22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YEN ZÜMRÜTTEN AK SLER A. M. Celal Şengör Ürünler “Spy Camera Light Switch” olarak satılan bu elektrik düğmesinin içinde gizli kamera var. Yani eve giren hırsızın görüntüsünü kaydediyor. Bir hareket sensoruyla çalışan kamera 320x240 piksel çözünürlükte video çekiyor ve saniyede 30 görüntü alıyor. Ayrıca isteğe göre 1280x960 piksel çözünürlükte fotoğraf da çekiyor. Veriler 2GB kapasitesinde bir MicroSD’ye yükleniyor. Bir SIM kart yerleştirildiğinde ise sabitdisk uzaktan da çalıştırılabiliyor. Görüntüler istenildiğinde cep telefonuna aktarılabiliyor. Böylece evde bulunmayan kullanıcı bu görüntülerle polise bilgi verebiliyor. Fiyatı: 80 dolar. Bilgi için: http://www.chinavasion.com/spycameras/hdspycameralightswitchwithgsmremotecontrolmotiondetectionmmsalert/ Gizli kameralı elektrik düğmesi box’un ağırlığı topu topu 347 gram. Yeni hoparlörün ses gücü 85db ve aküsü 10 saat kadar dayanıyor. Bluetotooth teknolojisine dayanan hoparlör kablosuz olarak akıllı telefon, medya çalıcısı hatta PC gibi çeşitli aletlerle bağlanabiliyor. Bilgi için: http://jawbone.com/productjamboxoverview Postadan Bavyera Radyosu(na büyük bilim filozofu Karl Popper’in verdiği iki önemli konferansı içeren iki CD’den çıktı. Bunları, herkes yatağına çekildikten sonra dinledim. Kapakta güneş paneli Netbook bilgisayar akülerinin kullanım süreleri artık epey uzadı. Bazıları tek şarjla dokuz saat dayanıyor. Ama eninde sonunda yine elektrik prizinden enerji almaları gerekiyor. Samsung firması şimdi şarj işlemini geciktiren bir çözüm bularak kapağında güneş paneli bulunan bir netbook modeli üretti. Firmanın açıklamasına göre alet iki saatlik güneş enerjisiyle yaklaşık olarak bir saat kadar çalışıyor. Yeni Netbook bilgisayarı, Intel Atom N455 (1.66 GHz, tek çekirdek) işlemcisine sahip. 24.5cm’lik ekranın çözünürlüğü 1024x600 piksel. Dahili akü 14 saat kadar çalışıyor. NC215S olarak isimlendirilen bilgisayarın üç USB girişi, WLAN ve bluetooth fonksiyonları ve bir de kart okuyucusu var. Fiyatı: 399 Dolar. Bilgi için: http://www.gizmag.com/samsungnc215ssolarpowerednetbook/18982/ Sualtında fullHD video Yeni AquaCAM dijital kamera su geçirmez bir gövdeye sahip, 5.0 megapiksel sensora sahip kamera sualtında 3m derinliğe kadar fullHD video çekebiliyor. Diğer bazı özellikleri şöyle: 3xdijital zum, 5.08cm LTPS Truecolor ekran, 16GB kapasiteye kadar olan bellek kartları için bir MicroSD kart girişi, dahili mikrofon, hoparlör, HDMI ve USB 2.0 girişleri. Fotoğraflar 8.0 megapiksel çözünürlükte çekilebiliyor. Fiyatı: 115.71 dolar. Bilgi için: http://www.chinavasion.com/hdcamcorders/cvtudv61waterprooffullhdcamcorder/ Dünyanın en ince hepsi bir arada PC’si Sony yeni Playstation 3 “CECH300 1B” modelini tanıttı. Yeni model 290x65x290mm boyutlarında ve sadece 2.6kg ağırlığında. Ayrıca 230vat enerji harcayan daha önceki PS3 Slim modelinin aksine sadece 200 vat enerjiyle çalışıyor. 320GB sabit diski bulunan yeni PS3 modeli, bluray disklerini yalnızca 480i çözünürlükte çalıştırılmasına izin veren bir güvenlik sistemine sahip. Yeni PS3 modelinin eylül ayında ilk olarak Japonya’da satışa sunulması bekleniyor. h t t p : / / w w w . e l e c t r o n i s ta.com/articles/11/06/20/sony.ps3.slim.gets.cheaper.power/ Playstation3: Daha az enerji Sıra dışı hepsi bir arada PC modelleriyle ünlenen Kaliforniya’daki Cybernet firması, son olarak klavye biçiminde ve büyüklüğünde ZPCD45 modelini üretti. Klavye biçimindeki yeni alet bu kadar küçük olmasına rağmen (kalınlığı 2.54 cm’den fazla değil), bir PC’nin tüm fonksiyonlarına sahip. Çift çekirdekli atom işlemciyle çalışan yeni PC’nin 4GB RAM, MultitouchTrackpad, CDDVD sürücüsü, VGA ve HDMI çıkışları vb özellikleri var. Bilgi için: http://www.cybernetman.com/en/allinonepc/Keyboardpc/ZPCD5 Artık oltaya takılan her şey çekilmeyecek Oltaya yaklaşan balığı görebilmek tüm balık avcılarının hayalidir. Bu rüya artık gerçek oldu. Fisheyes olta ipinin ucundaki bir sualtı kamerası oltaya yaklaşan ve takılan balıkları görüntülüyor. Sualtındaki görüntü olta kamışının sapındaki ekrandan izlenebiliyor. Kameralı olta dört pille bir günlük balık avcılığı için yeterli. Fiyatı: 80 dolar. Bilgi için: http://www.fisheyes.com/ Yolculuk için stereo hoparlör Jawbone firması düzenli olarak yazılım programı ve App’lerle güncelleştirilebilen dünyanın ilk hoparlörünü üretti. On santimetre uzunluğundaki Jam Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1268/ 5 8 Temmuz 2011 Her şeyden önce Popper‘in tertemiz Almancasıyla ve duru mantığı ile verdiği, her cümlesi adeta bir elmas parlaklığında olan konferanslarından müthiş estetik bir haz aldığımı söylemek mecburiyetindeyim. Bir kez daha Alman dilinin, yapısı ve kelimelerinin gücüyle konuşanı nasıl düzgün düşünmeye zorladığını gördüm. Konuşmalarından ilki 1984 yılında yapmış olduğu, «Bilmek ve Bilmemek» başlığını taşıyordu. Burada Popper, Sokrates‘in Delfi’deki kâhinlerin ağzından tanrı Apollon’un «Sokrates’ten daha akıllı bir kişi var mıdır?» sorusuna niçin «Hayır!» cevabını verdiğini tartışıyor. Sokrates bu yargıyı anlayamadığı için, kendisi bir araştırma yapmaya kalkışıyor, Platon‘un «Sokrates’in Özürü» adlı diyaloğundan öğrendiğimiz gibi. Muhtelif meslek gruplarına danışarak onların bilgilerini sorguluyor ve hepsinin kendilerini çok şey bilir sandıklarını görüyor. Buradan şunu çıkarıyor: «Bu kişiler kendilerinin çok şey bildiklerini sanarak aldanıyorlar. Ben en azından hiçbir şey bilmediğimi biliyorum, ama ondan bile emin değilim. En azından bu kadarcığı onlardan fazla biliyorum. Herhalde tanrı Apollon onun için beni onlardan akıllı buluyor.» Popper buradan entelektüel tevazuun önemine geliyor ve büyük doğa bilimcilerin hepsinin entelektüel olarak son derece mütevazı insanlar olduklarını vurguluyor. Bunun nedenini Popper, Newton’un kuramının Einstein’in teorisi tarafından alaşağı edilmesinden beri, doğa bilimcilerin tüm kuramlarının nihayet tahminlerden ibaret olduğunun ve doğru olma ihtimallerinin çok az olduğunun farkında olmalarında buluyor. Ona göre, bu durumun ne yazık ki sosyal «bilimlerde» ve hele onların uygulamalarında göz ardı edilmesi, bu «bilimlerle» uğraşanların sık sık insan aklına düşmanlık etmelerine neden oldu. Buradan, politikacıların her şeyi bildiklerini sanmalarının zararlarına geliyor ve orada Sokrates’in, Platon’un «Sokrates’in Özrü» adlı diyaloğunda geçen bir başka sözünün öneminin altını çiziyor: «Haksızlığa uğramak haksızlık yapmaktan iyidir». Bu söz, konferansı dinlemem bittikten sonra bana bugün hapishanede yatan asker dostlarımı, komutanlarımı düşündürdü. Kendileriyle geçmişteki sohbetlerimiz esnasında ülkemizin durumundan bahsederken AKP yönetiminin yaptığı büyük fenalıklardan sık sık dem vurmuş ve «peki ne yapılacak?» diye sormuştum. Beklediğim cevap şuydu: «Merak etme! Biz icab edeni yaparız.» Ama bu cevabı asla alamadım. Onlardan duyduğum, sorunları halkın kendisinin halledeceği idi. Bana, bugüne kadar ordunun kendisini halk yerine koyarak pek çok yanlışlar yaptığını anlattılar. Hepsine katıldığımı söyleyemeyeceğim ama şu kesindi: 2003’ten beri bu konuda konuştuğum İSTİSNASIZ tüm komutanlarım ve diğer asker dostlarım kendilerini halklarından daha iyi bilir ve yargılar olarak görmüyorl. Bu insanlar, birbiri ardından basında ve televizyonda pek çok ehil hukukçunun ve toplum gözlemcisinin enten püften, hatta «üretilmiş» olarak gördükleri nedenlerden ötürü, bazen kendilerini savunmalarına bile imkân verilmeden ve tutuklanmalarına en küçük bir ikna edici neden gösterilemeden hapse tıkıldı. Toplumun büyük bir kesiminde oluşan izlenimin, birilerinin onların şahsında ordudan ve belki Atatürk’ten intikam almakta olduğu hakkında yazılar yazıldı, konuşmalar yapıldı. Hele mahkeme öncesi tutukluluk kararlarının düpedüz hukuk ihlali olduğu ve tutuklananlara kasten acı çektirmek için yapıldığı sık sık dile getirilir oldu. Ama ordu, kendisine yapılan haksızlıklara hoyratlıkla cevap vermedi, komuta kademesine zaman zaman yöneltilen sert eleştirilere rağmen, yapıldığı yazılan ve söylenen haksızlıklaramensuplarının ailelerinin acılarını bile göze alaraktoplumun düzenini bozmamak için katlandı ve hâlâ da katlanıyor. Popper’in konuşması, Türk ordusunun haksızlık yapmaktansa haksızlığa uğramayı tercih ettiğini düşündürdü bana. Bu tutum Popper’in yalnız bilimsel bir çıkarımla ulaşılan bir davranış örneği değil, aynı zamanda asil olarak gördüğü bir harekettir. İnanın sevgili okuyucularım, hapisteki pek çok komutanımın, arkadaşımın ailelerinin çektiği büyük acıları bildiğim için, ordumuzun bunlara rağmen sergilediği asil tavır gözlerimi yaşarttı ve her zaman savunduğum, ordunun bilimsel düşündüğü tezinin bir kez daha destek bulduğu görmüş olmak göğsümü kabarttı. Türk ordusu hiç kuşkusuz bu acı günlerden de başı dik, ülkemizin en yüce kurumu olarak çıkacaktır ve ona gerçekten haksızlık yapılıyorsa (ki ben buna yürekten inanıyorum), bunu yapanlar tarih önünde utanacak, mahkum olacaktır. Haksızlığa Uğramak Haksızlık Yapmaktan İyidir!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle