24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

SON ARAŞTIRMALAR EN BÜYÜK KALITIMLI ORGANİZMA Japonya’da yetişen bir tilki üzümü cinsi (Paris japonica) şimdiye kadar araştırılan organizmalar arasında en büyük kalıtıma sahip. Kraliyet Botanik Bahçeleri, Jodrell Laboratuvarı (İngiltere) bitki genetikçileri, bitkinin her üreme hücresinde 152 milyarda bir gramlık DNA bulunduğunu saptadı. Bu, insandaki değerin yaklaşık olarak 50, en küçük kalıtımlı çiçekli bitkidekinin ise 2400 mislisi diyor bilim insanları. Bu küçük bitkinin bu kadar büyük bir kalıtıma sahip olması araştırmacılar için sürpriz olmuş. Tilki üzümünün basit kromozomu bile yaklaşık elli metrelik bir DNA içermekte. Bugüne kadar kromozomunda en fazla DNA (133 pikogram) barındıran canlı olarak akciğerli balık (Dipnoi) biliniyordu. Bu listenin en altında ise 0,0023 pikogramlık değer ile tek hücreli bir parazit yer almakta. Küçük kalıtımlar sadece gerçek hücre çekirdeği bulunmayan bakteri ve virüs gibi organizmalarda bulunur. Kapsamlı bir kalıtım daha uzun nesil süresi ve daha düşük reaksiyon yetisi demek. Büyük kalıtımlı bitkiler kirlenmiş topraklara daha zor uyum sağladıkları gibi, kötü hava koşullarından daha çok etkileniyor, dolayısıyla da daha kısa ömürlü oluyorlar. silinişiyle ilgili pek çok tez vardır. Current Anthropolgy dergisindeki son bir araştırmayla şimdi bunlara bir tane daha eklendi. Amerikalı ve Rus araştırmacılar kısa bir süre önce Kafkasya’daki bir mağarada, 40.000 yıl önceki kuvvetli bir yanardağ püskürmesine ait kül tabakaları buldu. Bu tarih tam da Neandertallerin tükenişiyle aynı zamana denk gelir. Bilim insanlarına göre yanardağ püskürmesi Neandartal nüfusunu iyice azaltarak, homo sapiens insanının yayılmasını kolaylaştırmıştı. Neandertal insanının 35.00040.000 yıl önceki ani tükenişi üzerine araştırmacılar uzun süredir kafa yoruyor. O tarihlerde tamamen tükenen Neandertal insanının yerini güneyden gelen homo sapiens almıştı. Peki neden? Homo sapiens hayatta kalma çabasında daha mı başarılı olmuştu? Ya da bunun nedeni değişen iklim miydi? Bunun gibi daha birçok tezle araştırmacılar bu bilmeceyi çözmeye çalışıyor. Sen Petersburg Prehistorik Araştırmalar ANO Laboratuvarı’ndan Luibov Golovanova ve Vladimir Doronichev yönetiminde araştırma ekibinin yeni bir hipotezine göre Neandertaller, yanlış zamanda, yanlış yerde bulunmanın şansızlığı yüzünden yok o l d u . Mezmaiskaya Mağarası’da bulunan 40.000 yıllık kül tabakaları, sadece bölgesel değil dünya çapında püskürmelere işaret ediyor. İki kül tabakasının tarihi, İtalya’daki Campanİgnimbrit büyük püskürme ve Kafkasya’daki daha küçük bir püskürmenin tarihiyle örtüşüyor. Küller öte yandan püskürmelerin sonucuna bağlı önemli iklim değişimlerini gösteren kalıntılar da taşıyor. Mesela polen yoğunluğu önemli ölçüde azalmış, ki bu o tarihte bitki örtüsünün iyice zayıfladığı anlamına gelir. Tüm bunların sonucunda da daha soğuk ve kurak bir iklim hüküm sürmeye başlamış. Atmosferdeki kül dumanları ve aerosollerin güneş ışınını engelleyerek “volkanik kış” iklimini başlattığına inanıyor. Yıllarca devam eden bu iklim değişimi bölgedeki ekosistemleri kökünden değiştirmiş olabilir. Bu felaket Neandertal insanının ekolojik nişlerini bozmakla kalmayıp, nüfusun psikolojik yıkımına da neden olmuştur diyor araştırmacılar. Mezmaiskaya Mağarası’ndaki Neandertal izleri ikinci kül tabakasında tamamen yok oluyor. Onun altında çok sayıda Neandertal kemiği, aletler ve avlanan hayvanların kemikleri bulunmasına karşın, püskürmeden sonraki tabakada tek bir kemik bile yok. Neandertallerin bu bölgede ortadan kalkışı daha gelişkin teknolojilere sahip modern insanın bölgeye yerleşmesini kolaylaştırmıştı. Yanardağı hipotezinin kontrol edilebilmesi için Avrasya’nın diğer bölgelerinden ve diğer yerlerden daha fazla verinin toplanması gerekiyor. Resim: 14.yy Avrupası’nda veba salgınının yayılışı AZ UYKU, UZUN YAŞAM Sleep Medicine dergisinde yayımlanan uzun vadeli bir araştırmaya göre, insanın sanılandan daha az uykuya ihtiyacı var. Bazı uzmanlar yedi ila sekiz saat uyku önerir, ancak son araştırmada en ideal uyku süresinin özellikle de yaşlı kadınlar için 56,5 saat olduğu ortaya çıktı. Sonuç elli yaş üzerindeki 450 kadının 14 yıl süreyle incelenmesine dayanıyor. 1990’lı yıllarda başlayan araştırmaya katılanlardan sadece doksanı ölmüş. Araştırmayı yöneten Kaliforniya Üniversitesi bilim insanı Daniel Kripke, en uzun yaşayanların ortalama 6,5 saat uyuyanlar arasından çıktığını söylüyor. Hatta gecede sadece beş saat uyuyanlar da sağlıkları için endişelenmemeli. Araştırmadan çıkan ikinci bir sürpriz de yaşlı kadınlarda obstrüktif uyku apnesinin ölüm riski üzerinde etkili olmadığı. Oysa gece yaşanan uyku apnesi özellikle de yüksek tansiyon olasılığını ve ölüm riskini arttırmakta. Fakat Kripke bu durumun sadece genç kadınlar için geçerli olduğunu tahmin ediyor. CBT 1231/ 4 22 Ekim 2010 sine dayanan son bir araştırmaya göre, salgından bakterinin bilinmeyen iki kökü sorumluydu. Bu türlerden 14.yy’daki salgına neden olanın soyu büyük bir ihtimalle tükenmiş. Araştırma ayrıca salgının Asya ve Fransa’dan ve kuzeyde Hollanda üzerinden olmak üzere iki yoldan yayıldığını da ortaya koymuş. Araştırma çerçevesinde İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya ve Hollanda’da vebadan ölen 76 kişinin iskeleti incelenmiş. Lepra gibi diğer hastalıklarda kemiklerde meydana gelen deformasyonlar ölümden uzun bir süre sonra da izlenebilirken veba birkaç gün içinde ölüme götürebildiği için belirgin izler bırakmaz. Ancak şans eseri diş pulpasında (dişin sinir ve damar paketi) veya kemikteki protein kalıntılarında bakterinin kalıtımı uzun bir süre barınabiliyor. Fakat DNA’nın bulunması yine de zordur ve kirlenme yüzünden değişebilir. Almanya’daki Johannes Gutenberg Üniversitesi antropologu Barbara Bramanti yönetiminde çalışan uluslararası bir ekip, analizler sırasında eski bir DNA’ya rastladı. Fransa, İngiltere ve Hollanda’daki on iskelette Yersinia pestis geni saptanmış. Sonuçlar, Yersinia pestis bakterisinin 14.yy’daki büyük salgından ve Avrupa’da 400 yıl içinde zaman zaman tekrarlanan salgınlardan sorumlu olduğunu kanıtlıyor. BİR CİNAYETİN MALİYETİ 17 MİLYON DOLAR İşlenen suçlar topluma çok pahalıya mal oluyor. Öyle ki suçun işleme nedenini katbekat aşan meblağlar çıkıyor ortaya. Iowa Eyalet Üniversitesi sosyologları hangi suçun ne kadara mal olabileceğini hesapladı. Buna göre en pahalı suç cinayet. Cinayetin maliyeti yaklaşık 17 milyon dolar. Bunu tecavüz, soygun, ağır darp ve ev hırsızlığı takip ediyor. (Journal of Forensic Psychiatry & Psychology) Bilim insanları suçun maliyetini çıkarmak için kurbana verilen zararı, ceza sisteminde yapılan masrafları, kurbanın ve suçlunun üretimdeki kaybını hesaplıyor. Tüm bu faktörler dikkate alındığında her cinayet ortalama 17.25 milyon dolara, tecavüz 449.000 dolara, soygun 336.000 dolar, ağır darp 145.000 ve ev hırsızlığı 41.000 dolara mal oluyor. Tedbirlerle suç oranları düşürülebilse de genelde alınacak önlemlerin çok pahalı olduğundan yakınılır, oysa gerçekte önlem programlarının birçoğu çok ucuz, diyor sosyolog Matt DeLisi. Zürich Üniversitesi kriminoloji uzmanı Maritn Kilias bu tür hesaplamaların çok zor kontrol edilebildiğini ama maliyetlerin yüksek olduğu konusunda hemfikir. Kriminolog ayrıca bu hesaplamalara hapishanelerin inşaat maliyetlerinin de katılması gerektiğini söylüyor. NEANDERTALLERİN TÜKENİŞİNDEN YANARDAĞLAR MI SORUMLU? Neandertal insanının yeryüzü sahnesinden Nilgün Özbaşaran Dede Araştırma MARS’TA BİR ZAMANLAR YAŞAM VARDI Mars’ta karbondioksite ait birikimler buluntu. Amerikalı uzay araştırmacılarına göre kalıntılar bir zamanlar Mars’ta yaşamın olduğunun kanıtı olabilir. Uzmanlar günümüzde dondurucu soğuklukta olan gezegenin yüz milyonlarca yıl önce sıcak ve nemli bir iklime sahip olduğunu tahmin ediyor. Mineral kayaç biçiminde Mars yüzeyinin altı kilometre altında bulunan karbondioksit, karbondioksit içerikli suyun birikmesi sonucu oluşmuş. Uydu verilerinin yardımıyla Syrtis Major yanardağının yakınındaki Leightonkrateri bölgesinin jeolojisini analiz eden bilim insanları, çalışmalar sırasında ilk önce lavla gömülen daha sonraysa büyük bir meteorit çarpmasıyla yeniden açığa çıkan mineral içerikli bir kayaç tabakasına rastlamış. Planetary Bilim Enstitüsü’nden Joseph Michalski ve NASA’dan Paul Niles’e göre karbondioksit buluntusu Mars’ta bundan sonra keşfedileceklerin çok küçük bir parçası henüz. Çok daha büyük bir karbon rezervinin varlığına inanılıyor. Ayrıca eskiden Mars’ın atmosferinde metan bulunması da gezegenin bir zamanlar “yaşanabilir” olduğunu göstermekte. Metan kabuktaki hidrotermal süreçlerin karbondioksitle birleşmesiyle meydana gelmiş olabilir. Karbondioksitin varlığı ayrıca kızıl gezegende bir zamanlar içilebilir suyun bulunduğuna dair bir kanıt olarak görülüyor. ORTAÇAĞDAKİ VEBA SALGINI 14.yy Avrupası’nda 25 milyon kadar insanın ölümüne neden olan veba salgınının Yersinia pestis bakterisiyle yayıldığı biliniyordu. Ancak PloS Pathogens dergisinde yayımlanan ve beş ülkedeki toplu mezarların incelenme
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle