17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Milli Rüzgâr Enerjisi Santralı Projesi için sanayiciler birleşti AKP iktidarı üç yıllık bir oyalamadan sonra nihayet rüzgâr enerjisine teşvik mekanizmlarını devreye sokunca, MİLRES (Milli Rüzgâr Enerjisi Santralı) projesi ortaya çıktı.. Bir süredir faaliyette olan Rüzgâr Enerjisi Teknoloji Platformu Girişimi (RETEPG) üyeleri bir arama konferansı düzenlediler ve ülkemizde rüzgâr türbini üretilmesi için Milli Rüzgâr Enerjisi Santralı (MİLRES) projesini başlatma kararı aldılar.. 1 Göbek Kontrol 2 Pitc Kontrol 3 Göbek 4 Ana Mil 5 Yağ Soğutucu 6 Dişli Kutusu 7 Fren sistemi 8 Servis Vinci 9 Kontrolcü 10 Sensör 11 Yüksek Gerilim Trafosu 12 Kanat 13 Kanat bağlantı yatağı sinden). Türkiye bu gelişmelerin dışında kalamazdı. Yerli pazarın tamamen yurtdışı rüzgâr enerji türbincilerine bırakılması tehlikesi, şimdi M LRES projesiyle önlenebilir.. Böylece enerji üretim ve tüketiminde yerli ve yenilenebilir kaynakların payını arttırmak için önemli bir adım atılıyor, üstelik , 8’e yakın sektörde yerli üretici üretim hazırlığın başlayarak, rüzgâr türbinleri gibi bir ileri teknolojik sahada, iç piyasada hem beyin hem araştırmacı hem de istihdam için yeni bir sektör 14 Rotor Kilit sistemi 15 Hidrolik Ünitesi 16 Makine Şasesi 17 Eğim Dişlileri 18 Kompozit Disk Kaplin 19 Jeneratör 20 Hava Soğutma Sistemleri M LRES Başlıyor! Rüz gâr türbini ana elem anları Yüzyılın malzemesi: Türkiye üretim “treninde” Çelikten 4.5 kat daha hafif ama 3 kat daha dayanıklı. Molekül yapısı bal peteği biçiminde, parçacıklar birbirini bırakmıyor. Saç telinden 10 kat daha ince. Fiyatı ise çelikten çok pahalı. İnşaatten havacılığa ve feribot yapımına kadar geniş bir üretimde girdi... Özlem Yüzak K Ü lkemizde rüzgâr türbini üretmek amacıyla bir araya gelen 73 katılımcı (%55’i özel sektör, %25 kamu, %12 sivil toplum kuruluşları ve %8 üniversite) ortak akıl olarak ülkemizde rüzgâr türbini inşa etmenin gerektiği konusunda fikirbirliğine vardı.. Bir yol haritası belirlendi, gerekli teknolojik atılımların ve dönüşümlerin sağlanabilmesi için de harekete geçildi. Rüzgâr enerjisi için arama konfe üretmek üzere, kredite küresel tedarikçi olmak, yan sanayiyi geliştirmek ve yetişmiş insan gücünün ortaya çıkmasına destek vermek ve kamuoyunda bir bilinç oluşturmak.. Bozcaada’daki rüzgâr türbinleri Yeni hedefler CBT 1258/ 10 29 Nisan 2011 CBT 1258/ 11 29 Nisan 2011 ransına davetliydik ancak zaman uyuşmazlığı nedeniyle katılamadık. Akenerji Elektrik, Aksa Akrilik, Borusan, Çimtaş, Demirer, Hacı Ömer Sabancı, Heksagon, Sabancı Üniversitesi, Siemens, Türkiye Sinai Kalkınma Bankası ve Vestas şirketi, rüzgâr enerjisi türbini için girişim üyeleri olarak öncü rol oynuyor. Girişimcilerin yüzde 32’si enerji üreticileriydi; ara ürün üreticisi, entegre sistem üreticisi, kompozit malzemeciler, ana komponent üreticisi, yatırım finansçısı, korumbakımcısı da toplantıda temsil edildiler. DPT’den tutun TÜB TAK’a, TUSAŞ ve ilgili bakanlıklara, bazı üniversiteler ve yüksek teknoloji enstitüleri, TÜS AD ve ilgili kuruluşlar kadar kadar, pek çok kurum da toplantıya katıldı. M LRES’çilerin vizyonları ve görevleri: “Markalaşmış, lider ve küresel bir oyuncu olarak, Türkiye’de rüzgâr sanayi devrimini gerçekleştirmek... Özgün ve rekabetçi teknoloji üreten ve enerji sepetinde rüzgâr enerjisinin ağırlığını arttıracak yerli sanayi oluşturmaak için işbirliğini ve eşgüdümünü sağlamak.” Ana hedeflerini de yazıyorlar: Milli rüzgâr türbini Toplantı sonuçları ve M LRES projesi üzerinde bilgi vermek üzere, bazı girişimcilerle bu. luşuyoruz. Cemil Arıkan (SÜ Rektör Danışmanı) ve Oğuz Babüroğlu (arama konferansını dü, zenleyen ve SÜ öğretim üyesi), Volkan Kara (Sabancı Holding) Mustafa Yılmaz (Aksa Yönetim Kurulu), M. Ali Neyzi (Vestas’ın Türkiye ve Ortadoğu direktörü), Murat Oğaz Arca (Hexagon Genel Müdürü).. Hepsini M LRES projesinde kararlı görmek sevindirici.. “Rüzgâr Sanayi Devrimi’ni gerçekleştireceğiz” diyorlar. Rüzgâr enerjisi üretimi dünyada hızla gelişiyor. Petrol ve doğal gaz kaynaklarının hem sınırlı olması, hem giderek pahalanması hem de bitmeye başlaması ve üstelik en büyük kirletici ve iklim bozucular arasında bulunmaları nedeniyle, dünyada yenilenebilir enerji kaynaklarına büyük bir yöneliş var. Enerjiye olan talep artışı, güneş ve rüzgârı ön plana çıkartıyor giderek. Bugün dünyada toplam 219 terawatlık rüzgâr enerjisi üretiminin, 2030’da 1,653 ve 2050’de 3.197 terawat’a yükseleceği öngörülüyor. Yenilenebilir enerji kaynakları ile fosil yakıtların kullanımı/ maliyeti arasında birbirine yakın maliyetler oluşmaya başladı.. ABD, Çin ve Avrupa ülkelerinde yenilenebilir enerjilerin miktarlarında katlanır artışlar öngörülmektedir. 2009’dan itibaren, küresel olarak, 63 ülke, yenilenebilir elektrik enerjisi üretimi için teşvik politikları uygulamaya başladı. (Arama konferansı belge “DEVR M GERÇEKLEŞT RECEĞ Z” Temel yol haritası yaratılımış olacak.. Böylece ülkenin dışa olan enerji bağımlılığını azaltılacak.. Ayrıca sektörde küresel bir oyuncu olmak için de hedefler konmakta..... Yerli sanayiciler, M LRES projesi kapsamında ilk ulusal rüzgâr türbinini 2004 yılında üretme kararı aldılar. Bu amaçla aralarında iyi bir işbirliğini sağlamak için de harekete geçtiler. Sabancı Üniversitesi’nde türbin için ARGE çalışmaları yürütülecek. TA ’de ise türbin kanatları üretilecek.. Bu sektörde geleceğe yönelik olarak 35 milyar dolarlık rüzgâr enerjisi satın alma öngörüsü yapılıyor. Toplantıya katılanlar, “bir devrimi doğmasına biz ebelik yapıyoruz” diyor. Rüzgâr türbini üretimi çok disiplinli bir üretim alanı. Bu nedenle güçlü bir yan sanayinin de oluşması gerekmekte. Şüphesiz bir de entegratör şirket, yani türbine son halini verecek bir şirket gerekecek. Türkiye’de kurulu rüzgâr enerjisi gücünün 2023 yılında 20 GW’a (cigavat/ 20 bin megavat) ulaşması öngörülmektedir.2007 yılında yapılan lisans başvuruları değerlendirilmeye başlandı ve yıl sonuna kadar 8500 megavat lisansın dağıtılacağı hesap ediliyor. Rüzgâr türbinleri günümüzde 100 metrelik kanat genişliğine ulaştı. Kanat uzunluğu arttıkça, enerji güç üretimi de artıyor. Rüzgâr türbinlerinin rotor çaplarının 30 yıl içinde 10 katına çıktığı belirtiliyor. M LRES projesi girişimcileri, Türkiye’de otomobilin bugüne gelmesi 40 yılı aldı. Biz ise bu süreyi 5 yılda gerçekleştirmek istiyoruz, bunu planladık, diyorlar. Aynı zamanda üretimi küresel bir oyuncu olarak düşünüyorlar.. Hepsine kolay gelsin ve uyumlu bir işbirliği içinde M LRES’in gerçekleşmesini diliyoruz.... (ob) arbon elyaf, 21. yüzyılın en stratejik malzemelerinden biri. Akrilik elyafın belli işlemlerden geçirilmesiyle elde ediliyor. Yüksek dayanıklılık, düşük yoğunluk, düşük sürtünme ve düşük ağırlık özelliklerinin üstün bileşimi ile uzay ve havacılık sanayii, savunma, rüzgâr türbinlerinin kanatlarında, otomotiv sanayinde, spor gereçlerinde (tenis raketi, board), yapı güçlendirme alanlarında, enerji depolamada tercih edilen bir ürün. Örnek vermek gerekirse çelikten 4.5 kat daha hafif ama 3 kat daha dayanıklı. Molekül yapısı bal peteği biçiminde, parçacıklar birbirini bırakmıyor. Saç telinden 10 kat daha ince. Fiyatı ise çelikten çok pahalı. Tüm bu özelliklerinden de anlaşılacağı üzere, katma değeri yüksek bir ürün karbon elyaf. Ciddi bir yatırım ve ARGE gerektiriyor. Dünyada karbon elyaf üretimi yapan yalnızca 7 ülke, Japonya, ABD, Almanya, Fransa, ngiltere, Macaristan ve Tayvan. Ülke adının burada pek bir önemi yok, çünkü toplamı yalnızca 10 olan şirketlerin çoğu Japon ve ABD menşeli. Türkiye 3 yıl önce Aksa’nın Aksaca markasıyla karbon elyaf üretimine geçmesiyle gruba 8. ülke olarak katıldı. Türkiye’nin ardından Çin de geçen yıl pazara girdi. Karbon elyaf 1970’lerde savunma sanayinin tekelinde kalmış bir ürün. Ancak 1980’lerde sanayi bu maddeye el atınca kullanma alanları da çoğalmış. Türkiye’de uzun yıllar tekstil sektörüne yönelik akrilik elyaf üretemi yapan ve bu alanda dünyanın tek çatı altındaki en büyük üreticisi olan Aksa’nın stratejik bir hammadde olan karbon elyafı üretme kararını nasıl aldığını Akkök cra Kurulu Başkanı Mehmet Ali Berkman şöyle anlatıyor: “2006 yılında tekstilin hız kaybetmesi üzerine karbon elyafını denemeye karar verdik. Ancak lisansının satışı yoktur. Amerikalı, Japon, Alman ve Güney Koreli üreticiler ARGE’lerini paylaşmaz, devlet sırrı gibi gizler. Biz de TÜB TAK’tan 1.6 milyon lira teşvik de alarak işe soyunduk. Üç yıl kendi ARGE ekibimizle deneye deneye “karbon elyafı” üretmeyi başardık. Kendi teknolojimizi geliştirdik. Yüzde yüz Türk malı olan karbon elyafında şimdi bilgi transferine hazır bir noktaya geldik.” Aksa Yalova’daki tesislerinde Aksaca markası ile 2009’dan beri yılda 1.500 tonluk üretim yapıyor. kinci üretim hattı ise önümüzdeki yıl devreye girecek ve toplam kapasite 3.500 ton/yıl’a çıkacak. Üretiminin hemen tümünü ihraç ediyor. Akkök cra Kurulu ve Aksa Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Yılmaz, dünya karbon üretiminin yılda 43 bin ton civarında olduğunu ve bu rakamın her 5 yılda bir katlanarak büyümesinin öngörüldüğünü belirterek “Önümüzdeki 10 yıl içinde pazardan yüzde 10 pay almayı hedefliyoruz” diyor. Evet Aksa Türkiye için önemli bir ilki başarmış. “Yeni Çağın” materyalininin üretimini bu ülkeye kazandırmış. Ancak karbon elyaf üretim zincirindeki ilk halka. Türkiye’nin de bu fırsatı değerlendirmek için harekete geçmesi gerekiyor. Şimdi sıra sektörlerin karbon elyafı kullanarak kompozit ürünlere yönelmelerinde. Paris’teki JEC fuarında hangi alanlarda bu ürünlerin kullanılabileceğini gördük. Mustafa Yılmaz “Dünyada 21. yüzyılın hammaddesi olarak bilinen karbon elyafın işlendiği ve asıl katma değerin oluştuğu sonraki yatırım halkaları, henüz Türkiye’de bulunmadığı için, üretimin neredeyse tamamını dışarıya ihraç ediyoruz. Türkiye’de bu zincirin sonraki halkalarına yatırım yapanın elde ettiği katma değer her bir halkada 5’e katlanacak. Karbon elyaf 1 katma değer bırakıyorsa, örgü kumaş yatırımı 5, reçineleme 25, bu malzemeden yapılan uçak kanadı 125 kat daha fazla katma değer getirecek” diyor. 40 ton daha hafif feribot, ömrü 1.000 yıla çıkan binalar… Dünya genelinde hızla büyümesi öngörülen karbon elyaf tüketiminin iyimser tahminlere göre 2015’te 80 bin, 2020 yılında 160 bin ton seviyesinde olması bekleniyor. Kullanım alanı genişliyor: Otomotiv sektörü kompozitlerin kullanımının hızla arttırdığı sektörlerin başında geliyor. Günümüzde artık tamamen kompozit otomobiller üretiliyor. 100 kilometrede 1 litre harcayan hibrid ve “city car” elektrikli otomobillerde (EV) karbon elyaf ağırlıklı olarak kullanılıyor. Havacılık sanayi de kompozit kullanımının hızla arttığı sektörler arasında. Yeni nesil yolcu uçaklarının gövdelerinde kompozit kullanımı artıyor. Bu oran A380 ile %50’ye kadar çıkıyor. Bir uçakta yaklaşık 25 ton karbon elyaf kullanılıyor, 2013’de piyasaya çıkacak A350 ile kullanım miktarı 40 tona ulaşacak. Yine yük alan helikopterler ve uçakların arkasındaki kapaklar da tamamen kompozitten üretiliyor. Denizcilik sektöründeki kompozit kullanımı yat endüstrisinde hızla artıyor. Norveç’te kompozit malzemeden imal edilen bir feribot, 40 ton daha hafif. 40 ton, 100 kiloluk 400 yolcunun sıfır maliyetle taşınması anlamına geliyor. İnşaat sektörü: Özellikle deprem bölgesinde bulunan Türkiye’de önümüzdeki 5 yılda karbon elyafın en çok depreme karşı bina güçlendirmesi ve altyapıda kullanılacağı tahmin ediliyor. İnşaat sektöründe cephe kaplamalarında kullanılıyor; kompozitler seramiğe göre daha düşük yoğunlukta olduğu için tercih ediliyor: Yoğunluğu 2.7 gr/cm³ oln seramiğin kullanımı yerine, 1.8 gr/cm³ yoğunluktaki kompozit malzemeler sayesinde, binanın taşıyacağı yük miktarı azalıyor. Malzemenin korozyona dayanıklı olması, bina ömrünü 1.000 yıla kadar uzatıyor. Enerji sektörü: Rüzgar santrallerinde kanat üretiminde karbon elyaf kullanımı artıyor. Malzemenin hafif ve dayanıklı olması sayesinde, kanat uzunlukları artıyor. Uzun kanatlarla 4 m/sn rüzgâr hızlarında dahi enerji üretebiliyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle