11 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

HUKUK POLİTİKASI Hayrettin Ökçesiz hayret@akdeniz.edu.tr Bugünlerde meydanlarda, televizyon ekranlarında, gazete köşelerinde evet, hayır uğruna sarf edilen sözün haddi hesabı yok. Halk orta yerde birbirinden mahir kimi orta oyuncusunu şaşırarak ve kahırlanarak izliyor. İki gün sonra seçmen çoğunluğu evet ya da hayır diyerek yeni bir çağı açacak. Kaçırılan Dr. Balıklarımıza dünyada rağbet fazla 1990’lı yıllarda, Sivas’ın Kangal ilçesindeki kaplıcalarda bulunan ve Garra rufa (Yağlı Balık) olarak bilinen balık yasadışı olarak Almanya’ya kaçırıldı. Yani Anadolu’ya ait bir genetik materyal bir hırsızlık operasyonuyla Almanya’ya götürüldü. Ülkenin canlı doğal kaynaklarını korumakla sorumlu Tarım ve Orman Bakanlığı ile o zamanki Çevre Bakanlığı ise hiçbir şey yapmadı. Prof. Dr. Bayram Öztürk, İ.Ü.Öğretim Üyesi ,TÜDAV Direnmekte Hayır var İçerisindeyken insan bulutu göremez ya, işte öyle bir haldeyiz şimdi. Daha önce görmüş geçirmişlere kulak verirsek bizi saran bu kara bulutu belki anlayabiliriz. Hükümet partisi genel başkanının, Anayasa Mahkemesi’nin ve HSYK’nin kuruluşunu yeniden düzenleyen referandum maddelerini tanıtırken söylediği “Bundan sonra 411’ler, 367’ler asla olmayacak” sözü, “benim mahkum ettiğim birini, bir Alman mahkemesinin aklaması asla bir daha görülmeyecek” diyen o kanlı diktatörün sözüne ne kadar çok benziyor! Oysa hüner, 411’lere, 367’lere birer mahkeme kararı olarak saygı duymak, yurttaşların mahkeme kararlarına olan saygı ve güveninin sarsılmamasına bakmak; mahkemelerin Türk milleti adına hüküm verirken iki bin beş yüz yıllık bir hukuk bilgeliğini bir meslek birikimi ve yeteneği olarak kullandıklarını bilmezlikten, anlamazlıktan gelmemek; tüm yargıçların ve mahkemelerin böyle durup davranabilmeleri için tam bir bağımsızlığa ve yansızlığa olanak ve cesaretlerinin daima bulunmasına çalışmak; bir ülkenin aydınlık geleceğinin yalnızca bu yalın gerçekte yattığını görebilmektir. Hüner, mahkemeleri daha bağımlı, daha yanlı kılacak kurnazlıklara tevessül etmek değildir. Bununla neyi elde edeceksiniz? İsterseniz padişah olursunuz, devleti tümüyle avucunuzun içerisine alırsınız, halkı kul, köle yaparsınız, ülkeyi istediğiniz ve söylediğiniz gibi pazarlarsınız da sonunda yüzünüzü ağartan ne geçer elinize? Bunları istemiyorsanız, yargıyı böylesine bir kuşatma, şaşırtma, korkutmayla, sindirmeyle başka diktatörlerin yeşermesine ortam hazırladığınızı nasıl olur da bilemezsiniz? Bırakın, adalet, hukuk, yargı bir kültür, bir asil meslek, olağanüstü bir sorumluluk alanı, ayrı bir devlet gücü olarak kendi ideal işleyişine kavuşsun; öğretimiyle, eğitimiyle, tüm toplumsal etkinliğiyle, üstün bir olgunluk ve yetkinlik içerisinde mağdurların imdadına yetişsin. Bunun için, yapmanız gerekenden fazla, yapmamanız gereken şeyler vardır. Onları hatırlayın, bilmiyorsanız, sorun, öğrenin! Hayatta çoğunlukla en kolay şey evet demektir. Evet, itaatin sözcüğüdür. Buyurganın istediğidir. “Evet”, bizim en ince yanımızdır. Birçok nedenle “hayır” demek çoğu zaman pek zor gelir. “Evet” demek için çok şey bilmemiz gerekmez. Korkmamız, umutlanmamız yeter. O anda bize bir biçimde üstün olan kişi “evet” dememizi beklerken, “hayır” dememiz için kendimizi aşmamız gerekir. “Hayır” karşı durmanın sözcüğüdür. Direnmenin sözcüğüdür kendimize ve buyurgana… “Hayır” Kuvayı Milliye’nin sözüdür. İki gün sonra seçmenlerin çoğunluğu hayır diyecekse, bu çok ciddi bir bilinçlenmenin ve direnmenin kopup geldiğinin göstergesidir. “Evet”e söylenecek söz, ülkenin bir kadavra itaatine doğru kaz adımlarıyla yürüyor olacağıdır. Halkoylamasına, oylanamayacak temel hak ve özgürlüklerin konu edilemeyeceğini biliyoruz. Adil yargılanma temel hakkımızı akim bırakacak bir yargı örgütlenmesinin halk oylamasına konu edilerek, seçmen çoğunluğundan onay alınmasının her bir yurttaşın direnme hakkının içerisini dolduracağını biliyoruz. Hukuk devletini ortadan kaldıracak dolaylı dolaysız her türlü düzenlemenin bu hakkın konusunu oluşturacağını biliyoruz. Direnme hakkı tanınmayı gerektirmez. Ama tüm hukuk direnmenin İnsan’a bir temel hak olarak tanınmasıyla başlar. Hukukun özü budur. Seçmen tüm seçemeyenler ve farklı seçenler adına da oyundan sorumlu olan kişidir. O, korkutularak, aldatılarak yoldan çıkarılmamalıdır. Devlet seçmene özgür irade, sağlıklı bilgilenme, yeterli bilinçlenme ortamını sonuna kadar sağlamakla yükümlüdür. İradesi fesada uğratılmış seçmenlerle, parti delegeleriyle, müstebit parti başkanlarıyla, bunları yaratan seçim ve siyasi parti yasalarıyla malul bir demokrasi ve referandum uygulamasına direnmek daha az meşru değildir. Direnmekte önce hayır vardır. D önemin yerel yöneticileri örneğin kaymakam veya tarım ilçe müdürü de bir şey yapmadı. Olay sadece gazetelerde küçük bir haber olarak kaldı, ama bu balığı alıp kaçak olarak Almanya’ya götürenler hesaplarını iyi yapmışlardı. Yağlı balık kaplıcalarda Dr. Balık olarak biliniyordu ve başta sedef, egzama, yanık, kaşıntı, sivilce gibi birçok deri hastalıklarının tedavisinde kullanılıyordu. Öyle ki birçok televizyon kanalı gelip bu balıkların maharetleri gösterip balığı ve Sivas’ı tanıtıyordu. Almanya’ya kaçıranlar ise balığı basit bir havuza atıp aynı tedaviyi Almanya’da yapıp para kazanmak isteyen uyanıklardı. Proje başarıyla uygulandı, balık önce Nümberg’de daha sonra ise birçok şehirde büyük ilgi gördü, birçok insan balığı tanıdı ve faydalarını gördü. Balığı kaçıran şirket veya kişiler bu sefer bir adım daha attılar, özel ortamlarda üreterek yurtdışına ihraç etmek için pazar aramaya başladılar. Ne de olsa balık her derse devaydı, görünüşü güzel, küçük ve dayanıklıydı. Nihayetinde balığa Amerikalılar, Çinliler ve Japonlar ilgi gösterdi ve 2004 yılında ithal ettiler. Japonlar piyasayı görüp para kazanacaklarını düşünmüşlerdi. Balık japonya’da da büyük ilgi gördü. Bu balığın tedavisinden yararlanmak isteyen birçok kişi doktor balıkların konulduğu küçük havuzlarda tedavi olmaya başladı. Matsuyama, Saitama ve İshikawa başta olmak üzere 10 dakikalık tedavi 50 TL ücretlerle tedavi hizmetleri başladı. İş Japonya’da iyi tuttu. de balık türü gitmiş, ne var bunda diyemeyiz. Bence bir balığın çalınmasıyla bir müzenin soyulması arasında fark yoktur. Biri ekolojik diğeri kültürel mirasımızdır ve korunmalıdır. Bir başka düşündürücü nokta, doğal kaynaklarımızın korunması konusunda yeterli duyarlılığı hâlâ gösteremediğimiz. Elini kolunu sallayan yabancı bir gezgin veya bilim insanı kimseye sormadan Anadolu’ya gelip yılan topluyor, kardelen topluyor, çiçek topluyor, tohum topluyor, lale soğanı kaçırıyor, balık kaçırıyor. Denize giriyor örnek toplayıp müzelerine götürüyor. Dr. Balık terapisi için gelen müşteriler havuzda ayak masajı yaptırıyorlar. (Okinawa) ANADOLU'DA HIRSIZLIK VE TALAN Ben Okinowa Adası’nın en işlek caddesi olan Kokusai’de bizim balıkları görünce, 15 sene önce balıklarımızı kaçırıyorlar diye kestiğim küçük gazete parçasını hatırladım. Evet bilim dünyasında Garra rufa olarak bilinen ve Anadolu’da, Suriye hatta Ürdün’e kadar yayılan Yağlı balığın hikayesi böyle. Yakında parası olan elit kesimin Sivas’ın kangal ilçesinde bu balıkla yapılan sedef hastalığı tedavisi için Almanya’ya, Çine, Singapur hatta İsveç’e veya Japonya’ya gittiğini duyarsam şaşırmam. Çünkü bu ülkelerde bizim balıklar çalışıyor. Hatta Amerika’da güzellik salonlarında çalışanlar işlerinin ellerinden alındığı için, çalışma bakanlığına baş vurmuşlar. Çünkü Pedikür için bu balık kullanılmaya başlanmış bile. Üstelik acısız tedavi ettiklerinden pedikür eğitimi alanlardan daha başarılı bulunmuş müşterilerce. Ne olacak Anadolu’dan neler götürüldü bir Doktor balık reklamları. (Tokyo) Böyle serbest hırsızlık yapılan başka bir ülke bilmiyorum. Yani aslında bizi soyuyorlar ama kimsenin umurunda değil. Doğal kaynaklarımızın, genetik materyallerimizin başkalarının eline geçmesi ve ticari olarak kullanılması biyolojik çeşitlilik ve Cites gibi uluslararası sözleşmelere de aykırı. Konuyla ilgili bakanlıklar bir çalışma grubu kurarak en azından neler gitti, hangi türler korunmalı gibi sorulara cevap aramalı. CBT 1225/8 10 Eylül 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle