Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kültür Davranışlarda Kurallaşmayan Uygarlık (Ulaşım Örneği) Hasta davranışları sürekli sergilemenin, toplumsal hoyratlıkları tedavi etmek için temel bir yöntem olduğuna inanıyorum. Yakındığımız şeyler toplum kültüründe kurallaşamayan davranışların sürüp gittiğini gösterir. Her birine toplum yaşamını zor, pahalı, ahlaksız yapan cehalet sendromları olarak bakabiliriz. Bunlara karşı duyarsızlık, çağdaş yaşamın baskısı altında toplumun ezildiğinin de kanıtı. Doğan Kuban yat alması tipik bir davranıştır. Resmi ihaleleri de bu kuralsızlıklara katabilirsiniz. Ne var ki her seferinde olayı bir kişiye ve bir idareye yüklemek de yanlıştır. Bu toplumun uygar olmama düzeyinin genel göstergesidir. gınlığı kurallara uymanın ikinci tabiat haline geldiği insana saygılı uygar davranışlara dönüşene kadar tehlike ensemizde olacak. Toplumun tümünün, halkı ve idare edenleri ile bazı davranışları yaşamın vazgeçilmez kuralları olarak benimsemeleri zaman alacak. İşte bunun tümünün adına ‘kentlileşememe’ diyoruz. YA AMA SAYGI KURALI Bugün basit fakat kurallaşmış kuralsızlıklar kent toplumunun günlük yaşamında insana saygı kavramının varolmadığına işaret ediyor. Gerçi hepimiz saygılı insanları ara sıra çevremizde bulabiliriz, fakat birkaç kişi ortak yaşama yansımış hoyratlıklar ve onların toplum ahlakını yaralayan zararlarını ortadan kaldırmıyor. Bu olaylar aile içinde, toplumsal yaşamda ve okullardaki eğitimin insana saygılı davranışları öğretmediğini, insanları terbiye etmediğini kanıtlıyor. Bu köyden gelenin elli yılda kentli olamamasına paralel bir olgudur. Zaman içinde gelişeceğini umut etmekten başka yapacak şey yok. Yılda on bin insanı acımadan karayollarında öldüren bir toplum uygar değildir. Bunu bilinçlendiremeyen bir toplum başka uygarlık dışı davranışların da sahnesidir. Dikkatsizlik, ilgisizlik, kabalık, vurdumduymazlık, terbiyesizlik, rüşvet yaygın ve politikaya bulaşmış yasa dışılık bu göstergelerdir. Toplumun yaşamında insana saygılı kontrol bir toplumsal disiplin göstergesidir. Sadece on binlerce kişinin yaşamını kurtarmakla kalmaz, bir ekonomik girdidir. Bir enerji ve mal tasarrufudur. Bu uygar disiplin çağdaş toplumun oluşması, üretim potansiyelinin çoğalması, toplum psikolojisinin fileksibilitesinin artmasını sağlar, böylece insan enerjisinin yaratıcı alanlara akımına yol açar. Albert Schweizer’in yinelemekten bıkmadığım eşsiz ‘ya ama sayg ’ kuralı 19. Yüzyılın acımasız güç kullanımına ve sömürüsüne bir karşı çıkıştı. Kentlileşme hem düşüncenin hem toplumun çağdaş dünyanın çabuk değişen koşullarına uymasını sağlayacak en önemli toplumsal araçtır. Gazetelerde bugünlerde sergilenen politik söylemin niteliği de davranışlara yansımakta zorluk çeken uygarsızlık gösterileridir. B u yazının konusu da yine trafik kargaşası. Batı ülkelerinde, kaldırıma arabalar çıkmasın diye babalar konduğunu ve bunların söküldüğünü görmedim. İstanbul’da belediye tarafından konan babalar park etmek için sökülüyor. Kaldırımlara çıkmış arabaların önünden defalarca geçen trafik polislerinin bunları yapanlara ceza verdiğini de görmedim. Çünkü babalar yerine konmuyor. Halk park etmekte devam ediyor. Uygar denilen ülkelerde ana ulaşım yolları üzerinde park yapıldığını, özel işaretli yerler dışında görmedim. Park yasağı bildiren levhaların düzenli ve sık olarak konduğunu ve onlara uygun davranmayanların, hemen cezalandırıldığını da biliyorum. Oysa doğal hale gelmiş pek çok kuralsız davranışı hepimiz kanıksadık. Örneğin kesişen yollardaki kaldırımlara kavşaktan en az on metre mesafede park etmek kuralını Türkiye’de bilen ya da bilip de uygulayan yok. Bunun ulaşımı ne çok aksattığını gören ya da şikayet eden de yok. UYGARLIK ÖRNE Ulaşımda bir uygarlık örneğini ABD’den vermek istiyorum: Bundan kırk yıl önce Kaliforniya’da küçük bir kentte çok geniş bir yol üzerinde, yaya geçidi olmayan bir yerde karşıya geçmeyi düşündüm. İş saati dışında yolda in cin top oynuyordu. Çok uzaktan bir araba geliyordu. O gelen kadar kolayca geçeceğimi düşünerek ilk adımımı attım. Gelen arabanın şoförü ben kaldırımdan adımımı atar atmaz, arabasını benden 4050 metre ötede yavaşlattı. Korkusuzca karşıya geçtim. Fakat adamın duyarlığı beni çok etkilemişti. Bu insan yaşamına saygının ikinci tabiat haline gelmiş, kurallaşmış görüntüsü idi. Hiç unutamadım. Amerika’da gece yarısı kırmızı ışıkta bütün arabalar genelde durur. Türkiye’de de şoförler buna uymaya başladılar. Gerçi son zamanlarda New York gibi kentlerde kuraldışı davranan insan sayısı artıyor. Toplum ahlakında, sayının getirdiği kontrolsüzlük ve kural dışılık bütün dünyada yaygınlaşıyor. Yine de Türkiye bir yabanilik cennetidir. Bugün Türkiye’de ışık olmadığı zaman çizgili yaya geçitlerinden geçmek ölüme kafa tutmak demektir. Çünkü araba ağırlıklı şoförler cılız bir insanın kendilerinden önce geçitten geçmesini, şanlarına yakıştıramıyorlar. Bir başka uygar davranış örneği: Çok yıl önce Washington kent merkezinde sola dönmek için bekliyordum. Karşı kaldırımdan insanlar geliyordu. Yeşil benim için yandı. Fakat bir yaşlı kadın daha geçidin ortasındaydı. Onun da geçmesini bekledim. Fakat ben yeşil yanınca, hafif gaza basmışım. Bu birkaç saniyede oldu. Gelen kadını görünce ayağımı pedaldan kaldırdım. Geçit boşalınca sola dönerken bir polis düdük çalarak beni durdurdu ve ‘Beklediniz ama, gaza basarak kad n korkuttunuz, anla lan Washington’a yeni gelmi siniz, bir daha yapmay n’ diye bir sözlü ihtar verdi. Bu polise zorba diye bakmadım. Amerika’ya geldikten sonra trafik uygarlığını öğrenmiştim. Bu olayda yine ayrıntıda kurallaşmış bir uygar davranış vardı. Gaza basarak kadını korkutmuştum. Bizde beni korkutarak kaçırmak için hızını kesmeyen trafik kabadayısı, geçerken bir de küfür ediyor. Bu kırsal kültürün kentlileşememiş, yani ayrıntıda uygarlaşmamış davranışıdır. Türkiye’de büyük arabalar, kamyonlar, otobüsler, TIR’ lar ve minibüsler orman kaçkını gibi, kendilerinden küçük arabalara karşı kabadayılık yaparlar. Bir TIR bir Volkswagen’i kolayca ezebilir. Gerçi şoförler de yollarda, zamanla, biraz fire vererek de olsa, biraz eğitiliyor. Fakat araba sürmek çıl ULA IM: B R SAVA Bu yaygın ve herkesin her dakika görebileceği ulaşım virüsü şunu kanıtlıyor: 1Halk kural dinlemiyor; 2Tehlikeyi göze alarak Belediye ve trafik kendi koykural çiğnemek genelduğu kuralların kontrolünü leşmiş bir davranıştır. yapamıyor. Halka zaman, enerji, para, emniyet riskine Bu uygarlık dışı kaygımal oluyor. İnsanla motorlu sızlığın bir atom santraaracın arakesiti ölümcül olalında olabileceğini düsılıklar saklıyor. Hareket halindeki arabadaki kuralsızlık şünürseniz, Türkiye’de daha tehlikeli. Geçenlerde atom santralına ilişkin bir taksi şoförü, annesinin tartışmalarda uykunuz hastane randevusunu dokkaçar. torla, ablasıyla, başka akrabaları ve hastayla, Üsküdar’dan Kanlıca’ya kadar, yol boyunca konuşarak gerçekleştirdi. Birkaç kaza olasılığı başımızdan geçti. Ve tesadüfen sağ olarak eve geldim. Bu tehlikeyi göze alarak kural çiğnemek genelleşmiş bir davranıştır. Bu uygarlık dışı kaygısızlığın bir atom santralında olabileceğini düşünürseniz, Türkiye’de atom santralına ilişkin tartışmalarda uykunuz kaçar. Birkaç gün önce Ankara’da doğalgaz sisteminin kontrolsüzlüğünden kaynaklanan yedi kişilik bir ölüm haberi ile kamuoyu sarsıldı. Fakat kaygısız sorumlular sarsılmadılar. Oysa Türkiye’de kuralsız araç sürmekten y lda on bin ki i ölüyor. Amerikalılar bütün Irak Savaşı’nda bu kadar asker kaybetmediler. Ulaşım Türkiye’de bir savaştır. Bu kentlileşememiş kırsal kültürün sadece ulaşımda sürdürdüğü uygar olamama savaşıdır! Ve can ve mal olarak gerçek savaş fiyatına yapılıyor. Bu, toplumun tümünün uygar olmaya karşı direnişidir. Bunun gibi sayısız sakat davranış kentlileşememiş toplum yapısını sergiliyor. Yaşamı pahalıya mal eden tehlikeli bir toplumuz. Bunun parasal cephesi de hastalıklıdır. Ankara belediye başkanının sayaçlar için 67 kat fi Tayfun Akgül CBT 1151/2 10 Nisan 2009