Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kültür Türk kimliği, İslam kimliği, uygarlık kimliği, çağdaşlık kimliği Taliban Kalaşnikof kullanınca nasıl Hıristiyan ya da çağdaş olmuyorsa, biz de otomobil ya da cep telefonu kullanınca uygar ya da Hıristiyan olmuyoruz. Köy düğününde 44 kişi öldürünce de Tutsilerle Hutular kadar çağdaş olabildiğimizi, fakat bu korkunç cinayettöresi nedeniyle insanlık düzeyinin ilk basamaklarında ilkel bir toplum olarak kaldığımızı öğreniyoruz. Bizim toplum korkutucu çelişkiler sergiliyor. Doğan Kuban D ünyanın en güzel kentinin tarihi dokusunu yok edince uygar olmadığımızı kanıtlıyoruz. Üniversitede eğitimi İngilizce yapmak isteyenler çıkınca da anlamakta zorluk çektiğimiz kuşaklar yetiştirdiğimizi görüyoruz. Daha zengin, daha güzel olması için bütün ömrümce çaba harcadığım güzel dilimi, İngilizceyi hiçbir zaman bir İngiliz ya da Amerikalı gibi kullanamayacak olanlar öğretimden kaldırmak istiyorlar. Eğer bir toplum, dünyanın en eski dillerinden birine sahip olup, dünyada bu dili konuşan yüz elli milyon insan varken, bir İsrail ya da Yunanistan, Sırbistan kadar olamayıp ülkenin en eski üniversitesini yabancı dilli yapmayı düşünenleri yetiştiriyorsa, bu ülkenin kimliğini ya da insanların nereye ait olduklarını yeniden düşünmesi gerekir. Biz stanbul Teknik Üniversitesi’ni Robert College ya da Saint Joseph gibi ‘Ay Ti Yu’ yapmayı düşünecek olursak, bu sadece bir pratik sorun olmaktan fazla bir şeydir. Buna benzer kararlar yurtdışında Türkiye’yi sömürge yapmayı düşünenlerin sayılarını da arttırır. Fransa’da École Politechnique’i, Almanya’da Göttingen Üniversitesi’ni, İtalya’da Bologna Üniversitesi’ni İngilizce dilli yapmak isteyen çıksa senatolar ve kamuoyu ne yapar acaba? Ama bir ülkede kendini Müslüman bellemiş insanlar ABD ve AB gibi bizi her fırsatta horlayan İslam düşmanlarını kendilerine çok yakın görüyorlarsa İngilizce bilmeyen hoca ve öğrencilerle İngilizce öğretim yapılması da ona uygun bir davranış sayılabilir. Fransızlar Cezayir, Senegal ya da Fas’ta üniversite açmamışlardı. Oralarda lise bitirenler üniversitede okumak için Fransa’ya giderlerdi. Zaten önceki öğretimleri de Fransızca idi. Bu Afrikalı okumuşları kültür ve dilleriyle Fransızlardan ayıramazdınız. FRANSIZCA ONLARI KURTARMADI Ne var ki bu Fransızca öğretim Cezayir’i, Fas’ı, Senegal ya da Moritanya’yı zavallı ülkeler olmaktan kurtarmadığı gibi, halklarını da çağdaş yapamadı. Yabancı dil konusunu duygusallık ötesinde, işlevsel olarak bir entelektüel harakiri ve ulusal bir felaket olarak yakında tartışacağım. Bu tür istekler Türkiye’de asıl felaketin tarihi kimliğini yitirmesi için olağanüstü bir çaba sarf edilen bir CBT 1158/2 29 Mayıs 2009 resel oluyorlar, yani top gibi her yöne yuvarlanabiliyorlar. Geri kalmış toplumun küreselliği yüzsüz bir pazarcı kimliği anlamına geliyor. Onun için biz bu küresel ortaklıkta Müslüman, Türkçe konuşan, düğünde 44 kişiyi öldürebilen bir toplum olarak kalıyoruz. Avrupa Birliği ile el sıkışıp sırıtıyoruz. Obama ile resim çektiriyoruz. Kapalıçarşı’da her dilden konuşup ithal malı ve hurda satıyoruz. toplum durumuna düşmemizden kaynaklandığını Amerika ve Avrupa demokrasisi değil, sömürge degösteriyor. Türkiye uluslararası bir beyin yıkama is mokrasisi olmaya çalışıyoruz. Arkamızı sıvazlayan tasyonudur. Toplumun ortalama cehaletinin derin Avrupalı, Amerikalı dostlarımız evlere şenlik. liğinin göstergesi okumuş, okumamış herkesin kafa Terörümüz sadece PKK’li değil. Terörcü ulaşımımız, sının karışık olması ve içerde çok etkili yerli yandaş terörcü töremiz var. Cehaletimiz, işsizliğimiz, eğitiların varlığıdır. mimiz geleceğimizi terörist olarak tehdit ediyorlar. Bu tür davranışları doğal bulanlar, savunanlar bir Bunları da dostlarımızın yayımladığı istatistiklerden ticaret şirketinin ürettiği markayı öven tüccar kafa öğreniyoruz. Ve çağdaş olmasak bile ‘ Garp medenilı insanlardan pek farklı değil. Böyle önerilere karşı yeti ile ittifak içinde’(yani köle) olacağız. ne devletten, ne üniversitelerden, ne başka bilim kuBizi Tanzimat’tan bu yana rüya gördüğümüze ve rumlarından, ne medyadan bilinçli ve tutarlı bir ya uykuda gezdiğimize inandırmak istiyorlar. Cumhuriyet nıt gelmiyor. Bu suskunluk ülyerine Pakistan, Sudan, Endonezya, kenin 1980’den bu yana içine Daha zengin, daha Suudi Arabistan, Irak ve Mısır gibi çedüşürüldüğü entelektüel boşitli geri kalmış örnekler sunuyorlar. güzel olması için bütün yutsuzluğu ve düşünsel bataklıÇanakkale, Kurtuluş Savaşı, Lozan ömrümce çaba harcağın derinliğini anlatıyor. ve Cumhuriyet deneylerinden geçen bir Herhangi bir şekilde tepki oldığım güzel dilimi, topluma sunulmaya cesaret edilen bu mayışı, Osmanlı döneminde alternatifler, eğer doğru anlatılırsa en İngilizceyi hiçbir zaman Farabi ya da İbni Sina gibi bir aptal olanlarımızın bile kabul etmeyebir İngiliz ya da filozof, dünya çapında bir edecekleri kadar kötü ve gerçekdışıdır. Amerikalı gibi kullanabiyatçı ya da bir Osmanlı bilim Bugün gösterilen perspektifler 21. yüzadamı çıkmamasının da nemayacak olanlar yılın felaketlerine, açlığına, enerjisizdenlerinin sürüp gittiğini gösliğine ve fakirliğine öncü olarak gitmek öğretimden kaldırmak teriyor. Türk toplumunun eğianlamına gelir. istiyorlar. timdeki yeri istatistiklerde belTürk toplumu rüya görmedi. li. Ekonomide 20’ler içinde, Sadece Hıristiyan ve insancıl (!) dostlarımız tarafıneğitimde 80’ler arasında. dan bir çeyrek yıldır afyonlandı. Bu mekanizmanın olağanüstü başarılı çalıştığı durumumuzdan belli. GAR P NSANLAR ÜLKES Türkiye’de Mardinli klan katilleri gibi maske takan Amerikalı milliyetçi, Çinli milliyetçi, Japon mil çok insan olmalı, Türk mü, Müslüman mı, küreselci liyetçi, Avrupalı milliyetçi, İranlı milliyetçi, Arap mil mi, çağdaş mı, çok dilli mi, markacı mı, futbolcu mu, liyetçi, Yunan milliyetçi, Ermeni milliyetçi, Kıbrıslı yoksa televizyoncu mu? Bu kadar sırıtan maske armilliyetçi, Kürt milliyetçisi var. Bizde ise milliyet de kasında insan olduğuna inanmak zor. yince a z köpüren garip, kimlikleri tanımsız insanHalkın sağduyusunun egemen olacağına inanlar yetişti. Bu kimlik tartışmacıları milliyetçiliğe kü mazsak başka inanacak şey yok. Ben inanıyorum. Tabii für olarak bakıyorlar. Ülkeyi bir mal gibi gören kimi gerçekleri söylemeye devam edersek. İnanmıyorsanız insanlar uzakta bir geleceğin habercileri de olsalar, bu yakın gelecekteki açlığa ya da susuzluğa talim etmegün daha çok gömlekçi, ayakkabıcı veya işletmecileri ye başlamanız gerek. gibi görünüyorlar.. Ne var ki bazılarının nereTayfun Akgül deyse dile getirecekleri bir sömürge durumunda bile toplum yine Türk ve Müslüman olacak, hatta ilkel aşiret kimlikleri bile bu gidişle değişmeyecek. Türkçe konuşmaya da devam edeceğiz. Otuz yılda düşünemeyen insanları, televizyoncu toplumu, marka toplumunu yarattılar. Şehirler marka, otomobiller marka, insanlar ‘bye bye’ marka oldu. Topluma çağdaşlaşma diye sunulsa da bu tür çağdaşlık Aspirin, koka kola ve otomobil ve de Kalaşnikof kullanma çağdaşlığıdır. Böyle toplumlar kü