22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com www.mustafacetiner.com Sağlık Oyun bağımlılığı Gelişen teknoloji ve İnternet ağının hızla yaygınlaşması sonucunda insanlık artık yeni bir sosyal problemle karşı karşıya: Oyun Bağımlılığı. Ülkemizde yaşları 11 ile 35 arasında değişen yaklaşık bir milyon kişi strateji ve rol yapma oyunlarını düzenli bir şekilde oynuyor. Bu kitledeki erkek sayısı kadın sayısının 4 katı. Bu kişilerin de yüzde 40’ı istese de oyun oynamayı bırakamıyor yani bir nevi madde bağımlısı gibi “oyun bağımlısı” oluyor. Uzman Psikolog Aslı Akkan Aydın, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Sağlığın giderek daha çok alınıp satılır bir ürün gibi görünmesinin de etkisiyle klasik tıbbın sınırları son yıllarda çok zorlanmaya başladı. TANI İÇİN KRİTERLER Yoğun oyun oynayan kişileri bağımlı olarak ni CBT 1289/17 2 Aralık 2011 Hekimlik mesleğinin karışanı, görüşeni çok arttı. Hastalarımdan sık duyduğum sözlerden biridir: “Ama bu ürünlerin tümü doğal” Bu sözle anlatılmak istenen şudur: “Siz hekimler, hastalarınıza doğal olmayan, laboratuvarlarda üretilmiş, sentetik ilaçlar öneriyorsunuz. Bizi doğallığımızdan uzaklaştırıyorsunuz, oysa her derdin devası doğada var, üstelik onların yan etkileri yok, doğal olan zararsızdır.” Ben de onlara diyorum ki; “Tütün de doğal” “Esrarın ana maddesi kenevir bitkisi de doğal” Kaldı ki, klasik tıp için de kaynak esas olarak doğadır. Klasik tıp ile şifalı bitki tacirliğinin temel farkı bilimsel olan ile olmayanın farkıdır, doğal olan ve olmayanın farkı değil. Bu farkı anlatabilmek için bir örnekten yola çıkmak daha doğru olacaktır. Şifalı bitki tacirleri, yıllardır brokolinin sağlığımız için çok gerekli bir besin kaynağı olduğunu yazıp durdu. Pazarlarda brokolinin fiyatı arttı, herkes brokoliye koşuşturdu. İnternette anahtar sözcük olarak “brokoli” yazıp karşınıza çıkanlara bakın. Brokolinin meme, prostat, gırtlak ve yemek borusu kanserlerine karşı koruyucu, mide ülserini önleyici etkisi olduğunu, antioksidan ve idrar yolları yangısını tedavi ettiğini görecek, brokoli ile yapılmış çorba, börek, salata, makarna, köfte, pizza tarifleri bulacaksınız. Yani bunlara inanacak olursanız, gidin pazara, kilolarca brokoli alarak hayatınızı garantiye alın, her gün brokolili makarna, salata, köfte yiyin, gerisini boş verin. Bu brokolinin bilimsel olmayan, filmsel olan tarafıdır. Peki, bilimsel olan tarafında ne var? ABD’de John Hopkins Tıp Fakültesinde görevli Profesör Dr. Paul Talalay, brokolide bulunan “sülforafon” isimli bir molekül izole etti. İnternette sağlık alanında bilim dünyasının en önemli başvuru kaynağı olan “US National Library of Medicine National Institutes of Health”in web sayfasına girerseniz, “sulforaphane” anahtar sözcüğü ile 700 civarında bilimsel makale bulursunuz. Bu etken madde üzerinde yapılan hayvan ve laboratuvar çalışmaları, sülforafonun tümör hücre döngüsünü durdurabildiğini veya sınırlayabildiğini, tümörün beslenmesi için gerekli olan yeni damar oluşumlarını azaltabildiğini, HDAC olarak bilinen ve tümör gelişiminde rolü olan enzimatik aktiviteyi önleyebildiğini, antioksidan özellik taşıdığını göstermiştir. Bu etkileri yanında sülforafonun antiinflamatuar etkinliği olduğu, dolaşım sisteminde oksidatif stresi azaltarak dolaşım sistemini koruduğu, kan basıncının düzenlenmesine olumlu katkı yaptığı da bildirilmiştir. Şöyle düşünebilirsiniz, sebebi ne olursa olsun, haklılarmış, brokoli gerçekten de çok yararlı bir besinmiş. Ama işin bilimsel yanı öyle değil işte… Talalay ve arkadaşlarının yaptığı bilimsel çalışmalar, net bir biçimde gösterdi ki, yeryüzünde bilinen 22 çeşit brokoli türünden sadece bir tanesi yeterince yüksek oranda sülforafon içeriyor. Dahası, bu brokoli türünde bile sülforafon içeriği her zaman yüksek değil. Çalışmalara göre bu türde sadece 34 günlük brokoli filizlerinde sülforafon yeterince yoğun biçimde bulunabiliyor. Şifalı bitki tacirlerinin anlayacağı biçimde tercüme edelim. “Söylediklerinizin doğru olabilmesi için 22 tür brokoli içinde sülforafon içeriği en yüksek olanlardan ve onların da henüz 34 günlük iken toplananlarından brokoli böreği tarifi vermeniz gerekir.” Bunu yapabilir misiniz? Anlayan için bilimsel olan ile olmayan arasındaki fark; pazardaki brokoli ile John Hopkins Tıp Fakültesinin laboratuvarlarındaki sülforafon arasındaki fark kadardır. Bu konuya devam edeceğim. Brokoli Mucizesi ve Bilimsel Olan ile Olmayanın Farkı… O yun bağımlılığı, sosyo kültürel açıdan ele alındığında, kişinin oyun oynadığı (özellikle rol yapma oyunlarında) süre içinde kendi yaşam koşullarından “yapay” olarak uzaklaştığı, oynadığı oyunun içine girdiği, hatta kendine yeni bir karakter oluşturma sırasında bambaşka bir kimlik kazandığı görülmektedir. Bu sayede kişi kısa süre olsa da gerçek yaşamın zorluklarından uzaklaşmakta, sorunlarını unutmakta ve yeni bir dünya içinde daha huzurlu olmaktadır. Ne de olsa bu dünya tamamen kendi kontrolündedir ve beğenilmediği anda kapatılıp istenildiğinde de tekrar açılıp tekrar yapılandırılabilir. Oynanılan oyunlar aynı zamanda, karakterlerle özdeşleşme yoluyla kişilerin modelleme gereksinimlerini de karşılamış olur. Yapılan araştırmalar bu oyunları “bağımlılık” derecesinde oynayan ve hatta her ne olursa olsun bırakamayan kişilerin “normal”e oranla daha utangaç, hayatlarının kontrolünü daha az elinde bulundurabildiklerine inanan, daha kaderci ve daha az inançlı olduklarını ortaya çıkartıyor. Ayrıca bu kişiler zamanlarının en büyük kısmını bilgisayar başında geçirdiklerinden, sosyal ilişkileri azalıyor, okul/iş hayatları ve hatta temizlik ve öz bakımları bile aksıyor. Yukarıda kısaca özetlenen bu gibi nedenler, sürekli bilgisayar oyunu oynamayı öncelikle bir alışkanlık, sonrasında ise bir bağımlılık haline dönüştürmektedir. Psikoloji açısından “oyun bağımlılığı” öğrenme kuramlarıyla açıklanabilir. Operant (Edimsel) Şartlanma teorisine göre bağımlılık yapan maddenin kullanımı sonrası/sırasında sağladığı olumlu hisler kişinin o maddeyi kullanıma devam etmesi için bir nedendir. Bağımlılık yapan madde bireyin üzerinde ya hoş hisler bırakır, ya da olumsuz hislerinin kaybolmasını sağlar. Bu sebeple, kullanımdan hemen sonra gelen iyi his, bağımlılığın olumsuz sonuçlarından daha önemli görülür. Bunu bilgisayar oyunlarının çok oynanması ve bağımlılık yaratması sürecinde değerlendirecek olursak, oyunun verdiği görsel uyarıcıların vücutta yarattığı fizyolojik hoşluk hissi sonucu kullanımının sürdürülmesi olarak düşünebiliriz. Birey, oyunun sunduğu yeni dünya karşısında refleksif olarak etkilenir ve oyuna yönelir. Oyun oynama sırasında ve sonrasında da fizyolojik bir rahatlama hisseder. Oyun oynandıktan sonra hissedilen bu tip rahatlatıcı duygular ise oyun oynama davranışının tekrar tekrar yapılıp bir alışkanlık ve hatta bağımlılık haline gelmesine yol açar. Ayrıca tıpkı diğer bağımlılık yapan maddelerde olduğu gibi, bağımlılığı yapan maddenin ortadan kaldırılması halinde kişi maddeyi arar ve yoksunluk belirtileri gösterir. telendirme konusunda çeşitli tartışmalar var. Zira sürekli oyun oynayan kişiler, DSM IV (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders Amerikan Psikiyatri Birliği –APA tarafından geliştirilmiş olan mental bozuklukları sınıflandırma sisteminin 4. gözden geçirilmiş baskısı) kriterlerine göre madde bağımlısı kişilerin gösterdikleri aşağıdaki özelliklerden bir çoğunu göstermektedirler ve 2012 de çıkacak DSM baskısında tanı alma olasılığı vardır. Bu özelliklere bakacak olursak: • Bir maddeyi kullanarak çok fazla zaman geçirmek (Günde ortalama 12 15 saat bilgisayar başında oturmak, oyundan uzaklaşmamak adına yemek yememek, su içmemek, tuvalete gitmemek gibi). • Madde kesildiğinde ya da azaltıldığında yoksunluk belirtilerinin ortaya çıkması (Kişinin bir oyun oynarken elektrik kesilmesi ya da herhangi bir engelle karşılaştığında verdiği aşırı tepki gibi). • Madde kullanımı nedeni ile sosyal, mesleki ve kişisel etkinliklerin azalması ya da tamamen bırakılması (Oyun oynamak için sosyal bir toplantıya katılmamak, spor yapmamak, ertesi gün işe uykusuz gitmek, eşlerin birbirini ihmal etmesi gibi). • Maddenin tasarlandığından daha uzun ve yüksek miktarlarda alınması (Haftada bir iki saat bilgisayar başında geçirirken, günde 10 12 saat oyun oynamak gibi). • Fiziksel ya da ruhsal sorunların ortaya çıkmasına ya da artmasına rağmen madde kullanımını sürdürmek (Ödev varken saatlerce oyunun başından kalkamamak, dinlenme ihtiyacına rağmen uykusuz kalmayı göze almak gibi) . Tüm diğer bağımlılıklarda olduğu gibi oyun bağımlılığı da baş edilmesi gereken bir olgudur. Yine tüm diğer bağımlılıklarda olduğu gibi bu bağımlılıkla başa çıkmak da önemli bir gayret, irade ve istek gerektirir. Karar verildikten sonra adım adım bir plan çerçevesinde bu faaliyetin kişinin yaşamından çaldığı zaman sınırlandırılmalıdır. Bu yönde atılacak ilk adım farkındalığı artırmaktır. Kişinin gerçeklikten bu oyunlarla koptuğu, hayatının fonksiyonelliğinin etkilendiği göz önüne konmalıdır. Oyun oynama alışkanlığı hakkında farkındalık sağlandıktan sonraki adım ise, alternatif etkinliklere yönelmek olacaktır. Örneğin eve gelir gelmez bilgisayar başına geçmek yerine aile içi sohbetler, fiziksel aktiviteler, kitap okuma vb. alternatif uğraşlar edinilebilir. Oyun bağımlısı olmamak ve öte yandan çağımızın bu son derece yararlı teknoloji aygıtından verimli bir şekilde yararlanabilmek de mümkündür. Bunun en güzel yolu da “oyun oynamayı hayatın tek odak noktası halinde getirmeden” sadece zaman geçirme araçlarından biri haline getirmektir. ÇÖZÜM...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle