Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ortak Nedenlerin, Çeşitli Toplumsal Sorunlar Açısından Yansımaları Tınaz Titiz, tinaztitiz@gmail.com Sorun Çözme Kabiliyeti (SÇK ) Toplumu oluşturan bireyler, kurumlar ve kesimlerin gerek ayrı ayrı, gerekse bir bütün olarak SÇK'tinde bir sistemik yetersizlik olması, bu yetersizliğin bir parmak izi gibi tüm karar ve eylemlere ve bu arada tüm sorunlar yansımasıdır. Dolayısıyla, bu En Temel Sorun'un, hangi sorun alanlarında ortaya çıktığını irdelemek gereksizdir. Denilebilir ki, SÇK yetmezliği, tüm sorun alanlarının ortak ve en önemli elementidir. 1. Trafik Terörü (TT) Kaza"nın ne olduğu ve de nelerin "kaza" değil "cinayet" sayılacağı belli değildir. Ayrıca, yol sıkışıklığının mı, mevcut bir yolun saygılaşımlı kullanım eksiğinin mi, teknik altyapı sorunlarının mı trafik sorunu sayıldığı da tanımlanmamıştır. 2. Futbolda Şike (FŞ) "Gerek yasada öngörülen, gerekse dünyada yürürlükte olan uygulamalar net olarak belli olmasına karşın, sorunu bir bütün olarak tanımlayıp gereken çözümleri üretmek yerine, kulüpler arasındaki dengenin nasıl kurulacağı, TFF'nun nasıl kendini koruyacağı, taraftar kitlesinin nasıl sakinleştirileceği gibi parçalı ve yetersiz sorun tanımları nedeniyle içinden çıkılamaz bir sorun doğmuştur. Büyük parasal meblağların yaşam deneyimi çok sınırlı gençlerin eline verildiğinde, onları çevreleyebilecek niyet sahiplerinin kimler olabileceği, sorunun alt nedenlerinin neler olduğu ve köklere inildikçe neler yapılabileceği konusunda bir rasyonel düşünce eğilimi görünmemektedir. 3. Kürt Sorunu (KS) KS adı verilen ve çok sayıda sorundan (aynen trafik teröründe olduğu gibi) oluşan sorunların paydaş sayısı kadar ayrı tanımı bulunmaktadır. Tanımsızlığa en iyi örneklerden birisi KS'dur. 4. Kadına Şiddet (KŞ) Şiddet olgusunun bütününü (kadına, çocuğa, erkeğe, çalışana, sözel, fiziki, davranışsal, törel, ruhsal bozukluk vd.) dikkate alıp sorun'un ne olduğunu iyi tanımlamadan sorunun küçük bir parçası (polis koruması, elektronik kelepçe gibi) çözülmeye çalışılıyor. 5. İşsizlik Işsizliğin ne olduğu ve de nelerin işsizlik değil beceri eksiği sayılacağı, tanımsızlık nedeniyle karışmıştır. 1. Yetersiz (sorun) tanımlama 2. Rasyonel (nedenselliğe dayalı, eleştirel, kritik, critical) düşünme kültürü yetmezliği ya da kısaca bilimin SÇ açısından kullanılamayışı Hangi kök sorunların TT'ne yol açabildiği, o köklere hangilerinin yol açtığı ilh., o kök sorunlardan hangilerinin türediği analiz edilmemiştir. Eğer edilmiş olsaydı, ölümlü kazaların %95'inin sürücü kaynaklı olduğu, bunun da büyük bölümünün saygılaşım eksiği olduğu anlaşılır ve bu önemli nedene yönelik önlemler geliştirilirdi. Trafik sorunu ile ilgili yüze yakın dernek, vakıf, resmi ve yarı resmi kurum olmasına rağmen aralarındaki etkileşimi sağlayabilecek bir ağ yoktur. Özellikle KS bağlamında "başlıca neden" olarak ileri sürülen "dış mihraklar" konusu, rasyonel düşünme kültürü yetmezliği nedeniyle yeterince irdelenmemiş ve buğulu bir terim olarak kalmıştır. Bu terim, her açıklanamayan olayın nedeni olarak kullanılmakta, bu arada "dış mihraklar"ın gerçekte neyi nasıl yaptığı ve daha da önemlisi bunları niçin yaptığı konusu irdeleme dışı kalmıştır. KS konusunu anlamak, çözüm üretmek , bunları uygulamak konusunda faaliyet gösteren çok sayıda resmi, yarıresmi, gönüllü kuruluş mevcut iken, bunlar arasındaki etkileşimi sağlayabilecek bir ağ'ın bulunmayışı büyük bir eksiktir. Yukarıda ancak bir bölümüne değinilen nedenler analiz edilmemiştir. Halen bu sorun konusundaki birincil dürtü "intikam yoluyla caydırma"dır denilebilir. Hangi kök sorunların işsizliğe yol açabildiği, o köklere hangilerinin yol açtığı ilh., o kök sorunlardan hangilerinin türediği hemen hiç konuşulmuyor. 3. Sorunları anlamak, çözüm geliştirmek, bunların y aş am a geçm es i ne çal ı ş m ak v bg. konularda ağlar (networks) oluşturma yetersizliği y a da k ı s aca demokrasi kültürü yetmezliği Tüm spor kulüplerini ilgilendiren bu konuda ne resmi örgütler bir ağ kurmuşlar, ne de kulüpler bu yolda bir örgütlenme yaratmışlardır. Kadına şiddet konusunda çalışan birey ve örgütler arasındaki etkileşimi sağlayabilecek bir ağ bulunmuyor. Bunun yerine, sahip olunan yetkiyle orantılı olarak tek düşünceler yaşama geçiriliyor ve etkisizliği görüldükçe yeni denemeler yapılıyor. İş arayanlan, kendi işlerini kuranların, öğrenmeyi bir araç olarak kullanarak yeni istihdam yaratabilenlerin vbg, aralarında oluşturabileceği ağların istihdam konusundaki önemli rollerinin farkında olunmayışı. Saygılaşım yetersizliği 4. Erdem bağl am ı ndak i yetersizlikler Büyük parasal meblağlardan pay kapma yarışı içeren süreçlerin hemen tümü erdem ihlallerine açıktır. En temel erdem ilkesinin "zarar verme" olduğu varsayılırsa, birlikte yaşama kültürünün de bu temel erdem ilkesine oturduğu görülür.KS'nea yol açan nedenlerden birisi ise, bu birlikte yaşama kültürü ilkesinin göz ardı edilmesidir. Birlikte yaşama kültürünün temel ilkesi "zarar verme"dir. Kadına şiddetin bir nedeni de bu erdem ilkesinin çiğnenmesidir. İşsizliği de içeren daha geniş küme durumundaki Gelir Yetmezliği kümesinin başlıca nedenlerinden birisi tüketim ahlakı yetersizliğidir. CBT 1278/ 19 16 Eylül 2011 mamış bir ülkede, böyle bir tabloya bakarak bir teşhis koymanın yanlış olacağını bilmemiz gerek. Acele yapılan teşhisler ve ona bağlı üretilen çözümler, çoğu zaman sorunun çözümünü geciktiren, gerçek sorunu maskeleyen yaklaşımlar olma riskini taşımaktadır. Bu yüzden yandaki tabloya bakıp yukarıda sıralanan ve sıralanmayan tüm maddeleri de düşünüp yeni bir yapılanmayı tüm paydaşların katılımı ile tartışmaya açmak zorundayız. En az 10 yıl önce başlaması gereken yeniden yapılanma ancak 2011 yılında bir grup akademisyenin çabası ile başladı. Bu girişime YÖK ve Üniversitelerarası Kurula bağlı çalışan Tarım Orman ve Su Ürünleri Eğitim Konseyi Başkanlığı destek verdi. Bu amaçla Su Ürünleri Fakültesi Dekanlar Kon seyi iki toplantı yaptı; akademik personele yönelik olarak bölümanabilim dalı değişikliği odaklı bir anket düzenledi ve son toplantıda, paydaş görüşlerini toplamak üzere komisyonlar kurdu. Yani değişim ihtiyacı görüldü, çalışma başlatıldı ancak geç kalındığı için bu iyi niyetli girişim fakülte kontenjanlarını doldurmaya yetmedi. yi de bu durum nasıl çözülecek? Keşke böyle zor durumların tek bir doğru cevabı olsaydı. Çözümün ne olduğunu tam olarak bilemesek de ne olmayacağını şöyle böyle kestirebiliyoruz artık. Zaman zaman bazı küçük değişiklikler yapılsa da yaklaşık 30 yıldır uygulanan müfredat ve teşkilat yapısını görmezden gelerek bu soruya cevap bulmanın zor olduğunu söy lemek zorundayız. klimler, dünya, insan, toplum ve toplumsal ihtiyaçlar hızla değişirken biz su ürünleri lisans eğitimini 30 yıl önceki teşkilat yapısı ve programlarla sağlayamayız. Kuruldukları günden bugüne ülkemizde çok önemli değişimlere, kalkınmaya katkı sağlamış olan Su Ürünleri Fakülteleri, eğer aynı rolü sürdürmek ve hatta güçlendirmek istiyorsa, değişen şartlara uygun yeni bir yapılanmaya gitmek zorunda. Ancak yeniden yapılanma, ”tepeden inme” şeklinde değil, tüm sektörün görüşlerini, düşüncelerini katabileceği açık ve şeffaf bir tartışma ortamıyla yapılmalıdır. Aksi takdirde birkaç yıllığına yukarıdaki tabloyu değiştirsek de gerçek sorunu görmezden gelmiş olabiliriz.