Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Kalp Hastalıklarında Yenilikler 2010 Yılı Kalp hastalığı denilince genelde anlaşılan, kalp damar hastalığıdır. Koroner damarlar denilen bu damarlar tıkandığında kalp krizi olur. Kalp krizi veya benzer durumlar, 40 yaş üzeri ölümlerin yarısına yakınını oluşturmaktadır. Dr. Genco Yücel, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı K oroner damar problemlerin önlenmesinde ilaç tedavileri büyük önem kazanırken tedavide ilaveten bypass cerrahisi ve koroner stent girişimleri sıkça kullanılıyor. Teknolojinin son 20 yıldaki ciddi katkıları ile koroner damar hastası birçok hasta günden güne gelişen stent teknolojisi ile tedavi edilebiliyor. Bazı zaafları olsa da bu teknoloji, insanların çabuk konforlu tedavilerine yardımcı oluyor ve açık kalp ameliyatına gerek kalmadan, sorunların halledilmesini sağlayabiliyor. 20 seneden fazla kullanılan stent teknolojisinde, son 78 senede ilaç kaplı stentlere geçildi. Metal bir kafes olarak düşünebileceğimiz stentlerde farklı metal ve farklı ilaç kullanımlarıyla daha iyi sonuçlar alınıyor. Damara metal bir kafes yerleştirmenin teorik bazı riskleri yüzünden, vücutta birkaç hafta içinde eriyecek şeker gibi bir maddeden yapılan biyo stentler üzerinde çalışmalar sürüyor. Yakın zamanda metal stentlerin yerine bu tip stentlerin geçeceğini tahmin ediyorum. On yıllardır kalp kapak hastalıklarında tedavi, ağırlıklı olarak cerrahi müdahele ile yapıldı. Günümüze gelene dek son derece başarılı sonuçlarla uygulanan bu tedaviler, hemen her zaman için göğüs kafesinin açılıp kalp kapağının değiştirilmesi veya onarılmasını içermekteydi. Bu açık kalp cerrahisi dışında denenen ilaç tedavileri, kateterler veya balonlar kullanarak yapılan daha küçük girişimler ise, istenen sonucu veremediler. Sadece, mitral kapak dediğimiz kalbin dört kapağından birinin darlığını balonla günü birlik bir işlemle açarak başarıyla tedavi edilebildi. Dr. Genco Yücel VI dediğimiz, anjiovari bir yöntemle eski aort kapağının içine yenisini yerleştiriyoruz. Aort kapak darlığı çoğunlukla yaşlı insan hastalığıdır ve şikâyet yaratmaya başladıktan sonra çok tehlikelidir. Açık kalp ameliyatı yaş ilerledikçe tehlikeli olmaya başladığı için, bu ameliyatın gerektiği hastaların %30’dan fazlası ameliyat olamıyor. Son 57 yıldır dünyada ve son 1 senedir de ülkemizde ilk olarak hastanemizde uyguladığımız bu teknik, çaresizlere çare sunan çok şık bir yöntemdir. Ameliyat olması riskli bulunan hastalara anjiyo laboratuvarında, narkoz verilmeden, anjiyoya benzer bir işlemle bu kapak girişimi yapılabiliyor. Hastalar 24 saatte ayağa kalkıp, 5 günde taburcu olabiliyor. Cerrahi müdaheleler başarılı ise niye başka yollar aranıyor? Cerrahi müdahelelerin başarısına karşın, ameliyat ihtiyacı olan bazı hastalar açık kalp ameliyatına alınamıyor. Yüksek riskleri veya ileri yaşları sebebiyle, ameliyata alınamayan bu hastalar da, ilaçların da alternatif olamaması sebebiyle çaresiz kalıyorlar. KALP DAMAR DIŞI PROBLEMLERDE YENİLİKLER Sık rastlanan aritmi problemlerinin kontrolü için ilaçların yanında takılabilen kalp pili benzeri, defibrilatör dediğimiz cihazların kullanımı artıyor ve teknolojileri iyileşiyor. Aritmilerde, bunların kökünden ortadan kaldırılmasına yönelik anjio benzeri yöntemle kasıktan girip kalpte aritmiyi yaratan elektrik kısa devrenin bulunup yakılmasına elektrofizyolojik test ve ablasyon diyoruz, teknolojinin gelişimi ile her tür aritmide başarılı sonuçlar alınmakta. En sık görülen aritmi olan atrial fibrilasyon konusunda başarı yeni sağlanıyor. Bu aritmide sorun, kalpten beyne pıhtı gitmesi ile felç geçirme durumudur. Buna karşın en önemli silah, aynı zamanda fare zehiri de olan bir kan sulandırıcı ilaçtır. Bu ilacı her hasta güvenle kullanamıyor. Bu yüzden yeni ilaçlar geliştiriliyor, ayrıca pıhtının kalpte oluştuğu apendiks denen yapıyı tıkayan cihazlar üzerinde duruluyor. Bazı araştırmalara göre bu cihazlar kan sulandırıcı ilaçlara gore daha faydalı. Kullanımı zor olan ve özellikle yaşlı insanlarda kendisi felç yapabilen ilaç yerine, pıhtı kaynağını tıkayarak ilaç gerekliliğini ortadan kaldırmak konsepti çok çekicidir ve gelecekte daha çok kullanılacağa benzer. Çaresiz bu hastalara ne tip çareler sunulabiliyor? Bilindiği üzere kalpte 4 kapak var, ve bunlar kalbin içinde kan akışını, yani trafiği düzenliyorlar. Her kapak açılıp kapanarak iş görür; problem dendiğinde, ya açılamıyorlardır, daralmışlardır ya da kapanamıyorlardır yani kaçak problemi vardır. Kapaklardan mitral kapağın daralmasının balonla tedavi edilebileceğinden bahsetmiştim. Bu kapağın kaçağı ise çok sık rastlanan yıllar içinde kalbin yapısını bozabilen bir anormalliktir. Tedavisi ise açık kalp ameliyatı ile başarıyla yapılabiliyor; bu sorunun tedavisinde iyi sonuçlar alınan ilk yeni girişim ise, klip takılmasıdır. Eski Amerikan kovboy filmlerinde açılır kapanır iki kapılı bar kapılarını düşünün, bu iki kapının birbirleri ile aynı hizaya gelmediğini düşünün. İki kapıyı ortalarından birbirlerine iple ve dikişle bağlayarak tuturduğumuzu düşünün. Dikişin üstü ve altı ise açılabilmeye devam etsin. Buna benzer bir yöntemle göğüs kafesi açılmadan kapaktaki kaçaklar tedavi edilmeye çalışılıyor. Son iki senedir başarılı sonuçların bildirildiği mitraclip yöntemine ilaveten, bar kapısını menteşelerinden geçen iplerle sıkarak, sanki bir çöp torbasının ağzını büzerek kapatırmışcasına çalışan başka sistemler de gelişme aşamasında. Bu yaklaşımlar açık kalp ameliyatının yerini alacak mı? Eminim bu yazıyı okuyan bir insanın aklına hemen “Yeni yöntemlerle kapak takılsın. Ertesi gün işime, evime döneyim,” demek geliyor. Günümüzde yıllar içinde gelişmiş başarılı açık kalp ameliyatlarının yanında henüz emekleme döneminde olan bu yeni girişimlere bakarak, bunu söylemek çok erken. Ancak dünyada bu tekniklerin kullanılma oranlarındaki artışa bakarak, meslektaşlarımın ileride bunun gerçekleşebileceğini hissettiklerini görüyorum. Bir yıl önce dünyada toplam 2000 hasta bu yolla ameliyat edilmişken son bir yılda bu sayı 10.000’leri aştı. Başka kapak girişimleri konusunda ilerlemeler var mı? Aort ve mitral kapak dışında kalbin kirli kan tarafı olan sağ tarafta bulunan pulmoner ve triküspid kapakta, teknoloji bu hızla çalışmıyor. Ancak her iki kapak probleminde de çok yeni teknolojik ilerlemeler görüyoruz. Örneğin, daha ziyade genç yaşlarda olan kalp rahatsızlığı ve ameliyatları takiben tekrar açık kalp ameliyatı gereken bazı hastalarda, pulmoner kapağın da basit bir işlemle değiştirilmesine yönelik işlemler, yine kasıktan girerek yapılabilmekte. Teknoloji işin içine girince, bütün sorunlarda yeni çareler ortaya çıkarılacaktır. Ülkemizde yakın gelecekte burada bahsi geçen bütün bu müdahelelerin hastalara daha yoğun sunulacağını düşünüyorum. Ülkemizde uygulanan teknikler var mı? Kapak hastalıklarında yeni Seçenekler neler? Aort kapağının darlığı durumlarında uygulanan kısaca TA Baştarafı 8. sayfadan e Embriyonik pluripotent kök hücrelerin canlılara verilmesi sonrasında tümör oluşturma riskleri henüz çözümlenmedi. Bu önemli riskin varlığı nedeniyle, hücrelerin öncül hücrelere farklılaştırılarak uygulanmaları üzerinde araştırmalar devam etmektedir. f Farklı yaş, cinsiyet ve etnik kökenli vericilerden toplanan kök hücrelerde çok farklı “moleküler kimlikler” bulunmaktadır. Erişkin, mezenkimal, embriyonik ve kordon kanı kök hücrelerinin ve vericilerin moleküler özelliklerinin standardizasyonu dünyada çok yeni başlatılan bir süreçtir. Bu konudaki bilgilerimiz henüz başlangıç aşamasındadır. 6. Günümüzde etkinliği ispatlanmamış “kök hücre tedavileri” konusunda, hastalara ücret karşılığı “kök hücreler” verilmek üzere bir pazar oluşturulduğunu, bilim insanları olarak kaygıyla izlemekteyiz. İlaca yanıtsız veya ileri dönem bazı hastalıklarda, yüksek ücretler karşılığında, bilimsel temeli gösterilmemiş kök hücre tedavileri önerilerek, hasta ve ailelerinin ümitleri istismar edilebilmektedir. Öyle ki, bazı hastalar “kök hücre tedavi turizmi” adı altında, farklı ülkelere etkinliği bilimsel olarak kanıtlanmamış ve etik denetim altında olmayan “kök hücre tedavileri” almak üzere, büyük mali ödemeler ve zorluklar ile seyahat ediyorlar. CBT 1223/17 27 Ağustos 2010 7. Embriyonik kök hücrelerin laboratuvar şartlarında araştırmaları üzerindeki kısıtlamanın kaldırılması, ülkemizde bu alanda yapılacak özgün çalışmalara büyük bir kolaylık sağlayacaktır. 8. Ülkemizde, kapsamlı kök hücre araştırmalarının yapılabileceği “Mükemmelliyet Merkezleri”nin kurulması ve geliştirilmeleri desteklenmelidir. Sonuç Olarak: Kök hücre biyolojisi ve özelikleri konularındaki bilimsel araştırmalar henüz başlangıç aşamasındadır. Kök hücrelerin temel bilimlerdeki araştırmalardan elde edilecek sonuçlarının güvenirliği, zararsız oldukları ve etkinlikleri yeterince ortaya çıkarıldıktan sonra, etik ilkelere bağlı kalmak ve çok az sayıda hastayla başlamak kaydıyla, insanlarda klinik araştırmalarda denenmeleri temel ilke olmalıdır. Hastaların ve ailelerin ısrarları ile doğal beklentileri, hiçbir zaman kök hücre araştırmaları ve insanlara uygulamalarındaki bilimsel ve etik hataların yapılmasını haklı gösteremez. “Helsinki Deklerasyonu” ve “Nuremberg Kodu” ile güvence altına aldığımız hasta hakları ve etik kuralları her araştırma ve klinik uygulamada vazgeçilmez önceliklerimizdir. Kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunuyoruz. Türkiye Bilimler Akademisi Kök Hücre Çalışma Grubu: Profesörler: Mutlu Arat (Bilim Ünv. Tıp Fak. Hematoloji Bilim Dalı); Meral Beksaç (Ankara Ünv. Tıp Fak. Hematoloji Bilim Dalı), Alp Can (Ankara Ünv. Tıp Fak. Histoloji ve Embriyoloji Anabilim Dalı; Turgay Dalkara (Hacettepe Ünv. Tıp Fak. Nöroloji Anabilim Dalı); Y. Murat Elçin (Ankara Ünv. Fen Fak. Ve Biyoteknoloji Enstitüsü);Dicle Güç (Hacettepe Ünv. Onkoloji Enstitüsü); Yücel Kanpolat (Türkiye Bilimler Akademisi Başkanı) Emin Kansu (Yürütücü) (Hacettepe Ünv. Onkoloji Enstitüsü); Işınsu Kuzu (Ankara Ünv. Tıp Fak. Patoloji Anabilim Dalı); Tayfun Özçelik (Bilkent Ünv. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü); Şevket Ruacan (Koç Üniversitesi Tıp Fak. Dekanı); Aslıhan Tolun (Boğaziçi Ünv. Fen Edebiyat Fak. Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü); Duygu Uçkan (Hacettepe Ünv. Tıp Fak. Pediatrik Hematoloji Ünitesi) Kaynaklar: 1) ISSCR Guidelines for the Clinical Translation of Stem Cells; www.isscr.org/clinicaltrans/pdfs/ISSCRGLClinicalTrans.pdf , December 3 2008. 2) ISSCR Patient Handbook on Stem Cell Therapies.; www.isscr.org/clinicaltrans/pdfs/ISSCRPatientHandbook.pdf , 2008. 3) ISSCR Report Patients Beware:Commercialized Stem Cell Treatments on the Web. Cell Stem Cell 7:4349,July 2,2010. 4) www.closerlookatstemcells.org 5) Final Report on the National Academies Human Embryonic Stem Cell Research Advisory Committee and 2010 Amendments to the National Academies Guidelines for Human Embryonic Stem Cell Research. National Research Council and Institute of Medicine of the National Academies, The National Academies Press, Washington,D.C.,2010. 6) www.tuba.gov.tr