Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tüyap Kitap Fuarı Onur Yazarı Öğrencileri Doğan Kuban’ı anlattılar TÜYAP 29.İstanbul Kitap Fuarı’nın ilk gününde Cumhuriyet Kitapları “29.İstanbul Kitap Fuarı Onur Yazarı Doğan Kuban” başlıklı bir söyleşi düzenledi. Söyleşiye Prof.Dr.Ayla Ödekan, Prof.Dr.Nur Akın, Prof.Dr. Semra Germaner ve mimar Coşkun Karadeniz katıldı. onuşmacılar, Doğan Kuban’ın öğretim üyeliğinin ilk yıllarından beri mimarlık tarihi, restorasyon, koruma, sanat tarihi ve mimarlık alanında pek çok ilke imza attığını, çalışkanlığı, birikimi, eleştirelliğiyle bir idol olduğunu anı ve belgelerle anlattılar; “Kendisinden çok şey öğrendiğimiz ve hala yazıları ve konferansları sayesinde öğrenmeye devam ettiğimiz sevgili hocamıza bundan sonra da sağlıklı, mutlu bir yaşam ve “dünyamızı aydınlatacak” yeni yazı ve kitaplar diliyoruz.” dediler. Kuban ise, emeklilik sonrasında daha da verimli çalıştığını, üretmesinde talep olmasının da katkısı olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Nur Akın “ Doğan Kuban ve Koruma” başlıklı konuşmasında, Kuban’ın akademik yaşamında “koruma”ya ilgisinin, 1952 yılında İTÜ Mimarlık Fakültesi’nde genç bir mimarlık tarihi asistanı olarak tarihi yapıların rölövelerinin çıkartılması başladığını, 195254 yılları arasında Prof. Verzone ile özellikle Kapadokya ve Pisidia bölgesindeki antik dönem ve Hıristiyan anıtlarından bazılarının rölövelerini çıkarttığını söyledi ve özetle şunları vurguladı: “Restorasyon Anabilim Dalı / Kürsü Başkanı olarak Doğan Bey, ekibini çalışkan, meraklı, çok okuyan, araştıran ve dil bilen gençlerden oluşturmaya özen gösterdi. Hemen her gün herkesin ne yaptığını, ne üzerinde çalıştığını bilmek ister, gençlerin daha fazla çalışmasını sağlamak ister ve işlerin genellikle oldukça kısa süre içinde tamamlanmasını beklerdi.. Özel bir bilim adamının yanında yetişmekte olmanın gururu, hepimizde her türlü duygunun önüne geçerdi. Doğan Bey, kadrosu için tam bir odak noktasıydı.” dedi. Prof.Dr. Ayla Ödekan; “ Rönesans Adamı” mı “Vakanüvis” mi Yoksa İdol mü?” başlıklı konuşmasında, Kuban’ın “Üretmenin, düşünmenin, düşünmeye kışkırtmanın, çalışmanın, yazmanın, yaşamanın, gençliğin, egonun, teklikte çokluğun...” idolü olduğunu söyledi. Kuban’ın 1960’lardan bu yana yazılarımakale ve kitaplarıyla yankı uyandırdığını açıklayarak; “Doğan Kuban mitosu bugün de sürmektedir ve bu kez de devasa yayınlarını bilgilenmeye ve eleştiriye açmıştır.” dedi. 1980’lere kadar olan konu dağarcığından bakıldığında, sezgileriyle o günkü sanat tarihinin temel sorunlarına yönelip evrensel boyutlarda açıklamalar ürettiğini, sonraki yıllarda da o konuları olgunlaştırdığının örneklerini sıraladı: K “1954 Barok mimarlık, 1958’de klasik Osmanlı mimarlığında iç mekân sorunu, 1961 modern mimarlık, Türk şehir yapısı, rejyonalizm, Cumhuriyet mimarlığı, yapı analizi, 1962 mimarlıkla ilgili sorunsallar (mimar ve insan, benzerlik ve farklılık gibi), 1965 tarihi çevre, Anadolu Türk mimarisi, 1966 restorasyon uygulaması, 1967 Mimar Sinan, 1968 İslam sanatı ve Divriği, 1969 mimarlık eğitimi, toplummimarlık ilişkisi, 1970 Türkiye Sanatı, 1970 köy mimarlığı, kent monografisi (özellikle İstanbul), 1971 Üniversite reformu, 1973 mimarlık kavramları, ulusal kültür, 1974 sanat eleştirisi... Bu süre içinde dönemle ilgili yayınlarla karşılaştırma yapıldığında görüleceği gibi her yayın bir boşluğa açılıyor ve yeni bir yorumla ortaya çıkıyor; çevrenin ilgisini yönlendiriyor ve sonraki yıllarda art arda dizilen yayınların birikimini oluşturuyor.” Doğan Kuban ile 1974 yılında doktora öğrencisi olarak tanışan Prof.Dr. Semra Germaner; “Geçmişi günü için kullanmak, tarihten sentezci bir bakış açısı için yararlanmak, geniş tabloyu görmeye ve yakalamaya çalışmak, ondan aldığım başlıca derstir,” dedi ve Kuban’ın 1954 yılında Türkiye’de Batılılaşmayı ilk kez bir mimarlık ve sanat tarihi sorunsalı olarak ele alan “Osmanlı Barok Mimarisi Hakkında Bir Deneme” konulu kitabı ve 1958 tarihli “Osmanlı Dini Mimarisinde İç Mekân Teşekkülü Rönesansla Bir Mukayese”kitabı Osmanlı mimarisinde mekan anlayışının Rönesans mimarisi ile kıyaslayarak anlatıldığı iki kitaptan yola çıkarak şu değerlendirmeyi yaptı “Doğan Kuban Batı ve Osmanlıyı birlikte ele alarak bir değerlendirmeye gitmiştir.” Germaner hocasının geniş kapsamlı birikimini ise şöyle özetledi “Kuban geniş ve çok yönlü bakış açısını ortaya koyarken, yapıtın kendisini, onun hakkındaki belgelerden daha önemli bulduğunu da belirtir. Tarih, ekonomi, sosyoloji ve başka alanlarda edindiği bilgilerle ve bir sanatçı duyarlılığı ile yapıta yaklaşır ve onu çözümlemeye çalışır. O, 20. yüzyılın 2. yarısından itibaren Türkiye’de mimarlık tarihi ku ramlarının temel figürlerinden biridir. Düşünce üretmeye yönelik, eleştirel bir yaklaşımla ve adeta sürekli aramakta olduğu soruların cevaplarını bulmak amacıyla coğrafya ve zamanla sınırlı kalmaksızın antik çağlardan Bizans’a, Rönesans İtalya’sından Osmanlı mimarlığına Selçuklu mirasından, İslam dünyasına, Türk evinden, Osmanlı saraylarına oralardan günümüz mimarlık, resim ve heykel sanatlarına uzanır.” Doğan Kuban’la Mimarlık yolculuğu 50 yıl önce başlayan Coşkun Karadeniz, Kuban’ın mimarlık yönünü deneyimlerin içinden süzerek anlattı. Karadeniz; “Doğan Kuban iyi bir mimarlık eğitimi aldı. Holzmeister, Emin Onat, Bonatz, Kemali Söylemezoğlu, Orhan Safa, Mukbil Gökdoğan gibi değerli hocalarla çalıştı. Mezuniyetinden sonra Mimarlık Tarihi, daha sonra Restorasyon Kürsülerini kurdu. Ancak mimari tasarımı hiç bırakmadı. Girdiği her alana “mimar” kimliğini götürdü.” diyerek uluslararası ve ulusal mimari proje yarışmalarında jüri üyeliği ve başkanlığı yapan Kuban’ın, proje hocası olmadığı halde, öğrenciler arasında projeden en iyi anlayan iki öğretim üyesinden biri olarak kabul edildiğini belirtti. Karadeniz özellikle üç farklı projenin altını çizdi: “Çankaya Köşkü Kentsel Tasarım Projesi” için Kurul’a yazdığı rapor ve Cumhurbaşkanlığına yazdığı yazı, Koruma Kurulları tarihine geçecek önemdedir ve yayınlanmalıdır.. Mimar kimliğini girdiği her alana taşıyarak – bir anlamda – tüm yaşamı boyunca mimarlık yapan Kuban’ın öğretisinin esası mimarlığı; ‘mimarlık tarihini, restorasyonu, insanı ve toplumu anlama doğrultusunda bir anahtar’ olarak kullanması olduğunu düşünüyorum ve bu öğretinin yaygınlaşmasını temenni ediyorum.” Türkiye'nin Bağımsızlık Savaşı Doğan Kuban'ın dergimizde yayımlanan yazılarını kapsayan ikinci kitabı "Çağdaş Bir Gelecek İçin Türkiye'nin Bağımsızlık Savaşı” kitabı Cumhuriyet Kitapları arasında yayımlandı. İlk kitabı Çağdaşlaşma Sancıları geçen yıl iki baskı yapmıştı. Kuban'ın ülkenin temel sorunlarını ele aldığı yazıları, bilindiği gibi Cumhuriyet Bilim ve Teknoloji dergimizde büyük bir okur kitlesine ulaşıyor ve büyük bir beğeniyle okunuyor. Kuban'dan sorunlarımıza ilişkin tam bir başvucu yazılarını içeren bir kitap.. CBT 1233/ 13 5 Kasım 2010 Kitap'ın ana bölümleri: Toplumsal Tarih, Tarihi Çevre Koruma, Kent ve Kentlileşme, Eğitim, Cumhuriyet Yozlaşmadan Önce, Kurumsallaşma, Gelecek, Ulusal Kimlik ve Dil, KüreselleşmeEmperyalzm ve Kapitalizm, Çağdaşlaşma Kavramları. Kuban diyor ki: “Çağdaşlaşma ile ilgili yazdlardmdn temel yapısı, dünyadaki bütün toplum lann aynı nitelikte yaratıcı olma potansiyeline sahip oldukları ve tarihsel koşullar elverdiği zaman o düzeye erişebilecekleri savına dayanıyor. Göçer Türklerin dünyanın yerleşik toplumları ile ortak olarak girdikleri Avrasyalı simbiyotik tarih, bu bağlamda inandıncıdır. Selçuklu imparatorluğu, Osmanlı imparatorluğu, Cumhuriyet Devrimi gibi tarihsel olgular, bugün hâlâ Türkçe konuşan bir toplumun genetik mirasında, insanları en yaratıcı yaşam ortamına ulaştıran bütün özelliklerin var olduğunu kanıtlıyor. Bu kitapta, güncel yaşamımızın sergilediği olayları çağdaş dünyanın gelişmeleri ile buluşturarak anlatan gözlemler, Türk toplumunun çağdaş dünyaya erişme potansiyelini kendimize anlatma amacı taşımaktadır. Bu bağlamda bir bilinçlenme, kurtarıcı olacaktır.”