Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sağlık Bahar alerjileri ve polenler Baharda yeniden yeşeren çimenler, açan çiçekler, ısınmaya başlayan hava, beraberinde coşku ve mutluluğu getirir. Ancak baharın güzelliklerinin yanında başka etkileri de vardır. Özellikle ilkbahar aylarında artan polenler, alerjik hastaların artmasına yol açarak, hastaların yaşamını kâbusa çeviriyor. Alerjik astım hastaları ilkbahar aylarında artan polenler nedeniyle daha dikkatli olmalı ve saman nezlesi olarak bilinen alerjik rinitin soğuk algınlığı ile karıştırılmaması gerekiyor. Prof. Dr. Levent Tabak, Vehbi Koç Vakfı Amerikan Hastanesi Göğüs Hastalıkları Bölüm Başkanı ALERJ K R N T Yaz nezlesi deyip, geçmeyin! Saman nezlesi, bahar alerjisi ya da yaz gribi olarak isimlendirilen alerjik rinit; kişilerin duyarlı oldukları alerjenler ile teması sonrası ortaya çıkan ve çok sayıda kişiyi etkileyen bir hastalık. Ağırlıklı olarak burun iltihabı belirtilerinin bulunduğu hastaların önemli bir kısmında; alerjik astım, konjonktivit (göz iltihabı ya da enfeksiyonu) ve deri hastalıkları da görülür. Alerjik rinitin başlıca belirtileri; burunda kaşıntı, tıkanıklık, akıntı, hapşırma, kuru öksürük ve boğaz kaşıntısıdır. Başta polenler olmak üzere; küf mantarları, çeşitli gıdalar (yumurta, çilek, balık… vb.), ev tozu, kedi ve köpek gibi hayvan tüyleri ve çeşitli kimyasallar da hastalığa neden olabilir. Alerjik riniti olan kişilerde; sinüzit, kulak hastalıkları ve geniz eti gelişimi de sıklıkla görülür. nulabilmektedir. Kesin tanı konulabilmesi için kişinin alerjen ile karşılaşması sonrasında şikâyetlerin başlaması ve muayene bulgularının ortaya çıkması; alerjenden uzaklaşması sonrasında ise şikâyetlerin azalıp, kaybolması gerekir. Muayene sırasında tanı, solunum fonksiyon ve çeşitli laboratuvar testleri ile konulabilmektedir. Prof. Dr. Levent Tabak POLENLERDEN KORUNMA YOLLARI • Doktorunuza danışarak uygun bir yöntem ile hangi polenin bünyenizde alerjiye yol açtığını belirleyin. Her bitki, yılın belli bir döneminde polen ürettiği için alerjik olduğunuz polene göre önceden koruyucu tedaviye başlayarak hazırlık yapın. • Polen sayısının ılık, kuru ve güneşli günlerde artması; sabahları erken saatlerde ve yağmur sonrasında azalması nedeni ile özellikle polen miktarının fazla olduğu saatlerde, açık alanlarda olabildiğince az sürelerde kalın. • Çim polenine alerjisi olanlar, bahçe çimlerini kendileri biçmemelidir. • Polenler ile kaplanma sonucu iç mekânlarda alerjiye neden olma riskine karşı; giysiler ve çamaşırlar yazın açık havada kurutulmamalı. Polen mevsiminde pencereler, kapalı tutulmalıdır Eğer mümkün ise polen mevsiminde şikâyetleri tetikleyen polenlerin bulunmadığı, kıyıdaki esintiler vasıtası ile polen sayısının nispeten daha az olduğu deniz kıyısında yer alan bölgelere seyahat edilmelidir. • Otomobil alma ya da değiştirme ihtiyacı gündeme geldiğinde; polen yakalayıcı hava filtreleri olan otomobiller tercih edilmelidir. Otomobillerinde polen filtresi olan kişiler de otomobillerinin bakımları esnasında polen filtrelerinin değiştirilmesine özen göstermelidir. • Alerjisi olduğu halde çiçek yetiştirmekten vazgeçmek istemeyenler, böcekler vasıtası ile döllenen renkli süs bitkilerini; örneğin gülü tercih etmelidir. Bu tarz çiçeklerin polenleri, hava ile taşınamayacak kadar ağır ol ALERJ K ASTIM Alerjik ast m n tan s n koymak testler ile art k çok kolay! Alerjik astım, genetik olarak alerjiye yatkın olan kişilerin, belirli bir süre boyunca duyarlı oldukları alerjene maruz kalmaları sonucunda gelişebilmektedir. Alerjik astım; hava yollarının, mikrobik olmayan iltihabına bağlı gelişen bronş aşırı duyarlılığıdır. Bu kişiler, duyarlı oldukları alerjenler ile temas etmeleri sonucunda; kuru öksürük, nefes darlığı, hırıltı ve göğüste sıkışıklık hissi gibi şikâyetler duyabilmektedir. Bu şikâyetler tekrarlayan nöbetler halinde seyretmekte; şikayetler geceleri ve sabaha karşı artmakta; alerjenden uzaklaşma ya da ilaç kullanımı sonrasında azalmakta ve hatta tamamen kaybolabilmektedir. Alerjik astım, bazı hastalarda yılın belli aylarında daha fazla görülür. Alerjik astımlı hastalarda en sık rastlanılan alerjiler; ev tozu (akar), ağaç ve çimen poleni, kediköpek tüyü, hamamböceği ve küf mantarı alerjileridir. Alerjik astımlı hastalarda çoğu kez tanı, iyi bir hikâye alınması ile ko duğu için semptomlara yol açma olasılıkları daha düşüktür. SOLUNUM TESTLER Mesle e ba l geli en ast m n saptanabilmesi için solunum testleri çok önemli! Spirometri cihazı ile solunum fonksiyonlarını ölçerek, çeşitli akciğer hastalıklarına tanı koymak mümkündür. Nefes darlığı, öksürük ve göğüste sıkışıklık hissi olan hastalarda bu şikâyetlerin, öncelikle akciğer hastalığına bağlı olup olmadığı ölçülmelidir. Solunum fonksiyon testleri ile bu şikâyetlerin, akciğer hastalığına bağlı olup olmadığı büyük ölçüde anlaşılabilmektedir. Solunum fonksiyon testleri ile önce hastanın akciğer fonksiyonları değerlendirilmekte; çıkan sonuca göre ilaç tedavisi uygulanmakta ve yeniden uygulanan solunum fonksiyon testlerinde düzelme gösterilmesi ile tanı konulabilmektedir. Solunum fonksiyonları normal olan kişilerde de bronş provokasyon testi ile yine astım hastalığı olup olmadığı belirlenebilmektedir. Psikolojik destek kanseri yeniyor Ankara’da gerçekleştirilen 4. Ulusal Kanserli Hastalar Kongresi, kanser tedavisinde ve hastalığın atlatılmasında psikolojik desteğin önemini bir kez daha ortaya koydu. Psikolojik destek hastanın tedavi sürecini kolaylaştırdığı gibi hayatta kalım için de büyük önem teşkil ediyor. T Kongre Başkanı Prof. Dr. Tezer Kutluk ve meme kanseri hastası olan Malezya Meme Kanseri Derneği Başkanı Ranjit PS KOLOJ K DESTEK ART CBT 1151 / 13 10 Nisan 2009 ürk Kanser Araştırma ve Savaş Kurumu Derneği (TKASK) ile Uluslararası Kanser Savaş Örgütü (UICC) tarafından düzenlenen ve Hacettepe Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü'nce bilimsel olarak desteklenen 4. Ulusal Kanserli Hastalar Kongresine yurtiçi ve yurtdışından yaklaşık 500 kişi katıldı. Kongrede, ''Kanser Hakkında Genel Bilgiler'', ''Kanserde Aşı Uygulamaları'', ''Alternatif Tedaviler'', ''Kök Hücre Tedavileri'', ''Tütün Mücadelesinde Son Durum'' ve ''Kanser ve Beslenme'' gibi konular ele alınıyor. Kaur, kanserle mücadelede psikolojik desteğin önemine dikkat çektiler. Kutluk; “Kanserle mücadelede, kanserli hastalara verilecek psikolojik destek çok önemlidir. nsanlar, kanserin daha ad n duyduklar nda ürkmekte ve hastal kimseyle payla mak istememektedir. Kanser, ki ilerin sosyal ya ant lar n , i hayat n , arkada ili kilerini olumsuz etkileyebilmektedir. Bunlar n üstesinden gelmek mümkün ancak bu noktada yak n çevresindekilerin hastaya verecekleri destek çok önemlidir. Bu destek hem duygusal hem de hastanede yap lacak resmi i lemlerin takibinde olmal d r. Bu süreç de çok zor ve yorucudur, zaten 'kanser' okunu ya ayan bir kiiye bir de bu tür stresin yüklenmesi a r olacakt r. Bu nedenle i lemler hasta d ndakilerce yap lmal ve hastaya her zaman yan nda oldu u güvenini vermelidir” dedi. Kaur ise anne, baba, eş, kardeş ya da arkadaş tarafından veri lecek moral destek de tedaviyi yapan hekimin yanı sıra profesyonel uzmanlarca da verilebileceğine dikkat çekti: “Profesyonel deste e ihtiyaç duyan hasta, merkezde uygun birimin olmas halinde buradan ya da imkânlar ölçüsünde özelde hizmet veren bir hekimden destek alabilir. Uzman hekimin gerek görmesi halinde ilaç tedavisi de uygulanabilir. Bu tür imkanlara sahip olmayan hastalar da hekimlerine her türlü soruyu sorabilmeli, iç huzursuzlu unu çekinmeden anlatabilmeli ve hekimiyle birlikte ortak bir ç k yolu bulmal d r. Çünkü, payla man n psikolojik stresi azaltaca unutulmamal d r. Moralin kanseri yenmede t bbi tedaviye do rudan bir etkisi olmad , ancak hastan n ya ama tutunmas nda çok önemli bir yer tuttu u unutulmamal d r.”