Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İnsan bedenindeki korku hissinin oluşumu ve yayılışı Amigdala duyu izlenimlerine duygusal bir renk veriyor. Bunlar tehlikeli olarak algılandığında, amigdala belli başlı stres hormonlarının salgılanmasında etkili oluyor. Aşırı etkin bir amigdala korku bozukluklarının gelişmesinden sorumlu. Ventromediyal prefrontal korteksin başlıca görevi amigdalanın sinyallerini işleyip, değerlendirmek. Belirgin korku reaksiyonları gösteren insanlarda, amigdalanın korku sinyallerini zayıflatmaktan sorumlu, sol alt kısım dikkat çekici bir şekilde daha ince. lerin üçte birinde üniversite döneminde bile hastalıklı semptomlar görülmüş. Oysa aşırı tepkili olmayanlarda neredeyse hiç hastalıklı belirtiler ortaya çıkmadı diyor araştırmacılar. BEDENSEL REAKSİYONLAR nı düşünüyor. Yani sevinçli, acıklı, heyecanlı ve tehlikeli olaylara ve durumlara ne şekilde tepki vereceğimiz, kısmen beynimizdeki bağlantılarla belirleniyor. Doğuştan var olan farklılıklar en fazla korkaklıkta kendini gösteriyor. Kagan’ın iki yaşındaki çocuklarla gerçekleştirdiği deneyler birçok şeyi açıklıyor aslında. Psikolog iki yaşındaki çocukları bir odada, gaz maskeli ve beyaz önlüklü kadınlarla veya palyaçolarla karşı karşıya getirmiş. Çocukların üçte biri hiçbir zaman ya da bu tür deneylerin sadece on yedisinde korkmuş. Diğer üçte biri daha sık korkmuş ve en az dört deneyde annelerine sokulmuşlar. Bu deneylerden ortaya çıkan ilginç sonuç şöyle: En çok korkan çocuklar, dört aylıkken aşırı tepki veren gruptaydı. İki yıl boyu farklı deneyimler yaşamalarına rağmen davranışlarına hâlâ doğuştan var olan yaradılış özellikleri yansıyordu. İnsanlar zamanla korkularını aşmaya ve davranışlarını değiştirmeye öğrenseler de Kagan’ın “Yaradılışın uzun gölgesi” olarak isimlendirdiği beBedende salgılanan hordensel reaksiyonlar hiçbir zamonlar kan dolaşımı üzerinman kaybolmuyor. Aşırı tepkiden korku hissini yaratıyor. lilerin kalpleri fizyolojik testlerde daha hızlı atıyor, tüküKalp daha hızlı atıyor, kan rüklerinden daha çok kortizol basıncı yükseliyor. (stres hormonu) bulunuyor ve Soluk alıp verme hızlanıyor bir sandalyeden kalktıkları zaMidede kramp sancıları başlıman kan basınçları yukarı fırlıyor. yor. Zihinsel problemler çözerBöbrek üstü bezleri diğer stres ken de gözbebekleri büyüyor ki hormonlarını salgılıyorlar. bu daha fazla konsantrasyonun Kaslar istenç dışı kasılıyor. işaretidir. Kagan’a göre dışarıdan belli olmasa da doğuştan var Karaciğer şeker salgılıyor. olan yaradılış özellikleri asla kaybolmuyor. Doğuştan var olan korkaklık yaşamı zorlaştırdığı gibi olumlu olarak da etkiyebilir, ancak Kagan’a göre burada önemli olan kişisel çevre ve olumlu deneyimler. Batı kültürlerinde dışa dönüklülük ve risk almaya hazır olmak beklenen özelliklerdir fakat buna rağmen korkak olan insanlar bilim veya sanat gibi alanlarda daha başarılı, çok para kazanıyor ve saygı görüyor, diyor Kagan. Ayrıca suça daha az meyilli oluyorlar, dahası tehlikelerden uzak durdukları için de daha uzun yaşıyorlar. Zaten aşırı tepkili yaradılış olumsuz bir şey olsaydı diyor Fox, evrim sürecinde toplumun yüzde on ila on beşinde kalıcı olmazdı. Bazı insanların daha dikkatli, tedbirli, düşünceli ve daha az tez canlı olması toplumumuzun yararına. Aşırı tepkililer diğer insanların duygularını daha iyi anlama yetisine sahip. Çizelgenin diğer ucunda ise hiçbir şeyden korkmayan ve acı çeken insanlarla duygudaşlığı yaşamayan psikopatlar yer almakta. geçirince, kan basıncı yükselir, kalp atışı ve soluk alıp verme hızlanır, kaslar gerilir, böbrek üstü bezleri stres hormonları ve karaciğer de şeker salgılar. Tüm bunlar olayın bilinçli analizi olmaksızın kendiliğinden gerçekleştiği için korku sistemi yanlış alarm da çalabiliyor. Biraz daha karmaşık ve daha yavaş işleyen ikinci devre, alınan bilgilerin işlendiği ve değerlendirildiği beyin kabuğunda yer almakta. İki devre de birbirine bağlı olmasına rağmen şöyle bir sorun söz konusu: Bağlantıların çoğu amigdaladan beyin kabuğuna uzanırken beyin kabuğu amigdalayı daha az etkiliyor. Yani diğer sözlerle, ilkel ve mantıksız korku daha güçlü. Amigdalayla yakından ilgilenen Kagan ve Fox da aşırı tepkili bebeklerin amigdalada özel bir kimyayla dünyaya geldikleri için yeniliklere daha duyarlı olduklarını gösteren kanıtlar toplamış. Bu konuyla ilgili en ilginç deneyler Massachusetts General Hospital’da gerçekleştirilmiş. Psikiyatr Carl Schwartz, Kagan’ın on sekiz yaşına gelen deneklerine yüz resimleri gösterirken beyin etkinliklerini incelemiş. Buna göre aşırı tepkililer yeni resimlere (ister normal isterse ürkütücü olsun) daha güçlü reKadınlar Erkekler Agorafobi Geniş alanlardan, kalabalıklardan ve yolculuklardan korkma Panik bozukluğu Spesifik fobiler Örneğin belli başlı hayvanlardan veya objelerden korkmak gibi Sosyal fobi Genelleşmiş Açıklanamayan korku bozuklukları Korku toplumu Almanya’da gerçekleştirilen bir araştırmaya göre halkın %14,2’si korku bozukluğu yaşıyor. Kadınlarda bu oran %20 iken erkeklerde sadece %9 civarında. aksiyon göstermiş ve beyinlerindeki etkinliğin yeniden yavaşlaması daha uzun sürmüş. Oysa araştırmacı bu etkiyi sadece korku uyandıran resimlerde bekliyordu fakat anlaşıldığı gibi amigdala, anlamı hemen anlaşılmayan tüm görüntülerde etkinleşiyor. Dahası farklı olan sadece beyin etkinliği değil anatomide de farklılıklar söz konusu. Aşırı tepkililerde, amigdaladaki sinyali yumuşatan beyin bölgesi biraz daha az gelişmiş. “Anladığımız gibi aşırı tepkililerin beyinleri doğumdan itibaren farklı” diyor Schwartz. Korkaklığın ne kadarının doğuştan var olduğu şimdi genetik analizlerle açıklanacak. Harvard Tıp Okulu genetikçisi Jordan Smoller şu sıralar, Kagan’ın deneklerine ait DNA örneklerini incelemekle meşgul. Verilerin tümü henüz değerlendirilmemiş olsa da bazı genlerin doğuştan var olan yaradılış üzerinde etkili olduğu görülmekte. ÇOCUKLARDA KORKUNUN GİDERİLMESİ Peki çocuklarda aşırı korkunun giderilmesinde neler yardımcı oluyor? Kagan’ın çalışma arkadaşı Doreen Arcus bu soruyu yanıtlayabilmek için araştırmalar sırasında denekleri evlerinde ziyaret etmiş. Arcus diyor ki anne babaları tarafından abartılı bir şekilde korunmayan ve yeni deneyimler kazanmaları için yönlendirilen çocuklar iki yaşına geldiklerinde çok daha az korkak oluyor. Buna karşın anne babanın sabırsızlığı ve eleştirileri çocukların kendilerine daha az güven duymalarına yol açıyor. Benzer sonuçlara ulaşan Fox, korkak çocukların kreşe gitmelerinin yararlı olduğu sonucuna varmış. Çünkü burada zorunlu olarak yabancı insanlara ve olaylara alışmak zorunda kalıyorlar. Bu tıpkı yetişkinlerdeki kavramsal davranış terapisi gibi işlemekte diyor Fox. İlk yıllarda cinsiyetler arasında neredeyse hiçbir farklılık görülmezken okul çağında durum değişiyor. Yaşıtları tarafından daha fazla alaya alındıkları için, erkek çocukların zamanla korkularını aşmaları git gide zorlaşıyor. Daha sonraki testlerde de bebeklik dönemlerinde görülen yaradılış özellikleri kendini göstermeye devam etmiş. Aşırı tepkililer dört yaşına geldiklerinde de tutuklukları devam ederken yedi yaşlarına geldiklerinde neredeyse yarısı spesifik korkular geliştirmiş. Örneğin gök gürültüsünden, karanlıktan veya okulda başarısız olmaktan korkmak gibi. Bu korkular diğer çocukların sadece yüzde onunda gelişmiş. Hatta aşırı tepkili BEYİNDEKİ KORKU BÖLGESİ: AMİGDALA Tüm insanlar geleceklerinin belirsiz olması halinde güvensizlik hissini yaşar. Ama aşırı tepkililer beklenmeyenlere ve yeniliklere karşı doğuştan daha duyarlı oldukları için bu duyguyu daha güçlü hissediyor. Bu duyarlılığın sebebi beynimizin amigdala denen bölgesine uzanıyor. Bu bölgenin korkuyla ilintili olduğunu New York Üniversitesi, Korku ve Anksiyete Sinirbilim Merkezi sinirbilimcisi Joseph LeDoux farelerle gerçekleştirdiği deneyler sonucunda bulmuştu. Farelere hafif bir elektrik şoku vererek belli başlı bir sesten korkmayı öğreten bilim insanı, farelerin daha sonra elektrik şoku olmaksızın da aynı sesten korktuklarını görmüş. LeDoux bu deneyden sonra farelerin beynindeki duyma kabuğunu, sesi, kulak ve duyu sinirleriyle duyacak ama bilinçli olarak algılamayacak şekilde bozmuş. Fareler bu durumda bile sesten korkmaya devam etmişler. Ancak amigdala devre dışı bırakılınca, fareler sesten korkmamaya başlamışlar ve araştırmacı bu şekilde korkunun ortaya çıkmasında en önemli rolü üstlenenin amigdala olduğunu öğrenmiş. Gerçi fare beynini her durumda insan beyniyle karşılaştırmak mümkün değil. Fakat amigdala evrim sürecinde neredeyse hiç değişmeyen çok eski ve ilkel bir yapı olduğu için karşılaştırılabiliyor. Tehlikeli bir durum karşısında beyinde iki devre harekete geçiyor. Acil durum programı olan kısa yol, tehlikeyi algılayan duyu organlarından, talamusa buradan da amigdalaya uzanıyor. Amigdala organizmayı bir anda savunma durumuna KORKULAR YENİ KORKULAR DOĞURUYOR! Doğuştan var olan korkaklık ilerideki yaşamı derinden etkileyebiliyor. Sonuçta korkular yeni korkuları doğurmakta. Kategorileri birbirinden kesin bir şekilde ayırmak zor. Peki korkuyu kontrol altına almak mümkün mü, hatta ondan verimli bir şekilde nasıl yararlanılabilir? Alman psikolog Margraf, korkudan korunmanın en iyi yolu, var olan yeteneklerin mümkün olduğu kadar iyi geliştirilmesine dayanıyor diyor. Özellikle de aşırı tepkili insanlar için bir tutku yakalamak ve bunun üzerinde çalışarak hep daha iyiye ulaşmak için uğraşmak çok önemli. Tabii ki güvenli ilişkiler de kurmak büyük önem taşımakta. Spiegel’den (Der Spiegel 41/2010) derleyen Nilgün Özbaşaran Dede CBT 1233/9 5 Kasım 2010