05 Aralık 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ZÜMRÜTTEN AKİSLER A. M. Celal Şengör Ergenekon savcımıza suç duyurusunda bulunuyorum: Şahsıma (ve dolayısıyla üniversitelerimize) uygulanan muhtemel örgütlü terörün faillerini bir iddianameyle lütfen derhal mahkemeye veriniz. Ergenekon Savcısı Üniversiteye El Atacaksa! Geçen akşam aradığım bir kanalı bulmak için televizyon düğmesine art arda basarken, rastlantıyla, bir yobaz kanalının “haber” programında Ergenekon soruşturmasının ikinci iddianamesinde, bazı generallerin zamanın Cumhurbaşkanına şu şu isimler rektör olsun şeklinde mesajlar verdiklerinin duyurulduğunu gördüm. Bunda, iddianameye girmelerini gerektirecek ne anormallik olduğunu ise anlayamadım. Etraflı bir hukuk bilgim yoktur, ama, bilebildiğim kadarıyla, herkes fikrini belirtmekte ve bunu Cumhurbaşkanlığı yüce makamına iletmekte serbesttir. Ben de bir önceki Cumhurbaşkanımız Ahmet Necdet Sezer Bey’e, makamına atandıktan kısa bir süre sonra çok kısa bir mektup göndererek rektör atamalarında hassasiyet gösterilmesi gereken hususlar hakkında dikkatini çekmiştim (bana mektubumu aldığına dair herhangi bir cevap vermediği gibi, dediklerimi de kaale almadı). Böyle bir mektup yazmak vatandaş olarak hakkımdır. Hele bilim ve üniversite dünyasındaki konumum göz önünde bulundurulursa, bu daha açık olarak görülür. Generaller de ömürleri boyu eğitimin muhtelif şekilleriyle uğraşırlar (Caltech’den Prof. Hans Hornung’un bana hatırlattığı gibi, generaller “öğrenmeyi”, “bilgi değerlendirmesini” ve “öğretmeyi” sivillerden genellikle daha iyi yaparlar); dolayısıyla, rektör atamalarında ehil kişiler sıfatıyla fikirlerini beyan etmelerinde ne sakınca olabilir? Efendim, bu “örgütlü bir şekilde ve belli bir program dahilinde” yapılırsa suç olur mu? Herhalde olamaz, zira benim üniversitelerarası kurul tarafından YÖK üyeliğine aday gösterilmemin hemen ardından yobaz medya ve kuruluşlarından, atanmamam için koro halinde çığlıklar arşa yükseldi, ama hiçbir savcı bundan rahatsızlık duymadı. Bununla da kalmadı: Yobaz medyanın tetikçi organı hakkımda hemen uydurma bir suç duyurusunda bulundu. YÖK, bunu nimet bilerek, derhal hakkımda soruşturma açtı. Soruşturma, belirtilen suçu işlemediğime, ancak dikkatsizliğim sonucu kınanma kararıyla sonuçlandı. YÖK başkanı ise bunu yeterli bulmadığını, üniversiteden atılmamı YÖK genel kuruluna teklif edeceğini bildiren bir yazı gönderdi. Gidip kendimi savunmam gerekiyordu. YÖK aradan aylar geçmesine rağmen beni çağırmadı, ama bu arada YÖK genel kurulu bileşimi medyadan öğrendiğimiz yönde değişmeğe başladı. Şimdi akla şu soru gelmez mi? Benim haklarımdan ne haber? Bana karşı açıkça bir komplo yürütülüyor. Birileri açıkça koro halinde bu adam YÖK’te ve mümkünse üniversitede olmasın diyorlar. YÖK de buna uygun bir politikayı derhal yürürlüğe koyuyor. Üstelik dünya bilim kuruluşları ayağa kalkıyor ve Türkiye’de başta Cumhurbaşkanı olmak üzere muhtelif makamlara ve bu arada YÖK başkanına bana yapılanı kınayan ve sorgulayan mektuplar yazıyor. YÖK başkanının istemediği kişi (yani ben) kim? Türkiye tarihinin uluslararası alanda en etkili bilim insanlarından biri. YÖK’te böyle insanlar olmasın da kim olsun? Üstelik yobaz basının amiral gemisi hemen haber yapıyor: Şengör’ü YÖK’e Ergenekon atamak istedi! Velev ki bir Ergenekon örgütü ispatlanmış olsa, velev ki benim adımı verse: Ben kimim, ne yapmışım? Ben uluslararası şöhrette bir bilim adamıyım. Ömrüm boyu bilim yapmışım ve başka hiçbir şey yapmamışım. Aynı “gazetenin” bir köşe yazarı geçen yıl mart ayında diyor ki, benim sadece iki yayınım varmış, yani doçent bile olmamalıymışım. Bunu yazan deli veya geri zekâlı değilse, ahlâklı olabilir mi? Bir tuş vuruşuyla benim tüm eserlerimi görebilir. Onunla da kalmaz, tüm uluslararası atıflarımı kontrol edebilir. Hani benim gibi bir bilim garibanını ABD Ulusal Bilimler Akademisi, Avrupa Akademisi, Rus Bilimler Akademisi şaka olsun diye mi üyeliğe seçtiler acaba? Veya aldığım ünlü uluslararası ödüller de bilim dünyası ile dalga geçmek için mi verildi? Bir vatandaş olarak sadece bana değil, ülkenin yükseköğretim kurumlarına örgütlü ve ideolojik olduğu açıkça belli müdahale ve saldırılar muhterem Ergenekon savcısının dikkatini çekmiyor da, bazı komutanlarımızın Cumhurbaşkanına bildirdiği isimler mi suç şüphesi oluşturuyor? Bana yapılan, şahsıma ve tüm akademik camiaya karşı bir “organize terör”, yani korkutarak sindirme suçu teşkil etmiyor mu? Dolayısıyla sayın savcımıza buradan suç duyurusunda bulunuyorum: Şahsıma (ve dolayısıyla üniversitelerimize) uygulanan bu muhtemel örgütlü terörün faillerini bir iddianameyle lutfen derhal mahkemeye veriniz. Diğer yaptıklarınız gibi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle