24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Londra Kıraliyet Uzaybilim Derneği’nin toplantısında bu görüşüyle ilgili bir sunum yapmasını istedi ve ngiltere’de bilindiği adıyla Chandra’nın sunumu hazırlaması için gerekli tüm malzemeyi sağlamak için aylarca uğraştı, konuyla ilgili olarak onu defalarca sınadı. Ne var ki, Chandra kendisinden sonra Eddington’un söz alacağını ve kendisine gösterdiği yoğun ilginin çok da iyi niyetli olmadığını sunuma ancak bir gün kala öğrendi. Chandra’nın konuşmasından hemen sonra söz alan Eddington,”Az önce sunulan tez baştan aşağı yanlış,” dedi ve tezin yıldızlarla ilgili bir soytarılıktan ibaret olduğunu belirtti. Oysa hiç de öyle değildi. Chandra bu çalışmasıyla 1983 yılında Nobel ödülünü kazandı. Ancak Eddington’un bu aşağılayıcı davranışı yüzünden ngiltere’yi terk ederek A.B.D’ye gitti. Orada başka disiplinlere geçerek yaşamını ikinci sınıf bir bilim adamı olarak sürdürdü. Bilim insanlarının savundukları görüşleri yasaları çiğneme noktasına vardırmalarına ender tanık olunur. Bunlardan biri, iklim değişimiyle ilgili protesto eylemlerine katılarak iki kez tutuklanan, NASA Goddard Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nün başkanı, iklim araştırmacısı James Hansen idi. Hansen de, tıpkı CFC’lerin yasaklanması için savaşım veren Sherwood Rowland gibi, “Öylece durup, yaşama geçirilmesini bekleyeceksek, bilimsel bir buluşa imza atmamızın ne yararı olabilir ki?” diyordu. Galile Papa’yı Dolandırıyor Einstein size “düzenbaz” diyorsa, kesinlikle öylesinizdir. Galile dünyanın güneşin çevresinde döndüğünden o denli emindi ki, doğruluğu su götürmez bir görüşün araya girmesine hazırlıklı değildi. Papa Urban VIII için özel olarak hazırladığı savunmada Galile, gelgit olaylarının dünyanın güneşin çevresinde dönüşü ile kendi çevresinde dönüşünün birleşmesi sonucunda meydana geldiğini belirtiyordu. Ne yazık ki, kendisinden otuz yıl kadar önce Johannes Kepler gelgit olaylarının ayla ilintili olduğuna dikkat çekmişti. Galile bunlara hiç kulak asmadı. Karşı çıkılması asıl güç olan durum, Galile’nin hesaplamalarının günde yalnızca tek bir gelgit olayı ile sonuçlanmasıydı. Oysa herkes iki kez olduğunu biliyordu. Galile savunmasından yine de vazgeçmedi ve “kanıtını” 1632 yılında ki Büyük Dünya Sistemi Hakkında Diyalog adlı kitabında yayımladı. Kitabın 1953 baskısında, kendisinden bir önsöz yazması istenen Einstein, Galile’nin bir düzenbaz olduğunu söylüyor, ama onu aynı zamanda temize de çıkartıyordu. Einstein’a göre, Galile’nin gafı bağışlanabilirdi, çünkü “yetkeye dayalı bir dogmaya karşı girişilen tutkulu savaşım sırasında” yapılmıştı. Galile bir ilke imza atmış oldu. Newton kendince açıklamalar uydurdu, Einstein da öyle. Günümüzde bilim insanlarının büyük bir bölümü de aynı şeyi yapmanın bir yolunu buluyor. 2005 yılında Nature dergisinde K yayımlanan “Kötü Davranan Bilim nsanları” başlıklı bir araştırmada, soruları yanıtlayan deneklerin üçte biri, son üç yılda bilimsel görevlerini kötüye kullandıklarını kabul ediyor. için çabalıyorlardı, ama meslektaşları Rosalind Franklin ile Maurice Wilkins’in araları açılmıştı ve kristalografik verilerin ellerine ulaşması epey gecikmişti. Bu durumda Crick burnunun dibindeki verileri çalmaktan başka ne yapabilirdi ki? Wilkins bu konuyla ilgili öfkesini dile getirdiğinde Crick ona neşelenmesini, dostlar arasında bu gibi şeylerin yaşanabileceğini ve bu hırsızlığın en azından kendi grubunda birleşik bir cephe oluşturacağını ümit ettiğini söyledi. Franklin’e vurulan darbe daha da sert oldu. 1979’da, bir yığın insan onun yeterince itibar görmediğinden yakınırken, Crick, Franklin’in “bilimsel açıdan kusursuz olma ve kestirmelerden kaçınma konusunda aşırı bir kararlılık sergilediğini” söylüyor, “Birinci sınıf bilim insanları risk alır...Gördüğüm kadarıyla Rosalind fazlasıyla sakıngan davranıyor,” diye ekliyordu. Öyle görünüyor ki, Nobel ödülüne göz dikenler aşağılıkça boğuşmak zorundalar. Ettore Majorana Kendi ntiharını Sahneliyor Bilim dünyası çok sayıda intihar olayına sahne olmuştur. Meteoroloji uzmanı Robert FitzRoy gibi, kimi bilim insanları meslektaşları tarafından kabul görmediklerinden ötürü intihar ettiler. Ludwig Boltzman gibilerinin intihar nedeni klinik depresyondu. Ne var ki, hiç bir intihar olayı herhalde Ettore Majorana’nın intiharı denli dillere destan olmamıştır. Sicilyalı parlak bir fizikçi olan Majorana, Nobel ödülü için güçlü bir aday olabilirdi. Ne var ki, 1938 yılında intiharla ilgili bir dizi yazı kaleme aldıktan sonra ortadan kayboldu. Bu olay ilk bakışta inceleme ya da sorgulamayı gerektirmeyecek bir olay gibi görünmekle birlikte, intihar notlarının aldatmaca olduğunu düşünmemizi gerektiren nedenler de var. Majorana ortadan kaybolmadan çok kısa bir süre önce banka hesabından yüklü miktarda para çekmişti. Pasaportunu da yanında taşıyordu. Öyle olunca, kimileri Majorana’nın nükleer gizleri ele geçirmek isteyen casuslar tarafından kaçırıldığını, kimileri mafyanın eline düşmüş olabileceğini öne sürüyor. Majorana’nın Güney Amerika’ya kaçtığı, ya da mağarada yaşayan ve herhangi bir sayının küp kökünü ezbere bilen “KöpekAdam” adlı berduşa dönüştüğü yönündeki söylentiler günümüzde bile sürüyor. Kimileri de Majorana’nın sanatsal denebilecek bir amacı olduğuna, gönül verdiği kuvantum kuramına yaraşır bir gizeme damgasını vurmak istediğine dikkat çekiyor. Kuvantum dünyasında nesneler bir anda iki farklı durumda var olabilirler. Majorana’nın garip yok oluşu da bunu çağrıştırıyor: O artık Schrodinger’in kedisinin, aynı zamanda canlı ve ölü olan, somutlaştırılmış bir biçimi olsa gerek. Rita urgan, Kaynak: New Scientist, 9 Temmuz 2011 Carl Sagan Tutuklanıyor “Nükleer Kış: Çoklu nükleer patlamaların küresel sonuçları” başlıklı bir yazının, hele hele de yazı Carl Sagan imzasını taşıyorsa ve Science gibi bir dergide yayımlanıyorsa, yoğun bir ilgi çekeceğini düşünebilirsiniz. Ne var ki, yazıya pek bir tepki gelmedi ve Sagan bunun üzerine yazmaktan vazgeçip protesto eylemlerine katılmaya başladı. Sagan 1983 yılında kaleme aldığı bu yazısında nükleer bir savaşın gezegenimiz üzerinde yaşayan insanların yarısının ölümüne yol açacağından, geri kalanının da aylarca neredeyse kör karanlık bir ortamda yaşayıp açlıktan kırılacağından söz ediyordu. Mihail Gorbaçov çoktan nükleer denemeleri tek taraflı olarak durdurma kararı almış, ancak Ronald Reagan böyle bir davranıştan kaçınmıştı. Öyle olunca da, artık dünya çapında bir üne kavuşmuş olan Sagan soluğu Nevada’daki deney alanında aldı ve binlerce başka protestocunun gözleri önünde deney alanının duvarını aştı. Kendisiyle birlikte 437 protestocu daha gözaltına alındı. Crick ile Watson Meslektaşlarının Verilerini Çalıyor Çaresizlik insanı korkunç durumlara sürükleyebilir. Amerikalı kimyacı Linus Pauling DNA’nın yapısını gözler önüne sermenin neredeyse eşiğine gelmişti. Francis Crick ve James Watson ise ondan önce davranmak CBT 1278 / 15 16 Eylül 2011
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle