02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sınav, beceri ve başka şeyler için, belleği çalıştırma yolları aş Parmağımızın ucuyla sınırsız bilgiye ulaşabildiğimiz Google çağında güçlü belleğin artık pek bir işe yaramadığı düşünülebilir. Oysa sınavlara hazırlananlar, yeni bir beceri edinmeye ya da binlerce şifreyi anımsamaya çalışanlar, doğal olarak bunun hiç de öyle olmadığını bilirler. Sorun, belleğin az biraz kası andırmasından, onu iyi çalışır durumda tutmanın oldukça zorlu bir çabayı gerektirmesinden kaynaklanıyor. Ancak işin iyi yanı, bilim insanlarının şimdilerde bu sorunun üzerine gidiyor olmaları. Belleğinizi sonuçları belirsiz bellek güçlendirici ilaçlara gerek duymadan olası en az çabayla olabildiğince verimli kılmak istiyorsanız, aşağıdakileri okumanızda yarar var. Bellek şampiyonları bunu nasıl beceriyor? çaba harcamadığına tanık olundu: Shereshevsky yalnızca 3 dakikalık bir çalışmayla 50 sayıdan oluşan bir listeyi baştan sona ve sondan başa doğru ezbere okuyabilmekteydi. Bulgular onun bu başarısında bellek bilimi yöntemlerinin katkısı dışında, sinestezi olarak da bilinen duyum ikiliğinin de yardımı olduğunu ortaya koymaktaydı. Shereshevsky için her sayının farklı bir kişiliği varken 1 boylu poslu, gösterişli bir adam, 2 ateşli bir kadın vb. öteki sözcüklerin sesleri canlı renkleri ve tatları çağrıştırıyor ve onları çok daha anımsanabilir duruma getiriyordu. tekrar okuma yönteminden daha iyi olmadığı görülüyor. Türkiye’de kız çocukların yarısı liseye ulaşamıyor A vrupa Komisyonu’nun hazırladığı “Eğitim ve Öğretimde Ortak Avrupa Hedeflerine Doğru Gelişme 20102011” başlıklı yıllık rapora göre Türkiye, eğitimi vaktinden önce terk etme oranının yüksekliği açısından AB kapsamındaki 30 ülke arasında ilk sırada bulunuyor. Söz konusu oran, 1824 yaş grubunda en fazla ilköğrenimi tamamlayan ancak orta öğrenime (liseye) ulaşamamış olanların, 1824 yaş grubunun toplam nüfusuna bölünmesi ile hesaplanıyor. 2009 yılı verilerine göre, AB ülkeleri ortalamasında %14,4 olan eğitimi erken terk oranı, Türkiye’de %44.3. En düşük oranların bulunduğu, dolayısıyla bu konuda en iyi performansı gösteren ülkeler %4.9 ile Slovakya ve %5.3 ile Polonya iken, en kötü performansı sergileyen Türkiye’yi Malta ve spanya takip ediyor. (ŞEK L 1) Rapora göre, Türkiye’de eğitimi erken terk oranı zaman içinde azalmakla birlikte AB içindeki bu olumsuz konumu 2000’den bu yana değişmedi. (TABLO) AB eğitim bakanlarının hazırladığı “2020 Eğitim Hedefleri”ne göre, 2020 yılına gelindiğinde eğitimi erken terk oranının %10’dan düşük olması planlanıyor. Mevcut oranın %14.4 olduğu bu hedefin gerçekleşmesi, 2020 yılında AB Ülkelerinde eğitim görmeyi bırakanların sayısının 1.7 milyondan daha az olması anlamına geliyor. Türkiye’nin ise hedeflenen oranın çok uzağında bulunduğu dikkat çekiyor. Rapor’a göre Türkiye’de 2009 yılında ilköğrenimden sonra okumayı bırakan erkek çocukların oranı %37.9 iken kız TÜRK YE, ‘EĞ T M ERKEN TERK’ ORANINDA AB ŞAMP YONU Şekil 1 Kaynak: Eurostat (LFS) Kasım 2005’te Çinli işadamı Chao Lu, pi sayısını 67 bin 890’ıncı ondalık basamağına dek ezberleyerek Guinness Rekorlar Kitabı’na girdi. Lu’nun basamaklar dizisini ezberlemesi bir yılını, basamakları ezbere okuması da 24 saati aşkın bir süreyi aldı. Lu bu süreçte bir dizi biçimsel bellek geliştirme (mnemonik) yönteminden yararlandı. Örneğin, sayılardan oluşan uzun bir listeyi ez CBT 1265/ 10 17 Haziran 2011 Bellekteki bilgiler daha uzun bir sü Kaynak: Eurostat (LFS) (a) 2001 (b) 2002 (Kaynak: Türkiye şverenler Sendikası Konfederasyonu Bülteni) CBT 1265/ 11 17 Haziran 2011 berlemek için bu yöntemlerden yararlanan bir kis şi, bellek bilimde “sesçil sistem” olarak bilinen bir yöntemle, 0 ile 9 arasındaki her sayıya ünsüz bir harf vererek sayıları dört basamaklı öbeklere ayırabilir. Daha sonra her bir öbeğe ünlü harfler ekleyerek onları sözcüklere dönüştürebilir. Ardından her sözcük için bir imge oluşturulup, bu imgeler zeki bir “bellek sarayı” içindeki odalara yerleştirilebilir. Bellektekilerin yerleştirilmesi amacıyla bu tür y öyküsel ya da zeki haritaların oluşturulmasına “yer yöntemi” adı verilir. Daha sonra bu odalarda gezinilmek suretiyle, imgeler bellekte yeniden canlanarak sayı dizilerine dönüştürülebilirler. Benzer bir yaklaşım, gelişigüzel sözcüklerden oluşan uzun bir listenin anımsanmasına da yardımcı olabilir. Ne var ki, kimi bellek şampiyonları, çoğumuzun boy ölçüşemeyeceği yeteneklere sahip. Yüz yıl önce Rus gazeteci Solomon Shereshevsky ,sözcük ve sayılardan oluşan uzun listeleri akılalmaz bir beceriyle anımsayabilmesinden ötürü, kapsamlı bir biçimde araştırıldı. Bunu yaparken görünürde çok da büyük bir Bilinen en eski anımsamaya yardımcı olan yöntem, Yunanlılar tarafından en az 2000 yıl önce bulunan yer yöntemidir. Ancak gündelik yaşamımızda bu yöntem ne denli işe yarıyor? Bu soruya yanıt getirmeye çalışan James B. Worthen ve R. Reed Hunt adlı iki ruhbilimci, Mnemonology (Bellekbilim) adlı kitaplarında bellek geliştirmeye yarayan birçok yöntemin, ne yazık ki, ün saldıkları denli etkili olmadıklarına dikkat çekiyor. Çok sayıda araştırma, dil eğitimi alan öğrencilere uygulanan anahtar sözcük yönteminin bellekte az da olsa kesinlik sağlamasına karşın, kişinin bir sözcüğü anımsama hızında da bir düşüşe neden olduğunu ortaya koyuyor. Worthen ve Hunt, sayıların harflerle kodlandığı sesçil sistemin biraz daha etkili olduğunu, ancak yöntemin uygulanmasında yaşanan güçlükler nedeniyle gündelik durumlar açısından pek elverişli olmadığını belirtiyorlar. Ne var ki, araştırmaların çoğu, yer yönteminin yalnızca akıl oyunlarında işe yaramakla kalmayıp, alışveriş listesinden Osmanlı padişahlarının listesine uzanan her tür uzun listelerin anımsanmasında da son derece etkili olduğunu gözler önüne seriyor. Ancak bu yöntemin bile birtakım güçlükleri var. Yöntemin öğrenilmesi oldukça uzun bir süreyi gerektirdiği gibi söz gelimi, yabancı dilde bir sözcük gibi, anında anımsanması gerekli türde bilgiler için çok da uygun olmadığı belirtiliyor. Dahası, yer yönteminin sözlü konferansların anımsanması açısından kusursuz bir yöntem olduğu, ancak yazılı metinleri ezberleme konusunda tekrar Bellek bilimi günlük yaşamda işe yarıyor mu? Sınava hazırlanırken kimileri renkli zihin haritalarına, kimileri bellek kartlarına bel bağlar. En yaygın yöntem, notların yeniden gözden geçirilmesi ve önemli bilgilerin daha çok öne çıkartılmasıdır. Ancak asıl sorun bu zorlu süreçte söz konusu yöntemlerden hangisinin en etkili olduğuna karar vermektir. Araştırmalar, basit anımsatma yönteminin ötekileri gölgede bıraktığını ortaya koyuyor. ki bin yılı aşkın bir süre önce Aristoteles “bir şeyi sürekli anımsatmanın belleği güçlendirdiğine” dikkat çekmesine karşın, bilişsel araştırmacılar “geri çağırma uygulamasının” ne denli etkili olduğunun ayırdına henüz vardılar. Purdue Üniversitesi’nden Jeffrey Karpicke, 2008 yılında yaptığı bir araştırma kapsamında 40 öğrenciden Swahili dilinde sözcükleri öğrenmelerini istedi. Öğrenme sürecinde kendilerinden sürekli olarak sözcükleri anımsamaları istenenlerin, verdikleri yanıtın doğru ya da yanlış olduğu yönünde herhangi bir yorum yapılmamasına karşın, bir hafta sonraki sınavda ortalama %80 ile ötekilere kıyasla çok daha başarılı oldukları görüldü. Kendilerini sınamadan sürekli sözcükleri çalışanlar ise, tam tersine, %36 oranında bir başarı sağlayabildiler. Sınava hazırlanmanın en iyi yolu nedir? ları tümden yok olmadı. Northwestern Üniversitesi uzmanlarından Beverly Wright, geçtiğimiz yıl yaptığı bir araştırma sonucunda yabancı dil, ya da bir müzik parçası öğrenenlerin etkin çalışma ve edilgen dinleme karışımı bir süreçten yarar sağladıklarını ortaya koydu. Uykuda öğrenebileceğimiz görüşü bir zamanlar bilim kurgu yazarlarının irdeledikleri bir . konuydu. Aldous Huxley’in “Cesur Yeni Dünya” ve Anthony Burgess’in “Otomatik Portakal” adlı yapıtlarında, otoriter rejimler baş kahramanların beyinlerini yıkamak amacıyla uykuda öğrenme yönteminden yararlanırlar. Bu yöntem bir aralar kendi başına yabancı dil öğrenmeyle ilgili çeşitli yöntemlerin dayanak noktası durumundaydı. Uykuda öğrenmenin geçerli olup olmadığını anlamak amacıyla yapılan araştırmalar önceleri olumlu sonuçlar verse de, araştırmacılar deneklerin beyin dalgalarını ölçmeye başladıklarında bu etkilerin tümden yok olduğu görüldü. Ancak çaba harcamadan öğrenme umut Bilinçaltı ile öğrenilebilir mi? Etkiler. Ek bir çaba harcamadan daha çok anımsamanın en kolay yollarından biri, çalışma zamanını özenle belirlemektir. Bu konuda yapılan sayısız deneyler, yeni bilgi ya da becerileri öğrendikten kısa süre sonra uyumanınister deliksiz bir akşam uykusu, ister kısa bir öğleden sonra şekerlemesi olsun beynin bellektekileri güçlendirmesine yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca, farklı çalışma süreleri arasındaki zamanlamanın da iyi yapılması gerekiyor. Bir konunun belli aralıklarla çalışılmasının, tek bir kerede sindirilmeye çalışılmasından çok daha etkili olacağı herkesçe biliniyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden Hal Pashler, bir konunun yeniden gözden geçirilmesiyle ilgili e olarak garip bir “en etkili nokta” olduğunu fark etti. Araştırmaları sonucunda Pashler, bir konunun öğrenilmesiyle s ınanmas ı arasındaki süreni n %1020’sine eşit bir zamanda yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine tanık oldu. Örneğin, 24 saat içinde yapılacak bir sınava çalışıyorsanız, ilk çalışmadan yaklaşık 24 saat sonra konuyu yeniden gözden geçirmeniz gerekiyor. Böyle bir uygulama ile sınavda tam tamına eşit bir süre çalışanlara kıyasla en az %10’luk bir fark yaratabilirsiniz. Çalışma zamanı, anımsama düzeyini etkiler mi? Bırakın yeni bir dil öğrenmeyi ya da ders izlencesini ezberlemeyi, çoğumuz sabah yediklerimizi bile anımsamada güçlük çekiyoruz. Ortalama kısa süreli işlek belleğin belli bir zamanda yalnızca beş altı bilgiyi tutabilmesinden kaynaklanan bu durum, beynimizle ilgili yapmak istediğimiz hemen hemen her şeyi kısıtlamaktadır. nsan belleğinin daha işlek kılınması amacıyla geçmişte yapılan girişimlerin çoğu başarısızlıkla sonuçlandı. Belli stratejilerde eğitilen deneklerin ele alınan konu ile ilgili başarılarında bir artış sağlansa da, öteki konularda herhangi bir gelişme kaydedilmediği görüldü. Şimdilerde araştırmacılar daha değişken ve çaba gerektiren görevlerin etkisini sınıyorlar. re canlı tutulabilir mi? TABLO: Eğitimi Erken Terk Oranı (%) TÜRK YE Malta spanya Portekiz zlanda talya Norveç Romanya Makedonya ngiltere Bulgaristan Yunanistan ABEstonya Letonya Fransa GKRY rlanda Macaristan Almanya Belçika Hollanda sveç Danimarka Finlandiya Avusturya Litvanya Lüksemburg Çek Cum. Polonya Slovakya 2000 59,3 54,2 3 29,1 43,6 29,8 25,1 12,9 22,9 18,2 20,5(a) 18,2 27 17,6 15,1 16,9(b) 13,3 18,5 14,6(b) 13,9 14,6 13,8 15,4 7,3 11,7 9,0 10,2 16,5 16,8 5,7(b) 7,4(a) 6,7(b) 2008 45,5 9,0 31,9 35,4 24,4 19,7 17,0 15,9 19,6 17,0 14,8 14,8 14,9 14,0 15,5 11,9 13,7 11,3 11,7 11,8 12,0 11,4 12,2 11,5 9,8 10,1 7,4 13,4 5,6 5,0 6,0 2009 44,3 36,8 31,2 31,2 21,4 19,2 17,6 16,6 16,2 15,7 14,7 14,5 14,4 13,9 13,9 12,3 11,7 11,3 11,2 11,1 11,1 10,9 10,7 10,6 9,9 8,7 8,7 7,7 5,4 5,3 4,9 Öğrencilik yıllarını çoktan geride bırakmışsanız bile belleğiniz azıcık bir çabayla harikalar yaratabilir. Wesleyan Üniversitesi’nden John Seamon, daha bu yıl 58 yaşında belleğini eğitmeye başlayan yetmişlik kişiyle ilgili bir araştırma yayımladı. Araştırmada adı JB olarak bilinen eski lise öğretmeni şimdi John Milton’un 60.000 sözcükten oluşan Kayıp Cennet adlı epik şiirini akılalmaz bir kusursuzlukla ezbere okuyabiliyor. Ezber konusunda olağanüstü bir yeteneği olmayan ve bellek geliştirme yöntemlerine bile başvurmayan JB bunu salt istenç gücü sayesinde ve 3000 saati aşkın alıştırmalar sonucunda başardı. Seamon isteyen herkesin biraz çaba ve zaman harcayarak aynı başarıya ulaşabileceğini belirtiyor. Atalarımızın dediği gibi, öğrenmenin yaşı yoktur. Rita Urgan, Kaynak New Scientist, 2 Nisan 2011 Ne zaman önlem almak çok geç olur? ŞEKİL 2: Cinsiyete Göre Eğitimi Erken Terk Oranı, 2009 (%) Kaynak: Eurostat (LFS) ların oranı %50.2. Kısaca, Türkiye’deki kız öğrencilerin yarısı, çeşitli sebeplerle eğitim yaşamından vakitsiz biçimde kopuyor ve liseye gidemiyor. Bu bakımdan AB’nin kız öğrenciler için geçerli %12.5’lik oranı ile Türkiye’nin %50.2 oranı arasında uçurum bulunuyor. AB ülkelerinde eğitimi terk eden erkek çocuklar (%16.3), kızlara oranla daha yüksek düzeyde iken; Türkiye’de tam tersi bir durum yaşanıyor. (ŞEK L 2) Türkiye’de eğitimi terk oranının çağdaş yaşamla bağdaşmayacak derecede yüksek oluşunda, kız öğrencilerin genellikle ilköğretim sonrasında büyük ölçüde sosyokültürel sebeplerle ebeveynler tarafından eğitimden uzak tutulması rol oynuyor. Bu çerçevede, ailelerde tutum değişikliği sağlamaya yönelik etkin bir halkla ilişkiler kampanyası düzenlenmelidir. Öte yandan ekonomik büyüme ve sosyal kalkınmanın da sorunun çözümünde kilit role sahip olduğu açıktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle