02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OOOF OFF LINE Gümüş nanoparçacıklar tehlikesiz mi? Nanoteknolojinin son yirmi yılda dünya çapında popülarite kazanması ile birlikte gümüş nanoparçacık içeren teknoloji ürünlerinin insan sağlığına ne gibi etkileri olduğu konusunda bilimsel araştırmalara hız verildi. Şu ana kadar yapılan araştırmalar, gümüş nanoteknoloji ürünleri kullanımının güvenli olup olmadığı konusunda kesin bilgi vermiyor. Prof. Dr. A. Cüneyt Taş Biyomedikal Mühendisliği Bölümü, Yeditepe Üniversitesi [email protected] sonra da hücre çekirdeklerinde DNA zararına yol açtığı gösterilmiş (bkz. ekil 1). Bu çalışmada, 25 veya 50 µg/mL (1 mililitrede 25 veya 50 mikrogram) gibi düşük nanoparçacık derişimlerinde (konsantrasyon) dahi sitotoksik (hücrelere zararlı) etkilerinin görüldüğü kanıtlanmış. Oysa ki, önceki çalışmalarda nanoparçacıkların zararlı etkilerinin daha çok doza bağımlı olduğu ve 200250 µg/mL derişimlerinde dahi nanoparçacıkların herhangi bir sitotoksik etkisinin olmadığı bildirilmiştir [2]. National University of Singapore araştırmacılarının bu önemli ve yeni makaleEndositoz (hücre içine büyük si [1], gümüş nanoparçacıklarının insan moleküllerin alınması) hücreleri üzerindeki toksik etkilerinin doYayılma za bağımlılığı konusunda önemli şüpheler yaratacak gibi görünmektedir. Yine anılan çalışmada, gümüş nanoparçacıkları tarafından yaratılmış DNA mutasATP azalması yonlarının hücreleri, bir sonraki evrede Mitokondriyel işlevsizlik kanser hücrelerine dönüştürebileceği de makalenin sonuç bölümünde belirtilmiştir. Sitoplazma Fare kök hücreleri ile gerçekleştirilen bir başka çalışmada ise 15 nanometre çapındaki gümüş nanoparçacıklarının 5 ve Çekirdek 10 µg/mL gibi düşük dozlarda dahi tokDNA hasarı sik etkilerinin olduğu gösterilmiştir [3]. 1.Onarım Günümüzde tüm dünyada yaklaşık 2.500 (iki bin beş yüz) tonluk bir üretiKromozomal sapma mi olan nanoparçacıkların 2020 yılına gelindiğinde 58.000 (elli sekiz bin) tona vaHücre döngüsünün durması ran miktarlarda üretileceği öngörül2. Apoptosiz S/G2M mektedir [2]. (programlanmış Nanoparçacıkların insan hücrelerine hücre ölümü) olası toksik etkileri konusundaki bilimsel araştırmaların nicelik ve nitelik olarak Kaynak: http://pubs.acs.org/doi/abs/10.1021/nn800596w daha da artmasıolgunlaşması beklenmeli, ancak ondan sonra antibakteriyelanbaren bilinmekle birlikte, son yirmi yılda giderek timikrobiyal olarak lanse edilen ve sıradan inartan bir ilgi ile üretilen gümüş nanoparçacıksanları cezbeden nanoteknoloji ürünlerinin larının insan hücreleri üzerindeki etkisi oldukça kullanımının güvenli olup olmadığına karar veaz çalışılmış bir konudur. rilmelidir. Fakat içinde bulunduğumuz yılın şubat Kaynaklar ayında American Chemical Society’nin en [1] P. V. AshaRani, Grace Low Kah Mun, Manoor prestijli dergilerinden biri olan ACS Prakash Hande, Suresh Valiyaveettil, “Cytotoxicity and NANO’da, dünyanın önde gelen araştırma Genotoxicity of Silver Nanoparticles in Human Cells,” Nano, 3(2), 279290 (2009). teknoloji üniversitelerinden birisi olan National ACS[2] Nastassja Lewinski, Vicki Colvin, Rebekah Drezek, University of Singapore araştırmacıları tara “Cytotoxicity of Nanoparticles,” Small, 4(1), 2649 (2008). [3] Laura BraydichStolle, Saber Hussain, John J. fından yayımlanan bir bilimsel makalede [1], güSchlager, MarieClaude Hofmann, “In Vitro Cytotoxicity of müş nanoparçacıklarının insan hücrelerine Nanoparticles in Mammalian Germline Stem Cells,” endositosis yolu ile rahatça girebildiği ve daha Toxicological Sciences, 88(2), 412419 (2005). anoteknolojinin son yirmi yılda dünya çapında popülarite kazanması ile birlikte nanoparçacık içeren teknoloji ürünleri artık market raflarına ve sonunda evlerimize giriyor. Bunların en çok bilinenleri ise antibakteriyel özelliğe sahip olarak nitelendirilen ve gümüş nanoparçacıkları içeren çamaşır makinaları, buzdolapları, temizlik maddeleri, tekstil ürünleri, halılar ve en son olarak da deodorantlardır. Gümüşün “zararlı” mikroorganizmalar üzerindeki “öldürücü etkisi” çok eski çağlardan iti Tanol Türkoğlu ([email protected]) Madem haberin haberini yapmak teliflik bir olgudur; o halde daha başta haberi yapmak da teliflik bir olgu olmalı. Haber ve Telif Geçtiğimiz günlerde Chicago bölgesinin üst mahkeme üyelerinden yargıç Richard Posner, Amerika’da gazeteleri internetten korumanın bir yolu olarak “gazete sitelerindeki haberlerin başka web sitelerinden linklenmesinin engellenmesini” önermiş. Yani harici web siteleri bir haberin değil başlığını dahi link olarak kendi sayfalarında gösterememeli. Hal böyle olunca “ne var ne yok” diye merak edenlerin bile haberi üretmiş bir medya kurumunun web sitesine giderek araştırma yapması gerekir. Altını çizmekte fayda var. Burada talep edilen şey bir medya kuruluşunun üretmiş olduğu haberi bir başka web sitesinin herhangi bir telif olgusunu dikkate almadan kendi sayfasına kopyala/yapıştır yapması değil. O haberin orijinal sayfasına başka web sitelerinden erişilmesini sağlayacak linkleri eklemek bile engellensin isteniyor. Böylece telif hakkı kapsamında olan ve bir medya kuruluşunun web sitesinde yayımladığı bir haber, o telif hakkına “saygı göstermeyen” diğer web sitelerinin erişimine tamamen kapatılmış oluyor. Burada amaç nedir? Amaç bireyler medya kuruluşlarının web sitelerine daha çok gitsin; daha çok web trafiği yaratsın. Bunun sonucu olarak da o web siteleri daha çok reklam alabilsin ve internetin alaşağı ettiği düşünülen mali durumlarını biraz olsun düzeltsinler. Aslında bu yargıç gelip bir de Türkiye gibi ülkelerin durumuna baksa link verilmesinin yasaklamasını filan istemez. Medya kurumlarının web sitelerinde yayınlanan haber ya da makalelerin tam metninin herhangi bir izin alınmadan ulu orta başka web sitelerinde yayınlandığı bir ortamda linkleri engellemenin bir anlamı olabilir mi? “Haber” nedir? Önce bu basit soruya bir cevap bulmak gerek. Çünkü Posner’in temsil ettiği zihniyetin dayanak olarak tutunduğu dal “telif hakkı” olgusudur. Bir haberin telif hakkı da doğal olarak o haberi yapan kuruma aittir. Dolayısıyla bir başka oluşum (örneğin bir web sitesi) bu haberle ilgili bir haber yapıyorsa (kendi sayfasına o haberin linkini koymak “haberin haberi” olarak tanımlanabilir) bu durumda haberi yapan asıl kaynağa bir telif ödemek zorundadır. O halde web siteleri ya telif ödeyerek haberin haberini yapsın ya da haberin haberini yapması engellensin. Bu mantık yürütmede çelişkili bir nokta görünmüyor. Şu husus hariç. Madem haberin haberini yapmak teliflik bir olgudur; o halde daha başta haberi yapmak da teliflik bir olgu olmalı. Yani bir medya kuruluşu bir haber yapıyorsa, o haberin içeriğinde yer alan tüm kurum ya da kişilere de telif ödemeli. Çünkü habere konu olan o kişi ya da kurum olmasaydı o haber de olmazdı. (Kamusal yarar hariç tutulabilir). Bugün dünyanın hangi ülkesinde hangi medya kuruluşu haber yaptığı bir kişi ya da kuruma haber yaptığı için telif ödüyor . (Her ne kadar tersinin geçerli olduğu ısmarlama haberler olsa da)? Öte yandan haberden farklı bir niteliği olan makale olgusunu haber ile aynı kategoride ele almamak gerekir. Makale bütünüyle yazarın ortaya koyduğu bir içerik olarak telif hakkı söz konusu olduğunda haberden daha güçlü dayanaklara sahiptir; yazarına ve medya kuruluşuna ait olma açısından. Internetin haber olgusuna yeni bir tanım getirdiği bu yüzyılda medyanın getireceği katma değer, haberden ziyade yorumda; makalede, köşe yazı/yazarlarında olacaktır. Bu yönlerini güçlendiren kuruluşlar yaşadığımız internet paradigmasında sıçrama yapıp geçen yüzyılın liderlerini geride bırakacaklar. (Bu kehanet tersten de yorumlanabilir. Makale, yorum yönleri güçlü olan medya kuruluşlarının lider olamadığı, ayakta kalamadığı bir toplumda içeriksiz haberler sosyal zekâyı geriletmiş demektir.) N CBT 1165/ 10 17 Temmuz 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle