02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bilim insanlarından sıra dışı ilginç davranış örnekleri Kınayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz, bunlar ım örnek olacak diyebilirsiniz.. Ama hepsi yaşanmış gerçeklikler.. Arada sırada, birbirlerine iyi kazıklar attığını da göreceksiniz... Einstein’tan tutun Nobel kazanmış ünlülerin bilimsel hayatlarına kaydolmuş ilginç ve eğlenceli anılardan bir demet... B ilimle uğraşanlar kendilerini mantıklı, sorumlu, nesnel ve aklı başında bireyler kısacası, insanın doğasına aykırı canlılar olarak yansıtmaya özen gösterirler. Ancak bilimin geçmişine bir göz atacak olursak bilim insanlarının hedeflerine ulaşmak için sıklıkla sıradışı davranışlar sergilediklerine tanık oluruz. Aşağıda bilim dünyasında yaşanmış olan en alışılmadık kimi durumlara yer veriliyor. Kary Mullis Beynini LSD ile Çalıştırıyor kirleriyle tanınmasına ve bu konuda pek de ciddiye alınmamış olmasına karşın, meslektaşlarına kıyasla bir üstünlüğe sahipti: halüsinojen ilaçlar alarak beyninin farklı bir biçimde düşünmesini sağlıyordu. Mullis 1966 yılında ilk kez LSD almayı denedi. ki yıl sonra LSD kullanımı yasaklanınca, Mullis ve öğrencileri yasal olan kimi halüsinojenleri yapay yollarla üretmeyi öğrendiler. Mullis sonradan bu ilaçların birtakım görüşlerini görsel bir süreçten geçirmesine olanak tanıdığını, ilaçlar sayesinde kendisini “orada moleküllerle birlikteymiş” gibi hissettiğini ve DNA şeritlerini ayırıp kopyalaması için gerekli işlemleri görebildiğini söylüyordu. Mullis DNA’nın kopyalanmasında yararlanılan ilk yöntem olan polimeraz zincir tepkimesini 1983 yılında “kafası iyi” durumda araba kullanırken buldu. Bu buluşu ona 1993 yılında Nobel ödülünü kazandırdı. ameliyat masasına bağladı ve ardından Ditzman’ın öfkeli bakışlarına karşın kateteri kendi damarına sokup kalbine doğru itti. Bunun bir görüntüsünü almak için de hemen röntgen odasına koştu. Kendi üzerinde yaptığı çok sayıda denemeden sonra ilk kez sondayla kalp ameliyatını gerçekleştiren Forssmann 1956 yılında Nobel Tıp Ödülü’nü kazandı. Einstein E=MC2 denkleminin kanıtını (yine) geçiştiriyor 1935 yılında Carnegie Teknoloji Enstitüsü’ndeki konferansa binlerce kişi katılmak istemiş, ancak yalnızca bir avuç seçkin bu olanağa sahip olabilmişti. Konferansa katılan şanslı kişilerden biri, 400 Amerikalı bilim insanının gözleri önünde evreni yeniden biçimlendiren “bilimin alçakgönüllü insanından” şiirsel bir dille söz eden, New York Times muhabiriydi. Sözünü ettiği kişi de Albert Einstein idi. Einstein E=mc2 denklemini yedinci kez kanıtlamaya kalkışmış ve öteki girişimlerinde olduğu gibi yine yanılgıya düşmüştü. lk girişim 1905 Eylül’ünde yayımlanan ünlü Annalen der Physik adlı teziydi. Einstein’ın yanlışı, yavaş devinen kütleler için geçerli olan kuralları hızlı devinen ve ışık salımlı kütlelere uygulamış olmasıydı. Derginin editörü Max Planck yanlışı sonradan fark etmiş ve kendi tezlerinden birinde buna dikkat çekmişti. Ancak Einstein söylenenlere aldırmadı ve yanlışını sürdürdü. 1946 yılındaki son girişiminden önce başka matematikçiler zaten E=mc2 denklemi için somut kanıtlar geliştirmişlerdi. Einstein denklemin kendisine ait olmadığını belirtenlere sövüp saydı ve bu konuda “önceliğin” kendisinde olduğunu öne sürdü. Sonunda, yenilgiyi kabul etmiş gibiydi sanki. 1949’da kaleme aldığı özyaşam öyküsünde E=mc2 denklemi yokluğuyla göze çarpmaktaydı. Werner Forssmann’ın Nobel Ödülüne Giden Aşk Serüveni Kalbe kol damarından bir tüp sokulması artık sıradan bir işlemden sayılıyor. Dünya çapında her yıl milyonlarca kişiye kalp kateterizasyonu uygulanıyor. Gelgelelim, 1929’da doktorlar ölümcül olabileceği korkusuyla hastalarını böyle bir işlemden geçirmeye yanaşmazlardı. Bu yüzden de o sıralar Berlin yakınlarındaki bir hastahanede görevli olan Werner Forssmann’ın işlemi kendi üzerinde denemesine bile izin verilmemişti. Ancak Forssmann “hayır” yanıtını kabul edecek biri değildi. Yapması gereken tek şey steril donanımın saklı olduğu ameliyathaneye ulaşmaktı ve anahtarın baş hemşire Gerda Ditzen’de olduğunu biliyordu. Forssmann, sonradan anlattığına göre, “sırnaşık bir kedi gibi” Ditzman’ın çevresinde dolanıp durdu. Onu akşam yemeklerine götürdü, ders kitaplarını ödünç verdi ve saatler boyu onunla ortak tutkuları olan tıp konusunda sohbetler etti. Günün birinde kalp kateterizasyonu konusundaki görüşlerini ona açtı ve Ditzman da ilk denek olmayı önerdi. Ameliyathanede oldukları bir gün Forssmann onu Arthur Eddington Meslektaşının şini, Yaşamını ve Ününü Mahvediyor Isaac Newton, “Diğer insanlardan daha ileriyi görebiliyorsam, bu devlerin omuzlarında durduğum içindir,” derken birkaçını ezip geçtiğini belirtmeyi unutmuş. Üstelik Newton bunun tek örneği de değil. Bilim dünyasının devleri el üstünde tuttukları kuramlarını baltalamaya çalışan genç zıpçıktıları genellikle ezerler. Bunların en önde gelenlerinden biri Cambridge’li barış yanlısı uzaybilimci Arthur Eddington idi. 1930 yılında fizikçi Subrahmanyan Chandrasekhar belirli boyutta yıldızların öldüklerinde çökerek günümüzde bilinen adıyla kara delikleri oluşturdukları yönündeki parlak kanıtlarıyla birlikte Hindistan’dan ngiltere’ye gitti. 1935 yılında, Eddington kendisinden 1980’lerin başlarında Kary Mullis ilginç, ancak son derece akıl bulandırıcı bir konuya kafa yormaktaydıbirçok hastalığın ardında yatan genetik anormallikler ortadan kaldırılabilir miydi? Mullis’e göre, bu yolda ilk adım bozuklukların onarılmasını sağlayacak DNA’nın kopyalanma becerisine sahip olmaktı. O sırada Kaliforniya’daki Cetus Corporation adlı biyoteknoloji şirketinde görevli olan Mullis çılgınca fi CBT 1278 / 14 16 Eylül 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle