26 Haziran 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

POLİTİK BİLİM Aykut Göker http:/www.ınovasyon.org;[email protected] Dünyadaki biyoteknoloji firmalarının çoğu başka firmalara ARGE hizmeti sunan ya da gelecekte pazarlanabilecek yeni ürünler geliştirmeye çalışan firmalardır. Dr. Özgül, küçülen Arpat Özgül, İskoçya açıklarındaki Hirta Adası’nda yaşayan yabani Soay koyunlarının boy ortalamasının son 24 yılda yüzde 5 civarında küçülmesinin nedenini araştırdı. Dr. Özgül’ün liderliğinde sürdürülen araştırma, esrarengiz küçülmenin ardında küresel iklim değişikliğinin yattığını ortaya koydu. Evrimsel ve ekolojik süreçlerin birkaç yıllık zaman dilimi içerisinde birbirleriyle karmaşık bir şekilde etkileşerek bu beklenmeyen değişime yol açabileceğini gösterdi. Biyoteknolojide Hal ve Gidiş (2) Biyoteknoloji yeni ürünler vaat eden bir alandır. Yeni biyoteknoloji firmalarının kurulmasını teşvik eden de dayandıkları teknolojide bu potansiyelin olmasıdır. Sektördeki yüksek ARGE yoğunluğunun kaynağı da bu potansiyeldir. Sözünü ettiğim OECD Raporu’na göre, ABD’de, biyoteknoloji ARGE firmalarının biyoteknolojide ARGE için, 2006’da yaptıkları toplam harcama 25.101 milyar dolardır (satın alma gücü paritesi olarak [SGP]). Bu rakam, veri elde edilebilen 19 ülkenin firmalarının biyoteknoloji ARGE harcamaları toplamının %75’ine karşılık gelmektedir. ABD’yi 2.353 milyar dolarlık (SGP) harcamalarıyla Fransa’nın biyoteknoloji ARGE firmaları izlemektedir. Kanada’nın biyoteknolojiye hasredilmiş firmaları 1.404 milyar dolarlık (SGP) harcamalarıyla (rakam 2005’in) üçüncü; Almanya’nın yine biyoteknolojiye hasredilmiş firmaları da 1.198 milyar dolarlık (SGP) harcamalarıyla (rakam 2007’nin) dördüncü durumdadır. Onları 709249 milyon dolar (SGP) arasında değişen harcamalarıyla G. Kore, Belçika, İsveç, İsviçre, İspanya, İrlanda ve İtalya’nın biyoteknoloji ARGE firmaları izlemektedir. Burada söz konusu olan firmaların önemli bir bölümünün başka firmalara ARGE hizmeti sunan ya da pazarda kendilerinin bir ürünü olmamakla birlikte gelecekte pazarlanabilecek yeni ürünler (yeni farmasötikler ya da bitki çeşitleri gibi) geliştirmeye çalışan firmalardan oluştuğu dikkatimizden kaçmamalıdır. Veri elde edilebilen 12 ülkede bu tür firmaların ‘biyoteknoloji ARGE firması ya da biyoteknolojiye hasredilmiş firma’ sayıları içindeki ortalama oranları %52’dir. Bu oran ABD’de %73; Fransa’daysa %62 dolayındadır. Biyoteknolojiye hasredilmiş, diğer bir deyişle, faaliyet ağırlığı biyoteknoloji alanında olan bir firma yılda ortalama ne kadar ARGE harcaması yapar? 17 ülkede elde edilen sonuçlara göre, bu, ABD’de 7.92; İsveç’te 4.64; Fransa’da 4.57; Belçika’da 4.11 milyon dolardır (SGP). Bir fikir vermek için kaydedeyim; 12. sırada olan G. Kore için bu rakam 1.01 milyon; 16. sırada olan Portekiz için 0.38 milyon dolardır (SGP). Firmalarca yapılan biyoteknoloji ARGE harcamalarının iş sektörünün toplam ARGE harcamaları içindeki payı ne kadardır? Rapora göre, bu konuda veri elde edilebilen 19 ülkede ortalama pay 2006’da %6.14 olmuştur. Ancak, bu pay İrlanda’da %21.7; Belçika’da %13.1; Kanada’da %11.1; ABD’de %10.4’tür. Yukarıda verilen rakamların özel sektör firmalarınca yapılan ARGE harcamalarıyla sınırlı olduğu gözden kaçmamalıdır. Pek çok ülkede kamunun biyoteknolojideki ARGE harcamaları firmaların aynı alandaki harcamalarından daha yüksektir. Yükseköğretim kuruluşlarıyla devlet kuruluşlarının biyoteknolojideki ARGE harcamaları toplamından oluşan kamu harcamalarının toplam biyoteknoloji ARGE harcamalarındaki payı, örneğin G. Kore’de %60.9; İspanya’da %67.8’dir. Yine pek çok ülkede kamunun biyoteknolojideki ARGE harcamalarının toplam kamu ARGE harcamaları içindeki payı da oldukça yüksektir. Bu konuda veri elde edilebilen ülkeler arasında (bunların içinde ABD ve Fransa yok) en yüksek pay %18.7 (1,447 milyar dolar [SGP]) ile G. Kore’dedir. Onu %14.8’le (1,023 milyar dolar [SGP]) İspanya ve %6.7’yle (678 milyon dolar [SGP]) Kanada izlemektedir. Kamunun biyoteknolojide ARGE için yaptığı harcamanın nispî yüksekliği o ülkede biyoteknolojiye verilen önemin bir işareti sayılmaktadır. Biyoteknolojinin, insan ve hayvan sağlığı, tarım, gıda ve içecek sanayii, çevre, sınaî prosesler ve doğal kaynaklar dahil, pek çok alanda uygulamalarının olduğu bilinmektedir. Bütün ülkeler birlikte ele alındığında biyoteknolojiye hasredilmiş firmaların %45’inin sağlık alanında faaliyet gösterdiği görülmektedir. Bunu %11’le tarım, %10’la gıda ve içecek sanayii, %8’le çevre, %6’yla sınaî prosesler, %2’yle doğal kaynaklar izlemektedir. Firmaların kalan %13’ü de diğer alanlardadır. Gelecek hafta bu faaliyet dağılımını ülkeler bazında göreceğiz. K lasik evrim kuramı, büyük bireylerin hayatta kalma ve çoğalma olasılığının daha yüksek olmasını öngördüğü halde, Soay koyunlarının boyu zamanla niçin küçülüyor? Bu sorunun yanıtını araştıran Imperial College London’da araştırma görevlisi Dr. Arpat Özgül ve ekibi, koyunlarda gözlemlenen esrarengiz küçülmenin evrim ile çevre koşullarının birbiriyle karmaşık etkileşiminin bir sonucu olduğunu gösterdi. Yani, koyunlardaki küçülmenin temel nedeni iklim değişikliği. Koyunlarda iklim değişikliğinin etkisi şu iki şekilde ortaya çıkıyor: Daha ılımlı geçen kış aylarında hayat koşulları eskiye göre daha kolay olduğundan, ufak bireylerin hayatta kalma olasılığı zamanla artıyor. Buna ek olarak koyun sayısında görülen artış sonucu ot miktarı azalıyor ve kuzuların büyüme Arpat Özgül hızı daha da yavaşlıyor. Bu iki etki birleşince koyunların boylarındaki düşüşün çevresel nedenleri ortaya çıkıyor. Araştırma ekibi ayrıca, bir annenin yaşının, yavruladığı kuzunun boyunu belirleyen önemli bir etken olduğunu gösterdi. Genç anneler henüz erişkin boya ulaşamadıkları için, ortalamadan daha ufak kuzular doğuruyor (genç anne etkisi). Araştırma, boy ortalamasındaki düşüşün iklimsel değişiklik ve ada popülasyonundaki artış ile doğrudan ilgili olduğunu gösteriyor. Genç anne etkisi ve kuzuların çevresel koşullara tepkisel olarak daha yavaş büyümesi, arka planda gerçekleşen evrimsel baskıyı gölgeliyor. Araştırma ekibinin danışmanı Dr.Tim Coulson da “Koyunlar giderek daha da küçülecek. Bundan sonraki aşamada geçmişe ait verileri geleceği yönelik modellerin oluşturulmasında kullanacağız. Ancak bundan 100 yıl sonra cücelerin “cep koyunları”na çobanlık yapacağını söylemek için çok erken.” Araştırmayı sürdüren ekibin başı Dr. Arpat Özgül’ün sorularımıza verdiği yanıtları sunuyoruz. maların sayısı oldukça az. Soay koyunları da, üzerinde uzunsüreli ekolojik araştırma yapılan bu ender memelilerden biri. Hirta adasındaki yüzlerce bireyin her biri, yılda en az bir kez yakalanıp, boyu ve kilosu ölçülüyor, gen örnekleri alınıyor. Toplanan bu demografik veriler sayesine her bireyin hayatındaki önemli kilometre taşları (doğum tarihi, ilk kez kaç yaşında yavruladığı, her yıl kaç kuzu doğurduğu, hangi yıl öldüğü) belgeleniyor. İşte 24 yıl boyunca toparlanan bu veriler sayesinde boy ve ağırlık ortalamasında bir düşüş olduğunu gördük. Türkiye’de benzer çal smalar yap l yor mu? Çok az sayıda da olsa, yeni yeni başlıyor. Stanford Üniversitesi’nden Dr. Çağan Hakkı Şekercioğlu’nun danışmanlığında Kars Kuyucuk Gölü’nde beş sene önce başlatılan kuş halkalama çalışması bu tür çalışmalara harika bir örnek (www.kuyucuk.org). Bu küçülmeyi iklimle nas l ilişkilendiriyorsunuz? Dünya basını iklim değişikliği ile ilgili sonuçlarımıza odaklandı. Aslında, bu çalışmada asıl amacımız, boy ortalamasında gözlemlenen azalmanın altında yatan evrimsel, ekolojik ve demografik nedenleri incelemekti. Bunu isterseniz biraz açayım: Bir popülasyonun herhangi bir fenotip özelliğinde (fenotip: genetik ve çevresel etkenlerin canl n n d ş yap s na yans mas ) görülen değişimi dört ana bileşenine ayırıyoruz: 1) seçilim baskısı, 2) ortalama büyüme hızında değişim, 3) ebeveyn ve yavruların boy farkında değişim ve 4) demografik yapıda değişim. Örneğin, bizim çalışmamızda incelediğimiz boy ortalamasındaki düşüşü ele alalım. Devam yan sayfada Soru: Science dergisinde çok ilginç bir araşt rman z yay mland … “iklim nedeniyle koyunlar küçülüyor” diye… Bu küçülmeyi nas l saptad n z? Yan t: Aslında Soay koyunlarının boy ortalamasındaki azalma daha önce de biliniyordu, ancak altında yatan sebepler belirsizdi. Değişen çevre şartlarına yabanhayat popülasyonlarının tepkisini saptayabilmek için, çok sayıda bireyi ve uzun zaman dilimlerini kapsayan demografik veri gerekli. İşin zorluğundan dolayı bu tür çalış CBT 1165/ 6 17 Temmuz 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle