli bir söylev verdi. Ve Avrupa Birliği siyasileri iki gün süren toplantılar yaptılar. Fakat sonuç pek elle tutulur bir çözüm ortaya koymadı. Gerçi Yunanistan’a yardımın ortak bazı vergilerden gelmesi gibi ortak maliyeye işaret eden bazı fikirler tartışıldı, ama sonuçta Yunanistan’a bazı tavsiyeler ile birlikte 6’. yardım bölümünün serbest brakılması başka bir toplantıya ertelendi. Sorun, aslında, Avrupa Birliği’nin ortak bir maliyesi olmamasından doğuyor. Başka bir deyişle, her şey yolunda gider ve büyüme devam ederken iyi görünen örgütler, ülkeler sıkıntıya düştükleri zaman istendiği gibi işlemiyor. Daha doğrusunu söylemek gerekirse Batı’nın içine düştüğü büyük sorun, henüz bütün cepheleri ile Batı ülkelerinde görülmüyor. Son zamanlarda her ne kadar bu seferkinin başka tür bir bunalım olduğu, dikkat edilmezse bütün dünyanın büyük sıkıntılar içine düşeceği üzerinde duruluyorsa da, özellikle Batı’da görülen sıkıntıların sebebi açıkça dile getirilmiyor.. ABD hâlâ Cumhuriyetçilerin etkisinde vergileri indirmek ve toplumsal harcamaları kısmak peşinde koşuyor. İngiltere Vickers raporu ile finans altyapısını düzeltmek istiyor. Bazı iktisatçılar ve siyaset adamları kamu harcamalarındaki tasarrufu tercih ederken, bazıları ise kurtuluşu Keynesgil biçimde kamu harcamalarının arttırılmasında görüyorlar. Soruna genel olarak bakılırsa şu gerçekleri kabul etmek lazım. a) Sanayi Devriminden geçen aşağı yukarı üçyüz yıl, Avrupa’nın ve Amerika’nın hızla büyüdüğü yıllardı. Bu esnada da iktisadi bunalımlar olmuştu, fakat bunların hepsi geçici mahiyette idiler. Oysa bu sefer, özellikle 21. yüzyılda, Paul Samuelson’un 1940’larda gördüğü gibi, (Factorprice equilization theorem) iktisadı büyüme, serbest ticaret ve teknoloji akışkanlığının etkisinde, Batı‘dan Doğu’ya kaymış bulunuyor. Yani Batı yavaş büyüyecek. b) Aynı zamanda Marx’ın gördüğü gibi, sermaye emeğin yerini alıyor, ve işsizlik hemen her ülkede büyüyor. c) Kapitalist sistemin sonucu olarak da gelir dağılımı hemen her ülkede bozulmakta. Bu sorunlara çare nedir? Bir kere Batı ülkelerinin yavaş büyümeğe alışmaları lazım. İkinci olarak da toplumsal düzenin yavaş büyümeye ve artan işsizliğe çare bulması gerek. Bunun için mesela 56 günlük çalışma haftasını 45 güne indirmek, aşırı kazançları önlemek ve kamu hizmetlerini artırmak lazım. Bir de bunlara dünya ticaret biriminde doların yerine ne geçeceği ve Çin’in ABD’ne borcu sorunları da eklenince herhalde iktisat sorunları çok yüklü olacak. K ök hücre umutları ve bu umutların sömürüsü evrensel boyutlarda süregeliyor. Yalnız bizde değil bir çok ülkede bu umuda kapılarak ve büyük masraflara katlanarak uzak diyarlardan büyük düş kırıklığı ile dönenler hiç de az değil. Elimde ALS Worldwide adlı bir saygın bilim dergisi var. Orada güvenilmez, aldatıcı Kök Hücre merkezlerinin adları veriliyor. Amerika’dan Çin’e, Kanada’dan Rusya’ya, Meksika’dan Hindistan’a, Arjantin’den Hollanda’ya geniş bir liste. Bunun yanında elbette güvenilir olanların listesi de var. Yakında (28 Eylül 2 Ekim) Türkiye’de ilk kök hücre kongresi yapılacak. Uluslararası katılımla gerçekleşecek bu kongrede bu alandaki çalışmalar sergilenecek. Bu kongrede ulusal ve uluslararası çalışma ve araştırmalarda nereye vardığımız ve lösemi ve bazı kan hastalıkları dışında dejeneretif hastalıklarda kök hücre tedavisine ne kadar yaklaştığımız ya da ondan ne kadar uzak olduğumuzun belirleneceğini ve umutla bekleyen hastalara doğru mesajlar verilebileceğini umut edebiliriz. Kök hücre elbette bir umut. Bu alandaki çalışmaları ilgi ile izliyoruz. Ülkemizde bu doğrultudaki çalışmaları da ilgi ve takdirle izlememiz kadar doğal bir şey olamaz. Ancak bu çalışmalarda atılan olumlu adımları yakın bir tedavi umudu olarak kamuya sunmak yanıltıcıdır. Hele bu adımları yazılı ve görsel medyada sansasyonel sürmanşet haberler şeklinde yayımlamak, dayanaksız umutlar yaratmaya yol açıyor. Tedavisi olmayan kalıtımsal kas hastalıkları taşıyan çocuk ve yetişkin onbinlerce insan doğaldır ki bu konuda büyük bir duyarlık ve beklenti içinde. Ama bu onlara, gerçekliği olmayan umutlar vermemizi hiçbir şekilde haklı kılmaz. Yıllar önce deneyimli bir sinir cerrahı büyük iddialarla ortaya çıktı ve ALS ve omurilik yaralanmalarında iyi sonuçlar aldığı savı ile medyada göründü. Bu iddia Hürriyet gazetesinde iki gün sergilendi. Sonuçta ortada olumlu hiçbir şey olmadığı an MUC ZE BULUŞLAR: laşıldı. Yine Hürriyet gazetesi sürmanşetten “Türk Malı Mucize Kas” başlıkları ile bir kök hücre haberi yayımladı. Tıp tarihine geçecek bir buluştan söz edildi. Bu haberde, kök hücreden kas hücresi üretildiği bildiriliyor ve bu çalışmalarda yer almadığı anlaşılan Kök Hücre Enstitüsü Başkanı Prof. Günhan Gürman “hastalığa dirençli yeni bir kas hücresi” elde edildiğini açıklıyor, bu çalışmaların hastaların tedavisinde kullanılma süresini kısaltacağı müjdesini veriyordu. Enstitü müdürünün bu cümlelerinin kas hastalarında büyük umutlar yaratmaması, onların bu ifadelerden böyle bir sonuç çıkarmaması mümkün değildir. Nitekim çok sayıda hasta Türkiye Kas Hastalıkları Derneği’mizi arayarak ısrarla sorular yöneltmişti. Bu haber konusunda bazı görüş ayrılıklarının olduğunu gördük. Bu çalışmada ön planda rol alan Doç. Dr. Çetin Kocaefe gazeteye gönderdiği açıklamada “Yayımladığınız bu haber maalesef içerik ve kapsam olarak kas hastalarına gereksiz umut verecek yönde bilimsel sonuçların yanlış yorumlanmasıdır” diyordu ve isminin yer aldığı bu haberi onaylamadığını bildiriyordu. Kocaefe, hastalığa dirençli yeni kas hücresi tanımlamasına da katılmıyor. Çalışma ekibinden Ankara Tıp Fakültesi Histoloji Profesörü Alp Can ise, yaptıkları başarılı çalışmaları sıraladı. Biz Türkiye Kas Hastalıkları Derneği olarak yapılan ve planlanan çalışmaları elbette övgü ve takdirle karşılıyoruz. Ancak yaşam kalitelerini yükseltmek için büyük çabalar harcadığımız kas hastaları adına, medyanın ve bu alanda çalışan bilim insanlarının ilgili haberleri duyururken çok titiz davranmalarının, sadece doğru olanı, bilimsel yöntemlerle kanıtlanmış olanları yansıtmalarının büyük önem taşıdığını hatırlatmak gereğini duyuyoruz. Bu defa Sapanca’da Kocaeli Üniversitesi Kök Hücre ve Gen Tedavileri Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından düzenlenen ve başkanlığını Prof. Erdal Karaöz’ün yapacağı, benim de oturum başkanı olarak davet edildiğim kongrede kök hücre ile ilgili bugünün gerçeklerinin net bir şekilde ortaya konacağını umut edebiliriz. Hakkı Ögelman Anısına: Türk Astronomi Derneği’nin elektronik bülteni Gökyüzü, bu ay Hakkı Ögelman için ek sayı çıkaracak. Hakkı Ögelman’ın dostlarının anı, yazı ve fotoğraflarından bir seçki bu özel sayıda yayımlanacak. Gökyüzü bültenine bedelsiz abone olmak, bu sayıyı da edinmek için www.astronomi.org sitesinde ‘ebülten’ yazısına tıklayarak gelen kısa forma eposta adresinizi yazmak yeterlidir. Web sitesi: Ayrıca Çukurova Üniversitesi’nden öğrencisi Nuri Emrahoğlu bir site hazırladı: http://astro.cu.edu.tr/ogelman/ . Sorunlar için: emrahoglu@gmail.com adresine yazabilirsiniz. Hakkı Ögelman ile ilgili belgeler ve resimler buradan paylaşılacak. Lütfen siteye gönderdiğiniz belge ve resimlerde yazıyı yazanın, resmi çekenin ismini verin. Siteden alınacak kaynaklarda da yazı ve resim sahibinin belirtilmesini rica ediyoruz. Bağış: Türk Astronomi Derneği Yönetim Kurulu her yaz Hakkı Ögelman Yaz Okulları yaparak Tür kiye’nin her tarafından gelen öğrencilere astronomi ve astrofizik alanındaki bu okullara katılmaları için burs verecek. Okullarda ders veren öğretim üyeleri gönüllü olarak çalışacaklar. Bu yaz yapılan ilk yaz okuluna stanbul, Ankara, Adana, zmir, Kayseri ve Samsun’dan 35 genç katıldı. Şimdi Hakkı Ögelman adını vererek okulları genişletmek, çeşitlendirmek istiyoruz. Katkıda bulunmak isterseniz bağışlarınızı “Hakkı Ögelman anısına“ açıklaması ile Türk Astronomi Derneği’ne gönderebilirsiniz. Bankanıza aylık veya yıllık bağış talimatları da verebilirsiniz. Lütfen “Hakkı Ögelman anısına“ açıklamalı dekontlarınızı (bağış makbuzu gönderebilmemiz için posta adresinizi de belirterek) eposta ile TAD saymanına gönderin: sayman@tad.org.tr. Türk Astronomi Derneği’nin banka hesap bilgileri: T.C ş Bankası Beşevler Şubesi 4219 444306 (EFT için alıcı adı: Türk Astronomi Derneği) IBAN: TR89 0006 4000 0014 2190 4443 06 CBT 1279 / 14 23 Eylül 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle