Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
• KÜLTÜR • DOĞAN KUBAN tanımak için gerekli. Çağdaş olmanın tanımı bu evrensel bilginin araçlarına sahip olmayı da içeriyor. Bu sadece bilim ve teknolojide değil. Öcalan olayını hatırlayın. Onu Kenya’da yakalayıp Türkiye’ye teslim edenler Türkiye’nin onbeşte biri kadar küçük bir ülkenin örgütlü ve bilgili timleriydi. Artık böyle bir dünyada yaşıyoruz. Çağdaş yaşamanın çağdaşlık olmadığını bu satırlarda ara sıra vurguluyorum. Amazonlarda geçenlerde Çağdaşın temel boyutu bilgi, teknoloji ve toplum örgütlenmesidir. Dünya ile ortak olabilecek beşimdiye kadar bilinmeyen bir kabile bulundu. Çağdaş mı olacak? Uluslararası toplantılarda, dünyanın yin gücünü yetiştirmek, örgütlemek toplumları en geri kalmış ülkelerinden de gelseler, bir tür rahip gibi, çarkdan çıkma koyu elbiseler giyenler politik idare edenlerin sorumluluğudur. Bu konuda yaya kaldığımızı eğitimde, teknolojide, enerjide, saiktidar temsilcileridir. Çağdaşlığı temsil etmezler. natta, sporda, edebiyatta, felsefede görüyoruz. Bu dının, sabahtan akşama televizyon seyretse de ortaçağ etkinlik alanlarına yatırılması gereken çabaların, büyük ağdaşlık bir giysi değildir. Motorlu araç sahibi ol daki kadından tek farkı televizyona takılı kalmış olma bir bölümünün havaya savrulduğunu günlük medyada, mak da çağdaş olmak değildir. Televizyon’a sı. Bunun getireceği davranışlar henüz ev dışına yansı izliyoruz. bakmak da değildir. Ne var ki bugün yaşayan en mamış olabilir. Fakat evden çıkma yasağı olduğu için tsuDünyanın egemen kültürleri geleceği kontrol eden geri kalmış toplum üyesi kullandığı bu tür nami kurbanlarının çoğunun kadın olması niteliksel bir bilgilere ve örgütlenmeye sahip olanlardır. Nüfusu çok araçlar nedeniyle çağa takılıdır. Arabasını at gibi sürse ayrıcalık yaratmış. Bu yeni Müslüman kadın eskiler giartmış, maddi olanakları kısıtlanmış ve sürekli büyüme de makinenin risklerini öğrenmeden onu kullanamaz. bi fazla iş yapmadığı için toplumsal bir posa durumuna balonu patlamış olan kapitalist sistem içinde, yatırımTürkiye’deki gibi ölüm oranı çok yüksek olsa da, şoför düşürülmüştür. larını yakın geleceğin yapılanmasına yönlendirmeyen, olmaktan kaynaklanan bir çağdaşlık virüsü taşır. Bu tür Çağdaş insan diye bir prototip söz konusu değil. enerjisini çağdaş etkinlikler doğrultusunda kullanmayan virüsler zamanla çoğalarak onu çağdaş gibi davranmağa Sadece genel eğilimler kuramsal olarak dile getirilebilir. ülkelerin geleceği olmadığını söylemek gerekiyor. Dünya zorlarlar. Davranışlar aşamasına ulaşınca bu bir tür tö Kaldı ki çağdaş olmak bir insanlık ideali de değil. birileri gelişiyorsa, ötekilerin gelişemeyeceği bir aşamarensiz ‘initiation’dur. Birkaç ay öncesinin zorbası kırmızı Milyarlarca insan çağdaş teknolojinin sağladığı konfoya geldi. Bu bir kehanet değil. Daha fakir fakat adil bir ışıkta geçene kızar. Bu geçişler farkına varmadan olur. ra sahip değil. Dünya olasılıklar sunuyor, fakat olanak dünya ile, zengin fakir arasındaki uçurumun daha da arBu transformasyonların en ilginç örneklerinden bi sağlamıyor. İlginç olan İngilizce konuşan, gökdelende otutacağı bir dünya arasında, politik iktidarların çok üzerinde, ri Beyoğlu’nu turlayan biri türbanlı diğeri türbansız genç ran, uçakla dünyayı dolaşan, bankalarda dolarları olan, evrensel bir kavga olacak. Herkes bir tarafa savrulacak. kız çiftleridir. Türban dışında davranışları aynıdır. viski içenin de çağdaş olması gerekmiyor. Bunu görmek için ister tek ülkede, ister dünya yüHangisinin ötekini değiştireceğini söylemek zor olsa da, Gerçi fakir ya da zengin, bugün herkesin kafasında zünde, zenginlerle fakirler arasındaki, farkın yıllar boyu değişim türbansıza doğrudur. Bu bir bilinçlenmek değil, uygarlığı zenginlik olarak gösteren öğretiler etkili. Gerçi bir taklit sorunudur. Televizyonda, sinemalarda, rek karaborsacı bir zorba ile para için yaşamayan bir düşü giderek arttığını bar bar bağıran sayılara bakmak yetişir. lamlarda, vitrinlerde boy gösteren çağdaş tipolojiye da nürün hangisinin daha uygar olduğu konusunda yanıl Ülkenin çağdaşlığının bir başka temel ölçütü de bu bağha yakın olduğu için yaşama şansı daha fazladır. Onun masak da uygar kabul edilen toplumlar görece zengin ve lamdaki bilinçtir. Toplumların çağdaşlığı bilimsel tavrın ve bilimsel öriçin tutucu toplumlar dünyada azınlıkta kalmışlardır. dünya egemeni oldukları için zenginlikle uygarlığı birgütlenmenin uluslararası pazarında değerleniyor. Bunu Fakat bu değişim uzun sürede gerçekleşir. Entelektüel birine karıştıran sayısız politikacı ve fakir milyarlar var. politikacılardan öğrenmiyoruz. Ve öğrenemeyiz. alanda ve sanatta Çağdaş’a uyum sağlamakta zorlanan Kapitalizmi sürekli bir refahın motoru olarak göstermek Çağdaşlık, istesek de istemesek de, Batının damgasını tatoplumların başında Müslümanlar geliyor. Bir yanda bü bir aldatmacadır. şıyan tek uygarlığa sahip çıkmaktan geçiyor. Bu sahiptün maddi gelişmelerin en uç ürünlerine sahip olma isBatının ‘Çağdaş’ kavramı uygarlık, zenginlik ve süteği, öte yanda ortaçağ özentisi bir yaşam bu toplumla rekli bir gelişim olanağı taşıyan bir ütopyadır. Ve sade liğin içeriğini özetlemek başka bir yazıya kalıyor. Fakat bunun Mevlana yerine Shakespeare’i seçmek rı tümüyle kimliksiz yapmıştır. Bunların yaşamı çölde ka ce kendine özgüdür. Dünyanın Hıristiyan ve Avrupa ve anlamına gelmediğini söyleyerek bazı yersiz endişeleri önyak pistleri yaptıranların trajikomik etkinlikleri ve Dubai Amerika etkisi altında olmayan hiçbir toplumu bundan leyebiliriz. Kaldı ki Mevlana’nin yapıtını 19. yüzyıldan gibi kentlerin iflasında sergileniyor. Bizde Dubai gibi ol yararlanmadı. bu yana Müslümanlardan çok Batılılar inceliyor. mayı düşünenler var. Bugün ulaşım ve iletişim ve kapitalist küreselleşme Afganistan’da yeni bir cip kullanarak Amerikalılara dünyayı birleştirdi. Bundan kuşku duymağa gerek yok. (Füruzanfer, Nasr gibi İranlı araştırmacıların yanında pusu kurmaya giden kalaşnikof’lu Afgan eskiden at sır Kimin yararına olduğu tartışılabilir. 18. yüzyıla kadar Nicholson ve Anna Maria Schimmel gibi Batılılar tında ne ise yine aynı adam. Dünya tarihinde önemli bir Avrupa’yı da tanımaya teşebbüs etmeyen Osmanlı bize var.) Bu da bir çağdaşlık işareti. Bizim okumuşumuz Avrupa romanlarının onda biri rol oynadığının farkında değil. Fakat onun karşısına ge Çağdaş uygarlığa katılmakta geç kalmış bir ülke bırakkadar Mevlana okumuyor. Okuyacak ve yorumlayacak tirilmiş, dişindan tırnağına kadar donatılmış yeni orta tı. İslam dünyası kabuğundan çıkmakta zorlanıyor. kültürü de yok. Mevlana felsefesi ile Mevlana töreni ayçağ şövalyeleri kılıklı Amerikan ya da Alman komanGeri kalmış bu insanlarının anlamakta zorluk çekni şeyler değil. Yine de ben oraya katılan oldukça cahil doları da çağdaş uygarlığı temsil etmiyor. Modası geçmiş tikleri bir olgu var: Bütün dünya evinizin resmini bir yakın akrabamın, Mevleviler arasında para kazanma davranışları ve korkuları ve önyargıları temsil ediyor. Google’da nasıl görüyorsa, ülkelerin defterini de o kaEvden çıkma yasağı olan Sumatra’lı Müslüman ka dar ayrıntılı tutuyor. Dünyanın defterini tutmak kendimizi hırsı ötesinde insani davranışlar edindiğini biliyorum. Çağdaşı Tanımlamak da Temel Bir Çağdaşlık Sorunudur Ç Uluslararası Katılımlı 9. Ulusal Sinirbilimleri Kongresi (9. USK) 9. USK, Türkiye Beyin Araştırmaları ve Sinirbilimleri Derneği (TÜBAS) ve Yeditepe Üniversitesi işbirliği ile, Yeditepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde, 1317 Nisan 2010 tarihlerinde, toplanıyor. Uluslarası kıvancımız Prof. Dr. Gazi Yaşargil ve Türkiye’de sinirbilimlerin öncüleri olan Prof. Dr. Nuran İ. Hariri ile Prof. Dr. Nuran Gökhan’ın onurlandıracağı toplantıya, TÜBAS’ın 1993ten beri üyesi olduğu Dünya Federasyonu IBRO (International Brain Research Organization) ve kuruluşunda yer aldığı Avrupa Federasyonu FENS’in (Federation of European Neuroscience Societies) yöneticileri, TÜBA Üyesi Sinirbilimciler, Türkiye, Avrupa ve ABD’den çok seçkin araştırmacılar katılacak. “Molekülden Topluma Beyin Araştırmaları”, çok geniş bir yelpazede ve güncel boyutlarıyla konferans, mini sempozyum, panel ile poster ve “uzmanı ile buluşun” oturumlarında irdelenecek. 13 Nisan günü gerçekleştirilecek olan “Deneysel ve Klinik Araştırmalarda Nörostereoloji”, “Elektrofizyoloji”, “Deneysel Araştırmalarda Sinir Sistemi Görüntüleme”, “Deneysel Hastalık Modelleri ve Davranış Araştırmaları” ve “Sinirbilimlerinde İlaç Geliştirme” konulu kurs ve atölye seçenekleri de sunulmakta. Rekor sayıdaki nitelikli poster sunumları, hakettikleri ilgiyi görebilmeleri ve özellikle genç araştırmacıların özendirilmesi amacı ile, bu yıl ilk kez Kongre boyunca sergilenecek ve yarışacaklar; irdelenecekleri oturumlarla eşzamanlı etkinlik de yer almayacak. Yeditepe Üniversitesi’nin mükemmel ve kendine özgü ortamında gerçekleşecek olan 9. USK’a ilişkin ayrıntılı bilgiye www.sinirbilim2010.org adresinde ulaşılabilir. Tayfun Akgül CBT 1203/2 9 Nisan 2010