05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

matematik ve fen bilimlerinden aldığı ham puanlar için verildi. Grafik 1: Adayların matematik ve fen bilimlerinden aldıkları puaSoldaki ilk çuna göre dağılımları buk, ham puanı en düşük olan (9 ve altında ) adayların yüzdelerini, sağdaki çubuk ise en yüksek ham puanı alan (puanı 30 ile 20 arasında) öğrenci yüzdesini göstermekte. Görüldüğü gibi, orta dilimde olması gereken yığılma, zayıf puan aralığı diliminde gerçekleşmiş. Burada istatistik kuralları ile hiç uyuşmayan bir dağılım söz konusudur. PISA sonuçlarıyla da örtüşen bu dağılıma göre, ilk ve orta eğitimde, bu iki alanda az sayıda öğrenci çok iyi eğitilmekte, çok sayıda öğrenci ise neredeyse eğitimde devre dışı görülmektedir. ÖSS Faciası – Üniversitenin Kendisi ile Yüzleşme Zamanı ÖSS çok ciddi bir eğitim faciasıdır. Yanlış bir zihniyetle yürütülen lise eğitimi tahsilli cahil üretmektedir. Ancak ÖSS, eğitim ortamının dışında, düşünme yeteneğini geliştirmeye imkân bulamamış, ezberci bir öğrenci kitlesi oluşturmaktadır. Üniversite ÖSS sisteminin pasif seyircisi durumunda kalmayı tercih etmektedir. Derin Orhon, Türkiye Bilimler Akademisi Asli Üyesi (orhon@itu.edu.tr) ları ortaya koymak; öğrenmeyi sevdirmek ve belki de en önemlisi, düşünebilme, araştırma, irdeleme ve bu yollarla problem çözme kabiliyetini aşılamak. Peki, ÖSS’ye hazırlık ne yapmaktadır? Öğrencileri bütün bu temel eğitim ilkelerinden uzaklaştırarak, düşünmemeye ve ezbere soru çözmeye alıştırmaktadır. Birlikte düşünelim: Bir fizik sorusunun birkaç saniye içinde kalıplar halinde çözülmesini ödüllendirmek akılcı bir yaklaşım mıdır? Daha kötüsü, bu şekilde yetişen bir öğrenci fizikçi olabilir mi? ÖSS sistemi bu kaygıları göz ardı etmektedir. (iii) ÖSS sistemi içinde, lise çağındaki öğrenciler kişiliklerinin gelişmesinde önemli etki yapabilecek hiçbir faaliyete zaman ayıramıyor. Daha doğrusu başarı bunu gerektirmekte. ÖSS birincisi bir öğrencinin tüm hazırlık döneminde hiç kitap okumadığını bir övünme vesilesi yaptığını hala üzüntü ile hatırlarım. (iv) ÖSS çok önemli bir f rsat e itsizli i yaratmaktad r. ÖSS’nin yarattığı ve ayakta tuttuğu özel dershane ve/veya ders endüstrisine para ayıramayan öğrencilerin sınav kazanmaları mümkün olmamakta ve dolayısıyla parasız olduğu iddia edilen ve savunulan üniversite eğitimi çoğunlukla lise eğitimi dışında hazırlığa maddi imkân ayırabilenlerin tekelinde kalmaktadır. Yazının başlığında değinildiği gibi, üniversite ÖSS sorununun neresindedir? Dışındadır. Birçok benzer temel sorunda olduğu gibi suskun kalmakta ve kabullenmektedir. Oysa varlığının temel nedeni olarak, alacağı öğrencilerin eğitim kalitesi konusunda üniversitenin beklenti ve koşulları olması gerekir. Üniversite, eğitim vizyon ve misyonu itibarı ile, seçtiği alanda temel bilgileri hazmetmiş, araştırma ve problem çözme yeteneği olan, eleştirel düşünce mekanizması gelişmiş, takım çalışması yapabilen öğrencileri seçebilmek için yarışmalıdır. Dikkatle okunması gereken çok önemli bir raporda belirtildiği gibi (4), öğrenci seçebilme özgürlüğü üniversitenin kurumsal özekliğinin en belirgin göstergelerinden biridir. Oysa üniversite ne öğrencisini seçebilmekte ne de eğitim kalitesinde etkili olabilmektedir. Bu raporda belirtildiği gibi “üniversite ÖSS giriş sisteminin pasif seyircisi durumundadır”. ÖSS’nin getirdiği ezberci öğrenci kitlesinin eksiklikleri ancak bazı gelişmiş üniversitelerde giderilmeye çalışılmakta, bu şekilde üniversite eğitiminin önemli bir bölümü “rehabilitasyon”a harcanmaktadır (4). Ne tuhaftır ki eğitim sürecindeki gençler ve çocuklarına üniversite eğitimi sağlayabilmek üzere çırpınan milyonlarca aile bu sistemi kabullenmiş durumdadır. Ancak üniversitenin bu kesime karşı sorumluluklarını hatırlaması ve kendisi ile yüzleşmesi zamanı çoktan gelmiştir. 1 Şengör, C. İki Korkunç Haber ve Geleceğimiz, CBT, sayı 1166, 24.07.2009. 2 Vatan Gazetesi, sahife 16, 13 Temmuz, 2009 3 Vatan Gazetesi, sahife 15, 14 Temmuz, 2009 4 Ergüder, Ü. v.d. (2009) Neden bir Yüksek Öğretim Vizyonu. İstanbul Politikalar Merkezi, Sabancı Üniversitesi, İstanbul. GENEL L SE MESLEK L SELER ÖSS 2009’a başvuranlardan, sınavı geçerli 1.324.001 adayın 998.684’ü (%75) genel lise, 305.545’i (%25) meslek lisesi çıkışlıdır. Genel lisemeslek lisesi başarı karşılaştırması için iki lise türü çıkışlıların, 165 puan barajını aşan öğrenci yüzdeleri kullanıldı. Oranların yuvarlatılarak verildiği Grafik 2’de görüldüğü gibi, meslek lisesi çıkışlılardan 165 puan barajını aşanların oranı oldukça küçük. Sınavın lise müfredatını kapsayan puan türlerindeki fark daha da dikkat çekici. SAY 2 puan türünde 165 puan sayısını aşan genel lise öğrenci sayısı 373.321 iken, meslek lisesi çıkışlılardan bu puan türünde yalnız 3.235 öğrencinin barajı aştığı görülür. Buna göre genel lise çıkışlıların %99.1’i bu puan barajını aşarken, meslek liseleri için bu oran %0.9’dur. Türkiye’nin en güvenilir kurumları arasında yer alan ÖSYM tarafından yapılan ÖSS, ortaöğretimi bitirenler arasından yükseköğretim programlarına yerleşecek başarılı ve yetenekli öğrencilerin seçilmesini hedefleyen bir sıralama sınavıdır. Ülkemizde ortaöğretim sonrası çıktı kontrolü yapılmadığından, sınav, 140165 puan barajı uygulaması ile bu işlevi de üstlenmektedir. Bunun dışında ÖSS, yükseköğretim öncesi eğitimin karnesi hakkında önemli bilgiler de verir. Bir bölümü yukarıda verilen ÖSS 2009 sonuçlarına göre şu sonuçlara ulaşılabilir: 1. Özellikle fen ve matematik alanlarında ilköğretim ve ortaöğretimde, büyük bir sorun yaşanmakta. Lise mezunu 100 öğrenciden 19’u matematikten, 53’ü fen bilimlerinden 1 soru bile çözemedi; bu durum bu öğrencilerimizin 9. sınıfa kadar kazanılması gereken en temel ve en basit matematik ve fen kavramlarını özümseyemediklerini göstermekte. Yani, bugünkü eğitim sistemi, ortaöğretimi bitirenlerin yarısından çoğuna fen okuryazarlığı niteliği bile kazandıramamakta. 2. Lise mezunu olarak sınava başvuran 1.3 milyonun üzerindeki adayın önemli bir bölümü, bilgi düzeyi bakımından lise mezunu yeterliliğinde değil. 3. Eğitimdeki bu gidişten sorumlu bazı siyasiler, “sonuçlardan telaşlanılmamasını, bizim durumumuzun, ABD’den bile iyi olduğunu” söyleyebiliyor. Böyle düşünenler, PISA ve TIMSS sonuçlarında ABD’nin ve Türkiye’nin hangi sırada yer aldığına bir kez daha göz atmalı. 4. Öğrencilerin matematik ve fen bilimlerinde öğrenme düzeylerine göre dağılımları, eğitimde fırsat eşitliği bulunmadığını, az sayıda öğrencinin çok iyi eğitilirken çok sayıda öğrencinin iyi eğitilmediğini göstermekte. Bu durum, eğitim sisteminin belki de en zayıf halkasıdır. 5. Meslek lisesi Grafik 2: Farklı puan türlerinde 165 puan barajını aşan öğçıkışlıların, “sınavda renci yüzdelerinin lise türlerine göre dağılımı başarılı olmalarına rağmen katsayı uygulaması nedeniyle yükseköğretim programlarına yerleştirmede mağdur edildikleri, katsayının eşitlenmesiyle meslek liselerinin önünün açıldığı” görüşü tamamen dayanaksızdır. Sınavın ikinci bölümünde, örneğin SAY2 puan türünde 165 puan barajını aşabilen lise çıkışlı adayların sayısı 373.321 iken, meslek lisesi çıkışlı adayların sayısının 3.235 oluşu, bunun en somut göstergesidir. Eğitimin amacı elbette SBS ve ÖSS gibi değerlendirmelerden yüksek puan almak değildir. Eğitimin temel amacı her şeyden önce “topluma iyi yurttaş, iyi insan yetiştirmek, yetişen kuşağı, toplumun işine yarar kılmaktır”. Bu doğrultuda, eğitimin sosyal hedefleri, kültürel hedefleri, meslek kazandırma ve akademik hedefleri vardır. ÖSS, bunlardan sadece biri hakkında bilgi verebilmektedir. Akademik başarıdaki gösterge, öteki hedefler için de bir ölçü olarak görülüyor. Sonuç olarak tüm göstergeler, eğitimdeki niteliğin dibe vurduğunu bir kez daha işaret etmektedir. Eğitimde gelinen bu sonucun mağduru, geleceğimiz olan çocuklarımız, dolayısıyla ülkemizdir. Sorumluları ise, başta eğitim gemisinin rotasını çizen siyasiler olmak üzere, eğitim sürecinde yer alanlardır. Çözüm için ne yapılmalıdır? Sorunun yanıtı, başka bir yazının konusu olacaktır Ö CBT 1170/15 21 Ağustos 2009 SS çok vahim bir eğitim faciasıdır. Benzerlerinin aksine, bu facia sonuçları itibarı ile her yıl kendini belli bir tarihte gösterir. Sebep olduğu eğitim tahribatı birkaç gün gündem maddesi olur, yazılır, konuşulur, yakınılır ve bir yıl sonra yeniden hatırlanmak üzere, rafa kaldırılır. Bu yılki ÖSS sonuçlarının ortaya koyduğu tablo, değerli dostum Prof. Celal engör’ün de ifade ettiği gibi bir cehalet hastalığıdır (1). Üstelik bu hastalığın tedavisi de mümkün görünmüyor. Çünkü, Üstat Sakall Celal’e ait olduğu söylenen “Pes vallahi, bu kadar cehalet ancak tahsille mümkündür…” vecizesini doğrularcasına, bu zihniyetle yürütülmesine razı olduğumuz lise eğitimi tahsilli cahil üretmektedir. Saatlerce bir sınavda oturup tek bir fen sorusunu bile doğru çözememenin başka bir sebebi olamaz. Sonuçlar açıklandıktan sonra, özellikle yetkililerden ve uzmanlardan gelen “moralleri bozuluyor… Cevap kâğıdına cevapları aktarmıyorlar…” (2) ya da “dört yanlış bir doğruyu götürüyor. Bu uygulamanın kaldırılması gerekiyor” (3) türünden açıklamalar sadece bu vahim sorunun ne kadar hafife alındığını gözler önüne sermektedir. O halde ÖSS sonuçlarının ortaya koyduğu cehalet tablosunun gerçek yorumu, yani hastalığın doğru teşhisi nasıl olmalıdır? Bu soruya ancak iki tespit ile yaklaşılabilir: (i) ÖSS’yi sadece bir sınav ve o sınavın sonucu olarak yorumlamak aynı ölçüde vahim bir yanılgıdır. ÖSS aslında bir sistemdir ve maalesef bilimsel esaslarla çelişen bu yanlış sistem lise eğitimini yıllar boyu içten kemirerek bütünüyle ortadan kaldırmıştır. (ii) Yıllardır ÖSS buzdağının sadece görünen tepesine – başarısızlara bakılmaktadır. Asıl sorun ÖSS’de başarısız olanlardan ziyade, sözde başarılı olanların, yani üniversiteye girmeye hak kazanan gençlerimizin maruz bırakıldıkları yetişme ve eğitim boşluğudur. Sorunu birkaç yönden açıklamaya çalışalım: (i) Bazı uzmanlara göre “…ÖSS sınavları dünya standartlarının üstünde. Sınav sisteminde bir sorun yok. Esas sorun Milli Eğitim’den gelen çocukların kalitesinde” dir (3). Bu düşünce tarzı bizi bugünlere getiren çok büyük bir yanılgıdır ve gençlerimize çok büyük bir haksızlıktır. Sorun lise öğretimindeki perişan durumun çok ötesindedir. Konuya açıklık getirmek için şu soruyu birlikte cevaplayalım: Bir öğrenci, çok iyi bir lisede de okusa, özel dershaneye gitmeden ve/veya özel ders almadan ÖSS de başarılı olabilir mi? Doğru cevap, istisnalar dışında, çok açık biçimde “hayır” dır. O halde ÖSS sistemi öğrencileri başarılı olmak için lise eğitimini dışlamaya yönlendirmektedir. (ii) Lise e itiminden esasta ne beklenir: Öğrencileri değişik konularda bilgilendirmek; bir kültür tabanı oluşturmak; onları ilgi duyacakları alanlara yönlendirmek; konuların dayandıkları bilimsel esas
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle