18 Haziran 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

GÜNCEL TIP ni oluşturmak; 6) Özgür ve yaratıcı düşünceyi geliştirmek için düşünce özgürlüğünü kısıtlayıcı engelleri kaldırmak; 7) ArGe çalışmalarını desteklemek ve özendirmek; 8) Devletin ekonomik olarak küçülerek, daha çok kural koyucu ve denetleyici olması; kamunun şeffaf olması ve hesap verme sorumluğunu duyması; 9) Hukuk sistemimizi düzenlemek; De erler sisteminin akl ve bilimi içermesi için: 10) Mevcut değerler sisteminin araştırılması; 11) Eğitimin koşullandırıcı değil, sorgulayıcı, araştırıcı, yaratıcı düşünceye dayandırılması ve bağnazlıkların tasfiye edilmesi. 12) Değerler sistemi içindeki, günlük yaşamı etkileyen, toplumsal verimi, üretimi, kaliteyi ve yaratıcılığı dışlayan “Durup durup yeni düşünceler icat etme”, “Gemisini kurtaran kaptan”, “Bunu düşünmek sana mı kaldı” gibi yanlış kalıpları, düşünce virüslerini ayıklamak; 13) Seçkin değerlerin, seçkin ve öncü nitelikli tavırların korunması, desteklenmesi ve geliştirilmesi; 14) Mesleki etik kuralların oluşturulup kurumsallaştırılması; 15) Bilimin geliştirici ve üretici gücünün bilincinde olunması ve yeni değer ve kavramlarla ilgili olarak ortak bir dil oluşturmak; E itim / Ö retim sisteminin ak lc dü ünceye dayanmas için; 16) Temel eğitimin, Türkçe sözlü ve yazılı ifade yeteneği ile matematik kullanım yeteneğini geliştirmesi; 17) Yöresel gereksinimlere ve günlük gerçeklere yönelik temel eğitimlerin verilmesi; 18) Her düzeyde öğrenciyi yaratıcı olmaya ve eleştirel düşünmeye teşvik eden yeni bir müfredat uygulanması; 19) Öğrencilerin yeteneklerine göre meslek okullarına veya üniversiteye yönlendirilmesi; 20) Görsel ve yazılı yayın araçlarıyla eğitimin/öğretimin desteklenmesi; 21) Mesleki eğitimin çeşitlendirilmesi ve özendirilmesi; 22) Öğrencileri yeteneklerine göre üniversiteye yönlendiren bir ölçme ve değerlendirme sisteminin geliştirilmesi; 23) Eğitimin günlük politikadan etkilenmeyen sürekliliği olan bir sisteme kavuşturulması; 24) Farklı programlara dayanan tipte üniversite yapılanmalarına olanak tanınması; 25) Üniversitelerin bilim üretir hale getirilmesi; Bilimin kök salaca bir sosyoekonomik yap için: 26) Rant ekonomisinden üretim ekonomisine geçisin koşullarının yaratılması; 27) Bilim ve teknolojiyi stratejik değişken olarak temel alan, stratejik planlama anlayışının benimsenmesi ve Türkiye için uzun erimli bir gelecek öngörüsü ile istenen geleceği yaratmamıza hizmet edecek bir teknoloji öngörüsünde bulunulması; 28) Ulusal inovasyon / yenilik sisteminin kurulması; 29) Rekabet üstünlüğü, ekonomide büyüme ve yaşam kalitesi için tek seçeneğin, bilimde ve teknolojide yetkinlik kazanmak olduğu bilincinin topluma yerleştirilmesi; 30) Bu görüşün eğitim / öğretim sistemine yerleştirilmesi; 31) Bölgesel ve yerel dinamikleri harekete geçirecek katılımcı karar mekanizmalarının ve ağ yapıların kurulması GEREKLİDİR. Dünyanın bugün içinde bulunduğu ortamı incelediğimizde önümüzdeki yirmi yılın Türkiye için büyük bir fırsat olduğunu görmekteyiz. Bu fırsatı gerçekleştirmede en büyük ve önemli kaynağımız genç nüfusumuzdur. Bu nüfusun aydınlık ve akılcı eğitilmesiyle yenilikçi, üretken, girişimci, dünyanın birinci liginde oynayan bir Türkiye oluşturabiliriz. Aksine bir durumda bu nitelikte bir eğitimi sağlayamaz isek Türkiye dünyanın üçüncü ligine düşer ve adından uzun yıllar söz edilmez. Mevcut siyasal partilerden farklı, yeni bir siyaset tarzı uygulayacak çağdaş sosyal demokrat bir parti yukarda sayılan önlemleri hayata geçirerek Türkiye’yi dünyanın önder ülkelerinden biri yapabilir. “Aydınlanma Çağı” terimini Batı Avrupa’nın tarihinde 18. yüzyılın hemen başından Fransız Devrimi’ne kadarki dönem için kullanılır. 2. Karlofça Anlaşması için heyetler arasında barış görüşmeleri yapılırken yabancılara ayrılan odanın eşiğine muska koymak suretiyle dillerinin bağlanacağına; Nizip Savaşı’nda komutanın katırının kuyruğunun dik durup durmadığına bakarak saldırı ya da bekleme kararı için ‘şanslı vakti’ tayine kalktığımız için yüzümüz yere çarptı. İkinci Abdülhamid’den merakını gidermek amacıyla Kur’an isteyen Avusturya Macaristan İmparatoru’nun arzusu yerine getirilirse günaha girileceği fetvasını veren; sıtma salgını başladığında sokak aralarında Buhari’nin hadis kitaplarının dolaştırılmasının kâfi geleceğine hükmeden, Karaköy – İstiklal Caddesi arasında yapılan tünele “hayattayken Müslümanlar toprak altına giremez” diye fetva verip tüneli çalıştırmayan da aynı kafaydı. Mustafa Çetiner [email protected] Türkiye’de basılan bir sürü niteliksiz kitap arasında gerçekten nitelikli olanlara da rastlıyor olmak beni çok mutlu ediyor. Bu nitelikli kitapların yazarlarından biri de Nejat Akar’dır. Türk okuru onu ilk olarak “Bozkır Çocuklarına bir Umut, Dr. Albert Eckstein” ile tanıdı. Bugünlerde ikinci kitabı “Dumlupınar, Bir İnsanlık Görevi” de kitabevlerindeki yerini aldı. Dumlupınar İkinci Dünya Savaşı yılları. Komşumuz Yunanistan işgal altında, denizden, karadan ablukaya alınmış. Yunan halkı açlıktan ölüyor. Sekiz ay içinde toplam 320.000 sivil olumsuz koşullar ve açlık nedeniyle yaşamını yitirmiş. Yunanlılara karşı verdiğimiz Ulusal Bağımsızlık Savaşı’nın üzerinden henüz 20 yıl geçmiş. Yani Kurtuluş Savaşı’nın acıları halen canlılığını koruyor. Buna rağmen Türkiye Cumhuriyeti, 20 yıl önce topraklarına kastetmiş bu komşu ülkede yaşanan insanlık dramına, açlığa, sefalete seyirci kalamıyor ve onlara yardım etmeye karar veriyor. Hem de savaş sırasında kendisinin de içine düştüğü yoksulluğa, yokluğa rağmen. Yardım yapmaya karar vermek yetmiyor. Bir de bu yardımı kazasız belasız komşuya ulaştıracak cesur gemicilere gereksinim var. Dumlupınar gemisi işte bu cesur insanların çabalarına tanıklık etmiş bir gemi. Daha önce Yunanlılara yardım taşırken batırılan Kurtuluş gemisi gibi korkusuzca bu insanlık görevini yapmaya kararlı bir gemi. Üstelik onun başka bir görevi daha var. Yunanistan’dan tam 1000 öksüz çocuğu savaş sonuna kadar bakılmak üzere Türkiye’ye getirecek. Dumlupınar, Bir İnsanlık Görevi” işte bu soylu öykünün kitabı. Prof. Dr. Nejat Akar, aslında bir çocuk hastalıkları profesörü ve ülkemizin önemli kan hastalıkları uzmanlarından biridir. Onun yazarlığında değil belki ama yazacağı konuların seçiminde akademik kimliğinin, çocuklara olan sevgisinin, çocuk hekimi olmasının büyük önemi vardır. Nitekim, kitabın önsözünde de belirtildiği üzere “Dumlupınar” olayına ilgi duymasını sağlayan anahtar sözcükler “1000 Yunanlı öksüz çocuk”’dur. Kızılhaç temsilcisi Maurice Gehri, Kurtuluş Savaşı sonrası Anadolu’yu gördükten sonra 10 Temmuz 1921 günü İzmit’de şunları söylüyordu. “Yapılan bunca kötülüklerin sonuçlarının ortaya konması çok zaman alacaktır. Türklerin can, mal, para olarak büyük yitikleri vardır, Eğer Türkler bellekleri zayıf bir ulus değilseler, komşularına pek güleryüzlü olmayacaklardır.” Türk ulusu zayıf bellekli değildi ancak açlıktan ölenlerin sayısının 320.000’e ulaştığı komşusuna da kayıtsız kalamazdı. Nitekim Kurtuluş gemisi tam 6 kez, Dumlupınar ise 5 kez Yunanistan’a sefer yapmış, yiyecek ve erzak taşımıştır. Geçtiğimiz günlerde Başbakanımız Sayın Tayyip Erdoğan şunları söylüyordu. “Diyorsun ki, biz Cumhuriyetin kuruluşundan daha eskiyiz. Eskisin işte zamanınızda ekmek, patiska, şeker, yağ karneyle dağıtılıyordu.” Aklıma Dumlupınar geldi. Nereden nereye geldik diye düşündüm. Bugünkü ekonomik çöküşü dünyadaki bozuk ekonomiye bağlayanlar, neredeyse 70 yıl önce dünya savaşının göbeğinde bağımsız, bağlantısız ve tarafsız kalmaya çalışan genç bir Cumhuriyetin ekmek karnelerini eleştiriyordu. Dahası artık cahilliğinden en ufak bir kuşku duymadığım zavallı yurttaşlarda bunları söyleyenleri elleri patlarcasına alkışlıyordu. Eski ABD Adalet Bakanı Ramsey Clark, Birinci Körfez Savaşı’ndan sonra itiraf etti. “Körfez Savaşı’nda 42 gün içinde 11.000 sorti yapıldı, 88.000 ton bomba atıldı; bunlardan sadece % 7’si güdümlü, % 93’ü ise gelişigüzel atılan bombalardı. En az 125.000 asker, 130.000 sivil öldürdük. Öldürebildiğimiz herkesi öldürdük. Bu bir müdahale değil, bir katliamdı!” Bir de bunun ikinci perdesini yaşadık yakın geçmişte, çok daha dramatik olanını. Ne yaptık oradaki insanlara bu süreçte? Hiçbir şey, sadece seyrettik, köy kurnazı gibi 1 koyup 5 almayı umduk. Nejat Akar gibilere, bizi tarihimizle buluşturan herkese minnetarım. Cahillikten ve kimliksizlikten boğulan bir topluma küçük de olsa nefeslenecek alanlar açmaya çalıştıkları için, unutturulmaya çalışılan tarihimizi hatırlattıkları için, her şeye rağmen umudumuzu ve gururumuzu korumamıza yardım ettikleri için... İktisat İşletme ve Finans dergisi, Sosyal Bilimler Atıf Endeksi’nde Sosyal Bilimler Atıf İndeksi (Social Sciences Citation Index®, SSCI) Thomson Scientific şirketinin sosyal bilim alanlarına yönelik atıf indeksidir. Sosyal Bilimler Atıf İndeksi (SSCL) akademisyenlere, araştırmacılara, yöneticilere ve öğrencilere araştırmaları sırasında gereksinim duyacakları bibliyografya ve atıf bilgilerine hızlı, güvenilir ve kaliteli bir erişim sağlamaktadır. Sosyal Bilimler Atıf İndeksi uluslararası atıf indeksleri arasında saygın bir yere sahiptir. 2001 yılından itibaren ülkemizde akademik yükseltilmelerde uluslararası indeksler tarafından taranan dergilerde makale ya CBT 1152/15 17 Nisan 2009 yımlama zorunluluğu getirildikten sonra, akademisyenler tarafından bu indekse ve onun kapsamında taranan dergilere olan ilgileri de artmıştır. 2009 yılına kadar ülkemizde iktisat, işletme ve finans alanlarında yayımlanan herhangi bir dergi SSCi kapsamına alınmadı. İktisat İşletme ve Finans dergisinin titiz bir hazırlık döneminin ardından yaptığı başvurusundan sonra, derginin bütün akademik yayınları uluslararası SSCI standartları üzerinden denetlendi ve sonunda 2009 yılı itibarıyla İktisat İşletme ve Finans dergisi Sosyal Bilimler Atıf İndeksi’ne (SSCI) kabul edildi. Böylece akademik yükseltilmelerde; İktisat İşletme ve Finans dergisinin yazarlara getireceği akademik puan yükseldi, dergide yapılan bir yayın uluslararası indekslerde kapsanan yayın olarak sayılacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle