24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

BİZ MUTLU OLMAK ÜZERE PROGRAMLANMIŞIZ Mutluluk seçenek değil, ZORUNLULUK Mutluluk, insan yaşamının “Olmasa da olur, ama olursa daha iyi olur” diyebileceğimiz bir parçası değil; tam tersi insanları işlevsel kılan en temel gereksinimlerden biridir. Son yapılan araştırmalar, mutlu insanların yaşamda karşılaştıkları sorunlarla daha etkin bir şekilde mücadele edebildiğini ortaya koyuyor. ! B atı dünyasını oldukça karanlık bir gelecek bekliyor. Ekonomiler sendeliyor; hayat pahalılığı almış başını gidiyor; insanların gerçek gelirleri giderek azalıyor. Pek çokları için işsizlik bugün değilse bile yakın gelecekte başlarını ağrıtacak. Bu durumda bile mutluluğu yakalamaya çabalıyorsak, işimizin pek de kolay olmayacağını söyleyebiliriz. Ne var ki olumsuz koşullar ve mutluluk arasındaki ilişki düşündüğümüz kadar basit değil. Ekonomik kriz dönemlerinin, insanların mutluluğunu çok az etkilediği biliniyor. Çünkü bilim insanları biz insanların mutlu olmak üzere programlandığını öne sürüyor. Mutluluk hissi insanlara zor koşullarla nasıl baş edeceğine ilişkin yol gösterdiği gibi, her durumda gülümsemeyi yüzümüzden eksik etmemeyi de öğretiyor. bi daha soyut pozitif duyguların nasıl evrildiğini açıklamak zordur. MUTLULUĞUN EVRİMİ Chapel Hill’deki North Carolina Üniversitesi’nden psikolog Barbara Frederickson, mutluluğun evrimsel açıdan ne gibi yararlar sağlıyor olabileceğini araştırdı. Frederickson, “genişletveinşa et” kuramı ile mutluluk ve benzer pozitif duyguların bilişsel kapasitemizi geliştirdiğini ve uzun vadede yaşantımızı kolaylaştırmak için çevremizde kaynaklar oluşturmamıza zemin hazırladığını ileri sürüyor. Bu da korku gibi bizleri kısa vadeli çözümlere yoğunlaştıran olumsuz duygulardan tümüyle farklı bir perspektif sunuyor. Frederickson, “Olumlu duygular beynimizin çalışma şeklini değiştirir, deneyimlerimizin sınırlarını genişletir, daha fazla bilgi depolamamızı ve büyük resmi görmemizi sağlar” diyor. Frederickson bu kuramı 1998 yılında Review of General Psychology (vol 2, p 300) isimli bilim dergisinde ileri sürdüğünden bu yana, diğer meslektaşlarından büyük bir destek gördü; kuramı çeşitli deneylerle doğrulandı. Örneğin göztakibi ve beyingörüntüleme yöntemleriyle yapılan deneylerde, pozitif duygudurumlarının görsel dikkati arttırdığı ve beynin daha fazla bilgi depolamasını sağladığı ortaya çıktı. ha iyimser bir görüntü sergilediler. Bu denekleri daha yakından izleyen Frederickson, öğrencilerin toplumda yaygın olan üzüntüyü paylaşmalarına karşın, arkadaşları zarar görmediği için minnet duygularına sahip olduklarını, cesur itfaiyecilerin kahramanlıklarını büyük bir takdirle karşıladıklarını keşfetti. Bu da kesin olmamakla birlikte şöyle bir tablo ortaya çıkartıyor: Huzurlu dönemlerde pozitif bir zihinsel yapıya sahip olan insanlar, kötü zamanlarda daha iyi hissetmemizi sağlayan mekanizmalara sahip olurlar. Bu da “genişlet–veinşa et” kuramını doğrular nitelikte bir çıkarımdır (Journal of Personality and Social Psychology, vol 84, p 365). Son yıllarda Frederickson, meditasyon yolu ile bazı yetişkinleri, sevdikleri insanlar hakkında pozitif düşüncelere sahip olmaları yönünde eğitti. Daha sonra bu duyguların kapsamını genişleterek o kadar yakın olmadıkları kişiler hakkında da benzer düşüncelere sahip olmalarını istedi. Bu tekniği günde birkaç dakikalık seanslar halinde tekrarlayan denekler, yedi hafta sonra pozitif duygular açısından kontrol grubuna göre daha yüksek puanlar aldılar. Genel olarak bu deneklerin daha neşeli, daha umutlu, daha minnettar, daha gururlu ve daha ilgili olduğu tespit edildi. Ayrıca diğer insanlarla daha olumlu ilişkiler kurabildiler. Daha da ilginci, deneklerin bu olumlu değişiklikleri meditasyon yapmadıkları dönemlere de taşıması oldu. PARANIN GÜCÜ Kesin olan, insanların temel gereksinimlerinin karşılanması durumunda paranın mutluluk verme yeteneğinin kısıtlı olmasıdır. Belçika’daki Liege Üniversitesi’nden Jordi Quodbach ve ekibi son yaptıkları bir çalışmada laboratuvarlarında bir ara YARATICILIK VE PROBLEM ÇÖZME İnsanın kendisini iyi hissetmesi, yaratıcılığını ve problem çözme yeteneğini de arttırıyor. Deneylerden birinde, kibrit çöpleriyle ilgili bir problemi çözmeden önce deneklere duygudurumlarını düzeltmek için komedi videoları gösterildi. Deneyi yürütenler, komedi kliplerini izleyenlerin, video izlemek yerine matematik problemleri çözen kontrol grubuna göre problemi daha hızlı ve kolay çözdüğünü ortaya çıkarttı (Journal of Personality and Social Psychology, vol 52, p 1122). Başka deneyler de pozitif duyguların insanların sözel muhakeme yeteneklerini geliştirdiğini gösterdi (Proceedings of the National Academy of Sciences, vol 104, p 383). Ayrıca başka çalışmalar da, insanların duygudurumlarının iyi olduğu zamanlarda sosyal yeteneklerinin arttığını ortaya çıkarttı; bu insanlar daha girişken oldukları gibi eleştiriye daha tahammüllü idiler. Bütün bu değişiklikler Frederickson’un kuramının “genişletme” kısmını oluşturuyor. “İnşa etme” kısmı, zihinde daha kalıcı, pozitif bir durum yaratmaya yarıyor. Frederickson kısaca şöyle diyor: “Pozitif duygular birikim yaptıkça insanlar daha olumlu bir gelişim gösterir.” ANLIK MUTLULUKLAR İLE MUTLU BİR YAŞAM ARASINDAKİ İLİŞKİ Filozofların uzun süredir işaret ettiği gibi anlık hazlar ve pozitif duygudurumlar eski Yunan düşünürlerinin ödemonya olarak isimlendirdiği mutlu bir yaşamla ilgili daha derin mutluluk duygusu ile karıştırılmamalıdır. Kaldı ki Frederickson’un çalışması bu ikisi arasında net bir ilişki olduğunu gösteriyor. Frederickson bu konuda şöyle konuşuyor: “Pozitif duygular, yaşamın inişleri ve çıkışları ile başa çıkabilmek için bizlere yeni araçlar sunuyor. Bu da yaşamı daha çekilir kıldığı gibi bizleri daha mutlu kılıyor.” Bu görüşler şu noktada birleşiyor: İnsanlar ne kadar mutluysa, karşılaştıkları sorunlara daha olumlu ve kalıcı çözümler getirebilir. Ancak bu çıkarım bir dereceye kadar doğrudur. Avustralya, Sydney’deki New South Wales Üniversitesi’nden Joe Forgas, pozitif duygulara sahip insanların daha nahif olduğunu, tartışmalarda daha çabuk pes ettiğini ve aldığı kararlarda enine boyuna düşünmediğini öne sürüyor. Bu önermeyi bir adım daha ileri taşıyan Melbourne’deki Deakin Üniversitesi’nden Robert Cummins, yaşam mutluluğunun optimum bir düzeyi olduğunu söylüyor. Bu 10 dereceli standart ölçekte 7 veya 8 dereceye denk düşüyor. Bu, Batılı ülkelerin Mutluluk bu geniş kapsamlı tanım kapsamında şöyle sorgulanır: Deneğe “Çoğu zaman hayatım ideale yakındır” veya “Eğer yeniden dünyaya gelecek olursam hemen hemen hiçbir şeyin değişmesini istemem” gibi ifadelere katılıp katılmadıkları sorulur. Bu soruların yanıtları bir havuz içinde değerlendirilirse, ortaya kolektif (toplu) mutluluk çıkar. Bütün bu soruşturmaların amacı, pozitif duyguların bu uzun vadeli mutluluğa nasıl katkıda bulunacağını öğretmektir. CBT 1231/8 22 Ekim 2010 ya getirdikleri deneklerden bir parça çikolatayı tatmalarını istediler. Daha varlıklı gruptaki deneklerin çikolatanın zevkini çıkartmaya daha az zaman ayırdıkları, daha az varlıklı gruba göre çikolatadan daha az zevk aldıkları gözlendi. Aynı sonuç başka bir çalışmada da görüldü. Bu sefer deneklerin yarısına çikolata tattırılmadan önce, para ile ilgili görüntüler izlettirildi. Bu deneklerin, görüntüleri izlemeyen gruba göre çikalatadan daha az zevk aldıkları kaydedildi. Bu da yalnızca para düşüncesinin bile, yaşamın basit zevklerinden alınan mutluluğu azaltmaya yettiğini gösteriyor (Psychological Science, vol 21, p759). Peki biz insanları ne mutlu ediyor? Mutluluk çeşitli pozitif duygular şeklinde ortaya çıkar. Bizleri neyin mutlu ettiği hakkında bilgi edinmek için önce bu pozitif duyguların niçin evrildiğine bakmamız gerekir. Bu sorunun yanıtı, olumsuz duyguların kökeni ile ilgili açıklamalar kadar net değildir. Olumsuz duygular hayatta kalma mücadelesinde net yararlar sağlar. Örneğin öfke, insanı düşmanı ile savaşa hazırlar; korku tehlikeden kaçmaya zorlar; iğrenme zehirli yiyeceklerden uzak durmamızı sağlar. Diğer taraftan lezzetli bir yemek veya karşı cinsten cazip bir eş, yararlı davranışlara –beslenme ve üreme zemin hazırlasa da hayranlık, saygı, ümit veya minnet gi KURAMI DESTEKLEYEN DENEYLER Frederickson’ın bu kuramı 2001 yılında ampirik olarak da doğrulandı. Kuramı sınamak için yapılan bir deneyde akıl sağlıkları yerinde Amerikalı öğrenciler 11 Eylül saldırılarından önce ve sonra incelendi. Saldırılardan önce daha olumlu duygulara sahip olduklarını ileri süren denekler, saldırılardan sonra da MUTLULUĞUN TANIMI Günlük yaşamda mutluluk keyif ve sevinç anlamında kullanılır; haz veren bir etkinliğin sonucunda o anda hissettiğimiz şeydir. Keyif almanın dışında çok sayıda pozitif duygu vardır. Bunlar onur, minnet, hayranlık vb gibi genel duygudurumumuzu olumlu etkileyen duygulardır. Ne var ki psikologlar mutluluktan bahsettiği zaman uzun vadeli, kişiye özel yaşam keyfine işaret ederler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle