Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SON ARAŞTIRMALAR ELMA VE BUĞDAYIN GEN HARİTASI ÇÖZÜLDÜ İtalyan genetikçi Riccardo Velasco ile çalışan araştırmacılar “Golden Delicius” cinsi elmanın, Bristol Üniversitesi, Liverpol Üniversitesi ve JohnInnes Merkezi bilim insanları ise buğdayın gen haritasını çözdüler. (Nature Genetics). İlk kez 4000 yıl önce Yakındoğu’da yetiştirilen elma, yaklaşık 742 milyon baz çiftine sahip. İnsan DNA’sı 3 milyar baz çiftinden oluşuyor. Araştırmacılar elma kalıtımının beşte biri kadarını çözdüklerini söylüyor ve bu verilerle daha iyi elma cinslerinin yetiştirilebileceğinden eminler. İngiliz bilim insanları gen sekansı için Chinese Spring buğday cinsini kullanmış. Buğday kalıtımının yüzde doksan beşini çözmüşler; şu sıralar en çok ekilen buğday cinsinin kalıtımını eksiksiz olarak çözmek için çalışıyorlar. Rusya’daki olumsuz iklim koşullarına bağlı olarak düşen buğday rekoltesinden sonra, buğday fiyatlarında artış yaşandı. Ekinlerden her yıl elde edilen 550 milyon ton buğday dünyadaki en önemli besinlerden biri. Araştırmacılar önümüzdeki kırk ila elli yıl içinde yüzde elli daha fazla buğdayın tüketilmesini bekliyor. Dolayısıyla da uygunsuz şartlara dayanıklı cinslerin yetiştirilmesi büyük bir önem taşıyor. Elma da dünyada en fazla yetiştirilen meyvelerden biri. Dünya genelinde yılda 60 milyon tonun üzerinde elma toplanıyor. Dünya nüfusu içinde kişi başına yaklaşık olarak 8.5 kilo elma düşüyor. Her iki araştırma ekibi de elde ettikleri sonuçların hastalıklara, uygunsuz çevre ve iklim koşullarına daha dayanıklı ürünler yetiştirerek gıda fiyatlarının sabit kalmasına yardımcı olacağına inanıyor. kromozomu üzerindeki PGCP ve MTDH?AEG1 genleri arasında bir DNA varyantına rastlamış. 3.202 diğer migren hastası ve 40.062 sağlıklı insanın karşılaştırılması ile de bu sonuç kanıtlanmış. Anlaşıldığı üzere rs 185740 gen varyantı migren riskini beşte bir kadar yükseltiyor. Bu gen beyindeki sinir uyarı maddesi glutamatın ayarlanmasından sorumlu. Migren ağrıları olasılıkla sinapslarda aşırı glutamat salgısından kaynaklanıyor. Yeni saptanan DNA varyantı normalde “beyin otobanındaki” veri sıkışıklığını gideren bir protein üretiyor. Migrenli insanlarda bu komut yerine gelmemekte. Veri sıkışıklılığının hangi durumlarda meydana geldiği henüz bilinmiyor. Ancak artık olası bir kaynak bilindiğinden bilim insanları bundan sonra özellikle de hastalığın ayar mekanizmasını daha yakından incelemeye çalışacaklar. kornea sayesinde göz, gözyaşı sıvısı bile üretmeye başlamış. Yeni araştırmalar sayesinde yapay kornea ile saydam tabaka bağışı bekleyen milyonlarca insanın yeniden görmesi sağlanabilir diyor Griffith. vaş uyarılara reaksiyon gösterdiklerini tespit etmişler. Diğer nöronlar ise ritmik uyarılara tepki veriyorlar. Bilim insanları sonuçları karşılaştırdıktan sonraysa, farklı nöronlu grupların, homojen gruplara kıyasla iki misli bilgi ilettiklerini saptamışlar. Nöronsal çeşitliliğin Parkinson, şizofreni ve epilepsi gibi sinir hastalıklarında rolü olduğu sanılıyor. Nitekim bu hastalıklarda uyarı aktarımında ritim ve eşleşme bozuklukları tespit edilmişti. HİÇBİR SİNİR HÜCRESİ DİĞERİNE BENZEMİYOR Nöronlar da tıpkı kar taneleri hepsi birbirinden farklı. Ancak sinir hücreleri büyüklük ve biçim açısından değil uyarılara gösterdikleri reaksiyonlarla birbirinden ayrılıyorlar. CİLDİN ALTINDA ŞEKER ÖLÇÜM ALETİ San Diego Kaliforniya Üniversitesi bilim insanları, kandaki şeker seviyesini ölçen bir implant geliştirdiler. Cildin altına yerleştirilen implant ölçüm verilerini telsizle birkaç dakikada birbir göstergeye ya da bilgisayara gönderiyor. Amerikan GlySens firması tarafından üretilecek olan yeni ölçüm aleti iki yıl boyu hayvanlarda denenmiş. Bundan sonra insanlarda ilk klinik deneyler yapılacak. İmplantın çapı üç santimetre ve sadece bir santim kalınlığında ve hastanın göğüs bölgesine yerleştirilmekte. Yeni teknik sayesinde diyabet hastaları günde birkaç kez iğneyle kan örneği almak zorunda kalmayacak. Ayrıca kan örneğiyle yapılan testler her zaman kesin sonuç vermiyor. Oysa GlySens aleti hem daha sık hem de daha kesin sonuç veriyor, diyor uzmanlar. Bu sayede hasta ensülini daha iyi ayarlayabilecek. Yeni alet kan şekeri seviyesini glikoz oksidaz enzimiyle ölçüyor. Glikoz seviyesi yüksek olduğu zaman oksijen harcayan bir reaksiyon meydana geliyor ki bu da bir oksijen detektörüyle saptanıyor. Yeni implantın buluşçusu David Gough beden içinde işleyen uzun vadeli ölçüm sensörünün geliştirilmesi için çok çaba sarf ettiklerini ve bu amaçta ölçüm enziminin, reaksiyonun toksik yan ürünlerini elimine eden diğer bir enzimle stabilize edilmesi gerektiğini söylüyor. İmplant hayvan deneylerinde iki yıl boyu çalışarak görevini yerine getirmiş. Nilgün Özbaşaran Dede YAPAY KORNEA YENİDEN GÖRMEYİ SAĞLIYOR Ottawa Üniversitesi bilim insanları insandaki görme yetisini geri kazandıran yapay bir kornea geliştirdiler. On hastada yapılan ilk testlerde beden, yapay ürüne olumlu yanıt verdi. Araştırmamız yapay saydam tabakanın insan gözüyle birleşerek, yenilemeyi uyardığını MİGRENDEN SORUMLU GEN BULUNDU Uluslararası bir araştırma ekibi ilk kez (sıradan) migren için bir risk geni saptadı. 50.000 kişinin incelenmesine dayanan sonuçlar sayesinde bilim insanlar migren ataklarının kaynağını ve yeni tedavi yöntemleri bulmayı umuyor. Daha önceleri de ender görülen migren ve şiddetli migrenle bağlantılı genler tespit edilmişti. “İlk kez binlerce insanın kalıtımını yakından inceleme fırsatı bularak sıradan migreni daha iyi anlamamızı sağlayacak genetik örnekler bulduk” diyor İngiliz Wellcome Trust Sanger Enstitüsü’nden Aarno Palotie. Migren, endüstri ülkelerinde altı kadından birinde ve on iki erkekten birinde görülmekte. Enstitü 2.731 migren hastasının tüm kalıtımını 10.747 sağlıklı insanın kalıtımıyla karşılaştırarak, migren hastalarının sekizinci gösterdi diyor Mary Griffith. Kornea gözün en dış tabakasıdır. Saydam tabakanın bulanıklaşması gözü körleştiren sebeplerden biridir. Yapay kornea İsveç’teki Linköping Üniversitesi’nde on hastaya aktarılmış. Dokuz hastada saydam tabaka hücreleri iki yıl içinde yenilenirken, altı hastanın görme yetisi iyileşmiş. Ayrıca doğal kornea naklinin aksine yapay korneada beden olumsuz reaksiyon göstermemiş, dolayısıyla da hastalar immunsupresif ilaçlar almak zorunda kalmamışlar. Yapay Sonuç, sinir hücrelerinin karmaşık uyarıları ne şekilde işledikleri ve bilgileri nasıl kodladıkları öğrenmede yardımcı olacak diyor araştırmacılar. Tahminlere göre insan beyninde yaklaşık olarak 100 milyon sinir hücresi bulunuyor. Bunlar birkaç farklı alt türe ayrılabilmekte. Aynı tipteki sinir hücreleri ilke olarak aynı görünüyorlar ve grup halinde aynı görevleri yerine getiriyorlar. Ancak buna rağmen her hücre uyarılara biraz farklı reaksiyon göstermekte. Bilim insanları bu özelliği şimdiye kadar doğanın keyfine bağlıyorlardı. Bilgisayar çiplerindeki küçük farklılıklar bile çok bozucu olabiliyor. Teknisyenler her işlemin diğeriyle aynı görünmesi ve çalışması için çok uğraşırlar. Beyin ise en karmaşık bilgisayarlardan biridir, diyor Carnegie Mellon Üniversitesi araştırmacısı Nathan Urban. Araştırmacı ekibiyle birlikte nöronların farklı uyarılara gösterdikleri reaksiyonları incelemiş. Test edilen hücrelerin çoğu gerçekten de aynı şekilde reaksiyon göstermemiş. Bilim insanları nöronların hangi uyarılara reaksiyon verdiğini gösteren “Tepe Tetiklemeleri Averajlama” (“Spiketriggered Average” /STA) yönteminden yararlanarak, bazı nöronların hızlı, diğerlerinin ise ya Araştırma KANSERİN BAŞLICA SEKİZ BELİRTİSİ İngiltere’deki Keele Üniversitesi bilim insanları kanserle en fazla ilişkili olan ancak bugüne kadar açıklanmayan sekiz semptom saptadı. Mark Shapley ile çalışan ekip, belirtilerdeki tehlikenin yaşa bağlı olarak değiştiğini ve hastaların en çok da idrarda kan veya anemi gibi semptomları dikkate almalarını söylüyor. Diğer semptomlar: Rektal kanama, öksürük sırasında kanama, memede düğümler, yutma zorluğu, menopoz sonrası kanama ve prostat testinde anormal değerler. Bilim insanları en az yüzde yirmilik kanser olasılığına işaret eden semptomları araştırmışlar. Bu belirtiler varsa bile hastalanma olasılığı yine hâlâ düşüktür. Fakat kanser şüphesi gerekli test CBT 1225/ 4 10 Eylül 2010 lerin bir an önce yapılması gerektiği anlamına gelir, diyorlar. Her semptomun değerlendirilmesi 25 araştırmanın sonuçlarıyla yapılmış. 55 yaşın altındaki kişilerde iki belirti kanser olarak sonuçlanabiliyor: prostat testinde anormal değerler ve memede düğümler. 55 yaşın üzerindeki kişilerde ise (sadece erkeklerde) yutkunma zorluğu yemek borusu kanserine işaret edebiliyor. İdrarda kan görülmesi 60 yaşın üzerindeki kadınlarda ve erkeklerde aynı derecede tehlikeli. Shapley doktorların bu tür belirtileri dikkatte almalarını öneriyor. Ayrıca hangi semptomlarda uzman doktora başvurulması gerektiği konusu da tartışılmalı diyor araştırmacı. Ancak İngiltere Kanser Araştırmaları Enstitüsü’nün bir sözcüsü, bu sekiz belirtinin sadece bazı önemli semptomlar olduğunu ve birden fazla belirti gösteren iki yüzün üzerinde kanser türünün bulunduğunu söylüyor.