24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNDEM Bilim İnsanları Nerede? ‘Manevi Mirasım Bilim ve Akıldır!’ “Ben, manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır... Zaman süratle ilerliyor, milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla değişmeyecek hükümler getirdiğini iddia etmek, aklın ve bilimin gelişimini inkâr etmek olur... Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçılarım olurlar.” Mustafa Kemal Milli Eğitim Bakanı Dr. Reşit Galip’in sorusuna Mustafa Kemal’in yanıtı. Kaynak: İsmet Giritli, Kemalist Devrim ve İdeoloji, İ.Ü. Yayınları Cumhuriyet BİLİM VE TEKNOLOJİ Sayı: 1225 10 Eylül 2010 İMTİYAZ SAHİBİ Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç GENEL YAYIN YÖNETMENİ İbrahim Yıldız YAYIN YÖNETMENİ Orhan Bursalı SORUMLU MÜDÜR Miyase İlknur GÖRSEL YÖNETMEN Tüles Hasdemir Sağlık sayfası VKV Amerikan Hastanesi’nin katkıları ile hazırlanmıştır YAYIMLAYAN Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İDARE MERKEZİ VE YAZIŞMA ADRESİ Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sokak No: 2 34382 Şişli İstanbul Tel: 0212.3437274 Faks: 0212.3437264 CUMHURİYET REKLAM Tel: 0212.2519874/3437274 Yerel Süreli Yayın BASKI DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul CBT 1225/ 3 10 Eylül 2010 Tam ihtiyacımız olduğu zamanlarda, ülkenin en büyük entelektüel veya özellikle insan kaynakları üretici gücü olan üniversitelerden gerekli enerjiyi bu toplum yeterince alamıyor. Dahası, negatif enerji alıyor, bile diyebiliriz. Önce bu saptamayı yapalım. Ben, ortalıktaki siyasi/entelektüel aydınları bir kenara bırakıyorum, onların iktidar yandaşlığına demir atmış olanlardan zaten bir beklentimiz olamaz! Türkiye’nin temel sorunu, iktidar sahiplerinin (her zamanki!) ezici gücü karşısında, bu gücünü örneğin Allianoi gibi bir kültür varlığını güncel çıkarlar uğruna yoketmeye kalkıştığında, büyük bir karşıses üretememek. Üniversite ve kültür birbiriyle iç içedir. Bence Referandum da, üniversitelerin güçlü bir karşıses üretmeleri gereken bir başka olgudur. Çünkü, Referandum’dan umduğunu alacak bir iktidar, üniversiteler karşısındaki gücü katmerleşecek. İktidar zaten YÖK’ü, üniversitelerin üzerinde bir örsçekiç gibi çalıştırıyor; YÖK’ü kullanarak, üniversitelerin başına atadıklarıyla, üniversiteleri sütlimana çevirmiş durumda. Bu konuda sayın Bülent Serim‘in bu sayımızdaki yazısı, geleceğin daha da karanlık olacağına ilişkin veriler ve olgularla dolu. Bilim ve Ütopya Kooperatifi’nin girişimiyle yüzlerce akademisyenin Referandum’la ilgili derin endişelerini toplumla paylaşmış olmaları ve Referandum’da Hayır çağrısı yapmaları, sadece bir teselli olabilir. Ancak özgür bir üniversite, üniversitelerdeki aydınlarımızın büyük çabalarını gerektiriyor. *** Allianoi konusu, büyük bir yara, büyük bir içler acısı durumdur. Aynı zamanda üniversiteler için. Lütfen Nezih Başgelen‘in, Allianoi uğruna verilen hukuk savaşını da anlatan yazısını okuyunuz. Geçmişten kalan bu kültür abidesini yoketmek için, İktidar ve bakanlarının, devletin ezici gücü hukuk karşısında yetmeyince, bizzat bilimi kullanmaya başlamaları, bilim aracılığıyla bu kültürü yoketme sınırına gelmeleri, ülkemiz için içler acısıdır.. Bakanlık, Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’nun ve Allianoi için kurulan çok sayıda bilim kurulunun; bilim, gelecek, kültür ve bütün insanlık için verdiği olumlu kararlar karşısında, bu defa yeni bir “bilim kurul” oluşturuyor... Ve bu kurul, bakanlığın ve DSİ’nin istediği doğrultuda, Allianoi’nin sular altında kalabileceği, o kadar da değerli bir yer olmadığı kararını veriyor. Böylece devlet, Allianoi’yi, üniversitelerde varolan uyduruk bilimcileri kullanarak vuruyor. Söylendiğine göre, bu son kurulda yer alan bir arkeoloji elemanı veya devletin ajanı, bu kararın alınmasında etkin rol oynamış ve buna karşılık da bir “kazı yeri” edinmiş! Bu söylentiyi doğrulatmak fırsatı bulamadık. Çünkü hazırlanan son raporun ve kurul üyelerinin gizli tutulduğu, açıklanmadığı belirtiliyor. Ama sonuçta ortada bir karar var... Düşünelim: Bergama’nın Almanya’ya götürülmesine izin vermekle veya göz yummakla, Allianoi’yi tarihin karanlığına gömmek arasında bir fark var mı? Bu durumda, Bergama’yı, diğer kaçırılan tarihi hazineleri hangi yüzle geri istiyorlar? Allianoi acıklı bir durumdur. Yaşayan insanların, kendi yaşamları için bütün dünyayı yakıp kül edebileceklerine ilişkin, güçlü bir kanıttır. Acaba yaşayan insanlara haksızlık mı yaptık böyle demekle? İlk aşamada, Türkiye gibi cehaletle bütünleşmiş bir politik yapının ne kadar ürkütücü ve korkutucu olabileceğinin örneklerini yaşıyoruz desek, daha doğru olur!? *** Bu sayımızda size yeni bir yazarımızı takdim ediyoruz: Prof. Dr. Oktay Yenal. Yenal iki haftada bir iktisat ve iktisat kültürü yazılarıyla dergimize destek verecek. Yenal’a teşekkür ederiz. Oktay Yenal, ekonomi eğitimini London School of Economics ve Chicago Üniversitesi’nde tamamladı. “İstanbul, Atatürk, Princeton, Boğaziçi, Sussex ve Koç Üniversitelerinde öğretim üyeliği yaptı. DPT’nin kuruluşunda çalıştı. Dünya Bankası’nın Asya Bölgesi Baş İktisatçılığı ve Hindistan Direktörlüğü görevlerinde bulundu. Emekli olduktan sonra bir süre Türkiye İş Bankası Yönetim Kurulu üyeliği görevinde bulundu. Siyaset, iktisat, gelişim ekonomisi, parabanka konularında yayımlanmış bir çok kitabı ve makalesi var.” Kitapları: İktisat Penceremden Anılar Düşünceler; Ulusların Zenginliği Eğitim Boyutu; İktisat Siyasası Üzerine İncelemeler; Cumhuriyet’in İktisat Tarihi. *** Celal Şengör‘ün, “Atatürk Tanrı’nın Bir Lütfu mu?”, yazısı başarılı bir yazıydı. Atatürk Hitler yerine Almanya’nın başına gelseydi, biçiminde sürdürdüğü akıl yürütme iyi bir fikirdi. Ancak yazıda kullandığı bir veri üzerine kaynak açıklaması iyi olurdu. Diyor ki Celal dostum: “Stalin en az 30 milyon insanı, Mao en az 20 milyon insanı deliliğin verdiği paranoya sonucu katledebilir miydi?” Şüphesiz Stalin’in ve Mao’nun pek çok hatasını savunmak gibi bir sorunumuz yok. Ama bilimi veriler üzerinde yapacağız; bunu yaparken kapitalist varlığı ve inancı pekiştirmek için, başkalarını olur olmaz bilgilerle yerin dibine batırmayacağız. Stalin döneminde insan kayıpları konusunda en ciddi araştırmayı Moshe Lewin yaptı. (Sovyet Yüzyılı, İletişim yayınları). Buna göre, Ölüm cezası: 799.455 kişi; kamplara, hapishanelere: 2.634.397 kişi; sürgün: 423.512 kişi; Diğer cezalar: 215. 942 kişi... Buna göre Celal, Hitler’in öldürdüklerini de Stalin’in hesabına mı geçiriyor? Stalin’in Hitler’e karşı savunması, tarihseldi ve dünyanın kurtuluşuyla ilgiliydi, bunu da bir not edelim! Celal, şu 30 milyon kişinin öldürülmesinin dökümünü yapacaktır, diye düşünüyorum... Gelecek Cuma yeniden birlikte olmak dileğiyle
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle