Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör 2 Temmuz 2009 günü dünyanın en prestijli iki dergisinden biri olan Science’ta (hem de express, yani acil kısmında) Arpat Özgül ve arkadaşları «The Dynamics of Phenotypic Change and the Shrinking Sheep of St. Kilda» (Fenotipik Değişim Dinamikleri ve St. Kilda’nın Küçülen Koyunları) başlıklı çok ilginç bir makale yayımlandı. Küçülen Koyunlar ve Büyüyen Arpat Makalede İskoçya açıklarındaki Hirta Adası’nda yaşayan ve evcil koyunların yabani bir soyu olan Soay koyununun boy ortalamasında görülen ilginç azalmanın sebepleri inceleniyor. Araştırmaya göre büyük boya sahip olmanın evrimsel avantajlarına karşın, küresel ısınmayla birlikte kış aylarının daha ılıman geçmesi ve ada popülasyonundaki artış sonucu Soay koyunlarının boy ortalamasında düzenli bir azalma görülüyor. Bu araştırma, Soay koyunlarında gözlemlenen bu gizemli küçülmenin küresel iklim değişikliği sonucu olduğuna dair bulgular sunuyor. Gittikçe daha ılımlı geçen kış aylarında hayat koşulları eskiye göre daha kolay olduğundan, yavaş büyüyen ufak bireylerin hayatta kalma olasılığı artıyor. Buna ek olarak ada popülasyonunda görülen artış ise kuzuların büyüme hızını daha da yavaşlatıyor. Bu iki etki birleşince koyunların boylarındaki düşüşün çevresel nedenleri ortaya çıkıyor. Bu son derece ilginç bir gözlem, zira, ada topluluklarında genellikle iki evrim eğilimi görülür: Birincisi otçul memelilerin küçülmeleridir. Örneğin, Üçüncü Zamanın sonlarında Sicilya, Girit ve Kıbrıs gibi adalarda yaşayan filler ve su aygırları da küçülmüşlerdi. Bahis konusu makalenin bildirdiği Hirta Adası gibi İskoçya açıklarındaki Shetland adalarında kökenleri hâlâ meçhul olan ve Türkçe’de Midilli atları dediğimiz cüce Shetland atları bronz çağından beri bilinir. Görülen ikinci evrim eğilimi ise kuşlarda karşılaşılan uçuş yeteneği kaybı ve devleşmedir. Uçuş yeteneğini kaybetmiş dev kuşların en meşhur örneği Yeni Zelânda’nın artık nes li tükenmiş 3 metre boyundaki Moa’sıdır (Dinornis maximus). Bu gözlemlerden ilki zoolojideki Bergmann (iklim soğumasıyla vücut büyüklüğünün artması) kuralıyla ters ancak Allen kuralıyla uyumludur (artan soğukla beraber sıcak kanlı hayvanların bacak boyları küçülür). İkincisi ise her ikisiyle de uyumlu gözüküyor, zira Moa’da en çok irileşen unsur boyundur. Benzer şekilde Baykal Gölünde de bugün de yaşayan küçük fokların varlığı bilinmektedir. Göller bir nevi negatif ada olarak düşünülürse, adalardaki karasal dört ayaklıları etkileyen tüm unsurların göllerde de suda yaşayan dört ayaklıları etkilemesi gerekir. Ben tüm bu düşüncelerimi Arpat’a yazdım ve bu konuda benim çok şey öğrendiğim bir yazışma başlattık. Bu nasıl mı oldu? Çünkü kendisini çok küçük yaşından beri tanıdığım Arpat, bana buluşunu ve makalesini bir elektronik posta mesajıyla bildirmişti. Şimdi gelelim bu başarılı Türk biyoloğunun kimliğine ve Türk toplumu gibi doğa bilimleri için mümkün olan tüm olumsuzlukları en uç düzeyde barındıran bir topluluktan bir Arpat’ın nasıl çıkabildiğine. Arpat şu anda Türkiye Cumhuriyeti’nin yaşayan en yetenekli ve kanımca en büyük jeoloğu olan Dr. Necdet Özgül’ün oğludur. Necdet Ağabey, ömrü boyu hiçbir yabancı okulda veya hiçbir yabancı hocanın gözetiminde okumadan, tamamen Türkiye imkânlarıyla yetişmiş bir insandır. Bilimdeki büyük başarısı tamamen kişisel yeteneklerinin ve dehâsının sonucudur. Kendisini henüz öğrenciyken tanıdım ve 1977 senesinde onun yanında Batı Torosları gezdim. O günden beri dostluğumuz ve işbirliğimiz devam etmekte, Necdet Ağabey bana hocalığını otuz küsur yıldır sürdürmektedir. Arpat işte bu kişinin evinde büyüdü ve daha küçük bir çocukken bile bilhassa biyolojiye büyük bir eğilim gösterdi. Ancak üniversiteye gelince babasının sözleriyle «ülkemizin kötü eğitim sisteminin bir sonucu, aldığı yüksek üniversite giriş imtihanı puanını Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’ne girerek ziyan etti. Ama aklını çabuk toparlayıp çevre bölümünde bir master yaptı. Daha sonra da Florida Üniversitesi’nde doktora. Şimdi de İngiltere’de Imperial College’da bir doktora sonrası çalışmanın içinde. Arpat daha İşletme Bölümünde okurken İngiltere’den bir araştırma bursu alıp yarasaları incelemişti. Arpat’ı Arpat yapan, her şeyden önce kendi zekâsı ve yeteneğidir. İçinde büyüdüğü aile onun zekâsını ve yeteneğini aile çevresinde tanıştığı ve sevdiği konuda serbestçe geliştirmesine imkân tanıyabilecek bir yapıdaydı. Türkiye’den daha sık Arpat’lar çıkmıyorsa onun sebebi onların azlığı değil, Özgül ailesi gibi ailelerin azlığı ve devletimizin onların daha da azalması için elinden geleni yapmasıdır.