02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sağlık Yüz şekillendirmede plastik cerrahi Alt çene ile üst çenenin birbirlerine ve yüze göre uyumsuzluğunun hastalarda estetik açıdan olduğu kadar fonksiyonel açıdan da rahatsızlıklara neden olduğu bir gerçektir. Dr. Reha Yavuzer Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi, Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Bölümü H epimiz ne doğuştan aynı fiziksel kusursuzluğa sahip olarak doğuyor ne de aynı kusursuzlukta yaşlanıyoruz. Birçok önemli fonksiyonel bozukluk hastalıklarının yanı sıra, doğuştan ya da kazalar ve sakatlanmalar sonucunda çene ve yüzde oluşan şekil bozuklukları da bu hastalıklardan biridir. Çiğneme, konuşma, yutma ve nefes almada güçlük çeken hastaların bu bozukluklarının gelişen tıp teknolojisi sayesinde düzeltilmesi giderek daha kolay hale geliyor. Çene kemiğinin bozuklukları Plastik Cerrahi girişimleri ile düzeltilebilmektedir. Bu düzeltme işlemlerinde her zaman geniş bir ekip görev alır. Ekip elemanlarını ihtiyaca göre plastik cerrahi, kulak burun boğaz, beyin cerrahisi, ortodonti ve diğer diş hekimliği dalları uzmanları oluşturur. Çene ameliyatlarını genel anlamda kapsayan bu grup ameliyata Ortognatik Cerrahi adı verilmektedir. Konuyu daha detaylı algılayabilmek için birtakım sorular üzerinden devam etmekte fayda olabilir. Ortognatik Cerrahi tam olarak nedir? Tıbbi olarak “ortognatik cerrahi” olarak adlandırılan cerrahi, dişlerin yerleştiği alt ve üst çenede yapılan ameliyatlar ile üst ve alt diş dizilimleri arasındaki bozuklukların giderilmesi işlemidir. Bu işlemde ameliyatlar tomografi, üç boyutlu görüntüleme ve üç boyutlu modelleme eşliğinde planlamalar aracılığı ile gerçekleştirilir. Yapılan planlamalar çerçevesinde kimi zaman üst çeneye, kimi zaman alt çeneye, bazen de her iki çeneye kemik girişimleri yapılır. Ortognatik cerrahisi hastası kimdir? Çene kemiklerinde hatalı yerleşimi olan yani alt veya üst çenesi ileride, geride sağa veya sola doğru devrikliği (rotasyonu) olanlar, üst ve alt dişlerin karşılıklı gelmediği durumlarda, uykuda çene geriliği nedeniyle nefes alma sorunu yaşayan kişiler, doğumsal bozukluklar nedeniyle gelişimsel bozuklukları (yarık dudak, yarık damak) olanlar ile kazalar sonucu yüz kemiklerinde kırıklıkların meydana geldiği ve yanlış kaynama gösteren hastalar, çeşitli nedenlerle üst veya alt çene kemiklerinden ameliyat olarak, bu kemiklerin bir kısmının alındığı hastalar or tognatik cerrahisine ihtiyaç duyan hastaları oluşturur. Bu hastalarda sorun fonksiyonel olduğu gibi dış görüntüye yansıyan estetik şikâyetler de söz konusudur. Ortognatik problemler oluşma nedenleri nelerdir? Bunları beslenme bozuklukları, ağızdan nefes alma, parmak emme, yalancı emzik, yatış şekli, diş sıkma, tırnak yeme, kalem ısırma, dudak ısırma, süt dişlerinin erken kaybı, dişetlerinin öndeki dişlerini sıkıştırmasına bağlı düzensizlikler, genetik yatkınlık, hormonal düzensizlikler ve sistemik hastalıklar neden olur. Yukarıda sayılan diğer konjenital ve travmatik nedenlerde bunların arasında sayılabilir. Ortognatik Cerrahi hangi yaşta yapılmalıdır? Ortognatik cerrahide her hastaya özel tedavi protokolleri oluşturulmalıdır. Bu tedavi şemaları fonksiyonel ve estetik sorunun derecesine göre, eşlik eden diğer bozukluklara göre ve yapılacak sosyal değerlendirmeye göre değişkenlik gösterebilir. Örneğin doğumsal bozuklukları olan bir hastada çok daha erken yaşta girişimler gerçekleştirilebilirken, sınırlı kemik ilişkisinde bozukluğa sahip hastalarda kemik gelişiminin tamamlanması yani buluğ çağının sonu beklenebilir. Bu işlemler için bir üst yaş sınırı ise bulunmamaktadır. Gelişim tamamlandıktan sonraki dönemde her yaşta bu operasyonlar yapılabilir. Bu konuda kişinin konu ile ilgili ekipler tarafından muayene edilip, ölçümlerinin yapılıp, hangi işlemlere ihtiyaç duyduğu tespit edilmelidir. Ortoganik Cerrahi sırasında veya sonrasında oluşabilecek sorunlar nelerdir? Ortognatik Cerrahi girişimleri önemli ameliyatları içerir. Her ameliyatta olabilecek kanama, enfeksiyon veya anestezi komplikasyonları yanında bu cerrahi girişimlerde kesilen kemiklerde kaynamama, diş kayıpları, geçici veya kalıcı his kayıpları, geç iyileşme, çene kemiğinde hareket kısıtlılığı gibi pek çok komplikasyon meydana gelebilir. Ortognatik cerrahisi sonrası tedavi biter mi? Bu, hastanın durumuna göre değişse de sıklıkla hastalar kı Dr. Reha Yavuzer sa bir süre daha Ortodontik tedaviye ihtiyaç duyarlar. Bu genellikle hastaya ameliyat öncesinde açıklanır ve yaklaşık ne kadar bir dönem daha tedavi altında kalması gerektiği ve bu dönemdeki hedeflerin ne olduğu hastaya söylenir. Yüz Şekillendirmede Plastik Cerrahi Ortognatik Cerrahi dışında başka cerrahiler de sunmakta mıdır? Geniş dağarcığı ile Plastik Cerrahi, hastalarına kemik ve yumuşak doku girişimlerini sunmaktadır. Yüz şekillendirmede ortognatik cerrahi yanında rhinoplasty gibi burun kemiklerinin girişimleri, kaş kaldırma, gözkapağı operasyonları, elmacık kemiği belirginleştirilmesi (malar augmentasyon), yumuşak doku dolguları, yüz ve boyun germe ameliyatları, kimi askı girişimleri de Plastik rekonstrüktif ve Estetik Cerrahinin bizlere sunabildiği imkânlar arasında yer alır. Tüm bu işlemlerde amaç bir ameliyatı gerçekleştirmek değil bir bütün olarak yüz oranlarını oluşturmak ve bütünün güzel gözükmesini sağlamaktır. Elbette güzelliği hedeflerken de fonksiyonel ihtiyaçların her zaman akılda tutularak adım atılması önem arz eder. Sağlık alanında çözümsüzlük nedenleri Prof.Dr.Coşkun Özdemir, [email protected] Y CBT 1233/17 5 Kasım 2010 urdumuzda sağlık alanındaki sorunlar azalmıyor. Yanılmıyorsam bugün 145 üniversite 56 tıp fakültesine sahibiz.Türkiyenin en önde gelen bilim insanlarından İlber Ortaylı bir ara kendini tutamamış bu kadar çok sayıda üniversite açılmasını kastederek “bu bir ahlaksızlıktır” demişti. Ahlakı bir tarafa bırakalım; bu üniversitelerde iyi bir eğitim verildiğini iddia edebilir miyiz? Hadi ünlü bilim insanımız Celal Şengör kadar ileri gitmeyelim. Ama dünyanın önde gelen ilk 500 üniversitesi arasında olamayışımız acıklı değil mi? 56 Tıp fakültesinde acaba nasıl bir tıp eğitimi ve uzmanlık eğitimi veriliyor? Araştırmalar hangi düzeyde? İyi bir inceleme var mı bu konuda? TÜBA raporu bilimin her noktasında önemli eksikler olduğunu, üniversitelerimizin bilimin gereklerini yerine getiremediklerini söylüyor. Hastalarına çare arayan aile bireylerine, dernek üyelerimize güçlüklerimizi, geri kalmışlığımızı anlatamıyorum. Tedavisi bugün için mümkün olmayan binlerce hastalık var. Hastaların bir bölümü, niçin bunları bulmak için çabalamıyorsunuz, diye bize, eleştiride bulunuyorlar. Bakanlığa başvurup kurullar toplanmasına yol açıyorlar. Artık sabrımız kalmadı, bir an önce tedavi çalışmaları yapılsın diyorlar. Yeni tedavi çalışma ve araştırmalarının en iyi donatıma sahip dünyanın belli merkezlerinde yapılabildiğini söylüyorum ve elbette bizim de kendi imkanlarımızla çalışmamız gerektiğini ancak bu imkanların bizde sınırlı olduğunu ekliyorum. Onlara, tedavi olanaklarını umutla beklerken bugün yapılacak en doğru şeyin iyi bir bakım ve yaşam kalitesini yükseltmek çabaları olduğunu anlatmak zor oluyor. İlle de acele şifa arayışı içindeler. Çocuğu ve benzerleri için kaygılanan ve tedavi olanaklarının yaratılması için kampanya açan bir baba beni “hocam Atatürk beni Türk doktorlarına emanet edin demişti” siz neredesiniz diye uyarıyor. Öte yandan onları yanıltan türlü çeşitli aldatmaca süregeliyor. TV’lerde hem de profesör ünvanlı kişilerden Multipl Skleroz için haşlanmış buğday, maydanoz, limon suyu, unutkanlık için havuç suyu, tiroid hastalıkları için dere otu, siyah kuru karanfil, nefes darlığı için keçi boynuzu, gençleşme için limon suyu maydanoz karışımı tavsiyelerini dinliyorum Hele TRT’de iki profesörün “bütün hastalıkların tedavileri için şifreler Kuranı Kerimde mevcuttur, mesele bu şifreleri çözmekten ibarettir” fetvası büyük umutlar yaratmış olmalı! Ama o şifre çözücüler nerede nasıl ne karşılığı bulunacak bunun açıklamasını yapmadılar. İnanılmaz ülke gerçeklerimiz var. Sağlık Bakanlığı akupunktur komisyonunun ünvanlı doktorlarca imzalı akupunktur kas hastalıklarında yararlıdır bildirisi ise herhalde dünya tıp tarihine altın harflerle geçecektir! Tedavi olmadığını bildirdiğiniz zaman çoğunluk piyasamızda hiç eksik olmayan medyumlara, üfürükçülere, şarlatanlara başvuruyor. Magnetik yatakta, bioenerjide şifa arayanlar, içinden 21 cin çıkarılanlar var. Alışveriş için görkemli merkezlerimiz var ama bilimde gerilerdeyiz, sağlıkta da bilimden yeterince yararlanamıyoruz. Vatandaşlarımızı da kendilerini aldatmalardan koruyacak, doğrulara ulaştıracak şekilde eğitmedik, yetiştirmedik. Eşitlikten, bilim ve aydınlanmadan uzak yoksunluklar içindeki bir toplum, yazık ki sorunlarını kolay kolay aşamıyacaktır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle