02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Tanol Türkoğlu ([email protected]) Ümit edelim de ekitap fiyatları kâğıda basılmış versiyonlarına göre çok daha ucuz olur da, kitapçokseverlerin ekitap okur yazarlıkları yaygınlık kazanır. İlk kadın doktorlarımızdan Suad Mahmud Jinekolog Suad Mahmud Hanım, tıp eğitimini Avrupa’da tamamlamış ilk kadın doktorlarımızdandır. Osman Bahadır [email protected] Dijital Kütüphane: Nereden Başlamalı? Bir önceki yazıda kişisel bir dijital kütüphane kurmanın en önemli avantajlarının metin üzerinde arama yapma imkânları ile okunacak metinleri taşımanın kolaylığı olduğunu belirtmiş ve şu soruyu ortaya atmıştık: Kişisel dijital kütüphane kurmaya nereden başlamalı? Başlangıç olarak iki nokta seçilebilir. Bunlar eş zamanlı olabileceği gibi ardışık da gelebilir. Birincisi eldeki metinleri dijitalleştirmek, ikincisi de yeni temin edilecek kitapları dijital ortamda tedarik etmek. (Konvansiyonel) Kütüphanenizde bugüne dek toplamış olduğunuz kitapların dijitalleştirilmesi iki yolla olabilir. Birincisi bu metinleri bir kelime işlemci vasıtasıyla yazarak (ya da yazdırarak) ikincisi ise tarayıcı cihazlar vasıtasıyla tarayarak (ya da taratarak). Doğal olarak bu yolların ikisi de hem zaman hem de para gerektirecek çözümlerdir. Kendiniz yazmaya ya da taramaya kalksanız kütüphanenizdeki kitap sayısına göre bu işi çok uzun bir zaman sonucunda tamamlayabilirsiniz. (Öte yandan bu işleri özellikle de tarama profesyonel olarak yapan firmalar var). Üçüncü bir yol olarak arzu ederim ki sahip olduğum kitapların yayınevlerine başvurabilsem ve onlar da o kitapların dijital versiyonlarını bana ücretsiz olarak verebilseler. Ne yazık ki böyle bir çözüm, güven unsurundan dolayı, pratik görünmemekte. Yayınevinin ilk tepkisi o dijital metni internet üzerinden başkalarına da ulaştırılmayacağının garantisinin olmaması. Yani hepimiz potansiyel suçlu durumundayız; elimize böyle bir imkân geçerse derhal virüs gibi bunu tüm dünyaya yayabiliriz. Zaten tüm dünya o kitapları okumak için bu anı beklemekte. Öte yandan internette biraz araştırma yaptığınızda ekitap metinlerinin sizden önce çoktan birileri tarafından dijitalleştirilmiş (yazarak ya da tarayarak) ve dijital ortama yüklenmiş olduğunu tespit edebilirsiniz. Dolayısıyla sahip olunan kitapların dijital versiyonlarını hazır olarak internetten temin etme yolu çoktan açılmış durumda. Telif haklarına saygı göstererek bunlar içinden sadece parasını vererek satın almış olduğunuz kitapların dijital versiyonları temin edebilir ve böylece halihazırda elinizin altında bulunan kitapları en kolay yoldan dijitalleştirmiş olabilirsiniz. Tabii bu yazıyı okuyanların büyük bir kısmı dijital göçmen olduğundan (yani yaşı yirminin üstünde olanlar) derhal şu soruyu soracaklardır: Parasını vererek satın almış olmadığım bir kitabın da dijtial versiyonunu internette bulursam ne olacak? Bu kitapları indirmem konusunda beni engelleyen ne var? Cevap net; hiçbir engel yok. Sadece kendinizle başbaşasınız. İsterseniz onları da indirebilirsiniz. Buradan ikinci noktaya da geçiş yapabiliriz. Yani yeni temin etmek isteyeceğiniz kitapları dijital formatta (da) edinmek ve dijital kütüphanenize dahil etmek. EKitap dünyası, emüzik sektörü kadar gelişmemiş durumda. O nedenle dün çıkmış yeni bir kitabın ekitap versiyonunu ertesi gün internette bulmanız o kadar yaygın değil (özellikle Türkçe kitaplar ve popüler olmayan yazarlar söz konusuysa). Öte yandan ekitap okuyucu cihazların yaygınlaşmasıyla ülkemizde de yasal ekitap satışları yakın gelecekte popülerlik kazanacak. (Hatta bu yazı kaleme alınırken internet üzerinden kitap satan bir web sitesinin ekitap satışlarının da başladığı epostası geldi). Bu çerçevede yeni çıkacak kitapları bu yolla temin etmek en pratik çözüm olarak görünmekte. Ümit edelim de ekitap fiyatları kâğıda basılmış versiyonlarına göre çok daha ucuz olur da kitapçokseverlerin ekitap okur yazarlıkları yaygınlık kazanır. İ kinci Meşrutiyet’in ilanından önce Osmanlılarda hiçbir kız öğrenci öğrenim görmek için Avrupa’ya gitmedi. İkinci Meşrutiyet’in yarattığı hürriyet ve eşitlik atmosferi doğal olarak kadınların yaşamına ve toplumsal rollerine de yansıdı ve bu yeni gelişmenin bir parçası olarak bazı genç kızlar lise eğitimlerini ülkelerinde tamamladıktan sonra Avrupa’ya eğitime gittiler veya devlet bursuyla gönderildiler. Şimdiye kadar tarihimizdeki ilk kadın jinekolog, Suad Mahmud Hanım (solda kısmen görünen) üniversitıp eğitimini ABD’de yapmış olan Fatma Reşit tedeki bir ameliyat sırasında hocası ve arkadaşlarıyla. (Atasagun) Hanım (19011973) olarak biliniyordu. Fakat yeni elde etmiş olduğumuz bazı bilgiler, ilk kadın jinekoloğumuzun, eğitimini Cenevre’de tamamlamış olan Suad Mahmud olabileceğini göstermektedir. Suad Mahmud hanımın aynı zamanda ilk Türk kadın doktor olma olasılığı da bulunmaktadır. Suad Mahmud Hanım, 1896 tarihinde İzmir’de doğdu. Liseyi bitirdikten sonra ailesinin desteğiyle Cenevre’de tıp öğrenimi görmeye başladı. Jinekoloji Suad Mahmud (sağda) ve Süeda Emin, Cenevre Tıp dalındaki ihtisasını da Cenevre’de olasılıkla 1922’de Fakültesi’nde bir kadavra çalışması sırasında. tamamlamış olabilir. Mezun olduğu tarihi şimdilik kesin olarak bilmiyoruz. Ancak öğrenim gördüğü dö kullanıyor. 1960’lı yıllarda bir süre Osman nem itibarıyla ilk jinekoloğumuz olduğunu düşün Bölükbaşı’nın liderliğini yaptığı Millet Partisi’nde siyasetle de uğraşan Suad Oskaner 1970 yılında vedürtmektedir. Suad Mahmud Hanım’ın Cenevre’deki tıp fa fat ediyor. Suad Hanım’ın mezarı, Feriköy mezarlıkültesinden jinekoloji ihtisası sonucunda aldığı ğındadır. Suad Mahmud Hanım hakkında edindiğimiz diplomanın numarası 1591’dir. Öğrenimini bitirbilgilerden, Avrupa’da onunla birlikte tıp eğitimidiğinde ülkesine hemen dönmüyor ve İsviçre’de dokni tamamlayan Süeda Emin adlı bir arkadaşının da torluk yapmaya başlıyor. 1930’da olduğu anlaşılmaktadır. Fakat Türkiye’ye dönüyor. Süeda Hanım hakkında adından ve Sakızağacı’nda Rumelihanı’nda dört fotoğrafından başka bir bilgimuayenehane açarak doktorluğa ye ve belgeye sahip değiliz. başlıyor. 1940 yılına kadar, o tarihte Suad Hanım hakkındaki bilgiboşanmış olduğu kocasının Yılmaz lere ulaşmamızı sağlayan, Suat olan soyadını, o tarihten sonra ise Suad Hanım’ın İsviçre’de kullandığı Hanım’ın torunu Sayın Ali Osman ailesinin soyadı olan Oskaner’i kartviziti. Oskaner’e çok teşekkür ederiz. Felsefe Olimpiyatı’nın birincileri! 14. Türkiye Felsefe Olimpiyatı (TFO), 7 Mart’ta Ankara, İzmir, İstanbul, Mersin, Antalya, Bursa, Erzincan, Gaziantep, Samsun, Tavas, Fethiye, Samandağ (Antakya) olmak üzere 12 merkezde aynı anda yapıldı. Anadolu liseleri ve özel okullardan toplam 455 liseli genç felsefecinin katıldığı olimpiyat yazılarını TFK Çocuklar İçin Felsefe Birimi Kurucu Başkanı Nuran Direk başkanlığında felsefe öğretmenlerinden oluşan seçici kurul değerlendirdi. TFK Başkanı İoanna Kuçuradi’nin katılımıyla son okuma gerçekleştirildi. TFO birincisi Eyüboğlu Koleji IB (Uluslararası Bakalorya) öğrencisi Fırat Akova, ikinci ise Özel Amerikan Robert Lisesi öğrencisi Hakan Kızılkum oldu. 2123 Mayıs’ta Yunanistan’da yapılacak olan 18. Dünya Felsefe Olimpiyatı’nda Türkiye’yi Fırat Akova ve Hakan Kızılkum birlikte temsil edecek. Genç felsefeciler, olimpiyata Sextus Empiricus’un “Pironizmin Ana Hatları” adlı eserinden; “Eğer birisi çoğunluğun anlaştığı şeye katılmamız gerektiğini söylerse, bunun yararsız olduğunu söylemeliyiz. Çünkü öncelikle 'doğru olan', şüphesiz ki nadir olandır ve bu nedenle bir kişinin çoğunluktan akıllı olması mümkündür” ve İngeborg Bachmann’ın “Bu Tufandan Sonra” eserinden; “Yazar bütün antenlerini açmış olarak bu çağda dünyanın yüzünü, insanoğlunun yüzünü saptamaya çalışır. İnsanoğlu nasıl duyumsamakta, neyi düşünmekte, nasıl davranmaktadır? Tutkuları, kısırlıkları, umutları nelerdir?” ve Prof. Dr. Sevgi İyi’nin “Dünya Sorunları Karşısında Şiir” yazısından; “Şiir, insan olmanın/ varolmanın en yüksek açılımıdır, insanın insana açılmasıdır” alıntılarından birini seçerek yazdıkları denemelerle katıldılar. Öğrencilerden denemelerin özgün bir eleştiri gücüne ve üslubuna sahip olması, ortaya atılan düşüncenin ise tutarlılık ve belli bir bütünlük arz etmesi istendi. Fırat Akova da alıntılardan ilkini seçerek dört saatlik bir sürede istenilen kriterlere uygun denemeyi kaleme almayı başardı. Ioanna Kuçuradi: “Bu yıl olimpiyata iki yeni merkezin, Samandağ ve Tavas’ın yüksek katılımla eklenmesi bizi özellikle sevindirmiştir. Olimpiyata katılan bütün çocuklarımıza, öğretmenlerimize, müdürlerimize ve onlara destek veren bütün kamu ve özel kuruluşlara Türkiye Felsefe Kurumu’nun teşekkürlerini sunarım. CBT 1203/ 12 9 Nisan 2010
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle