17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

meleridir. Ariely bu durumu en fazla bankacılarda gözlediğini belirtiyor: “Bankacılar ekim, kasım ve aralık aylarını yılsonunda alacakları ikramiyeyi hesaplayarak geçirirler. Bilgisayarlarında yaptıkları tablolar ile alacakları parayı hesaplarlar. Eğer kazancınızın %80’ini prim olarak alıyorsanız, siz de aynı şeyleri yaparsınız.” 10.1136/bmj.d108). Serumaga bu sonuçları şöyle değerlendiriyor: “Üç yılımı performansa dayalı ödeme planının etkisini görmek için harcadım. Bu etkinin ne kadar küçük olduğunu görmek beni şaşırttı. Sağlık sektöründe bugüne dek geçerli olan varsayımlar şöyledir: Doktorlar ücretleriyle doğru orantılı bir performans sergiler ve sağlık sektöründe çalışma nedenleri potansiyel kazançlarının yüksek olmasıdır. Ancak doktorları doktor olmaya iten gerçek motivasyonun ne olduğu ile ilgili literatüre bakacak olursanız bunun parasal ödül ile ilgili olmadığını görürsünüz.” Bu konuda yapılan çalışmalar performansa dayalı ödüllendirmelere eşlik eden daha yoğun kontrol, değerlendirme ve rekabetin içsel motivasyonu iyice yok ettiğini ve insanların sorumluluktan kaçtığını gösteriyor. Bu sonuçlara göre insanların hem görev aşkı, hem de para için yaptığı işlerde –sağlık sektöründen bilim yazarlığına kadar performansa dayalı herhangi bir teşvik geri tepebilir. Ne var ki bu varsayım, işini yalnızca para için yapan, yaptığı işten en ufak bir zevk almayan kişiler için geçerli değildir. Deci, “Eğer son derece sıkıcı, aptalca bir iş yapıyorsanız, ödüller içsel motivasyonlarınızı –zaten hiç sahip olmadığınız yok etmez” diyor. North Carolina’daki Duke Üniversitesi’nden Dan Ariely bu gibi durumlar için şu açıklamayı yapıyor: “Eğer yaptığınız iş kas gücünden çok beyin gücü gerektiriyorsa ‘ne kadar para o kadar iş’ kuralı işlemez.” Ariely bu varsayımı test etmek için düzenlediği bir deneyde ABD’de 24 öğrenciden hem matematiksel işlemler yapmalarını, hem de bir tuşa tekdüze basmalarını istedi. Yaptıkları işin karşılığında bazı öğrencilere 15 30 dolar teklif edilirken, diğerlerine 150300 dolar önerildi. Sonuçta tuşa basma işinde, yüksek ödülün performası arttırdığı görüldü. Bu işi yapan gönüllüler ortalamada maksimum potansiyel miktarın yüzde 78’ini kazanırken, daha düşük ödülün önerildiği denekler yalnızca %40’ını kazandı. Oysa matematik problemi çözme işinde yüksek ödül geri tepti. Düşük ödülün söz konusu olduğu deneyde katılımcılar, maksimum potansiyel miktarın ortalama %63’ünü kazanırken, yüksek ödüllü deneyde %43’ünü kazandılar. Bu deneylerden çıkan sonuç şöyle özetlendi: Büyük ödüller basit işlerle uğraşan insanların performansını arttırken, beyin gücü gerektiren işlerde büyük ödüller performansı düşürebiliyor (Review of Economic Studies, vol 76, p 451). Zihinsel güç isteyen işlerde yüksek ödül petformansı niçin düşürüyor? Bu olguyu açıklamak için çok sayıda varsayım öne sürüldü. Önerilerden birine göre büyük ödüller insanların daha fazla çaba harcamasına yol açar. Ariely bunu şöyle açıklıyor: “Herkes paranın insanları motive etmekte çok büyük bir etkisi olduğunu bilir. Ancak paranın ayrıca stres düzeyini de etkilediğini bilmez.” Basit, fiziksel güç isteyen işlerde bu sorun yaratmaz, ancak karmaşık ve zihinsel çaba isteyen işlerde bu önemlidir. Chicago Üniversitesi’nden Sian Beilock, stresin performansı nasıl etkilediğini araştırdı. Sonuçta stresin çalışan belleği –kısa süreli bellek engellediği ortaya çıktı. “ nsanların çalışan belleği, bilincinde var olan bilgilerden yararlanarak çalışmasını sağlar” diye konuşan Beilock, “Ancak insanlar, stresli bir ortamda, zihinsel çaba isteyen bir iş ile uğraşıyorsa bu sistem doğru dürüst çalışmaz. Yüksek ödül beklentisi dikkati başka yönlere dağıtır, sonuçlara ilişkin kaygıyı arttırır. Örneğin teşvik priminin ön koşullarını yerine getirememe korkusu da bu kaygılardan biridir” diyor. Bir diğer neden de insanların zamanlarının büyük bir kısmını işlerini düşünmek yerine, ödülü düşünerek geçir BÜYÜK ÖDÜLÜN ETK S Geçen yıl Baylor Tıp Okulu’dan Thomas Gavagan, 11 klinikte çocukların aşılanması, pap testi (jinekolojik kanser taraması) ve mamaografi gibi koruyucu hekimlik alanındaki vaka sayılarını kontrol etti. Bu kliniklerin altısı, doktorlarına spesifik hedefleri aştıkları takdirde ücretlerine ek olarak 4.000 dolar vermeyi taahhüt etti. Diğer beş klinik normal ödemelerine devam etti. Gavagan araştırmasının sonucunda bu 11 kliniğin performansında fark olmadığını gördü (The Journal of the American Board of Family Medicine, vol 23, p 622). Ulusal sağlık hizmetlerinde teşvik primlerinin etkisi konusunda en kapsamlı çalışma ngiltere’de yapıldı. 2004 yılında Ulusal Sağlık Hizmetleri (NHS), aile doktorlarının 136 hedefin tamamını tutturdukları takdirde temel ücretlerine ek olarak ücretlerinin dörtte biri oranında prim alacakları bir planı hayata geçirdi. Bu planın etkisini ölçmek için Nottingham Üniversi, tesi’nden Brian Serumaga ve ekibi, bu planın devreye sokulmasından 4 yıl öncesini ve 3 yıl sonrasını kapsayacak şekilde 470.000 yüksek tansiyon hastasını izledi. Sonuçta parasal teşviklerin, hastaların bakımında herhangi bir düzelmeye yol açmadığını gördü. Hastaların tansiyonlarında da herhangi bir düzelme tespit edilmedi (BMJ, DOI: SAĞLIK VE PR M S STEM Politikacılar ve sağlık reformlarını tasarlayanlar ne yazık ki bu bulgulardan bihaber. Örneğin Başkan Obama’nın geçen yıl onaylanan sağlık reformu doktorların performansa dayalı primlerinden yararlanmasını öngörüyor. Serumaga’nın ekibinden Harvard Tıp Okulu’ndan Stephen Soumerai, ABD’deki sağlık reformu ile ilgili görüşlerini şöyle dile getiriyor: “Başkan Obama hükümetin bilime dayalı bir performans sergilemesini amaçlıyor. Ekonomistlerin pek çoğu teşvik primlerine her derde deva çözüm gibi bakıyorlar Oysa yaptığımız çalışmalar bu görüşün tümüyle yanlış olduğunu söylüyor.” Serumaga’nın sağlık çalışanları ile ilgili bulguları diğer sektörlerde de geçerli olabilir mi? Bankacılar gibi… Bankacılık sektöründe uzun yıllar çalışmış borsa uzmanı David Buik, bankacılıkta ödüllendirme sistemi ile ilgili şöyle konuşuyor: “Doktorlar tüm mesleklerden farklı bir etik anlayışının hâkim olduğunu alanda çalışırlar. Oysa bankacı ve borsacılar testosteronun çok yükseklerde seyrettiği bir kulvarda yarışırlar. Parasal ödüllerin bulunmadığı bir finans sektörü düşünemiyorum. Parasal ödüller olmasaydı bu sektörde bu kadar büyük bir rekabet yaşanmazdı. Psikologların bu alanda yoğun çalışmalar yapması gerekirken, bir sektörde geçerli olanı, diğerinde de geçerli olabilirmiş gibi genellemeye tabi tutuyorlar.” Türkçesi: Reyhan Oksay Kaynak: New Scientist, 9 Nisan 2011 POL T KACILAR BU BULGULARDAN HABERS Z D Ü NY A G Ö S T E R G E L E R İ Türkiye aşırı ısınan 7 ülke arasında ‘Bazıları sıcak sever’ Ekonomist dergisi “Bazıları Sıcak Sever” başlığı ile yayımladığı analizde, aşırı ısınma riski taşıyan 7 yükselen ekonomi arasına Türkiye’yi de dahil etti. 27 yükselen ekonomiye ilişkin analizde Arjantin, Brezilya, Hong Kong ve Türkiye’de kredilerin alarm verici biçimde GSYH’den hızlı büyüdüğüne dikkat çekiliyor. Yükselen ekonomilerin hemen hemen tümünün fazla ısındığı yönündeki manşetlerin tam gerçeği yansıtmadığını, bazıların çok ısınırken bazılarının da ılık olduğunu savunan dergi, “en çok ısınan” yerleri ortaya çıkartmayı amaçlayan çalışmasında 6 farklı gösterge kullandı. Enflasyon, ekonomik büyüme, işgücü piyasaları, kredilerdeki artış (nominal GSYH artış yüzdesi düşüldükten sonraki bankaların özel sektöre açtığı kredi artışı), reel faiz oranları ve dış dengeden oluşan altı gösterge dikkate alınarak hazırlanan endekste 100 puan alan bir ekonomi 6 göstergenin tümünde “çok ısınmış” olduğu anlamına geliyor. BÜYÜK ÖDÜL=YÜKSEK STRES CBT 1269/ 7 15 Temmuz 2011 Ülkeler önce, göstergelerin ortaya çıkarttığı ısınma riskine (2=Yüksek risk, 1=Orta risk, 0=Düşük risk) göre sıraya dizildi. Örneğin, kredilerdeki artış %5’ten fazla ise puanı 2, % 05 arasında ise puanı 1, % 0’ın altında ise puanı sıfır olarak hesaplandı. Dünyada göstergelerinin pek çoğunun kırmızı alarm verdiği 7 sıcak bölge var. Bunlar Arjantin, Brezilya, Hong Kong, Hindistan, Endonezya, Türkiye ve Vietnam. Özellikle banka kredilerinde artış bu ülkelerde kaynama noktasında. Tüm göstergeleri kırmızıda olan tek ekonomi Arjantin, fakat Brezilya ve Hindistan da yakın takipte. Çin, 27 ülke sıralamasında ortalarda yer alıyor. Bunun bir nedeni de agresif bir şekilde yürüttüğü sıkı para politikası. Rusya, Meksika ve Güney Amerika, aşırı ısınma riski düşük ülkelerin bulunduğu yeşil bölgede yer alıyor. Analizde dış denge ile ilgili olarak da “2009’da yüzde 2 olan açığın GSYH’ye oranının yüzde 8’ine çıkması beklenen Türkiye özellikle kaygı verici gibi görünüyor” görüşü öne sürüldü. Dergi, gösterge panosunda yanıp sönen kırmızı uyarı ışığını göz ardı eden sürücülerin, ciddi bir kazaya uğrama risklerinin çok yüksek olduğuna dikkat çekiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle