Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR EVRİM NE KADAR HIZLI? Ender mutasyonların evrimin gidişatı üzerinde önemli bir rol oynadığı biliniyordu, ama bu etkinin ne kadar hızlı gerçekleştiği bugüne kadar belirlenememişti. Bilim insanları şimdi yeni bir modelle ilk kez bu sorunu çözmeye başardı. Proceedings of the National Academy of Sciences’da (PNAS) yayımlanan yeni model, evrim süreçleri dışında kimyasal reaksiyonlar ve hastalık etkenlerinin yayılışları için de kullanılabiliyor. Popülasyonlar evrim süreci içinde çevrelerine uyum sağlamaya devam ederler. Daha keskin gözler, daha sivri pençeler veya daha fazla metanet gibi özellikler çoğunlukla bu tür gelişmelerin başında olan bireylerdeki rastlantısal mutasyonlardır. Bu tür bir mutasyonun hayatta kalma mücadelesinde yararlı olması halinde mutasyonu taşıyanlar daha hızlı ve daha etkili bir şekilde çoğalabilmektedirler. Fakat bilim insanları bu tür ender mutasyonları matematiksel olarak kesin bir şekilde açıklayamadıkları için evrimin hızı için de kesin öncelemelerde bulunamıyorlardı. Rastlantısal mutasyonlar matematiksel açıdan statiksel dalgalanmalardır, diyor Göttingen MaxPlanck Enstitüsü’nden Oskar Hallatschek. Bunları formüle dökmek ise neredeyse olanaksız. Ama statiksel dalgalanmalar dikkate alınmadığı takdirde, popülasyonların uyum sürecinin hep hızlandığı görülmektedir. Ancak bu sonuç doğadaki gözlemlerle örtüşmemektedir. Bilim insanları bunun yerine zaman zaman sabit bir uyum hızının ayarlandığını düşünüyorlar. Alman bilim insanları şimdi yeni bir modelle başarıya ulaştılar. Eski modeller bir popülasyon içindeki birey sayısını sabit tutarken, Hallatschek’in modeli popülasyon büyüklüğü için küçük oynamalar ekliyor. Her yaşam alanı doğal olarak burada yaşayacak hayvan sayısını sınırlamaktadır. Ama yine de örneğin ılıman bir kış mevsiminde, çok soğuk geçen bir mevsime kıyasla daha fazla yabani domuz hayatta kalabilir. Yeni model işte bu gibi durumları da hesaba katarak, denklemlerin bu şekilde çok daha kolay çözülebilecek duruma getiriyorlar. Alman bilim insanları bu yöntemi ilk adımda belli başlı RNA virüslerinin evriminde uygulayabildiler. Bunlar mutasyonların çok hızlı ve sık ortaya çıktığını gösterir. Hesaplarla çıkan öncelemeler, halihazırdaki bilgisayar simülasyonlarıyla da örtüşüyor. yaşayan şempanzelerle alınan sonuçlarla karşılaştırmışlar. Sonuç şöyle: Primatların, ölüleri için ne şekilde yas tuttukları, nerede yaşadıklarına ve birey ve tür olarak ne kadar duygudaş olduklarına bağlı. Araştırmalar daha önceleri birçok bilim insanı tarafından belgelenen ölü kültü üzerinde yoğunlaştırılmış. Mesela anne maymunların çoğu, ölü yavrularını neredeyse dağılana kadar yanlarında taşırlar. Bu konu zoologlar arasında tartışmalıdır. Bu davranış bir tür yas mı? Yoksa maymunlar, yavrularının öldüklerini fark edemiyorlar mı? Son araştırmalar yas teorisini destekliyor. Maymunlar, yaşam biçimlerinin izin verdiği kadar yas tutmaya devam ediyorlar, diyor araştırmayı yöneten bilim adamı Jim Anderson, American Journal of Primatology dergisinde. Sıcak ve kuru iklimde yaşayan şempanzeler ölü yavrularını sıcaktan mumyalaşana kadar haftalarca yanlarında taşımaya devam ederken, soğuk dağlarda yaşayan şebeklerin yası sadece birkaç saat sürüyor. Ama hissettikleri acının yoğunluğu iki grupta da aynı. Şempanzeler sadece daha fazla yas tutma lüksüne sahip diyor Anderson. Maymunlar sevdiklerine veda ederken, tıpkı insanlar gibi akrabaları ve arkadaşları tarafından teselli ediliyorlar. Bilim insanları uzun bir süredir sadece insanların ölümün anlamını bildiklerini sanıyorlardı. Oysa son araştırma, bu bilincin şempanzelerde bilinenden çok daha güçlü olduğunu göstermesi açısından önem taşımaktadır. zaman asteroit kuşağında Mars ve Jüpiter arasında yer alan altıncı ve bu mesafedeki en büyük kuyrukluyıldız olmaya aday diyor Arizona Üniversitesi’nden Steve Larson. Larson bu şaşırtıcı gök cismini aralık ayında, aslan takımyıldızında saptamıştı. Teleskop fotoğraflarında birkaç açı dakikası içinde kuzeye ve güneye uzanan iki orak biçiminde sis bulutları görülüyor. Bilinen kuyrukluyıldızların veri bankasında gerçekleştirilen bir arama sonuç vermemiş olsa da gökcismin konumu ve hareketi Sheila (596) asteroitiyle uyumlu. 20.yy’ın başlarında keşfedilen 100km büyüklüğündeki kaya parçası bugüne dek dikkat çekmeyecek şekilde davranmıştı. Işık tayfı bir zaman karbon zengini bir malzemeden oluşan koyu bir yüzeye işaret ediyor. Bu kuyrukluyıldızın çekirdeği olasılıkla diğer bir cismin çarpmasıyla yeniden etkinleşmiş. Bu tahmin doğruysa, çarpışma Sheila’nın yörüngesinde de ölçülebilir. Astronomlar, aralarında Hubble uzay teleskopunun da bulunduğu diğer gözlem araçlarıyla yeni incelemeler yapmayı planlıyor. milyon görüntü alması gerekiyordu. Buradaki en büyük zorluk, çekilen fotoğrafların kaydedilmesiydi. Sonuçta on milyon görüntü muazzam bir veri yığını oluşturur. Bu sorunun çözülmesi için kamerayla sadece 30 piksel çözünürlükte fotoğraflar çekildi. Bu görüntüler daha sonra bir araya getirilerek çok sayıda altıgen parçalardan meydana gelen bir fotoğraf elde edildi. Şimşekler tam olarak kameranın konumlandırıldığı yerde çaktığı için istenilen noktaya bir roket fırlatıldı. Böylece şimşek, roketin arkasındaki iletken bir kabloda hareket etti ve kablonun yardımıyla bir şimşeğin fotoğrafı çekilebildi. Bilim insanları bu görüntüden yeni bilgiler bile elde etti. Tahminlere göre şimşekler, röntgen ışınının büyük bir kısmını uçlarında taşıyor. (National Geoghraphic) DÜNYA NÜFUSUNA HER SANİYE BAŞI, 2.6 KİŞİ EKLENİYOR 1 Ocak 2011 gecesinde dünyamızda 6.934.196.000 insan vardı dünyada. Bu geçen yılın ilk gününe kıyasla seksen milyon daha fazla insan demek. Alman Dünya Nüfusu Vakfı’nın açıklamasına göre yedi milyar sınırı bu yılın ortalarına doğru aşılabilir. Vakfın hesaplarına göre her saniye başı ortalama olarak 2,6 kişi geliyor dünyaya. Dünya nüfusunun yüzde 82’si yani 5,7 milyar insan gelişmekte olan ülkelerde yaşıyor. Hesaplar, 2050 yılına dek dünya nüfusuna 2,2 milyar kişinin ekleneceğini gösteriyor. Nüfusun en hızlı büyüdüğü Afrika’da yüzyılın ortalarına kadar iki milyar insan yaşıyor olacak. Yani günümüzden iki misli fazla. Oysa Afrika ülkelerinin birçoğunda insanlar daha şimdiden yeterli beslenemiyorlar. Hızlı nüfus artışı yoksulluğu da beraberinde getiriyor. Vakıf aile planlaması sayesinde Sahra’nın güneyindeki nüfus artışının beşte bir oranında düşürülebileceğini söylüyor. Gelişmekte olan ülkelerde doğum kontrol yöntemleri hakkında yeterli bilgisi olmayan 75 milyon kadın istemeden hamile kalıyor. Nilgün Özbaşaran Dede SANİYEDE 10 MİLYON GÖRÜNTÜ ALAN KAMERA Florida Teknoloji Enstitüsü bilim insanları 680 kg ağırlığında bir röntgen kamerası geliştirdi. Işığın saniyede 300.000 km hızla hareket etmesi nedeniyle kameranın saniyede on YENİ BİR KUYRUKLUYILDIZ DOĞUYOR Asteroit kuşağındaki bir gökcismin daha parlak ışıdığını ve bir uzantı oluşturduğunu gören Amerikalı astronomlar, bunun canlanmakta olan bir kuyrukluyıldız olduğunu keşfettiler. Asteroitlerin çoğu, daha büyük asteroit çarpışmalarından fırlayan enkazlardır, ama bazılarının, buzu, güneşin etkisiyle kaybolan eski kuyrukluyıldızlar olduğunu tahmin ediyoruz diyor bilim insanları. Son olarak bulunan gökcismi de bu sınıfa giriyorsa eğer, o Araştırma TÜBERKÜLOZ, AKCİĞER KANSERİ RİSKİNİ YÜKSELTİYOR Tayvan’da gerçekleştirilen kapsamlı bir araştırmaya göre, tüberküloz hastalarının akciğer kanserine yakalanma olasılığı, sağlıklı insanlara kıyasla 10,9 misli fazla. Taichung’da Çin Tıp Üniversitesi bilimcilerinin bu bulguları, bulaşıcı hastalıklarla mücadele için büyük bir önem taşıyor. Bilimciler, ulusal sağlık programında kayıtlı bir milyon hastanın verilerini incelerken, 1998 ve 2000 yılları arasında tüberküloz tanısı konan yirmi yaş üzeri 4.480 kişiyi ayırmışlar. İkinci grupta tüberküloz geçirmeyen 712.392 kişi bulunuyordu. Hiç kimse araştırmanın başlangıcında kansere yakalanmamıştı; iki grup da 2001 ve 2007 yılına kadar incelenmiş. Dünya Sağlık Organizasyonu’na göre dünya nüfusunun üçte birine tüberküloz bulaşmış. Her saniye başı bir kişiye hastalık bulaşıyor. 2009 yılında daha çok gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere tüberküloz yüzünden 1,7 milyon kişi hayatını kaybetmiş. Akciğer kanserine sigaranın sebep olduğu bir gerçek, ama araştırmamız, tüberkülozla mücadelenin de akciğer kanserinin önlenmesine önemli bir rol oynadığını gösterdi diyor ChihYi Chen. YAS TUTMAK İNSANLARA ÖZGÜ DEĞİL CBT 1243/ 4 14 Ocak 2011 Amerikalı bilim insanları en yakın akrabalarımız olan primatlarla ilgili araştırmayı yayımladı. Araştırma, Etiyopya’nın yüksek bölgelerinde yaşayan şebek sürülerindeki ölüm acısının incelenmesine dayanıyor. Bilim insanları üç yıllık bir gözlemin ardından elde ettikleri verileri, Kenya’nın sıcak bölgelerinde