18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

TEKNOLOJ POL T K Çağın ilerisindekiler: Neandertaller ve lk Dedelerle Nineler Neandertaller ve ilk çağdaş insanlar kazıbilimin büyük patlamasından daha önce yaratıcılığın izlerini taşıyorlardı. Baha Kuban [email protected] Son 30 yıl, neoliberal dalga ve alternatif teknoloji hareketinin sonu A vrupa’da yaklaşık 35000 yıl önce atalarımız “yaratıcılık cümbüşü” diyebileceğimiz bir döneme damga vurdu. Anakaranın farklı bölgelerinden elde edilen buluntular atalarımızın bu dönemde yoğun olarak sanatla uğraştıklarını, takı, müzik aletleri ve karmaşık araç gereçler yaptıklarını gözler önüne seriyor. Kazıbilimcilerin Üst Paleolitik Çağ adını verdikleri bu ekinsel dönem, kendisinden önce gelen ve anatomik açıdan çağdaş insanlarla onların arkaik çağdaşları Neandertallerin üretimlerini bir avuç oldukça basit araç türüne odakladıkları, Orta Paleolitik Çağ ile taban tabana bir karşıtlık oluşturuyor. Söz konusu yaratıcılık patlamasını ne gibi unsurların tetiklediği konusu uzun süredir uzmanların kafasını kurcalıyor. Şimdi Central Michigan Üniversitesi eskivarlıkbilim uzmanlarından Rachel Caspari bu patlamada dedelerle ninelerin can alıcı bir rol oynamış olabileceklerine dikkat çekiyor. Günümüzde insanlar torunlarını görebilecek denli uzun yaşıyorlar. Ancak Caspari ve arkadaşlarının diş fosilleri üzerinde yaptıkları çözümlemeler bu durumun oldukça kısa bir geçmişe uzandığını ortaya koyuyor. nsan evriminin büyük bir bölümünde atalarımız genelde hızlı yaşayıp genç ölüyorlardı. Elde edilen verilere bakılırsa, torun torbaya karışacak yaşa ulaşmak Üst Paleolitik Çağ öncesinde pek de yaygın bir durum değildi. Çevrede çok sayıda dede ve ninelerin olması nüfusun belirgin bir biçimde artmasına yol açmış, buna bağlı olarak bireylerin yenilenme ve kendilerini ifade etmelerini sağlamış, değerli bilgiler ve ekinsel geleneklerin bir sonraki kuşağa aktarılmasını kolaylaştırmış olabilir. Gelgelelim, Üst Paleolitik dönemin simgesel nesneleri ve ustalıklı araç gereçleri türünün en eski örnekleri değil. Araştırmacılar, son yıllarda Afrika’da çağdaş insanların yaşadığı kimi bölgelerde yaptıkları kazılar sonucunda çok daha eski örnekleri gün yüzüne çıkarttı. Arizona Eyalet Üniversitesi kazıbilim uzmanlarından Curtis Marean, Afrika’nın güneyindeki Mossel Körfezi’nde kökleri 164.000 yıl gibi çok uzun bir geçmişe uzanan süslü araç gereçler ve bir olasılıkla bedeni boyamak için kullanılan renkli boyalar buldu. Yine güney Afrika’da yer alan Blombos Mağarası adlı bir başka bölgede Bergen Üniversitesi’nden Christopher Henshilwood 71.000 yıl öncesine ait deniz kabuklarından yapılmış gerdanlıklar ve üzerlerine resimler kazınmış demir oksit parçalarının yanı sıra kemikten dövülmüş araç gereçleri de ortaya çıkardı. Afrika ve Batı Asya’da Üst Paleolitik dönemi açık bir ara ile geride bırakan bu türde daha nice çağdaş davranış örnekleri bulunuyor. Neandertaller de zaman zaman bu gibi gelişkin uygulamalarla ilgilendiler. Çok sayıda ören yerinde Neandertaller tarafından bir zamanlar anatomik açıdan yalnızca çağdaş insanlara mal edilen malzemelerden ve yöntemlerden yararlanılarak yapılmış olan araç gereçlere tanık olundu. Eski çağ akrabalarımızın sanatsal eğilimleri de vardı. Örneğin, Barselona Üniversitesi kazıbilimcilerinden Jodo Zilhdo yaklaşık 50.000 yıl öncesine ait spanya mağaralarında Neandertallerin bedenlerini boyadıkları ve deniz kabuklarından yapılmış takılar taktıklarının izlerine rastladı. Geçtiğimiz Şubat ayında da talyan araştırmacılar, Fumane Mağarası adıyla bilinen bir yörede Neandertallerin 44,000 yıl önce süsleme amacıyla çeşitli kuşların kanatlarını topladıkları yönünde kanıtlar elde etti. Uzmanlar, bu tür süslemelerin yanı sıra, yontu, mağara resimleri ve daha başka sanat biçimlerini çağdaş beyni tanımlayan simgesel davranışlar olarak değerlendiriyor. Bu tür erken gelişmişlik örnekleri Caspari’nin görüşünü temelden sarsıyormuş gibi görünse de gerçekte destekliyor. Orta Paleolitik dönemdeki (ve onun Afrika’daki özdeşi olan Orta Taş dönemindeki) davranışlarla Üst Paleolitik dönem davranışları arasındaki fark, ilkinde bu geleneklerin oldukça ender ve gelip geçici olmaları, ikincisinde ise çok daha yaygın ve sürekli olmalarıydı. Bu ilk sanatsal parıltıların ve incelikli silah yapımlarının yaygınlık kazanamayıp Orta Paleolitik ve Orta Taş Devri’nin kalıcı demirbaşlarına dönüşmesi nüfusun azlığından ve belli yerlerde bu nüfusların gelenekleriyle birlikte yok olmasından kaynaklanıyor olabilir. Dede ve ninelerin sayısının giderek arttığı Üst Paleolitik dönem çok daha öncesinden filiz veren çağdaş insan davranışının eninde sonunda sağlam bir temele oturtulmasına olanak sağladı. Rita Urgan, Kaynak, Scientific American DAHA ESK ÖRNEKLER CBT 1274/9 19 Ağustos 2011 Teknolojik toplum ve popüler kültür, teknik değişimi büyülenmiş bir biçimde izleyen uyuşturulmuş kitleler yaratadursun, bundan 3040 yıl önce bile, Mumford, Marcuse, Habermas, Roszak, Ellul ve benzeri teknoloji kuramcıları modern sanayi kapitalizminin yanı sıra, hem onun ürünü olan hem de onu yaratan devasa bilimsel teknolojik makineyi mahkum ediyorlardı. Bu sert eleştirinin temelini, teknoloji ve toplum arasındaki sembiyotik ilişkinin algılanmasıyla, 20. yüzyılın enerji, tarım, sınai üretim v.s. alanındaki merkezi nitelikli megateknolojilerin, baskıcı ve otoriter bir topluma giden taşları döşediklerinin saptanması oluşturmaktaydı. Bu literatürün karamsar doruklarından biri olan Jacques Ellul’ün “Teknolojik Toplum” yapıtı, teknik alanın dışının da, yani ekonomik, kültürel , siyasi, psikolojik tüm boyutları ile modern yaşamın, kılcal damarlarına kadar tekniğin otoriter, baskıcı ve demokratik olmayan niteliklerine teslim olduğunu iddia etmekteydi. Teknokratik uygarlık kabusunu yaratan modern bilimselteknolojik makine nasıl dönüştürülebilirdi? Yaşamın her alanını kontrol eden teknolojiler ve ürünleri daha farklı nitelikte olduğunda, toplum da daha eşitlikçi, katılımcı ve demokratik bir toplum olur muydu? İşte alternatif teknoloji hareketi, enerji, endüstri ve tarımda, bugün kullandıklarımızdan farklı teknik ve ürünlere yönelerek bu arayışlara yanıt vermeye çalıştı. Marcuse, 1964’de yazdığı “Tek Boyutlu İnsan” dan sonra 1969’da yayınladığı “Özgürlük Üzerine Bir Deneme” de, bir önceki yapıtına neredeyse ütopik denebilecek bir yanıt verdi. Gerçekten de insanlığın kurtuluşu bilim ve teknolojinin geliştirilmesindeydi, ancak bilim ve teknolojinin özgürlüğün araçları olmaları, mevcut yönelimlerini ve hedeflerini tümüyle terketmelerine bağlıydı. ‘Yaşam içgüdüsü’ tüm teknik gelişmenin ekseninde yer almalı, insanı ve doğayı merkeze alan bir gelişme doğrultusu ile siyasi/politik yargıları içselleştiren bir teknik tasarım evreni yaratılmalıydı. Marcuse, bu yönelimi ile Frankfurt Okulu ve alternatif teknoloji arasındaki köprüleri kurmaya başlamıştı. Alternatif teknoloji hareketinin, bugün dönüp baktığımızda, ütopik diyebileceğimiz bu arayışları ve umutları, bu akımın kuramcılarının dünyanın düzeninden haberleri olmamasından mı kaynaklanıyordu? Modern endüstri ve teknolojiler, sanayi kapitalizminin bizatihi kendisi olduğuna göre, böyle bir olasılık olanak dışı... Daha olası bir açıklama, atom, Vietnam ve toplumsal yabancılaşmanın yarattığı çaresizlik ve umutsuzluk ortamında çıkış arayışları olabilir. O dönemin, giderek eriyip giden radikal siyasal mücadeleleri, teknik değişime yönelik bazı talepleri de içermekteydi. Ama bütününde, o dönemde alternatif teknolojilere olan ilginin insanlar tarafından daha çok bireysel ‘hayat tarzı’ seçimleri olarak algılandığı da söylenebilir. Bununla birlikte tekniklere ilişkin seçimlerin, toplumun döküldüğü kalıbın niteliğini belirlediği, merkezi ya da ademi merkezi, eşitlikçi yahut eşitsiz, baskıcı yahut katılımcı insan ve toplum ilişkileri veya yapıları ortaya çıkardığı da bir biçimde algılanabilir hale gelmekteydi. Ancak mesele, her zamanki gibi dünyayı anlamak değil değiştirmek olduğuna göre, insanların bireysel tüketiciler olarak, alternatif teknolojileri ve ürünleri tercih etmeleri sonucu dünyanın değişeceğine olan safça inanç, endüstriyel kapitalizmin megateknikleri karşısında tutunamazdı. Sıradışı bilimci kişilikleri, hayalci kuramcıları ve ortaya çıkan çok sayıda benzersiz ve çalışkan kurum ve yayın ile alternatif teknoloji hareketi bir döneme damgasını vurdu. Bütün bu etkinlikler sonucunda ortaya çıkan sayısız yaratıcı ürün, kataloglar dolusu buluş ve pratik fikir, bugün pek rağbet görüyor olmayabilir. Ancak bu düşünce ve uygulama akımının asıl etkisinin fikirler düzleminde olduğu da yadsınamaz. Modern teknolojik ortodoksinin temel prensiplerini sarsan, tasarımda toplum, insan ve ekoloji için sağlam kriterler ortaya koymaya çalışan bu akım, daha sonra hızla yayılacak olan ‘sürdürülebilirlik’ kavramlarına da öncüllük yapmıştır. Sürdürülebilirliğin Öncüsü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle