23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP Mustafa Çetiner cetiner.m@superonline.com Sağlık Basketbol genç bir spor aslında ve sadece bu nedenden bile her spordan daha çok gençlerin, çocukların sporu olmayı hak ediyor. “Ülkemizde Basketbol” İlk basketbolu Kızılderililerin oynadığı söylenir, ancak onu bir spor dalı haline getiren kendi halinde bir beden eğitimi öğretmenidir. James Naismith isimli öğretmen 1891 yılında Amerikan futbolu oynayan sporcuların eğlenerek dinlenebildiği bir oyun olarak tasarlamış basketbolu. Ama yamağı olduğu Amerikan Futbolu, ABD’ye sıkışıp kalmışken basketbol kısa bir sürede tüm dünyanın sporu haline gelmiş. Oyun, icadından neredeyse 30 yıl sonra ve 1. Dünya Savaşı’nın sonunda önce Avrupa daha sonra da tüm dünyaya yayılmış. Günümüzde artan bir ivmeyle kitleleri peşinden sürüklemeyi başarıyor. Milli Basketbol takımımızın Sırbistan ile oynayacağı yarı final maçından bir gün önceydi. Oğlumla birlikte sitemizin basketbol sahası olarak planlanmış ancak şimdi otopark olarak kullanılan alanında basketbol oynuyorduk. Daha henüz oynamaya başlamıştık ki komşuların “Bayram günü gürültü etmeyin, haydi gidin oradan başka zaman oynarsınız” uyarısı geldi. Burada oynamak oğlumun da hoşuna gitmiyordu aslında, ama asıl basketbol sahamız komşularımızın site yönetimini gürültü nedeniyle uyarması yüzünden ne yazık ki yıkılmıştı. Oğlum henüz 12 yaşında ve lisanslı basketbol oynuyor. Geçtiğimiz yıl anlı şanlı meslek odalarından birinde oyuncuydu. Servis parasını, forma parasını hep cebimizden ödedik. Meğerse bu meslek odası basketbol için binlerce lira ayırmış, sonradan öğrendik. Bu yıl veliler isyan edince anlaşıldı her şey, günlerce veliler ile toplantılar yapıldı, çözüm yolları arandı, ancak kimse sözü edilen paraların akıbeti konusunda bilgi edinemedi. Oyuncuların büyük bölümü kulüpten ayrıldı. Basketbol oynamak dışında bir amaçları olmayan bu gençlere başka kulübe giderlerse lisanslarının verilmeyeceği tehdidinde bulunanlar bile oldu. Oğlum bir özel basketbol organizasyonunun her yıl düzenlediği yaz kampına katıldı. Organizasyonun kâr amaçlı olduğu öylesine belliydi ki, üzüldüm. Tanık olduklarıma şaşırdım. Kampa katılan 1012 yaş grubu sporcular birkaç fazla meyve suyu içti ve dondurma yedi diye çalıştırıcılarından yarım saat boyunca anne babalarından işitmedikleri azarı işittiler mesela. Genç bir adam, çocuklara yarım saat boyunca avazı çıktığı kadar bağırdı. Bu sağlıklı beslenme fırçasından sonra patates kızartması, patates püresi ve patates yemeğinden oluşan “sporcu?” yemeği için kampa döndüler. Bu kampları neden Beden Terbiyesi, Gençlik Spor Müdürlüğü, üniversitelerin spor akademileri düzenlemez ki? Yaşadıklarımdan sonra bu ülkenin milli basketbol takımı nasıl oluyor da Dünya Basketbol Şampiyonası’nda bu kadar başarılı oluyor diye şaşırdığımı düşünebilirsiniz. Oysa hiç şaşırmadım. Çünkü bu olumsuzluklara rağmen velilerin, çocukların sağduyularına, takım ve arkadaş ruhlarına hayran kaldım. Bu süreçte basketbolun içinde çok özverili, iyi eğitimli, yüksek karakterli kişilerin şaşırtıcı ama sessiz çokluğunu da gördüm. Bu basketbol sevdalılarından biri bana şöyle demişti: “Bunların hiç birinin Hidayet olmayacağını biliyorum. Bir Hidayet, bir Ersan’ın binde bir çıktığını biliyorum. Ama bunlar spor yaparak büyüyecekler, bunlar arkadaşlığın, takım olmanın, paylaşmanın ne demek olduğunu öğrenecekler, birer sporsever olarak büyüyecek ve sonraki hayatlarını öyle devam ettirecekler. Birer basketbol sever, iyi birer izleyici olacaklar, ileride basketbola katkı vermeyi sürdürecekler. Bu arada da yeni Mehmet Okur’lar çıkmaya devam edecek’” Dünya Basketbol Şampiyonasını izlerken hükümetimizin, başbakanımızın, devlet kurumlarının, özel sektörün Türk Basketbolunun ne kadar arkasında olduğunu, ne büyük destek sözleri verdiğini izliyorum. Ancak bu sözlerin gerçekliğinin test edileceği alan alt yapıdır. Zamanı ise turnuvanın bittiği ve basketbolun unutulacağı ilerleyen günlerdir. Farkındayım, bu yazı “güncel tıp” köşenin alışıldık biçiminden biraz farklı oldu. Ama sağlıklı beyinler için sağlıklı bir beden ilk koşullardan biridir çünkü. Başarılı bir burun ameliyatına etki eden önemli öğeler nelerdir? Her ameliyat gibi estetik burun ameliyatı da birçok şeyin bir arada düşünüldüğü bir prodüksiyondur. Bu işlem öncesinde, işlem sırasında ve sonrasında yapılacak manevralar hastanın durumuna ne kadar uygunsa başarı şansı o kadar artar. Dr. Murat Pençe, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Bölüm Başkanı B urnunda şekil bozukluğu olduğunu düşünen hasta doktora başvurduğunda problemin ne olduğunu doğru olarak görüyor olmalıdır. Hastadan profesyonel bir analiz beklenmez, ancak gene de problemi gerçeğe yakın bir biçimde görebilmeli ve muayene eden doktor tarafından anlatılanları anlayabilmelidir. Hasta çevreden öğrendiği bilgiler çerçevesinde ameliyatına ait bazı tahminlerde bulunmuş olabilir ama gerçekte ne yapılması gerektiğini doktorundan öğrenmeli, onun anlattıklarını dikkatle dinlemelidir. Burun yüzün en önünde ve ortasında yer aldığı için çok dikkat çeken bir anatomik yapıdır. Pozisyonu nedeni ile insanı dış görünüşünde, yüzün bütünü ile uyumlu ve kusuru olmayan bir burun önemli rol oynar. Başarılı bir burun ameliyatı geçiren hasta bu ameliyatın iyi etkilerini mutlaka görür ve pozitif olarak etkilenir. Ancak hasta bilinç düzeyinde veya bilinçaltından, yapılacak burun ameliyatının, hayatının başka yönleri ile ilgili istediği şekilde gitmeyen işlerini düzelteceği beklentisini taşıyorsa hayal kırıklığına uğrayabilir. Sosyal hayattaki aksaklıklar, okul başarısızlığı, eş veya arkadaşlarla geçimsizlikler, işten memnun olmama gibi şeyler, iyi yapılmış bir burun ameliyatından bazı hastalarımızın beklediği kadar etkilenmeyebilirler. Hasta yapılacak ameliyatta imkânların sonsuz olmadığını, burnunun basından takip ettiği bir aktrisin burnuna tıpatıp benzemeyebileceğini anlayacak durumda olmalıdır. Yapılacak burun başka yerlerden temin edilecek malzeme ile yapılacak değildir. Ameliyatın, hastaya kendi burnunda yapılacak bazı değişikler ile, hoşa gidecek, kendi yüzünün bütünü ile uyum sağlayacak bir görüntü elde edileceği açıklanmalıdır. Bu anlatılanları ‘hastanın beklentisi gerçekçi olmalıdır’ veya ‘hastaya ameliyat hakkındaki gerçekler ve imkânlar anlatılmalıdır’ diye özetleyebiliriz. PATOLOJİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: Değerlendirme doktor tarafından yapılacak bir işlemdir. Yaygın kanının aksine, standart bir burun ameliyatı yoktur, patolojileri düzeltmeye yönelik cerrahi işlemler ve manevralar vardır. Amaç hem şekli kusursuz, hem de hastanın yüzüne uygun bir burun elde etmek ise, her hastanın analizi yapılmalı ve her hasta için ayrı bir ameliyat planı çizilmeli, bu plan ve beklenen sonuç ise hastaya anlatılmalıdır. kimi hastada burun küçültülecekken, kimi hastada, tam tersine, burun çatısına ilave yapmak gerekebilir, bazı hastalarda kemikte ameliyat yapmaya gerek yoktur, bazısında ise kemiği kesmeden iyi bir sonuç almak imkansızdır. Hastanın sert doku miktarının yetersiz kaldığı durumlarda ise kulak veya kaburga kıkırdağı kullanılarak, veya burundan elde edilecek kıkırdak kısımları ile bu eksik giderilmeye çalışılır. Değerlendirme ve planlama safhasında bilgisayar yardımı veya el ile hastanın fotoğrafı üzerinde yapılacak çizimler doktorun hastaya analizi ve planlamayı anlatmasını kolaylaştırabilir. Bu çizimlerin de ameliyatın kendisi olmadığı, yapılmak istenen manevraları göstermek üzere kullanıldığı hastaya tekrar edilmelidir. DOKTOR FAKTÖRÜ Rinoplastiyi yapacak olan doktorun bu konuda sağlık bakanlığı tarafından tescil edilmiş bir kurumda ihtisas yapmış ve diplomasını almış bir hekim olması gerekir. Ülkemizde Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi eğitimi üniversite ve eğitim veren devlet hastanelerinde yapıl maktadır. Doktorun kendi ameliyatlarına başlamadan önce yeterli bir süre daha tecrübeli bir cerrahın ameliyatlarında bulunarak prosedürlere alışması uygun sayılır. Rinoplasti uzun yıllardır yapılıyor olmasına ve bu konuda çok bilgi birikmiş olmasına rağmen plastik cerrahlar ara vermeksizin ameliyatlarla ilgili kolaylıklar ve hasta yararına olacak değişiklikler yapmakta ve bunlar mesleki yayın organlarında, kongrelerde meslektaşlarla paylaşılmaktadır. Bir doktor bu yenilikleri ne kadar yakından takip eder ve uygun bulduklarını kendi pratiğine alırsa başarı şansı o kadar yükselir. Kısacası, doktorun en baştan uygun bir plastik cerrahi eğitimi almış olması, sonra da konu hakkındaki gelişmeleri takip etmesi gerekli şartlardır. AMELİYATHANE ŞARTLARI Rinoplastinin yapılacağı yer ameliyathanedir. Bu ameliyathane sağlık bakanlığı tarafından ‘hastane’ veya ‘ayaktan cerrahi merkezi’ olarak onaylanmış bir kurumun ameliyathanesi olmalıdır, ve bakanlığın belirlediği bütün şartlar kurum tarafından yerine getirilmelidir. Hasta emniyeti dışında, doktorun da ameliyat sırasında rahat ve kaygısız çalışabilmesi için gerekli bütün imkânların seferber edilmiş olması gerekir. Doktor ameliyatı dışındaki şeyleri ne kadar az aklına getirirse, ne kadar kaliteli ve yeterli malzeme ile çalışırsa, ameliyatına o kadar iyi yoğunlaşabilir, başarı şansı da o kadar artar. Ameliyatta verilen anesteziyi uygulayan uzmanın da burun ameliyatları konusunda bir süre çalışmış ve özelliklerine alışkanlık kazanmış olması önemlidir. AMELİYAT SONRASI BAKIM Birçok estetik cerrahi ameliyatından sonra olduğu gibi, rinoplastide ameliyat sonrası bakım uzun vadeli sonuç üzerinde etkili olur. Öncelikle ameliyat sonrasındaki erken iyileşme döneminde doktor tarafından tavsiye edilen dinlenme süresine uyulması gerekir. Ameliyat sonrası ilk birkaç haftadaki istirahat ve sedanter hayat, sonraki aylarda olacak olan iyileşmeyi hızlandırır. İki ila üç hafta sonra normal günlük hayatına dönecek olan hastanın ilk 1.5 ay boyunca burnuna darbe almaması çok kritiktir. Daha sonra günlük hayatına serbest olarak devam edebilir. Rinoplastinin en son halini alması genellikle bir buçuk iki yılda gerçekleşmektedir. Bu süre zarfında hasta periyodik olarak doktor tarafından görülür ve gerekirse bazı ilaçlar veya masajlar önerilebilir. Takip sırasında alınacak bazı tedbirlerle sonuçlar daha istendiği gibi olabilir. Çok önemli olan bir konu da hastanın kendi genel sağlığına ne kadar dikkat ettiğidir. Ameliyatın emniyeti ve sonrasındaki iyileşme hastanın sağlık kurallarına ne kadar uyduğuna çok bağlıdır. Tütün kullanımının yara iyileşmesini bozduğu bilinmektedir. Hastalardan, eğer kullanıyorlarsa, tütün mamullerini ameliyattan en az iki hafta evvel kesmeleri istenir. Ağır beden eforu değilse de (sportif faaliyetler), vücudu strese sokan normalden az uyuma, aşırı alkol alımı, kötü beslenme, tütün, sıcakta ve güneş altında uzun süre kalma gibi faktörler de iyileşmenin gecikmesine, hatta istenmeyen şekilde iyileşmeye neden olabilir. Görülebileceği gibi, iyi bir sonuç alınabilmesi için yapılacak rinoplasti bir ameliyat değil, hasta, doktor ve doktora yardım eden diğer doktorlar, sağlık personeli ve fizik şartların da katıldığı bir prodüksiyondur. Bu prodüksiyonda yer alan her ögenin de sonuç üzerinde bir diğeri kadar önemi vardır. CBT 1226/17 17 Eylül 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle