02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Yükseköğretimde olumsuz gelişmeler Anayasa kurallarına aykırı üniversite kuruluşları arttı. Son bir yılda 26 vakıf, 20 devlet üniversitesi kuruldu; ülkemizdeki üniversite sayısı, 102’si devlet, 52’si vakıf olmak üzere 154’e ulaştı. İktidar, kendi görüşüne uygun vakıf üniversitelerine burs desteği vermeye hazırlanıyor. Anayasa’ya aykırı olarak Vakıf Üniversiteleri kazanç amaçlı oluyor, bu yolla özel üniversiteye yol alınıyor, son kurulan vakıf üniversitelerinin hepsinin tarikat bağlantılı olduğu görülüyor, bu yolla eğitim birliği parçalanıyor. Hiç gereği olmadan 3 ilahiyat fakültesi daha açıldı ve böylece ilahiyat fakültesi sayısı 26’ya yükseltildi. Bülent Serim (Eski YÖK Üyesi) Türkiye'de Arkeolojik Mirasın Korun(ama)ması ve Allianoi Nezih Başgelen Bergama yakınındaki Allianoi (Paşa Ilıcası), arkeolojik kalıntıları, antik köprüleri, tarihi ılıcası ve diğer taşınamaz eserleriyle yerinde korunması ve sergilenmesi gereken eşsiz bir ören yeridir. Son gelişmelerle bu benzersiz arkeolojik miras göz göre göre çamura gömülme tehlikesiyle karşı karşıyadır. Bu açıdan Allianoi’un korunması Türkiye olarak hem yasal hem de tarihsel bir sorumluluğumuzdur. Ulusal onurumuzu biraz düşünüyorsak, Bergama Sunağı’nı Devlet olarak Almanya’dan geri isterken, Bergama’daki eşdeğerdeki Allianoi’yu (Paşa Ilıcası) çamura gömüp tahrip etmemeliyiz. ISBN 9756053960072 – sayfa sayısı 20 – Ebad 19,5x27,5 cm Ü lkemizde son yıllarda üniversite kurulması, bilimsel veriler ışığında ve anayasal kurallar çerçevesinde değil, siyasal etkilerle ve siyasal iktidarı mutlu kılmak gibi ereklerle yapılır oldu. Anayasa’nın 130. maddesine göre, üniversitelerin, ülkenin ve ulusun gereksinmelerine uygun insangücü yetiştirme amacı doğrultusunda kurulması ve ülke düzeyine dengeli biçimde yayılması gerekmektedir. Yani öncelikle ülkenin ve ulusun insangücü gereksinmesini ortaya koyan bir plan yapılmalı, üniversite kurulması bu plan çerçevesinde gerçekleştirilmelidir. Bunun yanında, bir üniversite kurulurken, yine aynı madde uyarınca üniversite kavramına yaraşır bir eğitimöğretim vermesi, bilimsel araştırma, yayın ve danışmanlık hizmetlerini en üst düzeyde gerçekleştirebilecek nitelikte olmasına da özen gösterilmelidir. Bunun için kurulacak üniversitenin, fiziksel koşulları, bütçesi, belki hepsinden önemlisi öğretim elemanı yeterli düzeyde olmalıdır. Anayasa’nın bu kuralları, 11. maddesi uyarınca hem üniversite kuruluşuna uygun görüş veren YÖK’ü, hem de kuruluş yasasını çıkaran TBMM’ni bağlar. Ne yazık ki, uygulamada bunun tam tersi gerçekleştiriliyor; anayasal kurallara ve bilimsel gerçeklere göre değil, siyasal isterlere göre davranılıyor. Son iki yıldır bu davranış ivme kazandı. Sonuçta, üniversite olarak nitelendirilemeyecek kimi okullar ortaya çıkıyor, yükseköğretimin kalitesi bozuluyor. Bu durum, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) raporlarında da dile getirilmekte. TÜBA’nın 2009 yılı bilim raporunda, üniversitelerin, siyasal kararlarla kurulduğu ve kimilerinin meslek öğretme yönünden yüksekokul standardını yakalamaktan bile uzak olduğu vurgulanarak, üniversite öğretimindeki kalite kaybı ortaya konuluyor. Rapora göre, Türk toplumu bilinçsizce açılan üniversiteler yüzünden bir bilgi/bilim toplumu durumuna gelemedi. (Cumhuriyet, 23.06.2010) Anayasal kurallara ve TÜBA tarafından yapılan uyarılara karşın, 2010 yılı içinde Nisan ayında kabul edilen 5981 sayılı yasayla (RG: 24.04.2010) 6 vakıf üniversitesi, Temmuz ayında kabul edilen 6005 sayılı yasayla da (RG: 21.07.2010) 7 devlet, 1 vakıf üniversitesi kuruldu ve yükseköğretime 14 üniversite daha armağan (!) edildi. Bu arada, son bir yıl içinde 26 vakıf, 20 devlet üniversitesi kurulduğunu; ülkemizdeki üniversite sayısının, 102’si devlet, 52’si vakıf olmak üzere 154’e ulaştığını anımsatmak isteriz. Mayıs Üniversitesi”, İstanbul’da, Sistem Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından, “Süleyman Şah Üniversitesi”, İstanbul’da, İlim Yayma Vakfı tarafından, “İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi”, Samsun’da, Başarı Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı ile Tanrıverdi Eğitim, Kültür ve Yardımlaşma Vakfı tarafından “Canik Başarı Üniversitesi”, Antalya’da, Gaye Eğitim Vakfı tarafından “Uluslararası Antalya Üniversitesi”, Adları altında 7 vakıf üniversitesi kuruldu. Türkiye'de Barajlar ve Göl Alanlarındaki Kültürel ve Doğal Miras Nezih Başgelen Zengin bir kültürel ve doğal mirasa sahip olmak, bunu tam anlamıyla tanıma, bilme, koruma ve geleceğe aktarma sorumluluğunu verir, yok etme hakkını değil. Hızla gelişen ülkemizde büyük alt yapı yatırımlarının da sayısı da artıyor. Yapımlarında kullanılan teknolojilerin yarattığı tahribat ise ülkemizin doğal ve kültürel birikiminin geleceğini tehlikeye sokuyor. Ülkemizin gelişmesi ve geleceği açısından gerekli olan yatırımların kaçınılmaz olduğu durumlarda, en azından bu tür değerlerin ayrıntılı olarak belgelenip gelecek kuşaklara aktarılması yatırım projesinin ön koşulu olmalı. Bu dünya yüzünde uygar bir toplum olmanın da tartışılmaz bir göstergesidir. ISBN 9756899808 – sayfa sayısı 32 – Ebad 19,5x27,5 cm ÜNİVERSİTE İSİMLERİ NE ANLATIYOR? Kurucu vakıfların ve üniversitelerin adları dikkate alındığında, bu üniversitelerin misyonu belli oluyor. Yeniden Osmanlı dönemine dönülüyor; tekli laik eğitim yerine, dinsellaik ikili eğitim getirilmeye çalışılıyor. İkili eğitim demek, ayrı dünya görüşüne sahip iki tür yurttaş demektir ki, bunun en büyük zararının “ulusal birliğe” olacağı açıktır. Nitekim Osmanlı devletinin sonunu hazırlayan en büyük etken bu ikili eğitim sistemidir. Belki de amaç, eğitimi, “İslami Cumhuriyet”i hazmedecek bir yapıya kavuşturmak ve laik eğitimi tümüyle devreden çıkarmaktır. Devlet kurumu olan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından ilk kez üniversite kurulmaktadır. Bir vakıf üniversitesi kurulabilmesi için, vakıf senedinde bu yolda bir amaç olması gerekir. Bu kadar eski vakıflarda böyle bir amacın bulunması çok güç olduğunu söylemek yanıltıcı olmaz. Belki de, bir üniversite kurulması için birden çok vakfa dayanılmasının nedeni budur. Şunu da anımsatmak gerekir ki, 20.02.2008 günlü, 5737 sayılı Vakıflar Yasası, “mazbut vakıfların” yönetim ve temsili ile vakıf senedindeki amaçta değişiklik yapma yetkisi Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne vermiştir. Diğer Vakıflardan, Samsun’daki dışında, tümünün cemaat ve tarikat bağlantısı olma olasılığı çok yüksektir. Bir örnekle yetinelim: “Uluslararası Antalya Üniversitesi”nin ve kurucusu Gaye Eğitim Vakfı’nın Mütevelli Heyet Başkanı Fettah Tamince’dir. Su Perisinin Gözyaşları ALLIANOI Candan Yaraş Bütün masallar “bir varmış bir yokmuş” diye başlar. Sen de düşündün mü bu başlangıcın aslında ne kadar doğru ve bir o kadar da acıklı olduğunu? Bir an için buradayız işte, tüm gerçeklerimizle. Sesimiz gürül gürül çınlatıyor duvarları. Ama sonra? Nasıl da yok oluveriyor çığlıklarımızın tınısı, duyulmaz oluyor! Tıpkı çok sevdiğimiz, bitmesinden korkarak izlediğimiz bir film gibi, ya da yaşamaya doyamadığımız en güzel günümüz gibi, sona eriyor her şey. Masal bitiyor, kitap kapanıyor. Belki biraz hüzün bırakıyor ardında giderken, ki her gidiş hüzünlendirir insanı. Ya da küçük bir umut beliriveriyor, bizden sonrakilere duyulan inancın yarattığı. Bu kitabı elinde tutan güzel çocuk, öyküm bir varmış bir yokmuş diye başlamalıydı benim de. Ama belki yok olmaz Allianoi, “yokmuş” demezsek biz. Ve gökten üç elma düşmüş, biri senin için, diğeri kızım İlya’ya. Sonuncusu da, bu masaldakileri gerçek kılan tüm dostların başına... ISBN 9786053960584 – sayfa sayısı 24 – Ebad 17x24 cm HEDEF ÖZEL ÜNİVERSİTE Mİ? Anayasa’daki yasağa karşın, vakıf üniversiteleri kazanç amaçlı çalışıyor ve bunlar “özel” üniversiteye dönüştürülmek isteniyor. Çünkü bu üniversiteler aracılığıyla türbanın da önünün açılması planlanıyor. Nitekim, kimi üniversitelerde yeni atanan rektörler aracılığıyla, türbanla derslere girilmesi bile, “hoşgörü gösterilerek” olanaklı duruma getirildi. Oysa Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarını uygulamayanların sorumlulukları vardır. Son olarak, üniversitelerdeki iki olumsuz gelişmeyi daha vurgulamak gerekir. Bunlardan ilki, hükümetin, özellikle kendi görüşüne uygun eğitim veren vakıf üniversitelerine devlet kaynağı aktarmak amacıyla, bu üniversitelerde “burslu öğrenci” okutmak için çalışmalar yaptığının basına yansımasıdır. (Akşam, 25.06.2010) İkincisi ise, hiç gereksinme bulunmamasına, anayasaya ve öğretim birliği yasasına aykırı olmasına karşın, Karadeniz Teknik, Erzincan ve Gümüşhane üniversitelerinde 3 ilahiyat fakültesi daha açılması ve böylece ilahiyat fakültesi sayısının 26’ya yükseltilmiş olmasıdır. ARACI KURUM: VAKIFLAR Yeni kurulan vakıf üniversiteleri ilginç bir görüntü sergiliyor. Devlet adına Vakıflar Genel Müdürlüğü ilk kez üniversite kurulmasına aracılık ediyor. Kurulan vakıf üniversitelerine bir göz atılması söylediklerimizi daha anlamlı kılacaktır. Son iki yasa ile; İstanbul’da, Fatih Sultan Mehmet Han, Sinan Ağa Bin Abdurrahman, Nurbanu Valide Sultan, Hatice Sultan ve Hacı Abdülaziz Ağa Mazbut Vakıfları adına, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, “Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi”, İstanbul’da, Bezmi Alem Valide Sultan, Silahtar Abdullah Ağa ve Abdülhamit Sani Mazbut Vakıfları adına Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından, “Bezmi Alem Vakıf Üniversitesi”, İstanbul’da, İstanbul Diyanet Vakfı tarafından, “İstanbul 29 İhanetin Darağacındaki Allianoi Vedat Çelgin Bergama yakınlarındaki benzersiz arkeolojik miras, tarih ve doğa hazinemiz Allianoi (Paşa Ilıcası) karanlığa gömüleceği ölüm gününü bekliyor. Allianoi ağlıyor, Allianoi feryat ediyor. Gelin, çığlıklarına kulak verelim, sonradan pişman olacağımız, utanç duyacağımız bu “fahiş hata”dan dönelim. 2000 yıllık bir geçmişe saygı duyalım. Bu tarih ve doğa katliamını hep birlikte durduralım. Durduralım ki, tarih bizi yargılamasın. ISBN 9786053960126 – sayfa sayısı 32 – Ebad 15x21 cm CBT 1225/ 7 10 Eylül 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle