02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

AYLAK BİLGİ sanları çekmek için bir veya iki tane özel parçası olmalıdır. İda bizim Mona Lisa’mız ve gelecek 100 yıl boyunca da Mona Lisa’mız olmaya devam edecek.” İda’nın fosilinden elde edilen 47 milyon yaşındaki lemur illustrasyonu (solda), bugünkü haliyle lemur (sağda) Tahir M. Ceylan [email protected] KIZININ ADINI VERD ! Hurum, 6 yaşındaki kızı ile aynı gelişim evresinde olduğuna inandığı fosile İda adını verdi. Kızının bu durum karşısında çok heyecanlandığını söyleyen Hurum, “Şimdi iki İda’m var. Biri canlı, benimle yaşıyor, diğeri ölü, yine benimle yaşıyor.” ABD, Ann Arbor’daki Michigan Üniversitesi’nden primat gelişimi uzmanı Dr. Holly Smith fosil ile ilgili şunları söylüyor. “Fosil çok ilginç bir dönemde ölmüş. Yaratığın süt dişleri yerindeyken, kalıcı dişleri de oluşmaya başlamış”. Bilim insanları, yaratığın primat soyunun, lemur ve daha az bilinen diğer türlere uzanan farklı bir gruptan ayrıldığı dönemde yaşadığını tahmin ediyor. Ancak önemli olan İda’nın lemur koluna ait olmaması, çünkü lemurlara özgü iki temel özelliğe sahip değil. Bunlardan biri ikinci ayak parmağındaki kaşımaya yarayan uzantı, diğeri de diş tarağı adı verilen birbirine kaynamış diş takımı. Ayrıca ayak bileğindeki talus denilen bir kemiğin şekli, primatların insan koluna bağlı türlerdekilere benziyor. Dolayısıyla araştırmacılar İda’nın, evrimsel soyumuzun kolundan geldiğini ve lemurlardan ayrıldıktan hemen sonraki dönemde yaşamış olduğunu düşünüyor. İnsan neden tükenmemektedir? Her gün kaybederek ilerlediğimize göre acaba neden kolay bir yoldan sona ermiyoruz? Bunun nedeni bence kayıpları yerine koymamızdır. Eşini kaybetmiş birisi örneğin onun yerine başka birisini ya da bir hayali yerleştirebilirse kaybetmemiş gibi devam edebilir. Kaybı olan insanların uçuk kaçık nesneleri, ucu bucağı görünmeyen hayalleri olması bundandır. Nesne Kaybetmek Kumarbazları yaşlılığında güvercin beslerken, sermayeyi bitirdiğinde genelev kadınlarını kendini, pencere eteğindeki saksılarda kömeciyle şakayık, talkımıyla peygamber çiçeği, salkımıyla leylak, pürçüğüyle açelya yetiştirmeye vermişken görürüz. Hepsinin yüzünde, bulut kırı renginde bir acı geçirmenin kırıklığı vardır. Nesne kaybedilir belki ama hemen peşinden de insanın içinde inşa edilir, içimizde inşaat ölüme kadar devam etmektedir: Kimisi sarsılan konumunu, kimisi kırılan onurunu, kimisi yaşamadığı gençliğini inşa eder. Kaybeden insanların yüzünde, üzüntüden çok yorgunluk vardır, inşaattan bıkmış amelenin yorgunluğu... Melankoli dediğimiz şey odur, yorgunluktur. Bu neye benzer? Yatırım yapılmış fabrikanın iflasına, çalışılmış imtihandan kalmaya, çok sevilmiş kadından olmaya… Kaybedilmiş nesneyi içe atmak, onu yutmak, yutarak kendine katmak, nesneden kopmanın tek olanaklı yoludur belki de. İnsan kaybetmeye dayanamayandır. Çünkü o, bin yıllardır, kaybettiğinde derhal ölmeye alışmıştır. Yaşarken kesintisiz biçimde kaybetmek kaçınılmazdır oysa, bunu öğrenen hızlı ilerler; öğrenemeyen kaybettiğinde öleceği için, kaybetmediğine kendini ikna edecek içsel bir yalanla ömür tamamlar, yalan cahile yaşam sağlar! Çaykovski çok sevmiş, ama sevdiklerine kavuşamamıştı. Mektup arkadaşı varlıklı Nadejda von Meck ona konaklarını açtığı, her masrafını karşıladığı halde bırak beraber olmayı hiç karşılaşmamışlardı bile. Erkek yeğenine karşı eşcinsel bir aşk duymuş, ama onunla da olamamıştı. “Dördüncü, Beşinci Senfoniler”le “Uyuyan Güzel” ve “Fındıkkıran” baleleri peş peşe o dönemin eserleriydi. Yine Patetik Senfoni, çarın yakınındaki bir kadına olan sonu olmayan aşkın yerine konulmuştu. Çaykovski, kayıplarını içinde eksiksiz biçimde inşa eden ender insanlardan, inşaatlarını notalarla aktarmış daha da ender bestecilerdendi. Dördüncü senfonide örneğin keman ve viyolonsellerin verdiği ilk tema, başa gelen çekilir türünden, kayba karşı kadere apaçık boyun eğmedir. Klarnetin geçtiği ikinci tema ise içten içe inşa edilen mutluluk gibidir. İnsan yerine koymayı sever. Floransa’da Ufizi Galeri’de Michelangelo’nun Davut heykelinin bir kopyası dışarıda, aslı içeride durur. Amerikalılar devlet binalarını Yunan tapınaklarını taklit ederek yapmışlardır, ilkel kabileler kabile reisi babayı öldürüp yerine bir totem oturtmuşlardır. Eskiden beri yokluğa yerine koyarak direniriz. İnsanın dünyasında her şey birbirinin yerine konabilir, orada hiçbir şey sahibi mutlak değildir. Ölünün yerine hatıra geçebilir, yıkılan dağların yerini debisi yüksek ırmaklar alabilir. Önemli olan o ya da bu değil, nesnenin boşalttığı anlamdır, anlam boş kaldığında akıl rahatsızlanır, aklın amacı çünkü Husserl’in dediği gibi anlamdır. O ona o kadar muhtaçtır ki, içine reçinesiz çıra, çift çeperli kazanda erimiş içyağından olduk kadar mum bile koysan anlam hemen aydınlanır. Zaten içinde yitik olanı anlamıyla inşa etmeye hazır olmadıkça kişi, gerçek dünyada nesneyi yitirdiğini de algılamak istemez. Oğlunun ölümünü inkâr eden analar, gençliğin bittiğini hatırlamak istemeyen ihtiyarlar bunun için vardır. Kimse içinde direnme gücü bulmadıkça travmasıyla karşılaşmak istemez. Yitirilen nesnenin, dönmeyeceği halde peşinde koşmak, zannedildiği gibi yeniden onu elde etmek için de değildir, aksine kırıla kırıla kendini nasırlaştırarak, onun yokluğuna karşı direnç kazanmak içindir. Yoksa gidenin matah bir şey olmadığını herkes bilir. Psikoloji, ruhumuz hakkında çok şeyi bildiğimiz için değil, aksine pek bir şeyi bilmediğimiz için biraz sosyolojik, antropolojik, biyolojik, kalan büyük parça olarak da halen filozofiktir. Felsefesi olmayanın o yüzden biyolojisi falan filan az buçuk düz gitse de, psikolojisi, içerde doldurulmayan boşluklar, insan olmanın sonsuzluğuna ulaşmamış dar ufuklar nedeniyle yalpa vurur. Altını tart, kurşunu tart, insanı tart, insan hepsinden ağırdır; onu ağırlaştıran da nesnesini kaybetse de kendini kaybetmeyen, her koşulda kendini inşa eden felsefesinin varlığıdır! KES NL KLE D Bilim insanları İda’nın iskeletini PloS ONE adlı dergide yayımlanan bir makale ile kamuoyuna duyurdular. Bu tarife göre İda, 53 cm boyundaydı, 69 aylıktı ve gençlik dönemini yaşıyordu. Ekip İda’nın dişi olduğundan emin, çünkü penis kemiği yoktu. Smith İda’nın hangi evrede olduğunu şöyle açıklıyor: “İda tehlikelere karşı oldukça korunmasız bir yaştaydı. Sütten daha yeni kesilmişti, fakat tam da büyümemişti. Ne var ki artık kendi ayakları üzerinde durma zamanı gelmişti.” İda’nın nasıl ölmüş olduğunu tahmin etmek bilim insanları için çok kolay. Bir kere fosilin %95 oranında bozulmamış olması modern zamanlardaki adli tıp yöntemlerinden yararlanma şansını doğuruyor. Oysa parçalanmış fosillerin nasıl öldüğü ancak kaba tahminlere daDr. Jens Franzen ve Dr. Jorn Hurum fosili incelerken yandırılabiliyor. İda’nın el bileğinin kırılmış olması ve yeni yeni kaynamaya başlamış olması ölümünün bundan kaynaklanmadığını ancak ölümüne yol açan olaylara zemin hazırlamış olduğunu gösteriyor. Smith şöyle bir tahminde bulunuyor: “İda yaşamının erken bir evresinde ağaçtan düşmüş olabilir. İda bu kazadan sağ kurtulmakla birlikte, ağaçlara tırmanma yetisini yitirmiş olabilir. Ağaç yapraklarında biriken suyu içemediği için gölden su içmeye çalışmış ve suya düşmüş olabilir. Bu da sonunu getiren bir karardı.” Mesel bölgesinde fosillerin bozulmadan kalmış olmaları bu volkanik gölün bir ölüm tuzağı olduğu anlamına geliyor. Bilim insanlarına göre zehirli volkanik gazlar yüzünden içine düşen canlılar soluksuz kalarak ölmüş olabilirler. İda büyük bir olasılıkla suya düşmüştür ve gölün dibindeki çökeltide 47 milyon yıl hiç bozulmadan kalmıştır. Derleyen: Reyhan Oksay *M s r’da bulunmu bir anla ma metnidir. Antik Yunanl lar ile M s rl lar n yapt bir antla ma, bu ta n üzerine üç dilde yaz lm t r. Ama as l önemlisi bu ta sayesinde modern bilim adamlar 18. yüzy lda M s r hiyeroglifini çözmü lerdir. Bu i lem s ras nda ayn ta taki Yunanca metin hayati önem ta m t r. Dr. Jorn Hurum İda’nın bulunduğu bölgede inceleme yaparken. CBT 1158/ 7 29 Mayıs 2009
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle