Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Tekno Haber HASTANE MİKROBUNA KARŞI ÖNLEM Alexander Fleming’in 1928 yılında penicilini keşfinden bu yana insanoğlu bakteri patojenine karşı çok etkili bir silah olan antibiyotikleri geliştirdi. Ancak bu başarı beraberinde birtakım olumsuzlukları da getirdi. Bunların başında 1961 yılında ilk kez keşfedilen penisilin grubunun tüm aktif bileşimlerine dirençli olan bir bakterinin keşfidir. Bu bakteri metisilin dirençli Stafilokok aureus’tur (S.aureus) veya kısaca MRSA’dır. 1961 yılından bu yana hızla yayılan mikrop, özellikle hastanelerde görülmeye başladı. Bu bakteri logaritmik bir şekilde çoğaldığı için etkili bir antibiyotiğin mümkün olan en kısa zamanda kullanılması gerekir. Bir hastanın enfeksiyondan kuşkulanıldığı zaman hastane personeli hastadan alınan örneği laboratuvarda inceler ve hangi antibiyotiğin etkili olduğunu ortaya çıkartır. Halihazırda bu süreç emek yoğun bir uğraştır. Bu nedenle yeni ve tam otomatik işlemler tercih edilir. Siemens’in MicroScan Systems birimi, mikropların ayrıştırılması ve hangi antibiyotiğe duyarlılık taşıdığı konularında yürütülen metodolojileri birleştirir. MicroScan Systems doğrudan gelişme bazlı duyarlılık testini kullanır. Test panelleri, kültür malzemesini, biyokimyasalları ve antibiyotikleri içeren birden fazla “kuyulartüpleri” içerir. Paneller hazır olduğu zaman işlem için MicroScan WalkAway cihazının içine yerleştirilir. Burada ayrıştırılmış bakteri diğer malzemelerle temas ettirilir. Sistem bilgisayarının ürettiği sonuçlar daha sonra doktora iletilir. Ve doktor hastaya uygulanmakta olan tedavinin doğru olup olmadığına karar verir. Doğru değilse, test sonuçlarına göre uygun antibiyotiğe geçilir. MicroScan System’in yetkilileri bu işlemin 4 veya 4.5 saat içinde tamamlandığını söylüyor. rin ve doğal bir bas ortaya çıkarıyor. Minimalist bir yapıya sahip olan LG HW964TZ, sadece kulağa değil göze de hitap ediyor. LG’nin özel, şarap kadehi şeklindeki hoparlörleri, merkezi oval hoparlörle birlikte yuvarlatılmış ve yumuşatılmış köşeleri sayesinde sesin daha geniş bir alana taşınması için gerekli derinliği sağlıyor. Hoparlörlerin arkasına verilen yumuşak bir eğimle sesin bozulması en aza indirgeniyor; bunun sonucunda da daha zengin bir tını elde ediliyor. HW964TZ, HDMI aracılığıyla 1080p Full HD’yi destekleyerek standart çözünürlüklü DVD ve HD filmlerinin, standart çözünürlüklü bir videoya göre altı kat daha net ve keskin görülmesine imkân veriyor. LG HW964TZ, oyun konsollarından IPTV ayarlı top boxlara kadar her türlü aygıtın bağlanması için HDMI giriş ve çıkışını da içeriyor. yor. İşlemci klavyenin içine yerleştiriliyor ve klavye de televizyona bağlanıyor. Üreticiler halihazırda makineyi oyun kartuşları ile birlikte satıyor. NANOTÜPLERDEN YAPILAN KASLAR İNSAN KASLARI KADAR GÜÇLÜ Dallas’taki Texas Üniversitesi’nden Ray Baughman, örgü şeklindeki karbon nanotüplerinden şeritler yapmayı başardı. Bu şeritlere akım verildiği zaman genişliği iki misline çıkıyor ve akım kesildiği zaman eski haline dönüyor. Baughman, bu şeritlerin birkaçının bir araya gelmesi durumunda, robotlarda yapay kas olarak çalışabileceğini söylüyor. Ve böylece robotların hareket edebilmesi için gerekli olan kasılma ve gevşeme olanağı yaratacak. Araştırma ekibi bu şeritleri yapabilmek için bambu saplarına benzeyen nanotüp kümeleri geliştirdiler. Daha sonra kümelerin yan taraflarına yapıştırıcı sürdüler ve yavaşça çekerek, ince, uzun ve örgü şeklinde nanotüpler yarattılar (Science, DOI:10.1126/science.1168312). Bu malzeme enlemesine esnek olmasına karşın, boylamasına büyük ölçüde sağlam ve güçlüdür, çünkü nanotüplerin yönü boylamasınadır. Malzeme bu özelliğini 196 ile 1500 derece (santigrat) arasında korur. Bu da, nanotüp kaslı robotun aşırı koşullarda işlev göreceği anlamına geliyor. ÇİÇEK ŞEKLİNDE SİVRİSİNEK KAPANI Sıtma, sarı humma, dengue ateşi ve diğer enfeksiyonların yayılmasına yol açan sivrisineklerin en sevdiği şeyin insan kanı olduğu düşünülür ancak ilk tercihleri çiçek nektarı emmektir. ABD’deki Georgia Southern Üniversitesi’nden Thomas Kollars sivrisinekleri tuzağa düşürmek için çiçeklerden yararlanmanın yolunu buldu. Kollars mavi, yeşil, kırmızı ve siyah renklerde çiçek şeklinde plastik tuzaklar tasarladı. Diskin tam ortasında tatlı bir şuruba batırılmış bir ped yerleştirdi. Ped, ayrıca sivrisinekleri öldüren Bt adı verilen böcek öldürücü sıvıyı da içeriyordu. İnce bir filtre diğer böceklerin pede uzanmasını engellerken, yalnızca sivrisineğin hortumu pede erişebiliyordu. Diskler, çok sayıda sivrisineğin ölümüne yol açarken, laboratuvar testinde başarılı bulundu. DİGİTAL DUVAR KÂĞIDI Dijital duvar kâğıtları bu yılın sonunda Japon evlerini süsleyecek. Shimizu adındaki inşaat şirketi, İsrailli Magink şirketinin geliştirdiği ince, sıvı kristal teknolojiden yararlanarak, 5 mm kalınlığında, renkli görüntüler içeren duvar fayansları ürettiler. SmartBricks adı verilen bu ürün, sıvıkristal piksel demetlerinden oluşuyor. Bu pikseller elektronik olarak açılıp kapanabiliyor. Böylece bazı bölgeler kırmızı, yeşil ve mavi ışığı yansıtıyor. Bunların bir araya gelmesinden spesifik görüntüler oluşuyor. Görüntü bir kez oluştuğu zaman, bunu sürdürmek için herhangi bir enerjiye ihtiyaç duyulmuyor. Bu fayansların içinde gömülü bir ışık kaynağı bulunmuyor. Bunun yerine çevre kaynaklı ışıktan yararlanılıyor. Böylece ortaya çıkan resim, arkadan aydınlatmalı sıvıkristal ekranlardan daha yumuşak bir görüntü veriyor. Üretici şirket bu görüntünün duvar kâğıdına daha fazla benzediğini ileri sürüyor. Derleyen: Reyhan Oksay YOKSUL ÜLKELER İÇİN UCUZ BİLGİSAYAR Banglor ve Şanghay piyasaları, basit bir 8bitlik bilgisayarların istilası altında. Bu bilgisayarlar zengin ülkelerin yıllarca önce kullanımdan kaldırdığı çiplerle üretiliyor. Bu makineler, Çin, Hindistan ve diğer kalkınmakta olan ülke çocuklarının eğitimdeki ihtiyacını karşılayabilecek mi? Bu fikir Playpower adı verilen bu örgüt tarafından hayata geçiriliyor. ABD, Brezilya ve Hindistan tarafından kurulan bu örgüt, kamu yararına iş yapmak isteyen gönüllülere çağrı yaparak eğitici programlar geliştirmelerini istedi. Yalnızca Çin’deki üreticiler 8bitlik bilgisayarlardan bugüne dek 10 milyon kadar satmış durumda. San Diego’daki Kaliforniya Üniversitesi’nden yazılım uzmanı Jeremy Douglas, bu makinelerde kullanılan çiplerin 1970’li yıllardaki Apple II ve Nintendo Entertaintment System’lerinde kullanıldığını söylü SES VE GÖRÜNTÜSÜYLE EKSİKSİZ SİNEMA KEYFİ LG’nin geliştirdiği HW964TZ, Dijital Ses İşlemcisi’nde kullanılan profesyonel kalitedeki devre ile daha geniş bir aralığı kapsayan, daha gerçekçi bir ses elde edilmesine olanak veriyor. LG, subwoofer’ların hoparlörlerin yanlarından kaldırılıp önlerine taşınması da daha hızlı aktarıma sahip, daha de CBT 1169/ 11 14 Ağustos 2009