02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“Özerkliğini yitirdiği anda TÜBA yalnızlığa terk edilir, bir ŞAKA olur!” İstanbul Üniversitesi’nde, “Doğal Ürün Kimyasında Yeni Gelişmeler” konusunda 1213 Eylül tarihinde gerçekleştirilen toplantının konuklarından Pakistan Bilimler Akademisi Başkanı Prof.Dr. Prof. AttaurRahman ile akademilerin özerkliğini ve hükümetin 27 Ağustos kararı ile TÜBA’nın yapısında yaptığı değişiklikleri konuştuk. Rahman, TÜBA’nın özerkliğini kaybetmesi durumunda uluslar bilim dünyasında yalnızlığa itileceğini söyledi. Reyhan Oksay lkemizin önde gelen bilim insanlarından TÜBA üyesi Prof. Dr. Ayhan Ulubelen’in doğal ürün kimyası alanındaki çalışmalara katkılarının 60.yılı kutlamaları çerçevesinde düzenlenen “Doğal Ürün Kimyasında Son Gelişmeler” isimli toplantının yabancı katılımcılarından Prof.Dr. AttaulRahman, slam Ülkeleri Bilimler AkadeAttaurRahman 20032006 yılları mileri Ağı (NASIC) Başarasında yürüttüğü Pakistan Bikanı olarak Pakistan Bilimler Akademisi Başkanlığını, limler Akademisi ve genel Ocak 2011 tarihinden sonra yeniolarak akademilerin yapısı den üstlendi. 20002002 yılları ve işleyişi hakkında bilgi arasında Bilim ve Teknoloji Baverdi. kanlığı görevini de yapmış olan Rahman, Pakistan BiRahman, 20022008 arasında Yüksek Öğrenim Komisyonu Başkan limler Akademisi Başkanı lığını yürüttü. Hâlihazırda COMS olarak edindiği deneyimTECH COMSTECH İslam Konfe lerinin ışığı altında TÜransı’na üye 57 ülkenin Bilim ve BA’nın yeniden yapılanTeknoloji Bakanları’nın oluşturma kararı ilgili sorularımıduğu bir komite Genel Koordinazı yanıtladı. • Türkiye Bilimler Akademisi’nin yeniden yapılanma kararını nasıl karşılıyorsunuz? • Önce Türk Hükümeti’nin Türkiye Bilimler Akademisi’nin kontrolünü ele geçirmek için pek de akıllıca diyemeyeceğim bir girişimde bulunması beni çok şaşırttı. Dünyanın hiçbir ülkesinde akademiler hükümetin kontrolü altında değildir. Bir akademi tamamen özerk olmadıkça uluslarDoğal ürün kimyası konusunda arası bilim dünyasından dünyaca ünlü TÜBA üyesi Prof. kabul görmez. Bilim Dr. Ayhan Ulubelen Akademileri Ağı başkanı olarak Türk Hükümeti’ne başvurarak bu kararı geri almalarını ve TÜBA’ya tamamen özerk bir yapı kazandırmalarını isteyeceğim. • Ülkenizin, bugün TÜBA’nın yaşadıklarına benzer bir sorun ile karşılaştığını belirtmişsiniz. Nasıl bir tepki gösterdiniz? •Pakistan’daki Yüksek Öğretim Bakanlığı adı verilen Dünya kamuoyu TÜBA’nın arkasında AKP hükümetinin 27 Ağustos 2011 tarihinde çıkarttığı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) yapısını değiştirdi. Bu değişiklik ile kurumun özerkliği, kendi üyelerini ve başkanının seçme özgürlüğü elinden alındı. Bilimsel bir kuruluşa siyasetin böylesine bir müdahalesinin kabul edilemez olduğunu açıklayan TÜBA üyeleri, Cumhurbaşkanı nezdinde girişimde bulunacaklarını, ancak sürecin engellenememesi halinde toplu istifaya gideceklerini ifade ediyorlar. TÜBA’nın özerklik mücadelesi ne yazık ki yurtiçinde gerek bilim dünyasından gerekse aydınlardan yeterli desteği görmüyor. Bu arada Uluslararası bilim kamuoyu iktidarın TÜBA’yı ele geçirme çabalarına şiddetle karşı çıkıyor ve Akademi’nin yeniden özerkliğine kavuşturulması için ilgililere çağrıda bulunuyor. Reyhan Oksay NATURE’DAN ‘DARBE’ SUÇLAMASI “TÜRK USULÜ DARBE” Saygın bilim dergisi Nature ise 7 Eylül tarihli online sayısında yer alan bir makalesinde, hükümetin TÜBA ile ilgili çıkarttığı kararnameyi tam bir hükümet darbesi olarak değerlendiriyordu. Makalede, dünyanın dört bir yanındaki bilim insanlarının TÜBA’nın yanında yer alması gerektiği vurgulanırken, bu girişimin demokrasi karşıtı bir tehdit olduğu öne sürülüyordu. Yazıda özetle şöyle deniyordu: “Hükümetin TÜBA darbesi Türk bilim insanları tarafından büyük bir şaşkınlıkla karşılandı. Bu, aslında Türk toplumu için tehlike çanlarının çalmaya başladığının bir işareti. Recep Tayyip Erdoğan Hükümeti bir dizi kararname ile mecliste görüşülmeden pek çok sektörü kontrol almaya çalışıyor. Örneğin son birkaç haftadır aralarında mali piyasaları düzenleme enstitülerinin ve medya denetleme kurullarının da olduğu on kadar denetleme kurumu, daha önce bağımsız olarak sürdürdükleri çalışmalarını artık doğrudan hükümetin denetimi altında yürütecekler. Ü resmi bir komisyon vardır. Hükümet bu komisyonu parçalara ayırarak çeşitli eyaletlere dağıtmak istedi. Böylece küçük parçaların kontrolünü ele geçirmeyi düşünüyordu. Ben buna akademi başkanı olarak karşı çıktım, basın konferansları düzenledim. Pakistan Yüksek Mahkemesine başvurarak bu kararın iptalini istedim. Mahkeme kararı, anayasaya uygun olmadığı gerekçesiyle iptal etti. Bu olay birkaç ay önce meydana geldi. Böylece komisyon bugün özerkliğini koruyor ve hükümetten bağımsız olarak hareket ediyor. • Eğer Türkiye’de TÜBA ile ilgili karar iptal edilmez ise sizce sonuç ne olur? •Türkiye Bilimler Akademisi hükümetin kontrolü altına girerse dünyada yalnız bırakılır. Kimse bu kurumu tanımaz. Akademinin içinde bazı sorunlar olduğunu duydum, ama bu sorunlar kurumun içinde halledilmeli. • Hükümetin kontrolü altına giren bir akademi, uluslararası bilim dünyasında yalnız bırakılmasının dışında ne gibi sorunlar yaşar? • Hükümet kendisine yakın isimleri akademiye atar. Bu insanların birinci sınıf bilim insanı olmama olasılığı gündeme gelir. Bir akademiye seçilmenin yalnızca tek bir koşulu vardır. O da liyakattir. Liyakat tek koşul olmaktan çıkarsa ve üyeler hükümet tarafından atanırsa, özgür ve yansız bir seçim yapılamazsa, TÜBA bir şaka haline gelir; akademi olmaktan çıkar; herhangi bir kamu kurumundan farkı kalmaz. • Hükümet bu müdahale ile Türk bilimine çeki düzen verdiğini ileri sürüyor. • Hükümetler bilimi başka şekillerde de etkileyebilir. Örneğin araştırma fonları oluşturabilir, mükemmeliyet merkezleri kurabilir, geniş burs imkânları yaratır; geliştirmek istediği bilimsel alanlara vergi teşvikleri getirebilir. Kısaca akademiye üye atamadan, başka pozitif yollarla da bilimin gelişmesine ön ayak olur. Akademileri finansal açıdan destekleyebilir. • Pakistan hükümeti bu konuda nasıl bir politika izliy or ? •Hükümette bakanlık yaparken akademiye hibe olarak cömert para yardımlarında bulunuyorduk. Örneğin belirli bazı alanlardaki araştırmaları teşvik için yılda 5 milyon TL gibi yardımlarda bulunuyorduk. Ve bu fonları nasıl kullandıklarını hiçbir zaman soruşturmadık. Ne var ki Müşerref yönetimi döneminde bilime daha fazla finansal destek vardı. Şimdi o kadar değil. • Şu anda slam ülkelerinde bilimin Batı’dan geri olmasının nedeni nedir sizce? • slam ülkelerinde bilimsel araştırmalara bütçeden yalnızca %0.46 pay ayrılıyor. Oysa Batı’da bu oran %24 arasında. Şu anda bilgi ekonomisi kilit kavram. Bu payı arttırmadıkça bilgi ekonomisine geçmemiz olanaksız. Türkiye şu anda bilimsel ilerleme konusunda slam ülkelerinde başı çekiyor. Türkiye’yi ran izliyor. D ünyanın hiçbir çağdaş ülkesinde görülmeyen böyle bir girişime ilk ciddi tepki ulusal akademilerin ve akademik kuruluşların bağımsızlığını ve özerkliğini korumayı misyon edinen Dünya Akademileri nsan Hakları H Ağbirliği (Human Rights Network of Academies and Scholarly Societies) isimli kurumdan geldi. Tepkilerini ülkenin yönetiminde söz sahibi kişilere mektup yazarak gös Bu mektup ile sizlerin kaygılarımızı anlayacağınıza içtenlikle inanıyoruz; bu kararı iptal edeceğinizi ve TÜBA’yı güçlendirip destekleyeceğinizi umuyoruz. Sağlıklı ve bağımsız bir bilim akademisi, Türkiye’de iyi bilimin yapılmasına ve bunun getireceği avantajlardan yararlanmasına yol açacaktır. Halkın iyiliği ve toplumsal denge için uluslararası bilim insanları ve akademisyenler olarak –yasal, ahlaki, bilimsel normlar dahilinde özerkliğin bilimin (akademiler ve üniversitelerde) uygulanmasında ve kültüründe gerekli olduğuna inanıyoruz. Yasal ve saygın tüm ulusal akademiler bağımsızdır. Üyelerini bilimsel başarılarına göre seçer; mali kaynaklarını ihtiyaçlara göre dağıtır; nesnel, yansız bilimsel fikirler sunar; dini ve siyasi etki ve inanışlardan bağımsız kalmaya özen gösterir. Türkiye’nin, bağımsız TÜBA’nın yoluna devam edeceğine ilişkin uluslararası bilimsel topluluğun saygısını ve kabulünü hak ettiğine ve ihtiyacı olduğuna şiddetle inanıyoruz.” ma geldiği şu anda net değil, çünkü bu enstitüler için herhangi bir bütçe belirtilmediği gibi hükümetin son günlerde üniversiteler dışındaki tek temel araştırma enstitüsü olan Feza Gürsey Enstitüsü’nü de kapatmış olduğu akıllarda (Bknz Nature 477, 33; 2011). Eğer temel araştırma enstitüleri kurma niyetleri gerçekten samimi ise, bu hükümetin uygulamalı araştırmaları destekleme yaklaşımlarını bir ölçüde dengeleyebilir. Ancak akademi bunlar için uygun bir yer değil. Bir Sovyet modeli olan Enstitüleri ulusal akademilere bağlama yaklaşımının yanlış olduğu anlaşıldığı için Sovyetlerin dağılmasından sonra ortaya çıkan ülkelerde bu iki birim birbirinden kesin olarak ayrıldı. Hükümet TÜBA üyeliğine müdahale etmekle çok büyük bir hata yaptı. Demokratik ülkelerin tümü, bağımsız bir bilimsel yapı için bağımsız bir akademiye ihtiyaç duyar. Bu durumda bu hükümetin uzman tavsiyelerine hiç saygısı olmadığı anlaşılıyor. Bu kararnameyi çıkartırken bilim toplumunun (siyasi muhalefetin de görüşleri alınmadan) görüşlerini almamış olması bir ilk değil (Bknz Nature 464, 478; 2010). Geçen yıl genetiğiyle oynanmış organizmaların kullanımını düzenleyen kararnamenin de hazırlanmasında uzmanlara danışılmamış ve sonucunda moleküler biyoloji araştırmalarının aksamasına yol açmıştı (Bu arada bilim insanları yasayı görmezden gelerek çalışmalarına devam ediyor). Akademi şimdi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile görüşerek kararnamenin iptali için çalışacak. Dünyanın dört bir yanındaki akademiler de Gül’e bu konuda yazmalılar. TÜBA üyeleri bu yaklaşımın da başarısızlıkla sonuçlanması durumunda hükümetin ilk atamayı yaptığı anda istifa edeceklerini söylüyor. Bunu yapmakta da yerden göğe hakları var. Bu noktada, uluslararası akademi kuruluşları, özerklik ve bilimsel liyakate dayanmayan üyelik kriterlerine uymadığı için resmi olarak TÜBA’yı tanımadıklarını bildirmelidir. Dünyanın dört bir yanındaki bilim insanları buna tepki göstermelidir. Tek bir akademinin kaderi, dünya sahnesinde önemsiz gibi görünse de, dünya politikasının kilit noktası konumundaki bir ülkedeki anti demokratik uygulamalara örnek oluşturması açısından önemli. Bu zoraki müdahaleye karşı direnmek şarttır.” BÜYÜK HATA törü.. termeyi tercih eden kuruluş, Başbakan’a hitaben yazdığı bir mektupta yaşanan gelişmelerden derin bir rahatsızlık duyulduğunu belirtiyor ve Akademi’nin yeniden özerkliğine kavuşturulması gerekliliğini savunuyordu. Bu mektup Başbakan’ın dışında Cumhurbaşkanı’na, Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı’na da gönderildiği gibi, kurumun sitesinden dünya kamuoyuna açıklanmış bulunuyor. 6 Eylül tarihli mektupta şöyle deniliyor: SCIENCE DERG GRUBUNDAN TEPK “HÜKÜMET TÜBA’YI ELE GEÇ R YOR” Science dergi grubunun ScienceInsider isimli internet gazetesi, Martin Enserink imzası altında TÜBA ile ilgili son hükümet kararlarına ilişkin gelişmeleri yazdığı makalesinde, TÜBA’nın Türk hükümetinin kurumu ele geçirmeye yönelik girişimlerine direndiğini yazıyordu. TÜBA Başkanı Yücel Kanpolat ScienceInsider’a şu değerlendirmeyi yapıyordu: “Bu kararname ile TÜBA akademi olarak bitmiştir. Yeni bir Türkiye Bilimler Akademisi hükümetin yönetimi altında kurulmuştur.” Prof. Kanpolat, hükümetin bu kararnameyi çıkartmasının altındaki gerekçelere ilişkin görüşlerini ScienceInsider’a şöyle açıklıyordu: “Bence hükümetin akademiyi susturmak istemesinin nedeni evrim gibi bazı hassas konulardaki faaliyetlerini engellemek değil. Tersine, hükümet kurumların tümünü kendine bağlamak ve içlerine sızmak istiyor…. TÜBA bu kurumların sonuncusuydu” A TÜBA üyelerinden Prof.Ayşe Erzan ise ScienceInsider’a bu konudaki görüşlerini şöyle dile getiriyordu: “Bence bu bilim ve din arasındaki bir çatışma değil. Bu karar daha çok Türk bilimine “faydacıl” bir özellik kazandırmak için yapılmış naif bir girişim. Bana kalırsa hükümet akademinin daha çok uygulamaya yönelik faaliyetler içinde olmasını arzu ediyor.” “KAYGILIYIZ, KARARI PTAL ED N Z” “Sayın Başbakan, Bizler, dünyadaki ulusal akademi ve akademik kuruluşların oluşturduğu bir yapıyız. Üyelerimizin pek çoğu Türkiye Bilimler Akademisi ve saygın üyeleri ile birlikte uzun yıllar çalışmıştır. Mali ve idari bir özerklik içinde hareket eden TÜBA’nın büyük bir sorumluluk içinde Türkiye’deki bilimsel çalışmaları nasıl desteklediğini, bilimsel öncelikleri nasıl belirlediğini, bilim politikaları için nasıl öneriler verdiğini ve Türk hükümetlerine bilimle ilgili yasalarda yapıcı değişiklikler için nasıl yol gösterdiğini izledik. Bütün bu çabaların arkasındaki ülkü, Türkiye’yi gerçek bir “bilim toplumu” düzeyine çıkartmaktır. Kuruluşumuzun yükümlülüklerinden biri de bağımsızlığı tehdit altında olan kardeş akademileri desteklemek olduğu için, bu mektubu yazıyoruz. Son hükümet kararnamesi ile TÜBA’nın yeniden şekillendirileceğini ve bu şekilde bağımsızlığını yitireceğini büyük bir üzüntü ile öğrenmiş bulunuyoruz. (Diğer bilim örgütlerinin de bizim endişelerimizi paylaşacağını bildiğimiz için bu mektubu kendi web sayfamızda yayınlıyoruz). CBT 1278/ 10 16 Eylül 2011 Söz konusu kararname ayrıca TÜBA’nın bir dizi temel araştırma enstitüsü yaratmasını öngörüyor. Bunun ne anla DARBE ÖNCES …. Sabancı Üniversitesi’nden astrofizikçi ve TÜBA üyesi Prof.Dr. M. Ali Alpar da Bilim, Teknoloji ve Sanayi Bakanı Nihat Ergün’e 8 Eylül tarihinde bir mektup gönderdi. Bu mektup Nihat Ergün’ün TÜBA’nın yapılanmasındaki değişiklik ile ilgili eleştirilere karşı bir gün önce yaptığı açıklaYazının devamı 17. sayfada CBT 1278/ 11 16 Eylül 2011 Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜB TAK), daha önceden hükümete yakın bir duruş sergiliyordu. Şimdi aralarındaki ilişki daha da güçlendi ve kurumsallaştı. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı’ndan oluşan triumvirlik TÜB TAK’ın karar merci olan bilimsel kurulunun bazı üyelerini ataTÜBA Başkanı Yücel Kanpolat yabilecek, başkanını ve iki başkan yardımcısını aday gösterebilecek. Bu arada triumvirlik hiç zaman kaybetmiyor; 30 Ağustos tarihinde Ankara’daki TOBB Üniversitesi Rektörü elektrik mühendisi Yücel Altunbaşak’ı TÜB TAK’ın eski başkanının yerine atadı. Hükümet ayrıca diğen yönetim kurulu üyelerinin seçiminde de söz sahibi olacak. En azından TÜB TAK bir devlet kurumu. Hükümetin TÜBA’yı ele geçirme çabaları çok daha ciddi bir gelişme. 1993 yılında başbakanın himayesinde özerk bir kurum olarak kurulan TÜBA, yaklaşık 82 tam üyeye (toplam üye sayısı 140) sahip ve akademilerin yapması gereken her şeyi yapıyor. Örneğin hükümete bilimsel konularda danışmanlık yapıyor, raporlar yayınlıyor, burslar ve ödüller veriyor. TÜBA ayrıca InterAcademy Panel, ALLEA (Avrupa akademileri birliği) ve Asya Bilimler Akademileri Birliği’ne (AASA) gibi uluslararası örgütlerin de faaliyetlerine katılıyor. ÖNCE TÜB TAK ELE GEÇ R LD .. ULUSLARARASI DESTEK ŞART N HAT ERGÜN’ÜN AÇIKLAMALARINA YANIT
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle